Logo

2. Hukuk Dairesi2023/1353 E. 2023/4939 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasındaki boşanma davasında, kusur durumu, nafaka ve tazminat taleplerinin hukuka uygunluğu uyuşmazlık konusudur.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, deliller ve uygulanması gereken hukuk kuralları değerlendirilerek, yerel mahkeme kararının usul ve hukuka uygun olduğu gerekçesiyle istinaf mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1129 E., 2022/1764 K.

KARAR : İstinaf talebinin kısmen esastan reddine-kısmen karar verilmesine yer olmadığına

İLK DERECE MAHKEMESİ : Silivri Aile Mahkemesi

SAYISI : 2020/407 E., 2022/313 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, kısmen istinaf başvurularının esastan reddine, kısmen karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

... kadın vekili asıl dava dilekçesinde özetle; davalı erkeğin, müvekkiline saygı sevgi ve ilgili göstermediğini, her defasında küçümsediğini, hakaret ettiğini, baskı kurduğunu, fiziksel ve psikolojik şiddete maruz bıraktığını, evlilik boyunca yurt dışında yaşaması nedeniyle ailesinin manevî desteğini alamayan müvekkilinin yalnız bırakıldığını, davalının ileri yaşına rağmen yabancı kadınlarla görüştüğünü, yatağını ayırdığını, tüm gün sitelerde kadınlarla görüştüğünü ve yazıştığını, müvekkilinin boğazını sıkarak hayatına kast ettiğini, müvekkilinin maddî anlamda da eşi tarafından sömürüldüğünü, müvekkiline düşen miras hisselerinin kendi adına geçirilmesini istediğini, yine sürekli olarak taşınmazların satılması için baskı kurduğunu iddia ederek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, müvekkili için aylık 3.000,00 TL tedbir ve karar sonrası yoksulluk nafakasına, müvekkili lehine fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 50.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı- davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; davacı kadının iddialarının hukuki dayanaktan yoksun ve soyut iddialar olup gerçeği yansıtmadığını, davacı tarafından müvekkiline saygı, sevgi ve ilgi gösterilmediğini, müvekkilini küçümsediğini, hakaret ettiğini ve fiziksel şiddet uyguladığını, müvekkilini yetersiz bulduğunu, cinselliği her seferinde müvekkiline karşı koz olarak kullandığını, müvekkilinin sağlığını hiçbir şekilde düşünmediğini, emekli olmak istediğini ve Almanya`da bulunan kredisi ödenmekte olan evini çocukları ...`a satarak birlikte Türkiye`ye yerleşmek istediğine yönelik niyetini davacı- davalı kadına bildirdirdiğinde, ilk başta olumlu yaklaştığını ancak sonra evin satılması isteğini kabul etmediğini beyan ederek ve müvekkili ile tartışmaya başladığını, müvekkilinin bu tartışmalar sonuncunda artık evliliğin sürdürülemeyeceğine kanaat getirdiğini ve boşanmak istediğini söylediğini, müvekkilinin boşanma kararı sonrası davacı - davalının 2019 Mayıs ayında Türkiye`ye geldiğini ve Kasım ayına kadar Türkiye`de kaldığını, 07.12.2019 tarihinde davacı- davalı kadının müvekkiline saldırıp, darp ettiğini, müvekkilinin bu darp olayından sonra tamamen boşanma kararı aldığını ve ortak konutu terk ettiğini, davacı -davalı kadının 2020 yılı Şubat ayında Türkiye`ye geldiğini ve müvekkiline ait olan evde yaşamaya başladığını, müvekkilinin davacı- davalı kadına 23.06.2020 tarihinde Almanya Mahkemelerinde boşanma davası açtığını, davacı - davalının boşanma davasının açılması mukabilinde Türkiye`de boşanma davası açtığını ileri sürerek asıl davanın reddi ile karşı davalarının kabulüne, tarafların evlilik birliğinin sarsılması nedeni ile boşanmalarına, müvekkili lehine 50.000,00 TL manevî, 100.000,00 TL maddî tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; boşanmaya sebebiyet veren ve gerçekleşen olaylarda erkeğin kadına fiziksel ve psikolojik şiddet uyguladığı, küçümsediği , davacı kadının da erkeğe psikolojik şiddet ve fiziksel şiddet uyguladığı , onu aşağıladığı iddialarının her iki dava açısından ispat edildiği , taraflar arasında müşterek hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte geçimsizliğin bulunduğu, ortak hayatın taraflar için çekilmez bir hal aldığı , evliliğin devamında taraflar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmadığı, boşanma koşullarının gerçekleştiği , boşanmada tarafların eşit kusurlu olduğu, boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek tarafın kusuru daha ağır olmamak koşulu ile geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebileceği , davacı kadın yararına nafaka koşullarının oluştuğu , gerekçesi ile; her iki davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 Sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, kadın lehine aylık 3.000,00 TL tedbir nafakasının kararın kesinleşmesi sonrası aylık 1.500,00 TL yoksulluk nafakası olarak devamına tarafların eşit kusurlu olmaları nedeniyle tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.... kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle: evlilik birlikteliğinin çekilmez hale gelmesinde asıl ve ağır kusurlu olan kişinin davalı erkek olduğunu , müvekkilinin evlilik birlikteliği süresince sistematik olarak şiddete maruz kaldığını, davalı erkeğin şiddete meyilli olması nedeniyle dayak yeme ve ölüm korkusunu yaşattığını ve müvekkiline "sen kadın mısın ?" diyerek küçük düşürücü hareketlerde bulunduğunu tüm bu vakıaların ispatlandığını ve davalı erkeğin ağır kusurlu olması nedeniyle erkeğin davasının kabulü ve tazminat taleplerinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, müvekkilinin yaşı itibariyle çalışamaz olduğundan nafaka miktarının düşük kaldığını beyan ederek mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

2.Davalı-davacı erkek vekilinin katılma yoluyla sunduğu istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece dinlenen tanık beyanları sabit olduğu üzere ... kadının ağır kusurlu olduğunu,mahkemin kusur oranı tespitini yanlış yaptığını, ... kadının ağır kusurlu olduğundan bahisle tazminat taleplerinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu evin giderini ve iaşesini müvekkilinin sağladığını, zorlandığı için kredi çektiğini, Almanya' da ki evin kredi ödemelerinin olduğunu hükmedilen nafakayı ödeyebilecek gücünün olmadığını, davacı- davalı kadının işsizlik maaşı aldığını beyan ederek, nafaka takdiri ve miktarı, asıl davanın kabulü, kusur belirlemesi ve reddedilen tazminat talepleri yönlerinden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesince taraflara yüklenen kusurlu eylemlerin sabit olduğu, yaşanan geçimsizlikte ve evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında tarafların eşit kusurlu olduğu şeklindeki İlk Derece Mahkemesinin kararının dosya kapsamı ile uyumlu olduğu, tarafların tespit edilen kusurlu davranışları nazara alınarak eşit kusurlu olan tarafların maddî ve manevî tazminat talebinin reddine karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu, tarafların sosyal ve ekonomik durumları dikkate alındığında, Mahkeme tarafından tedbir ve yoksuluk nafakasına hükmedilmesi ve hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası miktarının yerinde olduğu gerekçesi ile; tarafların istinaf başvurularının esastan reddine, kadının müşterek konutun özgülenmesi talebi hakkında ise, sürede istinaf yoluna başvurulmadığı gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.... kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki beyanlarını tekrar ederek müvekkilinin evlilik birlikteliği süresince sistematik olarak şiddet gördüğünü, ölüm korkusu ve tehdidi yaşadığını, yaşadığı korku nedeniyle psikolojik tedavi gördüğünü evlilik birlikteliğinin sona ermesinde davalı erkeğin ağır kusurlu olması nedeniyle erkeğin davasının kabulünün ve tazminat taleplerinin yerinde olmadığını, yaşlı ve çalışamaz durumda olan müvekkil yönünden hükmedilen nafaka oranının çok düşük kaldığını, ülkemizde yaşanılan enflasyon nedeniyle nafaka miktarının çok az olduğunu, davalının 3 daireden kira aldığını, Almanya dan emekli maaşı aldığını ve orada yarısı müvekkilene ait olan evde hiç bir gideri olmaksızın oturduğunu, müvekkilinin davalıya ait evde oturduğunu ancak boşanma kararı kesinleşince çıkarılacağından kiralık daire baktığını, 1.500,00 TL nafaka ile geçinilemeyeceğini, kararın bozulmasına karar verilmesini , davalıya ait olan silivri de bulunan konutun müvekkiline özgülenmesine karar verilmesini beyan ederek kusur tespiti, erkeğin davasının kabulü, reddedilen tazminat talebi, nafaka miktarı yönünden kararın bozulması temyiz kanun yoluna başvurmuştur.

2.Davalı-davacı erkek vekili katılma yoluyla sunduğu temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki kanun yolu itirazlarını tekrar ederek kadının ağır kusurlu olduğunu beyan ederek kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, nafakaların kabulü ve miktarı, reddedilen tazminat talebi yönünden temyize başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflar arasında evlilik birliğini temelinden sarsacak ve ortak hayatın devamına imkân vermeyecek bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, kusur belirlemesi ve her iki davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olup olmadığı, kadın lehin nafakaya hükmedilmesi koşullarının bulunup bulunmadığı ve hükmedilen nafakanın miktarı, tarafların reddedilen tazminat talepleri hakkında doğru karar verilip verilmediği noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı, 194 üncü, 353 üncü, 355 inci, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü ve 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu, 174 üncü, 175 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,19.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.