"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1527 E., 2022/2717 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Tavas Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
SAYISI : 2020/304 E., 2021/597 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir. Kararın davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile hükmün kaldırılmasına, dosyanın yeniden karar verilmek üzere İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince boşanma davasının kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; davalı kadını ortak yaşamı kurmak için çaba sarf etmediğini, müvekkilinin yaşadığı Almanya'da oturum alabilmesi için gerekli olan dil eğitimini almadığını, Almanya'da 3 aylık vizesi olmasına rağmen 1.5 ay kaldığını, birlik görevlerini yapmadığını, Türkiye'de ailesinin yanındayken bir kere bile müvekkilini aramadığını, müvekkilinin 3 haftalık izninde müvekkili ile görüşmediğini, başka insanlarla ilişki kurmadığını iddia ederek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı kadın süresinde cevap dilekçesi sunmamıştır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 12.04.2019 tarihli ve 2018/365 Esas, 2019/155 Karar sayılı kararı ile davalının eşi ile birlikte yurt dışında yaşamak istemediği, Almanca öğrenmeye çalışmadığı, sürekli annesinin evinde kaldığı ve eşinin ailesi ile ilgilenmediği hususlarının sabit olduğu, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebebiyet verdiği ve davacıya izafe edilebilecek herhangi bir kusur bulunamadığı, davalının süresi içerisinde cevap dilekçesi ibraz etmemiş olması nedeni ile yoksulluk nafakası talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına kararı verildiği, tarafların sosyal ve ekonomik durumu nispetinde davalı lehine bir miktar tedbir nafakasına karar verildiği gerekçesi ile davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, davacı kadın yararına aylık 400,00 TL tedbir nafakasına, davacı kadının yoksulluk nafakası talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı
1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili tarafından hükmün tamamı yönünden istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
2.Bölge Adliye Mahkemesinin 14.10.2020 tarihli ve 2019/1304 esas, 2020/1282 karar sayılı kararı ile; davacı erkeğin kollukça yapılan ekonomik ve sosyal durum araştırmasında "halk arasında akli dengesi biraz zayıf birisi olarak tanındığının" belirtildiği, bu durumda mahkemece 4271 sayılı Kanun'un 405 inci ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 56 ncı maddesi uyarınca davacı erkeğin vesayet altına alınmasının gerekip gerekmediğinin araştırılması gerektiği, mahkemece bu hususun bekletici mesele yapılarak davacı erkeğin kısıtlanmasını gerektirecek bir durumun varlığının tespiti konusunda vesayet makamı olan Sulh Hukuk Mahkemesine ihbarda bulunması veya kendiliğinden bu konuda davacı erkeğin yeniden sevk edilerek resmi sağlık kurulu heyetinden oluşacak şekilde yeterli bir rapor alınıp delillerin birlikte değerlendirilerek sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken, bu yön göz önünde tutulmadan yargılamaya devam olunarak işin esası hakkında karar verilmesi usul ve kanuna aykırı bulunduğu gerekçesi ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
C. İlk Derece Mahkemesinin son kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı erkeğin kısıtlanmasını gerektirir psikolojik bir rahatsızlığının bulunmadığının sağlık kurulu raporu ve Mahkeme kararı ile belirlendiği; davalının eşi ile birlikte yurt dışında yaşamak istemediği, Almanca öğrenmeye çalışmadığı, sürekli annesinin evinde kaldığı ve eşinin ailesi ile ilgilenmediği hususlarının sabit olduğu, davalının tam kusurlu hareketleri ile evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebebiyet verdiği ve davacıya izafe edilebilecek herhangi bir kusur bulunamadığı, tarafların boşanmalarına ve belirlenen kusur durumları göz önünde bulundurularak tam kusurlu bulunan davalı eş lehine tedbir ve devamında yoksulluk nafakası taleplerinin reddine verildiği gerekçesi ile davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, davalı kadının tedbir ve yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava dilekçesinin usule uygun tebliğ edilmediğini, cevap dilekçesinin süresinde sunulduğunu, müvekkiline izafe edilen kusurların doğru olmadığını, davacının müvekkilini dil kursuna yazdırmadığını, müvekkilinin çalışmadığını, gelirinin de olmadığını, eşinden destek görmediğini, müvekkilinin rahatsızlanması sonrasında tarafların ortak kararı ile Almanya'dan 1.5 ay sonra Türkiye'ye döndüğünü, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına davacının sebep olduğunu, davacı tanıklarının görgüye dayalı bilgisi olmadığını, tanık beyanlarının çelişkili olduğunu, müvekkili yararına tedbir ve yoksulluk nafakası koşullarının oluştuğunu belirterek hükmün tamamı yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı kadına boşanma dava dilekçesinin 13.08.2018 tarihinde tebliğ edildiği, davalı kadının vekili aracılığıyla 21.01.2019 havale tarihli süresinde olmayan cevap dilekçesini sunduğu, davalı kadının cevap dilekçesinde belirttiği vakıalara ve bu vakıaların ispatına yönelik delillere usulünce dayandığının kabul edilemeyeceği, bu nedenle mahkemece, davalının süresi dışında sunduğu cevap dilekçesinde bildirdiği tanıklar ve delillere dayanılarak davacı erkeğe kusur izafe edilmemesinin yerinde olduğu, bununla birlikte Mahkemece; "davalının eşi ile birlikte yurt dışında yaşamak istemediği, Almanca öğrenmeye çalışmadığı, sürekli annesinin evinde kaldığı ve eşinin ailesi ile ilgilenmediği" gerekçesiyle boşanmaya sebep olan olaylarda davalı kadının tamamen kusurlu olduğu kabul edilerek davacı erkeğin boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiş ise de; yapılan inceleme ve toplanan delillerden; davalı kadının eşi ile birlikte yaşamaktan kaçındığı, mahkemece kadına yüklenen sair eylemlerin ise kusur teşkil etmemesi nedeniyle kadına kusur olarak izafe edilemeyeceği, bu durumda, Mahkemece davalı kadın tamamen kusurlu kabul edilerek davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiş olması doğru ise de, kusur belirlemesine ilişkin gerekçe hatalı olduğundan kusura ilişkin gerekçenin düzeltilmesi yoluna gidildiği, davalı kadın vekilinin süresinde olmayan cevap dilekçesinde yer alan yoksulluk nafakası talebi hakkında mahkemece karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine hükmolunması hatalı olduğu, mahkemece, tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek davalı kadın yararına uygun miktarda tedbir nafakasına karar verilmesi gerekirken, kadının tedbir nafakası talebinin reddine hükmedilmesin de hatalı olduğu gerekçesi ile davalı kadın vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, kusura ilişkin gerekçenin değiştirilmesine, davalı kadın yararına aylık 500,00 TL tedbir nafakasına, davalı kadının yoksulluk nafakası talebi hususunda karar verilmesine yer olmadığına, davalı kadının sair istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; müvekkiline yapılan dava dilekçesi tebliğinin usulsüz olduğunu, bu kapsamda yasal süre içerisinde cevap dilekçesi sunduklarını, yoksulluk nafakası talepleri hakkında hüküm kurulması gerektiğini, tedbir nafakası miktarının düşük olduğunu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davacı erkeğin kusurlu olduğunu, müvekkilinin kusurlu bir davranışının bulunmadığını, bölge adliye mahkemesince gerekçenin ne şekilde değiştirildiğinin açıkça yazılmadığını, hükmün kendi içerisinde çelişkili olduğunu belirterek hükmün tamamı yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı erkek tarafından açılan boşanma davasında, davanın kabulü koşullarının oluşup oluşmadığı, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, davacı kadının süresi içerisinde yoksulluk nafakası talebinde bulunup bulunmadığı ve tedbir nafakasının miktarı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 175 inci maddesi. 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı ve 194 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı kadın vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,12.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.