"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1705 E., 2022/2228 K.
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 10. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2022/86E.-2022/223 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma, ve ziynet alacağı davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve karşı davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, kadının ziynet alacağı davasının kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı- karşı davacı erkek vekili tarafından velâyet, kusur belirlemesi, ziynet alacağı, kabul edilen tazminatlar, karşı davada reddolunan tazminatlar, asıl boşanma davasının kabulü yönünden, davacı- karşı davalı vekili tarafından katılma yolu ile karşı boşanma davasının kabulü yönünden istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince ... kadın için tedbir ve yoksulluk nafakasına yönelik kabul veya redde ilişkin bir gerekçe bulunmadığı, kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki bulunduğu gerekçesi ile hükmün tamamen kaldırılmasına ve dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve karşı davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, kadının ziynet alacağı davasının kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı- karşı davacı erkek vekili tarafından velâyet, ziynet alacağı, kabul edilen tazminatlar, karşı davada reddolunan tazminatlar yönünden, davacı-karşı davalı kadın vekili tarafından katılma yolu ile karşı boşanma davasının kabulü ve kusur belirlemesi yönünden istinaf edilmesi üzerine, kadının ''boşanma davasının reddi gerekir'' şeklindeki istinaf başvurusunun tazminatların ve nafakaların miktarına yönelik ayrıca ve açıkça itiraz olmadığı sürece bunları kapsamayacağı belirtilerek Bölge Adliye Mahkemesince İlk Derece Mahkemesinde istinafa konu edilmeksizin kesinleşen hususlarda karar verilmesine yer olmadığına, tarafların istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-karşı davalı kadın dava dilekçesinde; tarafların 2012 yılında evlendiklerini, bu evlilikten ... isminde ortak çocuklarının dünyaya geldiğini, davalının evlendikleri günden beri müvekkiline fiziksel ve psikolojik şiddet uyguladığını, davalı ile evlendikten belli bir süre sonra eşinin anne ve babasının evine taşındıklarını, davalının anne ve babasının da müvekkiline fiziksel ve psikolojik şiddet uyguladıklarını, bu hususta düzenlenen adli raporların ve fotoğrafın mevcut olduğunu, part-time işlerde çalışarak evinin geçimine katkı sağladığını, eşinin sigara parasını dahi müvekkilinin karşıladığını, davalının kendisine karşı ilgisiz davranışlarından ve kendisini sürekli eski kız arkadaşları ile kıyaslamasından eşinin kendisini aldattığından şüphelendiğini, davalının telefonunda davalının facebook adlı sitede birden fazla hesabının bulunduğunu, müvekkilinin bildiği davalı adına kayıtlı hesabı dışındaki diğer hesaplardan davalının Aysel, Songül, Nuray isimli kadınlarla görüştüğünü gördüğünü, yazışmaları okuduğunda eşinin kendisini Aysel isimli kadınla aldattığını öğrendiğini, bunun üzerine müvekkilinin müşterek çocuğu yanına alarak müşterek konuttan ayrıldığını ve kadın sığınma evine yerleştiğini beyan ederek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı olarak boşanmalarına, çocuğun velâyetinin davacı anneye verilmesine, çocuk için aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakası ile yasal faizi ile birlikte kadın lehine 250.000,00 TL maddî, 250.000,00 TL manevî tazminata, düğünde takılan ziynet eşyalarının aynen olmadığı takdirde ıslahla arttırılan bedeli olan 16.887,50 TL bedelinin tarafına ödenmesine hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP-KARŞI DAVA
Davalı-karşı davacı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; davacı ile 2012 yılında ATV de yayınlanan Esra Erol ile izdivaç isimli programında tanışarak evlendiklerini, karşı yan her ne kadar dava dilekçesi ekinde şiddete uğradığından bahisle bir darp raporu sunmuş ise de söz konusu rapora dayanak yaralanmanın failinin müvekkili olduğunu gösterir nitelikte olmaması sebebi ile hükme esas alınmamasının gerekmekte olduğunu, zira karşı yanın geceleri geç saatlere kadar eve gelmemekte olduğunu, raporun alındığı tarihte yine karşı yanın eve geç geldiğini ve müvekkilin karşı yanı fiziksel şiddete uğramış bir halde gördüğünü, müvekkilinin annesi bu durumu sorduğunda ise kapıya çarptığını beyan ettiğini, karşı yanın şikayette bulunmadığını, öte yandan 17.02.2017 tarihinde düzenlenen rapor tarihinde tarafların birlikte yaşamakta olduklarını. kabul anlamına gelmemekle birlikte faili müvekkili olan fiziksel şiddetin varlığı düşünülse dahi ilgili tarihten sonra tarafların birlikte yaşam iradesi ortaya koymaları af niteliği taşımakta olduğunu, karşı yanın evlilik birliğinin devamı sırasında müvekkil ve ailesininden bir konuda talepte bulunduğunda "yapmazsanız karakola şikayet ederim. Üstümü başımı parçalarım. Hepinizi süründürürüm. Bu evi de altınızdan alacağım" şeklinde baskıcı beyanlar savurduğunu, müvekkili ve ailesinin psikolojik şiddet gördüğünü, müvekkilinin adı anılan kişilerle böyle bir ilişkisi olmadığı ve arkadaş olduğu gibi, kabul anlamına gelmemekle birlikte ilgili iddia gerçek olsa dahi söz konusu görüşmenin olsa olsa güven sarsıcı davranış olabileceğini, öte yandan karşı yan ile müvekkilinin mevcut durumu müzakere etmiş olup ismi anılan kişilerin arkadaşı olduğunu beyan etmiş olduğunu, karşı yanın da bu durumu anlayışla karşıladığını, dolayısı ile söz konusu durumun hükme esas alınmayacağını, karşı yanın evden ayrılırken müvekkilinden habersiz müvekkil telefonunu da beraberinde götürdüğünü, hatta adı anılan telefonu satmaya çalışıp müvekkilinden şifresini dahi talep edebilme cesaretini gösterdiğini, kuvvetle muhtemel elde edildiği iddia edilen ve dava dilekçesi ekinde sunulan delillerin ilgili telefondan rıza dışı alınmış olması sebebi ile hukuka aykırı yollardan elde edildiğini, karşı yan ile müvekkilinin kendilerine ait müşterek konuttan müvekkilinin ailesinin yanına yerleşmelerinin en büyük nedeninin karşı yanın ortak çocukla ilgilenmemesi ve sürekli suretle müşterek çocuğa şiddet uygulaması olduğunu, müşterek çocuğun babaannesine anne diye seslenmekte olduğunu, davalıya ise konuşma güçlüğü çektiğinden Soni şeklinde hitap ettiğini, karşı yanın bu süreçte müşterek çocuğun ayağını dahi kırdığını, müvekkilinin annesinin olaydan dolayı karakola şikayette bulunmuş olduğunu taraf olmaması sebebi ile işlem yapılmadığını, ziynet alacağı alacağı talebinin haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, karşı yanın evlilik birliğinin başlarında bir gün müvekkili aramak sureti ile eve hırsız girdiğini ve altınlarının çalındığını beyan etmiş olduğunu, müvekkilinin apar topar eve geldiğini, evin dağınık olmadığını gören müvekkili hemen polisi aramaları gerektiğini beyan ettiğinde karşı yanın olayın üzerini kapattığını, karşı yanın evi kendi rızası dahilinde terk ettiğini, ziynet alacağı talebinin reddinin gerekeceğini, her tartışma sonrasında müvekkilinin babasına ''Sen baş pezevenksin oğlunu boşayacağım bu evi bırak altınızdaki dona kadar alıcam '' dediği gibi, müvekkiline de '' Görürsün seni boşayacağım sonrada gidip evleneceksen gel programındaki özer' e talip olacağım o bana da çocuğuma da senden daha iyi bakar '' diyerek evlilik birliğinde ki güven sarsıcı davranışlarına devam ettiğini. karşı yanın güven sarsıcı davranışlarının Kocaeli ilinde yaşayan Kadir ve ... ilinde yaşayan ... isimli kişilerle ortaya çıktığını, zaman içerisinde karşı yanın zamansız evi terk etmeleri ve eve geç saatlerde gelmesinin müvekkilinin karşı yana olan güvenini de ciddi anlamda sarstığını, yine bir gün karşı yanın gece çok geç bir saatte müşterek konuta geldiğini, bunu duyan müvekkilinin uyandığını ve karşı yanın yüzündeki morluğu gördüğünü, müvekkil ve ailesinin bu morlukların sebebini sorduğunda ise kapıya vurduğunu beyan ettiğini, tartışma sonrasında müvekkilinin suratını ve kollarını tırnaklamış olduğunu, daha sonrasında ise ortak çocuk ...' yı da alarak müşterek konuttan ayrılıp kadın sığınma evine yerleşmiş olduğunu, karşı yanın psikolojik rahatsızlık yaşadığının düşünüldüğünü, karşı yanın tam teşekküllü bir devlet hastanesine sevki ile psikolojik durumu ile ilgili rapor alınması taleplerinin olduğunu beyan ederek, asıl davanın reddine, karşı boşanma davasının kabulü ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı olarak boşanmalarına, çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, çocuk için aylık 250,00 TL tedbir ve iştirak nafakası ile erkek lehine 75.000,00TL maddî, 75.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 2017/474 Esas-2019/350 K.sayılı ve 30.04.2019 tarihli kararı ile, dinlenen davacı ve tanıklarının beyanları ve davacı ve karşı davacının iddiaları birlikte değerlendirildiğinde karşı davacının ayrı bir ev açmayarak davacıyı ailesiyle birlikte oturmaya zorladığı, davalı ve ailesinin davacı ve ailesini istemediği, davalı ve ailesinin davacıya şiddet uyguladığı, davalının sosyal medya üzerinden güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu, davacı kadının da davalıya hakaret ettiği, evdeki eşyalara zarar verdiği, eşinin izinsiz resimlerini çekerek psikolojik şiddet uyguladığının sabit olduğu, bu durumda her iki taraf da kusurlu olup, taraflar arasındaki evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı ortak hayatın çekilmez hale geldiği, daha ağır kusurlu eşin karşı davacı erkek olduğunun anlaşıldığı gerekçesi ile evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile asıl ve karşı davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına, müşterek çocuğun velâyetinin davacı anneye verilmesine, baba ile çocuk arasında kişisel ilişki tesisine, ortak çocuk lehine aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, dava tarihinden itibaren geçerli olmak ve ara kararla verilen tedbir nafakası ile mükerrer tahsil edilmemek kaydı ile; davacı için aylık TL.sının karar kesinleşinceye kadar tedbir, kararın kesinleşmesinden sonra yoksulluk nafakası olarak, davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, kadın lehine yasal faizi ile birlikte 10.000,00 TL maddî ve 5.000,00 TL manevî tazminata, davacının ziynet eşyası talebinin kabulüne, 10 adet 8 gram 22 ayar bilezik (10.560), 1 adet 22 ayar 6 gram künye (792), 1 adet 14 ayar iki gram bileklik, (165), 2 tane tam altın (1.868), 15 adet çeyrek altın (3.502,50), aynen iadesine olmadığı taktirde 16.887,50 TL'nin 100,00 TL dava tarihinden, kalanının ıslah tarihinden itibaren davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, erkeğin maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı
1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı- karşı davacı erkek vekili tarafından velâyet, ziynet alacağı, kabul edilen tazminatlar, karşı davada reddolunan tazminatlar, kusur tespiti, asıl boşanma davasının kabulü yönlerinden, davacı- karşı davalı kadın vekili tarafından katılma yolu ile karşı davanın kabulü ve kusur belirlemesi yönünden istinaf edilmiştir.
2. Bölge Adliye Mahkemesi 2019/1820 E.-2022/9 K. Sayılı ve 11.01.2022 tarihli kararı ile davacı- davalı kadın için tedbir ve yoksulluk nafakasına yönelik kabul veya redde ilişkin bir gerekçe bulunmadığı, kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki bulunduğu gerekçesi ile hükmün tamamen kaldırılmasına ve dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.
C. İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 2022/86 Esas-2022/223 K.sayılı ve 05.04.2022 tarihli kararı ile, dinlenen davacı ve tanıklarının beyanları ve davacı ve karşı davacının iddiaları birlikte değerlendirildiğinde karşı davacının ayrı bir ev açmayarak davacıyı ailesiyle birlikte oturmaya zorladığı, davalı ve ailesinin davacı ve ailesini istemediği, davalı ve ailesinin davacıya şiddet uyguladığı, davalının sosyal medya üzerinden güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu, davacı kadının da davalıya hakaret ettiği, evdeki eşyalara zarar verdiği eşinin izinsiz resimlerini çekerek psikolojik şiddet uyguladığının sabit olduğu, bu durumda her iki taraf da kusurlu olup, taraflar arasındaki evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı ortak hayatın çekilmez hale geldiği, daha ağır kusurlu eşin karşı davacı erkek olduğunun anlaşıldığı gerekçesi ile evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile asıl ve karşı davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına, müşterek çocuğun velâyetinin davacı anneye verilmesine, baba ile çocuk arasında kişisel ilişki tesisine, ortak çocuk lehine aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın lehine yasal faizi ile birlikte 10.000,00 TL maddî ve 5.000,00 TL manevî tazminata, davacının ziynet eşyası talebinin kabulüne, 10 adet 8 gram 22 ayar bilezik (10.560), 1 adet 22 ayar 6 gram künye (792), 1 adet 14 ayar iki gram bileklik, (165), 2 tane tam altın (1.868), 15 adet çeyrek altın (3.502,50), aynen iadesine olmadığı taktirde olmadığı taktirde 16.887,50 TL'nin 100,00 TL dava tarihinden kalanının ıslah tarihinden itibaren davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, erkeğin maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuş, davacı- karşı davalı kadın vekili de katılma yolu ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davalı- karşı davacı erkek vekili istinaf başvuru dilekçesinde, ilgili yargılama sırasında tarafların ziynet alacağına ilişkin tanıklarının dinlenmiş olduğunu, tanıkların takıların düğün sonrası karşı yanının ailesine götürüldüğünü beyan ettiklerini, istikrarlı bir biçimde eve hırsız girdiğini, karşı yanın beyanının bu şekilde olduğunu müvekkilinin ve ailesinin polis çağıralım demesine rağmen bu talebini reddettiğini, bu duruma rağmen umursamaz tavırlar sergilediğini, yerel mahkemenin ise yetersiz gerekçe ile sadece karşı yanın tek bir tanığının duyuma dayalı beyanına dayalı hüküm kurduğunu, davacı karşı davalı kadının ziynet alacağı davasını kanıtlayamadığını, velâyet konusunda eksik araştırma yapıldığını, karşı yanın evlilik birliği sürecinde müşterek çocuğa sürekli fiziksel ve psikolojik şiddet uyguladığını, bu durumun müşterek çocuğun geç konuşmasına dahi neden olduğunu, dosya kapsamına sunulan fotoğraflardaki fiziksel şiddetin müvekkil tarafından işlendiğine ilişkin herhangi hukuki bir delil bulunmamakta olduğunu, dosya kapsamında dinlenen tanıkların bu hususun da karşı yanın barda çalışması ve eve geldiğinde şiddet görmüş olduğu yönünde olduğunu, müvekkiline yüklenen kusuru kabul etmemekle birlikte hükmedilen maddî ve manevî tazminatların da kaldırılmasını talep ettiklerini, evlilik birliğinde daha ağır kusurlu olan tarafın karşı yan olması sebebi ile maddî ve manevî tazminat taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep ettiklerini, boşanma açısından kesinleşme talep ettiklerini, karşı yan lehine hükmedilen ziynet alacağı, velâyet düzenlemesi, iştirak nafakası, maddî ve manevî tazminat kararının ortadan kaldırılmasını, taraflarının maddî ve manevî tazminat ve velâyet taleplerinin kabulüne karar verilmesini istemiştir.
2.Davacı- karşı davalı kadın vekili katılma yolu ile istinaf başvuru dilekçesinde, karşı davanın kabulüne karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu karşı yanın müvekkiline şiddet uyguladığını gösterir darp raporunun dava dilekçesinin ekinde sunulduğunu, yine davalı-karşı davacı ve ailesinin 20.05.2017 tarihinde de müvekkiline şiddet uygulamış olduğunu ve müvekkilin vajinal kanama geçirmesine neden olduklarını, bu hususu ispatlar ... Mesleki ve Çevresel Hastalıklar Hastanesi tarafından tanzim edilen 20.05.2017 tarihli rapor ve müvekkilinin ifade tutanağı suretinin, dosya kapsamında bulunduğunu, yine davalı tarafın müvekkilinin gözünü morarttığını gösterir görüntü suretleri ile davalı-karşı davacının başka kadınlarla yazıştığını ve müvekkilini aldattığını gösterir görüntü suretlerinin dava dosyası içerisinde yer almakta olduğunu, davalı-karşı davacının müvekkilinin üzerine kaynar su dökmeye çalıştığını gösterir görüntü suretlerinin dava dosyasının içerisinde yer almakla birlikte bahse konu olay hakkında davalı-karşı davacının cezalandırılmasına karar verilmesi için kamu davası da açıldığını, ayrıca dosya kapsamında celp edilen çok sayıda farklı mahkemelere ait dava dosyaları ve kararlar ile davalı-karşı davacının ve ailesinin müvekiline hakaret ettikleri, tehdit ettikleri, darp ettiklerinin hukuken sabit hale geldiğini, davalı-karşı davacı tarafın kusurlu tutum ve davranışları ile müşterek hayatın devamını imkansız hale getirdiğini, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında kusurlu olan tarafın, davalı-karşı davacı olduğunu, davalı-karşı davacının müvekkilinin eve geç geldiğini iddia ettiği günlerde müvekkilinin işte olup ailesinin geçimine katkı sağlamaya çalışmakta olduğunu, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında kusurlu olan tarafın, davalı-karşı davacı olduğu aşikarken, İlk Derece Mahkemesi tarafından karşı davanın da kabulüne karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, karşı davanın kabulüne dair kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, kadının ''boşanma davasının reddi gerekir'' şeklindeki istinaf başvurusunun tazminatların ve nafakaların miktarına yönelik ayrıca ve açıkça itiraz olmadığı sürece bunları kapsamayacağı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararında istinafa konu edilmeksizin kesinleşen hususlarda yeniden karar verilmesine yer olmadığına, İlk Derece Mahkemesinin kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan tarafların istinaf taleplerinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuş, davacı- karşı davalı kadın vekili ise katılma yolu ile temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davalı- karşı davacı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde, istinaf başvuru dilekçesindeki aynı hususları belirterek kusur belirlemesi, kabul edilen maddî ve manevî tazminat, reddolunan maddî ve manevî tazminat ile velâyet düzenlemesi yönünden temyiz kanun yoluna başvurmuştur.
2.Davacı- karşı davalı kadın vekili katılma yolu ile temyiz başvuru dilekçesinde, istinaf başvuru dilekçesindeki aynı hususları belirterek kusur belirlemesi ve karşı davanın kabulü yönünden temyiz kanun yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı karşılıklı boşanma davasında taraflar arasındaki geçimsizlikte kusurun kimden kaynaklandığı, davacı- karşı davalı kadının tazminat talebinin kabulünün yerinde olup olmadığı, yerinde ise miktarlarının uygun olup olmadığı, velâyetin hangi tarafa verilmesinin çocuğun yüksek menfaatine olacağı, erkeğin karşı davasının kabulünün yerinde olup olmadığı, erkeğin maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddi kararının yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2.İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun’un 190 ıncı, 194 üncü, 369 uncu, 370 inci ve 371 inci maddesi. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 4 üncü, 6 ncı, 166 ncı, 169 uncu, 174 üncü,175 inci, 182 inci, 330 uncu , 335 inci vd. maddeleri. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Adli yardımdan yararlanması sebebiyle başlangıçta alınmamış olan aşağıda yazılı karar ve ilam harcı ile temyiz başvuru harcının temyiz eden Sonay'a yükletilmesine,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden İsa'ya yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
28.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.