Logo

2. Hukuk Dairesi2023/1583 E. 2023/1153 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı eşin, boşanma davası devam ederken davalı eş tarafından üçüncü kişiye devredilen kooperatif hissesinin kaydının iptali ve kendi adına tescilini talep etmesi üzerine davanın hukuki niteliğinin ne olduğuna ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının talebinin mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan bir talep olarak nitelendirilmesi gerektiği, bu nedenle davalı eşin mal kaçırma amacıyla yaptığı iddia edilen devrin muvazaalı olup olmadığının değil, mal rejiminin tasfiyesi hükümlerinin uygulanması gerektiği gözetilerek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi

SAYISI : 2019/835 E., 2022/149 K.

DAVALILAR : 1. ..., 2. ... vekili Av. ...

DAVA TARİHİ : 26.08.2011

HÜKÜM/KARAR : Ret

Taraflar arasındaki mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan kooperatif kaydının iptali ve tescili davasından dolayı bozma sonrası yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; bedelinin tamamının müvekkili tarafından ödenerek kooperatif hissesinin davalı eş ... adına satın alındığını, taraflar arasında 2009 yılında boşanma davası açıldığını, boşanma dava dosyasında davalı eşin vekilinin koruması olan diğer davalı ...'a el ve işbirliği içerisinde müvekkilinden mal kaçırmak ve müvekkilinin konut olarak kullandığı taşınmazdan çıkarmak amacıyla kooperatif hissesinin devredildiğini, davalı ...'ın taşınmazı alacak maddi gücünün olmadığını belirterek fiilen 18 nolu daire olan davalı adına kayıtlı kooperatif hissesinin kaydının iptali ile müvekkili adına kayıt ve tescil edilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; taşınmazın müvekkili tarafından yatırım amacıyla alındığını, diğer davalının kiracı olduğunu, kira bedelini ödemediği için tahliye edildiğini, davacının dava açmakta taraf sıfatı olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

2. Davalı ... cevap dilekçesinde; taşınmazın kendi çalışmaları ve yurtdışında bulunan kızının desteği ile aldığını, davacının katkısı olmadığını, taşınmazı satmak zorunda kaldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

1. Dava, Asliye Hukuk Mahkemesinde açılmış olup ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 22.11.2011 tarihli ve 2011/755 Esas, 2011/759 Karar sayılı kararı ile davanın evlilik birliği içersinde edinilen mallar sebebi ile katkı payı talepli ve bu talebin önlenmesi bakımından muvazalı devir yapıldığı ve dava konusu taşınmazın aile konutu olduğu iddiası ile açılan tapu iptal ve tesçil davası olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş, işbu karar temyiz edilmeksizin 26.03.2012 tarihinde kesinleşmiştir. Kesinleşme üzerine dosya Aile Mahkemesinin esasına kaydedilmiştir. ... 3. Aile Mahkemesinin 31.07.2013 tarihli ve 2012/376 Esas, 2013/858 Karar sayılı kararı ile de, davanın, davalı eşin üçüncü kişi olan diğer davalıya mal kaçırma amacıyla üzerine kayıtlı olan taşınmazı devrettiğinden bahisle açılan kooperatif hissesinin satışının iptali davası olduğu, bilahare davacı vekili tarafından davanın boşanma davasının açılmasından sonra davalarının mal rejiminin tasfiyesi ile ilgili katılma alacağı davası niteliğinde olduğunun belirtildiği, son celse davacı vekili tarafından sunulan dilekçe ile muvazalı satıldığı iddia edilen taşınmazın satışının iptali ile müvekkili ve davalı eşi adına tescilini talep edildiği, davacı ve davalı eşi arasında boşanma davasının bulunduğu ve davanın ret ile sonuçlanarak kesinleştiği, boşanma davasının ret olunması sebebiyle taraflar arasındaki evliliğin halen devam ettiği ve mal tasfiyesinin gerçekleşmeyeceği, katılma alacağı davasının söz konusu olamayacağı gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş, işbu karar davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 04.04.2017 tarihli ve 2015/14865 Esas, 2017/4981 Karar sayılı ilamı ile, iddianın ileri sürülüş şekline göre davanın, mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan kooperatif kaydının iptal ve tescili isteğine ilişkin olduğu, davaya Aile Mahkemesinin bakmakla görevli olduğu belirtilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

2. Mahkemenin 09.05.2018 tarihli ve 2017/355 Esas, 2018/544 Karar sayılı kararı ile, davanın davalı eşin üçüncü kişi diğer davalıya mal kaçırma amacıyla üzerine kayıtlı olan taşınmazı devrettiğinden bahisle açılan kooperatif hissesinin satışının iptali davası olduğu, davacı ve davalı eş arasında ... 2. Aile Mahkemesinin 2011/199 Esas sayılı dosyası ile görülen boşanma davasının ret ile sonuçlandığı, verilen kararın kesinleştiği, boşanma davasının reddedilmesi sebebiyle taraflar arasındaki evliliğin eldeki dava devam ederken 26.08.2011 tarihinde açıldığı, mal tasfiyesinin dava şartının gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddi karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 10.04.2019 tarihli ve 2018/12846 Esas, 2019/3941 Karar sayılı ilamı ile, taraflar arasında görülen ... 2. Aile Mahkemesinin 2011/199 Esas, 2012/1111 Karar sayılı boşanma dava dosyası ret ile sonuçlanmış ve 25.01.2013 tarihinde kesinleşmiş ise de; temyiz dilekçesi kapsamındaki bilgiler uyarınca, UYAP ortamında yapılan inceleme sonucu, taraflar arasında eldeki davanın karar tarihi olan 09.05.2018 tarihinden önce 03.02.2016 tarihinde açılan ... 13. Aile Mahkemesinin 2016/73 Esas sayılı boşanma davası bulunduğu, boşanma davasının sonucunun beklenmesi ve bekletici mesele yapılması gerekirken dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesinin usul ekonomisi ilkesine aykırı olduğu; kaldı ki, UYAP ortamında yapılan inceleme sonucu boşanma davasının 27.01.2017 tarihinde kesinleştiği, ön şartın da gerçekleştiği, artık bekletici meseleden de söz edilemeyeceği, iddia ve savunma doğrultusunda taraf delillerinin toplanmasıyla istek konusunda olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerektiği belirtilerek kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, davanın kooperatif kaydının iptali ve tescili istemine ilişkin olduğu, kooperatif hissesinin davacı tarafından temin edilen parayla satın alındığı ve o dönem halen eşi olan davalı adına tescil edildiği, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 193 üncü maddesine göre geçerli bir işlemle davalı eşin iyi niyetli diğer davalıya devrettiği; her ne kadar davalı eş tarafından davacı ile sulh olduklarını beyan ederek diğer davalı tarafından imzalandığı iddia edilen 20.04.2011 tarihli taahütname başlıklı bir yazılı belge sunulmuş ise de, davalının bu belgeyi kabul etmemesi nedeniyle söz konusu belgeye itibar edilmediği, davacı ile davalı eşin sulh olduklarının beyan etmesi diğer bir davalının da bulunması gözönünde bulundurularak sulhe göre karar verilmesi için yeterli olmadığı; boşanma kararının 27.01.2017 tarihinde kesinleştiği; davacının davalı eşinin diğer davalıya mal kaçırma amacıyla üzerine kayıtlı olan taşınmazı devrettiğinden bahisle açılan kooperatif hissesinin satışının iptali ve davacı adına tescilinin talep ettiği, mal rejiminin tasfiyesi amaçlansaydı tescil talebinin davalı eş adına isteneceği, aksinin kabulü davanın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağı ilkesine aykırılık olacağı, kooperatif hissesinin devrinin davalı ... açısından muvazaalı olmadığı ve davanın 4721 sayılı Kanun'un 229 uncu maddesi kapsamında da görülemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davalı ... vekili, taşınmazın aile konutu olduğunu, hukuki nitelendirmenin 4721 sayılı Kanun'un 194 üncü maddesine aykırı olduğunu, müvekkilinin yargılama aşamasında satışın muvazaalı olduğunu kabul ettiğini ve ilgili belgeyi dosya kapsamına sundukları taraflar arasında imzalanan sulh belgesine istinaden karar verilmesi gerektiğini belirtilerek kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davacı vekili, taşınmazın muvazaalı olarak devredildiğini, davalı eşin sunduğu belgeye göre devrin muvazaalı olduğunun açık ve net şekilde anlaşıldığını, mal kaçırma amacıyla devrin yapıldığını devrin 4721 sayılı Kanun'un 194 üncü maddesine aykırı olduğunu, aile konutunun rızası alınmadan devredildiğini, devrin iptaline karar verilmesi gerektiğini belirtilerek kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, talep, hukuki nitelendirmenin doğru yapılıp yapılmadığı ve ispat noktasında toplanmaktadır. Dava, mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan kooperatif kaydının iptali ve tescili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası; 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 227 nci maddesinin birinci fıkrası, 231 inci maddesi, 236 ncı maddesinin birinci fıkrası; 6100 sayılı Kanun'un 26 ıncı maddesi, 33 üncü maddesi, 190 ıncı maddesi; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulu, 07.10.1953 tarihli, 1953/8 Esas, 1953/7 Karar sayılı kararı.

3. Değerlendirme

1. 6100 sayılı Kanun'un 33 üncü maddesinde de belirtildiği üzere maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir.

2. Mal rejimi sona erdiğinde eşlerin ya da mirasçılarının tasfiye davası sonucunda katkı payı, değer artış payı ve artık değere katılma alacağı hakları doğar. Kural olarak, eşlerden birine ait mal varlığında, diğer tarafın mülkiyet veya başka ayni hak talebi söz konusu olamaz. Mal rejiminin tasfiyesi isteğinde bulunan eşe ya da mirasçılarına tanınan hak ayni olmayıp, şahsi alacak hakkıdır. (4721 sayılı Kanun, md.227/1, md.231 md.236/1), (YİBGK; 1953/18 E., 1953/7K.)

3. Somut olayda, Mahkemece, davanın muvazaaya dayalı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, yapılan hukuki nitelendirme hatalı hatalı olmuştur. Şöyle ki, davacının dava dilekçesinde taşınmazın mal kaçırmak amacıyla devredildiği belirtilerek kaydın iptali ile önceki malik davalı eş adına değil, davacı adına tesciline karar verilmesi talep edildiği anlaşılmakla, iddianın ileri sürülüş şekline göre, dava, mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan kooperatif kaydının iptali ve tescili istemine ilişkindir. O halde, Mahkemece delilleri bu çerçevede değerlendirerek davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken hatalı hukuki nitelendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Mahkeme kararının BOZULMASINA,

Bozma sebebine göre, taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,

Peşin alınan harcın istek halinde yatırana iadesine,

Dosyanın mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

16.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.