Logo

2. Hukuk Dairesi2023/1619 E. 2023/5125 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında, tarafların kusur oranlarının belirlenmesi, buna bağlı olarak tazminat ve nafaka yükümlülüklerinin tespiti uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Kadının komşusuyla gönül ilişkisine girmesinin sadakat yükümlülüğünün ihlali olarak nitelendirilmesi ve bu durumun ağır kusur olarak değerlendirilmesi, diğer kusur iddialarının ispatlanamaması ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmaması gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1819 E., 2022/2912 K.

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 10. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2019/398 E., 2021/349 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı- davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; aralarında uzunca bir süredir devam etmekte olan anlaşmazlığın, sosyal ve kültürel anlamla farklılıkların zamanla ortaya çıkması nedeniyle giderek arttığını ve nihayetinde ortak yaşamı çekilmez hale getirdiğini beyanla, düzenledikleri protokol doğrultusunda anlaşmalı olarak boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2. ... erkek vekili

birleşen davaya cevap dilekçesinde; kadının erkeğe izafe ettiği kusurların gerçek dışı ve asılsız olduğunu, Gölhisar aile mahkemesinde açılan boşanma davasının yetkili olmayan mahkemede açıldığını ve kadının davasının reddi gerektiğini, kadının sadakatsiz olduğunu iddia ederek; tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin babaya verilmesine, çocuklar yararına aylık ayrı ayrı 300,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-davacı kadın vekili cevap ve birleşen dava dilekçesi ile ; arasında uzunca süreden beri geçimsizlik olduğunu, 05.10.2019 tarihinde erkeğin "seni öldürürüm, yüzüne kezzap dökerim, seni hiç kimseye yüze bakacak hale getirmem" dediğini ve bıçak fırlattığını, tehdit ettiğini sonrasında da dışarı çıkıp alkollü bir şekilde eve döndüğünü, kendi kardeşine davacıyı kastederek " al bunu burdan götür, istemiyorum" dediğini, ...'da bulunan oturmakta olduğu dairesini müvekkiline haber vermeden sattığını iddia ederek asıl davanın reddini istemiş, birleşen davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesini, ortak çocuklar için ayrı ayrı olmak üzere dava tarihinden itibaren aylık 500,00 TL tedbir nafakasının boşanmadan sonra iştirak nafakasına dönüştürülmesini, 50.000,00 TL manevî tazminat ve 50.000,00 TL maddî tazminatın boşanma kararın kesinleşmesinden itibaren yasal faizi ile birlikte erkekten alınarak kadına verilmesine ayrıca yargılama masrafların ve vekâlet ücretinin erkeğe yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri taraflardan beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının, tüm tanık anlatımları ile sabit olduğu üzere komşuları olan bir erkekle gönül ilişkisine girdiği, onunla birlikte eşi ve çevre tarafından da görüldüğü, kadının da bu ilişkiyi ikrar ettiği ancak çocukların hatırı ve araya girenler aracılığıyla tarafların yeniden bir araya geldikleri, tekrar bir araya geldikten sonra kadının komşuları olan erkek ile yeniden görüşmeye devam ettiği, bu haliyle güven sarsıcı eylemlerde bulunduğu, erkeğin ise kadını yüzüne kezzap dökmekle tehdit ettiği, bıçak fırlattığı geçimsizliğin meydana gelmesinde her iki tarafın da kusurlu eş konumunda olduğu fakat kadının daha kusurlu olan taraf olduğu gerekçesiyle, her iki davanın kabulü ile evlilik birliğinin sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, çocuklarla baba arasında kararda belirtilen zamanlarda kişisel ilişki kurulmasına, kadın lehine ara karar ile hükmedilen tedbir nafakasının hüküm kesinleşinceye kadar devamına, kadının yoksulluk nafakası ve maddî ve manevî tazminat talebinin reddine çocuklar yararına dava tarihinden itibaren ayrı ayrı aylık 350,00 TL tedbir nafakasının karar kesinleşinceye kadar devamına karar kesinleştikten sonra aylık ayrı ayrı 500,00 TL iştirak nafakası olarak devamına, erkeğin tazminat taleplerinin koşulları oluştuğu, tarafların evlendikleri ve boşandıkları yaşları evlilikte geçen süre, evlilik birliğine verilen emek ve katkıları, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, yaşadıkları çevre ve de evlilik birliğinin sarsılmasındaki kusur durumu gözetilerek 8.000,00 TL maddî , 8.000,00 TL manevî tazminatın kadından alınarak erkeğe verilmesine, kadının tazminat taleplerinin ise evlilik birliğinin sarsılmasında daha kusurlu olduğu kabul edildiğinden, maddî ve manevî tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davalı- davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı- davalı erkeğin müvekkiline eşya ayırma sırasında şiddet uyguladığını, hakaret ve küfür ettiğini, başka bir kadınla birlikte yaşadığı ve alkolik olduğuna yönelik vakıaların tanık beyanları ile ispatlandığını, evlilik birlikteliğindeki asıl kusurlu kişinin davacı- davalı erkek olduğunu, evlilik birlikteliği içerisinde alınan konutun müvekkilinden habersiz olarak satıldığını, evin ihtiyaçları ile ilgilenmediğini beyan ederek erkeğin boşanma davasının kabulü, kusur belirlemesi, aleyhlerine hükmedilen tazminat, yoksulluk nafakasının reddine karar verilmesi, tedbir nafakalarının miktarı ve reddedilen tazminat talepleri yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

2.Davacı- davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kadının davasının kabulü, tedbir nafakaları, kusur, erkek yararına hükmedilen tazminatların miktarı, iştirak nafakasının miktarı ile yargılama giderinin yanlış hesaplandığını beyan ederek kararın kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile istinaf başvurularının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davalı- davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki kanun yolu itirazlarını tekrar ederek kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; erkeğin kabul edilen boşanma davası, kusur, erkek yararına hükmedilen tazminatlar, kadının reddedilen tazminat ve nafaka taleplerine yönelik olarak kararın bozulmasını talep etmiştir.

2.Davacı- davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle: istinaf dilekçesindeki kanun yolu itirazlarını tekrar ederek kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla kadının kabul edilen boşanma davası, kusur, kadın yararına hükmedilen tedbir nafakası, erkek yararına hükmedilen tazminatların miktarı, iştirak nafakasının miktarı ile yargılama giderinin yanlış hesaplandığını beyan ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, boşanmaya sebebiyet veren olaylardaki kusur belirlemesinin doğru yapılıp yapılmadığı, taraflara yüklenen kusurulu davranışların gerçekleşip gerçekleşmediği, taraflara yüklenecek başka kusur bulunup bulunmadığı, kusur belirlemesine bağlı olarak kadının boşanma davasının kabulü, yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddedilmesinin, erkeğin boşanma davasının kabulü, maddî ve manevî tazminat talebinin kabul edilmesinin doğru olup olmadığı, doğru ise miktarının hakkaniyete uygun olup olmadığı ve kadın lehine hükmedilen tedbir ve ortak çocuklar yararına hükmedilen iştirak nafakasının miktarının hakkaniyete uygun olup olmadığı ve yargılama giderleri noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı, 194 üncü, 323, 326 ncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 4 üncü ve 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü ve 175 inci, 169 uncu, 182 inci, 327, 328, 330 uncu maddeleri. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere, delillerin takdirinde hata görülmemesine ve özellikle, İlk Derece Mahkemesi tarafından kadına kusur olarak yüklenen "...komşuları olan bir erkekle gönül ilişkisine girdiği, o kişi ile birlikte olduğunun eşi ve çevresi tarafından da görüldüğü, kadının bu ilişkiyi ikrar ettiği ancak çocukların hatırı ve araya girenler aracılığıyla tarafların yeniden bir araya geldikleri tekrar bir araya geldikten sonra kadının o komşu ile yeniden görüşmeye devam ettiği bu haliyle güven sarsıcı eylemlerde bulunduğu..." vakıasının güven sarsıcı davranış olarak nitelendirilemeyeceğinin, eylemin evlililik birlikteliğinin yükümlülüklerinden olan sadakat yükümlülüğünün ihlali olarak nitelendirileceğinin, kabul edilen ve gerçekleşen kusur durumuna göre kadının yine de ağır kusurlu olduğunun anlaşılmasına göre, usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerinin temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

02.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.