"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
Taraflar arasındaki boşanma ve ziynet alacağı davasından dolayı bozma sonrası yapılan yargılama sonunda, Mahkemece kısmen direnilmesine, boşanma davasının kabulüne, ziynet alacağı davasının kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece verilen bozma kararı usul ve yasaya uygun bulunmuş olup, Mahkemece verilen direnme kararı yerinde görülmediğinden, temyiz incelemesinin yapılmak üzere dosyanın Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderilmesine karar verilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca, direnme uygun bulunduğundan, davalı vekilinin velâyet ve iştirak nafakasının miktarına yönelik temyiz itirazları ile bozmaya uyularak hükmedilen ziynet alacağı davasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Dairemize gönderilmesine karar verilmiş, Dairece yapılan temyiz incelemesinde Mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.
Davalı erkek vekili tarafından Dairece verilen onama kararının düzeltilmesi istenilmiş olmakla; kesinlik, süre ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, karar düzeltme dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava ve cevaba cevap dilekçelerinde özetle; tarafların evli olup ortak bir çocuklarının bulunduğunu, evlendiklerinden bu yana davalının sürekli yalan söylediğini, psikolojik ve fiziki şiddet gördüğünü ve aldatıldığını, yuvasını yıkmamak için bu davranışları sinesine çektiğini, davalı eş evlendiklerinin ertesi günü yüksek miktarda kredi kartı borcu bulunduğunu söylediğini ve müvekkilinin 54 adet çeyrek, 5 adet yarım, 2 adet cumhuriyet altınını, 8 adet bileziğini ve 1.300,00 TL nakit parasını aldığını, müvekkilinin çalıştığı 2011 yılının ikinci yarısından sonra da evin ihtiyaçlarına hiç bir katkıda bulunmadığını, bu giderlerin müvekkil tarafından karşılandığını, müvekkilinin, davalı ile evlenirken büyük bir mutluluk duyarak evlendiğini, eşine büyük bir değer verdiğini ve evliliğinin bir ... boyu mutlu ve huzurlu bir biçimde süreceği inancı ve hayalini beslediğini, ancak davalının yapmış olduğu olumsuz hareketler; müvekkilinin hakaretlere maruz kalması; aldatılması, dayak yemesi ve toplum içerisinde küçük düşürülmesi, müvekkilinde büyük bir hayal kırıklığına neden olduğunu, müvekkil üzüntü içinde psikolojik çöküntüye girdiğini, bu aldatmaların sonu bir türlü gelmemiş artarak devam ettiğini, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını belirterek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesine ve ortak çocuk için aylık 1000,00 TL tedbir-iştirak nafakasına ve her yıl % 50 oranında arttırılmasına, müvekkili için aylık 1000,00 TL tedbir-yoksulluk nafakasına ve her yıl % 50 oranında arttırılmasına, müvekkili için 50.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata, 34 FRN 35 plakalı aracın kayıtlarına tedbir konulmasına, ziynet eşyalarının aynen olmadığı takdirde dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki iddiaları kabul etmediklerini, müvekkilinin sekiz aylık evlilik süresince hiç bir surette evliliğe zarar verecek surette bir davranışta bulunmadığını, davacının gösterdiği tutum ve davranışları karşısında her zaman affedici rolü üstlendiğini, evliliği ayakta tutmaya çalıştığını belirterek tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesine ve ortak çocuk için aylık 500,00 TL iştirak nafakasına karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 19.03.2015 tarihli, 2012/801 Esas, 2015/186 Karar sayılı kararı ile, tarafların 04.05.2004 tarihinde evlendikleri, bu evliliklerinden 21.08.2005 doğumlu ... Ö. isimli bir çocuklarının bulunduğu, davalının birlik görevlerini ihmal ettiği ve sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, davalının bu tutum ve davranışları ile birliğin sarsılmasına sebebiyet verdiği, davacıya yöneltilecek bir kusurun tespit edilemediği, ortak çocuğun tarafların ayrı yaşadığı tarihten beri sürekli olarak davacı annesinin yanında kaldığı, dosya kapsamı ve sosyal inceleme raporu birlikte değerlendirildiğinde, anne ile beraber kaldıkları evde belli bir düzeninin oluştuğu, annesi ile birlikte yaşamaktan mutlu olduğu, gelişimi ve geleceği açısından velâyetinin davacı anneye verilmesi gerektiği, üstelik velâyetin davacı anneye verilmesinin ortak çocuğun bedeni, fikri ve ahlaki gelişimine engel olacağı yolunda bir tespitin de olmadığı, tarafların ekonomik ve sosyal durumları göz önüne alındığında velâyeti davacı anneye verilen ortak çocuk için aylık 1000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına hükmedilmesi gerekeceği, ziynet alacağı davası yönünden ise taraf beyanları, tanık anlatımları, düğün fotoğrafları ve bilirikşi raporu hep birlikte değerlendirildiğinde; düğünde davacıya takılan ziynetlerden 2 adet bombeli bilezik, 2 adet burmalı bilezik, 3 adet hediyelik bilezik, 1 adet düz bilezik, 25 adet çeyrek altın, 1 adet yarım altın ve 1 adet cumhuriyet altınının düğünden sonra davalı tarafından davacıdan alınarak borçlarına harcandığı ve iade edilmediği, davalı her ne kadar davacının isteği üzerine ortak konutun tesisatının yapım borcu nedeniyle bir kısım çeyrek altınlar ile 1.300,00 TL 'yi davacıdan alarak borcu ödediğini, şahsi hiç bir borcuna harcamadığını, kalan ziynetlerin de davacı tarafından bir bankada müdür olarak çalışan kardeşinin kayınvalidesine teslim edildiğini ileri sürmüş ise de bu iddiayı teyit edici dosyaya herhangi bir delilin sunulmadığı, davalının tevil yollu ikrarından dolayı davacının beyanlarına itibar edilmesi sonucuna varıldığı gerekçesiyle boşanma davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin davacı anneye verilerek davalı baba ile aralarında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakası takdirine, takdir edilen nafakanın her yıl TEFE-TÜFE oranında artırılmasına, davacının kendisi için tedbir ve yoksulluk nafakası talebinin reddine, davacı kadın yararına 25.000,00 TL maddî, 25.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine, kadının ziynet alacağı davasının kabulüne, 2 adet bombeli bilezik 22 ayar 34 gram 3.111,00 TL, 2 adet burmalı bilezik 22 ayar 24 gram 2.196,00 TL, 3 adet hediyelik bilezik 14 ayar 12 gram 672,00 TL, 1 adet düz bilezik 6 gram 336,00 TL, 25 adet çeyrek altın 22 ayar 4.000,00 TL, 1 adet yarım altın 22 ayar 320,00TL, 1 adet cumhuriyet altını 22 ayar 640,00 TL olmak üzere toplam 11.275,00 TL olan ziynet alacağının aynen iadesine, aynen iade mümkün olmadığı takdirde toplam 11.275,00 TL ziynet alacağı bedeli ile 1.300,00 TL takı parası olmak üzere toplam 12.575,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davalı vekilince her ne kadar karşı dava adı altında dilekçe sunulmuş ise de buna ilişkin karşı dava harcının yatırılmadığından karşı davaya konu taleplerle ilgili bir karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.Mahkemenin yukarıdaki kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili tarafından; velâyet düzenlemesi dahil olmak üzere hükmün tamamı yönünden, davacı kadın vekili tarafından ise katılma yoluyla, lehine hükmedilen tazminatların miktarı yönünden temyiz isteminde bulunulmuştur.
2.Dairemizin 13.04.2017 tarih ve 2015/25994 Esas, 2017/4216 Karar sayılı ilamı ile, davalı erkeğe kusur olarak yüklenen birlik görevlerini ihmal ettiği vakıası kanıtlanamadığından kusur belirlemesinde hükme esas alınamayacağı, ancak yapılan yargılama ve toplanan delillerden Mahkemece kabul edilen diğer kusurlu davranışına göre boşanmaya sebep olan olaylarda davalı erkeğin yine de tam kusurlu olduğu, davacı kadının sunduğu delilleri ile davalının beyanında belirttiği ziynetler dışında kalan ziynetlerin davalı eşi tarafından elinden alınarak harcandığını ispatlayamadığı, davacı kadın tarafından yemin deliline de dayanılmadığı, bu durumda; davacının ziynetlere ilişkin talebine yönelik olarak, davalı erkeğin kabul ettiği çeyrek altınlar (25 adet) ile 1.300,00 TL nakit para dışında kalan ziynet eşyası talebinin reddine karar verilmesi gerekirken; kabulünün doğru görülmediği, yine velâyeti davacı anneye verilen 21.08.2005 doğumlu ...'ın idrak çağında olduğu, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 12 nci maddesi, Çocuk Haklarının Kullanılmasına Dair Avrupa Sözleşmesinin 3 üncü ve 6 ncı maddeleri gereğince, idrak çağındaki küçüklerin ebeveynlerinden hangisinin yanında kalmak istediği konusunda hâkim tarafından bizzat dinlenilerek görüşünün alınması suretiyle tüm deliller birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre velâyet düzenlemesi yapılması gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı belirtilerek hükmün ziynet alacağı davası ve velâyet düzenlemesi yönünden bozulmasına, bozma sebebine göre iştirak nafakasına yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, bozmanın kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerin ise onanmasına karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Verilen Direnme Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, velâyet düzenlemesi yönünden; her ne kadar bozma ilamında ortak çocuğun duruşmada dinlenmek sureti ile beyanlarının alınmaması bozma sebebi olarak belirtilmiş ise de ortak çocuğun idrak çağında olması nedeni ile Uluslararası Sözleşmeler gereği hâkim huzurunda beyanının alınması gerekmekle birlikte bozma ilamından önceki yargılamada Mahkemece verilen ara kararda da belirtildiği üzere; ortak çocuğun duruşmada dinlenmesinin psikolojisinin olumsuz etkilenmesi düşünelerek Mahkeme uzmanı tarafından dinlenmesine karar verilmiş olduğu, bu çerçevede Mahkeme uzmanının dosyaya sunduğu 18.03.2015 havale tarihli raporunda da; ortak çocuğun açıkça annesi ile birlikte yaşamaktan mutlu olduğunu, annesi ile birlikte kalmak istediğini ifade etmesi ve davalının 19.03.2015 tarihli duruşmada rapora bir diyeceğinin olmadığını beyan etmesi karşısında bu yöndeki bozma yönünden önceki kararda direnilmesine karar verilmesi gerektiği, ziynet alacağı davasına yönelik bozma ilamına ise usul ve yasaya uygun bulunmakla uyulması gerektiği belirtilerek; bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşen kısımlar yönünden karar verilmesine yer olmadığına, velâyet düzenlemesi yönünden önceki hükümde direnilmesine, bu suretle; ortak çocuğun velâyetinin davacı anneye verilerek davalı baba ile aralarında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakası takdirine, takdir edilen nafakanın her yıl TEFE-TÜFE oranında artırılmasına, ziynet eşyaları talebi yönünden ise usul ve yasaya uygun bozma ilamına uyulmak suretiyle; talebin kısmen kabulüne, 25 adet çeyrek altın 22 ayardan toplam 4.000,00 TL olan ziynet eşyasının aynen veya olmadığı takdirde bedeli 4.000,00 TL ile nakit para talebi olan 1.300,00 TL olmak üzere toplam 5.300,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Hukuk Genel Kurulu Kararı
1.Dairemizin 18.12.2018 tarih ve 2018/5374 Esas, 2018/14785 Karar sayılı ilamı ile, Dairece verilen 13.04.2017 tarih ve 2015/25994 Esas, 2017/4216 Karar sayılı bozma kararının usul ve yasaya uygun bulunduğu belirtilerek Mahkemece verilen direnme kararının temyiz incelemesi yapılmak üzere dosyanın Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'na gönderilmesine karar verilmiştir.
2.Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 19.04.2022 tarih ve 2019/2-96 Esas, 2022/571 Karar sayılı ilamı ile, hakkında velâyet düzenlemesi gereken küçüğün 21.08.2005 doğumlu olup davanın tüm aşamalarında idrak çağında olduğu, dosyada yer alan 03.07.2014 tarihli psikolog uzman raporunda belirtildiği üzere; küçük ile 12.06.2014 tarihinde annesi ile birlikte yaşadığı evde görüşüldüğü, yapılan görüşmede okulunu sevdiğini, günlük hayatını güzel şekilde özetlediğini, annesi ve babası ile iyi zaman geçirdiğini, anne ve babasının birlikteyken kavga ettiklerini, bu duruma üzüldüğünü ancak şu an böyle bir durumun olmadığını beyan ettiği, küçüğün bu görüşmede her iki ebeveyni hakkında kötü bir atıfta bulunmadığı ve velâyetinin kime verileceği noktasında da bir tercihte bulunmadığı, davalı vekilinin 30.10.2014 tarihli duruşmada, uzman raporunu kabul etmediklerinden küçüğün mahkeme huzurunda dinlenmesi isteğinde bulundukları, Mahkemece 12.02.2015 tarihinde verilen ara karar ile uluslararası sözleşmeler gereği çocuğun velâyet hususunda beyanlarının alınmasına karar verildiği, bu ara karar uyarınca Mahkeme Uzmanı Psikolog tarafından velâyet hususunda küçük ... ile görüşme yapıldığı, 18.03.2015 tarihli uzman raporuna göre, ortak çocuğun uzmana, açıkça annesi ile birlikte yaşamaktan mutlu olduğunu, annesiyle birlikte kalmak istediğini, zaten babasını her hafta sonu görebildiğini beyan ettiğinin görüldüğü, bu hâliyle çocuğun görüşüne başvurulması ilkesinin gereğinin yerine getirildiği, çocuğun pedagog tarafından alınan beyanının yeterli olmadığını ve mahkeme huzurunda hâkim tarafından bizzat dinlenilerek görüşüne başvurulması gerektiğini söylemenin olay hakkında tekrar tekrar konuşmaya zorlamak ve küçüğü psikolojik olarak baskı altına almak anlamına geleceği, bu durumun da çocuğun üstün yararı ile bağdaşmayacağı, hâl böyle olunca; Mahkemece idrak çağında olan küçüğün velâyet konusundaki görüşünün bu alanda eğitim görmüş uzman pedagoglar tarafından alındığından aynı hususta Mahkemece yeniden görüşünün alınmasına gerek bulunmadığına ilişkin olarak verilen direnme kararının açıklanan bu değişik gerekçe ile yerinde olduğu, ne var ki, velâyetin değiştirilmesi talebinin esası ile iştirak nafakasının miktarına yönelik temyiz itirazları Özel Dairece incelenmediğinden, bu konuda inceleme yapılmak üzere dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerektiği, diğer yandan Mahkemece; Özel Dairenin 13.04.2017 tarih ve 2015/25994 Esas, 2017/4216 Karar sayılı kararı ile ziynet alacağına yönelik olarak yapılan bozmaya uyularak verilen kararına ilişkin davalı erkeğin temyiz itirazlarının Özel Dairece incelenmesi gerektiğinden, bu konu hakkında gerekli inceleme yapılmak üzere de dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerektiği belirtilerek, açıklanan bu değişik gerekçe ve nedenlerle direnme uygun bulunduğundan, davalı vekilinin velâyet ve iştirak nafakasının miktarına yönelik temyiz itirazları ile Mahkemece bozmaya uyularak hükmedilen ziynet eşyası alacağına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Yargıtay 2. Hukuk Dairesine gönderilmesine, ancak karar düzeltme yolunun açık olması sebebiyle öncelikle mahkemesince Hukuk Genel Kurulu kararının taraflara tebliği ile karar düzeltme yoluna başvurulması hâlinde dosyanın Hukuk Genel Kuruluna, başvurulmaması hâlinde ise Mahkemesince doğrudan Yargıtay 2. Hukuk Dairesine gönderilmesine karar verilmiş, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun iş bu kararına karşı karar düzeltme yoluna başvurulmamıştır.
C. Gerekçe ve Sonuç
Dairemizin 14.11.2022 tarihli ve 2022/9392 Esas, 2022/9193 Karar sayılı kararıyla, dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, yerinde bulunmayan temyiz isteğinin reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün onanmasına karar verilmiştir.
VI. KARAR DÜZELTME
A. Karar Düzeltme Yoluna Başvuran
Dairenin yukarıda belirtilen 14.11.2022 tarihli onama kararına karşı davalı vekili tarafından karar düzeltme isteminde bulunulmuştur.
B. Karar Düzeltme Sebepleri
Davalı erkek vekili karar düzeltme dilekçesinde özetle; velâyeti davacıya verilen 21.08.2005 doğumlu ...' ın idrak çağında olduğunu, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 12 nci maddesi ile Çocuk Haklarının Kullanılmasına Dair Avrupa Sözleşmesinin 3 üncü ve 6 ncı maddeleri gereğince idrak çağındaki küçüklerin ebeveynlerinden hangisinin yanında kalmak istediği konusunda hâkim tarafından bizzat dinlenilerek görüşünün alınması suretiyle velâyet konusunda değerlendirme yapılması ve bu sebeple Daire tarafından verilen onama kararından dönülmesi gerektiğini, yargılama aşamasında da ifade ettikleri üzere davacının, çalışıyor olduğundan gün içerisinde ortak çocukla ilgilenmemekte, bu zaman dilimi içerisinde ortak çocuğun bazen davacının babasına ait Tekel bayiinde zaman geçirmekte ve içerisinde bulunduğu olumsuz ortamın etkisi ile hiç öğrenmemesi gereken bazı şeyleri öğrenmekte, çoğu zaman ise evde yalnız kalmakta ve bu konuda ortak çocuk davacı tarafından müvekkilime yalan söylemek zorunda bırakılmakta olduğunu, tüm bu haklı itirazlarının hâkim tarafından ortak çocukla yapılacak görüşme ile giderilmemesinin olağan bir durum olmayıp kararın raporun sıhhati yönü ile de hatalı olduğunu, iştirak nafakasının miktarının müvekkilin ekonomik durumu dikkate alınarak hesaplanmamış olduğunu, evlilik birliğinin ilk günlerinde, tamamıyla davacının bilgisi ve istemi doğrultusunda iade koşulu taşımaksızın müvekkilin sayısını hatırlamadığı çok cüzi bir sayıda çeyrek altın ile 1.300,00 TL tutarında nakit paranın evlilik birliği içerisinde oturulan müşterek konutun doğalgaz tesisatının yapım borcu nedeni ile harcanmak zorunda kalındığını, bunun dışındaki tüm ziynet eşyalarının bizzat davacı tarafından banka müdürü olan kardeşinin kayınvalidesine teslim edildiğini, müvekkilin cüzi miktardaki çeyrek altın ifadesinden yola çıkarak bu sayının rapordaki tüm çeyrek altın sayısına denk gelmesi değerlendirmesinin doğru olmadığını, Mahkeme hükmünün, velâyet düzenlemesi, iştirak nafakası ve ziynet alacağı davasının kabul edilen kısmı yönünden bozulmasına karar verilecek yerde onanmasına karar verilmesinin yerinde olmadığını beyanla, Dairece verine 14.11.2022 tarihli onama kararının kaldırılarak Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, velâyet düzenlemesinin yerinde olup olmadığı, velâyeti anneye bırakılan ortak çocuk yararına iştirak nafakasına hükmedilmesi koşullarının oluşup oluşmadığı, koşulları oluşmuş ise miktarının uygun olup olmadığı, kadının ziynet alacağı davasının kabul edilen kısmının usulüne uygun olarak kanıtlanıp kanıtlanmadığı, Dairenin 14.11.2022 tarihli ve 2022/9392 Esas, 2022/9193 Karar sayılı ilamında düzeltilmesi gereken bir yanlışlığın bulunup bulunmadığı, bu bağlamda davalı erkeğin karar düzeltme talebinin yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 440 ıncı maddesi; 4721 sayılı Kanun'un 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 182 inci maddesi, 336 ncı, 337 inci maddeleri, 339 uncu maddesinin 3 üncü fıkrası, 340 ıncı, 342 nci ve 346 ncı maddeleri; Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 12 nci maddesi; Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesinin 3 üncü ve 6 ncı maddesi hükümleri.
3. Değerlendirme
1. Yargıtay kararının düzeltilmesi 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Mahkemece verilen karar, Dairemizce yasal ve hukuki dayanakları gösterilmek suretiyle onanmış olup, temyiz ilamında bildirilen gerektirici sebeplere, göre karar düzeltme istemi 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesindeki nedenlerden hiçbirisine dayanmamaktadır. Bu nedenle yerinde olmayan istemin reddi gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Karar düzeltme talebinin REDDİNE,
1086 sayılı Kanun 442/son ve 4421 sayılı Kanunun 2 ve 4/b-1 maddeleri delaletiyle takdiren 660,00 TL para ceza ile 375,10 TL karar düzeltme ret harcının düzeltme isteyenden tahsiline,
15.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.