"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/299 E., 2022/1928 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında karar verilmesi
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 19. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2016/843 E., 2019/846 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı açılan boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince kadının zina hukuksal sebebine dayalı boşanma davasının reddine, tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuksal sebebine dayalı boşanma davalarının kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince tarafların başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
... erkek vekili dava ve birleşen davaya cevap dilekçesinde özetle; kadının kıskançlık hezeyanları yaşayarak erkeğin başka kadınlarla ilişkisi olduğunu düşünüp kendisini ve yakın çevresini ikna ederek evliliği çekilmez hale getirdiğini, tartışma ortamı yaratıp kavga çıkardığını, 2016 yılı Ağustos ayında benzer ithamlarla erkeği suçlayıp tartışma çıkardığını, kardeşini çağırıp dövmesini istediğini, tatsızlık çıkmasın diye evden ayrılan erkeği kardeşinin defalarca araması üzerine eve çağırdığını, gittiğinde telefonla arayan babasının erkeğe küfürlü sözler sarf ederek dükkanını başına yıkmakla tehdit ettiğini, kadının ve kardeşinin erkeğe saldırarak fiziksel şiddet uyguladıklarını, çocukları babalarına karşı kışkırtıp küfürler ettirdiğini iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereğince davasının kabulüne tarafların boşanmalarına, erkek yararına 20.000,00 TL maddî ve 30.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-davacı kadın vekili cevap ve birleşen dava dilekçesinde özetle; iddiaların asılsız olduğunu, erkeğin maddî ve manevî ilgi göstermeyerek eş görevlerini de eskisi gibi yerine getirmemeye başladığını, 2016 yılı Ağustos ayında Z. isimli birinden Whatsaap üzerinden gelen mesajlarda erkekle ilişkisi olduğunu yazdığını, birlikte olmuyormuş şeklinde bir cümle dahi kurduğunu, sorduğunda sana ne yaptıysam yaptım şeklinde sözler söylediğini, kardeşini tehdit ettiğini, aralarında arbede yaşandığını, bu olay ile ilgili derdest ceza dosyası olduğunu, bu olay sonrasında erkeğin evi terk edip aynı apartmanda ailesinin yanında yaşamaya başladığını, erkeğin ailesinin affet, vazgeçecek söylemleri nedeniyle karşı dava açma süresini kaçırdığını, erkeğin birlikte olduğu Z. B. adlı kadının eşi tarafından açılan boşanma davasında fotoğraf, otel kayıtları ve birlikte gidilen tatillere ve hamilelik şüphesiyle alınan teste ilişkin delillerin bulunduğunu ileri sürerek erkeğin davasının reddine, 4721 sayılı Kanun’un 161 inci maddesi gereğince davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, her bir çocuk yararına aylık 2.500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 2.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile kadın yararına 35.000,00 TL maddî, 40.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kadının sinir krizleri geçirip eşinin işlettiği internet cafeyi bastığı burada kadın satılıyor, pezevenkler şeklinde söylemlerde bulunduğu, çocuğu babasının üzerine göndererek küfürler ettirdiği erkeğin vaktinin çoğunu iş yerinde geçirdiği, başka bir kadınla el ele görüldüğü, eşine yeterince ilgi göstermediği, boşanmaya neden olan olaylarda eşit kusurlu olduğu, erkeğin eylemlerinin sadakat yükümlülüğünü ihlali niteliğinde bulunduğu, zina koşullarının gerçekleştiğine dair yeterli delil bulunmadığı gerekçesi ile 4721 sayılı Kanun’un 161 inci maddesi uyarınca açılan kadının davasının reddine, 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince tarafların davalarının kabulüne, tarafların boşanmalarına, çocuk Bora'nın velâyetinin babaya, Bade'nin anneye verilmesine, çocuklarla taraflar arasında karşılıklı kişisel ilişki tesisine, çocuk Bade yararına aylık 300,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 300,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, tarafların maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. ... erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kadının genel boşanma sebebine dayalı davası olmamasına rağmen bu yönde boşanma hükmü kurulmasının doğru olmadığını, kusur belirlemesi ve buna bağlı olarak derecesinin hatalı olduğunu, çocuk Bade'nin velâyetinin anneye verilmesinin doğru olmadığını, tazminat şartlarının oluştuğunu ileri sürerek kararın kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, velâyet ve tazminat taleplerinin reddi yönünden kaldırılmasına yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı-davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; zinaya dayalı davasının reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, kusur belirlemesi ve buna bağlı olarak erkeğin davasının kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığını, hükmedilen nafaka miktarlarının az olduğunu, tazminat taleplerinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, çocuk Bora velâyetinin babaya verilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek kararın erkeğin davasının kabulü, reddedilen zinaya dayalı boşanma davası, kusur belirlemesi, tazminat, nafaka ve velâyet yönünden kaldırılmasını, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl davanın evlilik birliğinin sarsılması hukuksal nedeni ile boşanma davası, birleşen davanın ise zina hukuki sebebine dayalı boşanma ve fer'ilerine ilişkin olduğu, birleşen dava dilekçesi ve bağlayıcı nitelikte bulunan ön inceleme duruşma tutanağına göre kadının evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı açtığı bir davasının bulunmadığı; hakimin taleple bağlı olup, ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremeyeceği, bu nedenle, kadının zinaya dayalı boşanma davasında, isabetsiz gerekçelerle 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası uyarınca boşanma kararı verilmesi usul ve kanuna aykırı olduğu, birleşen davada verilen boşanma hükmünün kaldırılmasına karar verilmesinin gerektiği; taraflarca süresinde sunulan dilekçelerde dayanılan ve çekişmeli olarak belirlenen vakıalardan Mahkemece hüküm tesisine alınarak erkeğe yüklenen kusurlar ile kadının çocuğuna küfür ettirmesine dair kusurun somut ve görgüye dayalı tanık anlatımları, delil olarak dayanılan boşanma dava dosyası içeriği kanıtlandığı; kadına yüklenen erkeğe hakaret ettiğine ilişkin kusura erkek tarafından dayanılmadığı, dayanılmayan bu kusurun kadına kusur olarak yüklenemeyeceği; Mahkemece, dosya kapsamında sunulan delillerle kadının zina iddiasının kanıtlanmadığı, ... 4. Aile Mahkemesi'nin 2017/160 Esas sayılı dava dosyasında toplanılan deliller ile sadakate aykırı davranış içerisine giren erkeğin aynı zamanda başka bir kişiyle cinsel ilişkinin gerçekleştirildiğine pek muhtemel bakılan bir durum içine girdiği de anlaşıldığı ancak, zina hukuksal sebebine dayanan boşanma davalarında yasada öngörülen altı aylık hak düşürücü süre, dava hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden, süre gelen eylemlerde ise son eylemin bittiği tarihten itibaren başlayacağı, somut olayda, kadın, erkeğin sadakat yükümlülüğüne aykırı davranışını 2016 yılı Ağustos ayında öğrendiğini birleşen dava dilekçesinde ayrıntılarıyla açıkladığı, erkeğin zina eylemini bu tarihten sonra sürdüğünü veya bu durumun devamlılık arz ettiğini de kanıtlayamadığı, incelenen dava dosyasında birliktelik yaşadığı iddia edilen kadın ile geçirilen günlere dair otel kayıtlarının da 2015 yılına 2016 yılı Ağustos ayına ait olduğu, bu durumda kadın, birleşen zinaya dayalı davasını hak düşürücü süresi içinde açmadığı, bu tespitlere göre, kadının zinaya dayalı boşanma davasının hak düşürücü sürenin geçmesi nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği halde ispatlanamadığı gerekçesiyle reddine karar verilmesi de isabetli görülmediği; tarafların gerçekleşen kusurlu davranışlarının niteliğine göre de, boşanmaya neden olan olaylarda erkek ağır, kadın hafif kusurlu olduğu, erkeğin yasal koşulları gerçekleşen boşanma davasının kabulü ile boşanma kararı verilmesinin doğru olduğu; boşanmaya neden olaylarda erkeğin ağır kusurlu davranışlarının aynı zamanda kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği, boşanma yüzünden kadının evlilikten mevcut veya beklenen maddî menfaatlerinin zedelendiği, çalışmayan ve düzenli bir geliri olmayan kadının ihtiyaç içerisinde olduğu ve boşanma sonrasında da yoksul duruma düşeceğinin anlaşıldığı; velâyet ve kişisel ilişki belirlemesinin çocukların yüksek yararı ve idrak çağında olan çocukların görüşleri dikkate alındığında doğru olduğu; kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakasının miktarının az olduğu; velâyeti anneye bırakılan çocuk Bade yararına hükmedilen iştirak nafakası miktarı düşük olduğu gerekçesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) inci alt bendi gereğince tarafların istinaf başvurularının kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle, kararın gerekçesinin düzeltilmesine, kadının zina hukuksal sebebine dayalı birleşen davasının hak düşürücü süre yönünden reddine,kadın yararına 30.000,00 TL maddî ve 30.000,00 TL manevî tazminata kadın ve velâyeti anneye verilen çocuk yararına ayrı ayrı aylık 800,00 TL yoksulluk ve iştirak nafakasına; tarafların diğer itirazlara konu istinaf başvurularının 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin (1) inci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.... erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin ve buna bağlı olarak derecesinin hatalı olduğunu, kadın yararına tazminat ve nafaka şartlarının oluşmadığını ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, kadın yararına hükmedilen tazminatlar ve yoksulluk nafakası yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı-davacı kadın vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; zina eylemini üçüncü şahsın davası ile öğrendiğini, hak düşürücü sürenin geçmediğini, davasının kabulüne karar verilmesi gerektiğini, nafaka ve tazminat miktarlarının az olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının davasının reddi, kusur belirlemesi, tazminat ve nafaka miktarları yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, zina hukuksal sebebine dayalı davada hak düşürücü sürenin geçip geçmediği ile kadının davasının reddine karar verilmesinin hatalı olup olmadığı, tazminat ve nafaka koşullarının oluşup oluşmadığı ile miktarlarının uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 161 inci maddesi, 166 ncı maddesi, 169 uncu, 174 üncü maddesi, 175 inci maddesi, 6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre erkek vekilinin tüm, kadın vekilinin aşağıdaki (2) ve (3) numaralı paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir .
2.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakası azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 175 inci maddesi hükümleri nazara alınarak, daha uygun miktarda yoksulluk nafakası takdiri gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
3. Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre ortak çocuk Bade yararına takdir edilen iştirak nafakası azdır. Mahkemece 4721 sayılı Kanunun " hakkaniyet ilkesi" ile ilgili dördüncü maddesinin de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının yoksulluk nafakası ve iştirak nafaka miktarı yönünden davalı-davacı kadın yararına BOZULMASINA,
2.... erkek vekilinin tüm, davalı-davacı kadın vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmanın kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden ...'e yükletilmesine,
Peşin alınan harcın istek halinde yatıran Gülşen'e geri verilmesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
22.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.