Logo

2. Hukuk Dairesi2023/1752 E. 2023/5306 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasındaki boşanma davasında, kusur oranları, kadın yararına hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarı, ortak çocuk için hükmedilen iştirak nafakası miktarı ve baba ile çocuk arasında belirlenen kişisel ilişki süresinin uygunluğu hususlarında uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların sosyal ve ekonomik durumları, boşanmaya sebep olan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü ve hakkaniyet ilkesi gözetilerek, maddi ve manevi tazminat ile iştirak nafakasının miktarının az olduğu ve kişisel ilişki düzenlemesinin çocuğun üstün yararına uygun düşmediği gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının kısmen bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/799 E., 2022/2213 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm

kurulması

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 18. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2019/641 E., 2021/418 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın davacı-karşı davalı kadın vekili tarafından iştirak nafakası ve tazminatların miktarı yönünden, davalı-karşı davacı erkek vekili tarafından ise kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, müvekkili aleyhine hükmedilen tedbir ve iştirak nafakası ile maddî, manevî tazminat, kişisel ilişkinin süresi, müvekkilinin reddedilen manevî tazminat talebi yönünden istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince erkek vekilinin kusur belirlemesine yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile gerekçenin düzeltilmesine, kadın vekilinin iştirak nafakasına yönelik başvurusunun kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, tarafların sair istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-karşı davalı kadın vekilince kusur belirlemesi, müvekkilinin reddedilen tedbir ve yoksulluk nafakası talebi, müvekkili yararına hüküm altına alınan tazminatların miktarı, ortak çocuk için hükmedilen iştirak nafakasının miktarı ile nafakaya artış uygulanmaması yönünden, davalı-karşı davacı erkek vekilince ise kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, müvekkili aleyhine hükmedilen maddî ve manevî tazminat ile ortak çocuk için hükmedilen tedbir ve iştirak nafakası, ortak çocuk ile kişisel ilişkinin süresi, müvekkilinin reddedilen manevî tazminat talebi yönünden temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre İlk Derece Mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde İlk Derece Mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.

İlk Derece Mahkemesince, davacı karşı davalı kadının reddedilen tedbir ve yoksulluk nafakası talebi ile ortak çocuk yararına hükmedilen iştirak nafakasına yıllık artış uygulanmaması hususu taraflarca istinaf edilmeyerek kesinleşmiştir. Bu nedenle davacı karşı davalı kadın vekilinin, istinaf edilmeyerek kesinleşen bu yönlere ilişkin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.

I. DAVA

Davacı karşı davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; erkeğin müvekkilinin evlilikleri boyunca kıskanç ve agresif tavırlar sergilediğini, evliliğin sorumluluğunu yerine getirmediğini, bir olayda "orospu" şeklinde müvekkiline hakaret ettiğini, sürekli hakaretine devam ettiğini, aynı zamanda aşağıladığını, ayrıca müvekkilinin ailesine de aşağılama ve hakaret içeren sözler söylediğini, bu durumun süreklilik arz ettiğini, "hamile isen benden değildir" dediğini, eşine şiddet uyguladığını, eşinin banyoya kaçtığını, davalı karşı davacının eşi banyoda iken lavabonun kapısını kırdığını, ayrıca sonraki yaşanan olaylarda bir askılığı eşinin boynuna doladığını, eşinin doğum günü kutlaması dönüşünde eşini ve kendini lavaboya kitlediğini, darp ettiğini, hakaret ettiğini, evlilikleri boyunca sürekli şiddet uyguladığını, Maxinet ve Bitcoin'de aşırı para harcadığını, müvekkiline iki kez kredi çektirdiğini ve bunları müvekkiline ödettirdiğini, annesinin müvekkilini evden kovduğunu iddia ederek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk için aylık 5.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili için aylık 5.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava ve talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; asıl davanın haksız olduğunu, kadının kusurlu davranışları ile evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını, kadının, müvekkilinin kuzeni ...'nin düğününe katılmadığını, müvekkilinin ailesine saygısız davrandığını, müvekkiline hitaben "sen salak mısın, erkek misin" şeklinde hakaret ettiğini, psikolojik tedavi gördüğünü müvekkilinden sakladığını, evliliğini pazarlık konusu yaptığını, "ev ve arabayı üzerime yap" dediğini, müvekkiline fiziksel şiddet uyguladığını, eşi ile kavga ettiklerinde sıklıkla arkadaşı ...in evine gittiğini, ...in sıklıkla ortak haneye geldiğini, hatta evin kapısını ...in açtığını iddia ederek tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, müvekkili yararına 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin eşine evlilik boyunca sürekli şiddet uyguladığı, ayrıca aşağılayıcı ve hakaret edici sözler söylediği, kadının ise arkadaşı ...in sürekli ortak hanede olması nedeni ile kusurlu olduğu, birliğin temelinden sarsılmasında erkeğin ağır, kadının ise hafif kusurlu olduğu, artık eşleri bir arada tutmanın kendileri ve toplum açısından bir faydasının kalmadığı, asıl ve karşı davanın kabulüne karar verildiği, düzenlenen sosyal inceleme raporu içeriği nazara alınarak, ortak çocuk...in yaşı, anne bakım ve şefkatine muhtaç durumda olması da değerlendirerek, velâyetinin anneye verildiği, velâyet kendisine bırakılmayan eşin ortak çocuğun sağlık, bakım, eğitim, iaşe gibi zorunlu giderlerine maddî gücü nispetinde katılmasının gerektiği değerlendirilerek çocuğun ihtiyaçları, yaşı, paranın alım gücü, ülkemizin enflasyon değerleri ve hakkaniyet ilkesi de değerlendirilerek ortak çocuk yararına aylık belli miktar tedbir ve iştirak nafakası takdir edildiği, kadının düzenli gelirinin olduğu, çalıştığı bu nedenle boşanma nedeni ile yoksulluğa düşmeyeceği, bu kapsamda tedbir ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddedildiği boşanma nedeniyle kadının mevcut veya beklenen menfaatlerinin haleldar olması, kişilik haklarına yapılan saldırı, tarafların kusur durumları, mali sosyal vaziyetleri, paranın alım gücü, enflasyon değerleri, hakkaniyet ilkesi gözetilerek belli miktar maddî ve manevî tazminata hükmedildiği, erkeğin koşulları oluşmayan manevî tazminat talebinin ise reddedildiği gerekçesi ile her iki davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, velâyeti anneye bırakılan ortak çocuk...in baba ile her ayın 1 inci ve 3 üncü hafta sonları pazar günleri saat 11.00'den saat 17.00'e kadar, tekli yıllarda dini bayramların 1. günleri saat 11.00'den saat 17.00'e kadar, tekli yıllarda milli bayramlarda saat 11.00'dan saat 17.00'a kadar, tekli yıllarda çocuğun doğum günlerinde saat 11.00'dan saat 17.00'e kadar ve her yıl babalar gününde saat 11.00'dan başlamak saat 17.00'de son bulmak üzere davalı karşı davacı baba ile çocuk arasında kişisel ilişki tesisine, ortak çocuk için aylık 700,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadının tedbir ve yoksuluk nafakası taleplerinin reddine, kadın yararına 40.000,00 TL maddî ve 35.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin manevî tazminat talebinin reddine hükmedilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı-karşı davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; ortak çocuğun ihtiyaçları nazara alındığında iştirak nafakasının son derece düşük olduğunu, erkeğin ağır kusurlu olduğunu, kusurlu davranışları nazara alındığında Mahkemece hüküm altına alınan tazminat miktarlarının hakkaniyete aykırı olduğunu, taleplerin tamamının kabul edilmesi gerektiğini belirterek, iştirak nafakası ve tazminatların miktarı yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.

2.Davalı-karşı davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin tanık beyanlarına itibar edilmeyerek, kadının tanık anlatımları esas alınmak sureti ile hüküm kurulduğunu, kadının soyut tanık beyanlarına itibar edilemeyeceğini, birliğin temelinden sarsılmasında müvekkilinin kusuru olmadığını, kadının tamamen kusurlu olduğunu, müvekkiline yüklenen şiddet kusurunun gerekçelendirilmediğini, müvekkiline yüklenen kusurlar kabul edilse dahi sonrasında evliliğin devam ettiğini, kadının müvekkiline fiziksel şiddet uygulama eyleminin müvekkilinin davasından önce meydana geldiğini, müvekkili aleyhine hükmedilen tazminatların koşullarının oluşmadığını, müvekkili yararına manevî tazminata hükmedilmesi gerektiğini, ortak çocuk ile baba arasında kurulan kişisel ilişkinin yetersiz olduğunu, çocuk için hükmedilen nafakaların da fazla olduğunu belirterek, kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, müvekkili aleyhine hükmedilen tedbir ve iştirak nafakası ile maddî, manevî tazminat, kişisel ilişkinin süresi, müvekkilinin reddedilen manevî tazminat talebi yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kadının kusur belirlemesine yönelik bir istinafının olmaması nedeniyle Mahkemece kadına yüklenen kusurlu davranışın kesinleştiği, erkeğe Mahkemece yüklenen kusurlar dışında başkaca bir kusur yüklenmesinin de mümkün olmadığı, erkek tarafından 06.09.2019 tarihinde açılmış olan karşı boşanma davasından önce, 24.08.2019 tarihinde meydana gelen olayda, kadının erkeğin kolunu sıkması eyleminin de kadına kusur olarak yüklenmesi gerektiği, erkeğe yüklenen kusurlu davranışların yapılan yargılama ve toplanan deliller ile kanıtlandığı, erkeğin eylemlerinin sürekliliği gözetildiğinde bunların kadın tarafından affedildiği veya hoşgörü ile karşılandığı hususunun ise söz konusu olmadığı, gerçekleşen bu duruma göre; boşanmaya neden olan olaylarda, evlilikleri boyunca eşine karşı agresif tutum ve davranışlarda bulunup, fiziksel şiddet uygulayan ve hakarete içeren sözler söyleyen erkeğin, bekar arkadaşının sıklıkla ortak evde kalmasına neden olan ve 24.08.2019 tarihinde meydana gelen olayda eşinin kolunu sıkan kadına nazaran daha ağır kusurlu olduğu, tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, paranın alım gücü, günün ekonomik koşulları, ortak çocuğun ihtiyaçları ve hakkaniyet ilkesi birlikte değerlendirildiğinde, hükmedilen iştirak nafakasının az olduğu, hükmün sair yönlerinin ise usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile erkeğin kusur belirlemesine yönelik istinaf talebinin kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin kusura ilişkin gerekçesinin gösterilen şekilde düzeltilmesine, kadının iştirak nafakasının miktarına yönelik istinaf talebinin kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının iştirak nafakasına ilişkin kısmının kaldırılmasına, kadının iştirak nafakası talebinin kısmen kabulü ile boşanmanın kesinleştiği tarihten geçerli olmak üzere aylık 1.500,00 TL iştirak nafakasının erkekten alınarak kadına verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, tarafların sair istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı-karşı davalı kadın vekili katılma yolu ile temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesince takdir edilen iştirak nafakasının düşük olduğunu, çocuğun ihtiyaçlarını karşılamayacağını, müvekkilinin çocuğun ihtiyaçlarını yargılama sırasında tek başına karşıladığını, Mahkemece nafakaya artış oranı belirlenmediğini, müvekkil yararına tedbir ve yoksulluk nafakasına da hükmedilmemesinin doğru olmadığını, erkeğin mühendis olduğunu ve ekonomik durumunun son derece iyi olduğunu, müvekkilinin kendisi için de nafakaya muhtaç olduğunu, Bölge Adliye Mahkemesinin kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, müvekkiline yüklenen şiddet kusurunun mesnetsiz olduğunu, müvekkili yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminatın az olduğunu, isteğin tamamına hükmedilmesi gerektiğini belirterek, kusur belirlemesi, müvekkilinin reddedilen tedbir ve yoksulluk nafakası talebi, müvekkili yararına hüküm altına alınan tazminatların miktarı, ortak çocuk için hükmedilen iştirak nafakasının miktarı ile nafakaya artış uygulanmaması yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.

2.Davalı-karşı davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesinin kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, müvekkilinin kusurlu davranışının bulunmadığının, kadının tamamen kusurlu olduğunu, tanıklarının beyanlarının hükme esas alınmadığını, müvekkili yararına manevî tazminat koşullarının oluştuğunu, müvekkili aleyhine maddî ve manevî tazminata hükmedilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu, ortak çocuk ile baba arasında kurulan kişisel ilişkinin yetersiz olduğunu, ortak çocuk için hükmedilen tedbir ve iştirak nafakasının da fahiş olduğunu belirterek, kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, müvekkili aleyhine hükmedilen maddî ve manevî tazminat ile ortak çocuk için hükmedilen tedbir ve iştirak nafakası, ortak çocuk ile kişisel ilişkinin süresi, müvekkilinin reddedilen manevî tazminat talebi yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflar arasındaki geçimsizlikte kusurun kimden kaynaklandığı, kadının davasının kabulü koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği, kadın yararına hüküm altına alınan maddî ve manevî tazminat koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği ve miktarları, ortak çocuk için hüküm altına alınan tedbir ve iştirak nafakasının miktarı, erkek yararına manevî tazminat koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği, ortak çocuk ile baba arasında kurulan kişisel ilişkinin ortak çocuğun üstün yararına uygun düşüp düşmediği noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 182 inci maddesi; 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı ve 194 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3.Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre taraf vekillerinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davacı-karşı davalı kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminat azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddesi hükümleri dikkate alınarak daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerekmiştir.

3.Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre, ortak çocuk 01.12.2019 doğumlu...in ihtiyaçlarına nazaran takdir edilen iştirak nafakası azdır. Mahkemece, 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

4.İlk Derece Mahkemesince ortak çocuk ile baba arasında her ayın 1. ve 3. hafta sonları pazar günleri saat 11.00'den saat 17.00'e kadar, tekli yıllarda dini bayramların 1. günleri saat 11.00'den saat 17.00'e kadar, tekli yıllarda milli bayramlarda saat 11.00'dan saat 17.00'a kadar, tekli yıllarda çocuğun doğum günlerinde saat 11.00'dan saat 17.00'e kadar ve her yıl babalar gününde saat 11.00'dan başlamak saat 17.00'de son bulmak üzere baba ile çocuk arasında kişisel ilişki tesis edilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince davalı-karşı davacı erkeğin kişisel ilişkiye yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Kişisel ilişki düzenlenirken çocuğun yaşı, ana ve babalık duygusunun tatmini, çocukların yüksek yararı birlikte değerlendirilerek; çocukların kişisel gelişimine en uygun düzenleme tercih edilmelidir. Dosya kapsamında ortak çocuğun baba yanında yatılı kalmamasını gerektirecek bir durumun varlığı ispatlanmamıştır. Bütün bu hususlar değerlendirildiğinde baba ile ortak çocuk arasında kurulan kişisel ilişki babalık duygularının tatmini bakımından yetersiz olmuş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Davacı karşı davalı kadın vekilinin reddedilen tedbir ve yoksulluk nafakası talebi ile iştirak nafakasına artış uygulanmamasına yönelik temyiz dilekçesinin REDDİNE,

2.Taraf vekillerinin diğer hususlara yönelik temyizlerinin incelenmesine gelince;

a)Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının maddî ve manevî tazminat ile iştirak nafakasının miktarı, ortak çocuk ile kurulan kişisel ilişkinin süresi yönünden BOZULMASINA,

b)Yukarıda (1) numaralı paragrafta belirtildiği üzere taraf vekillerinin sair temyiz tirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmanın kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Peşin alınan harcın istek halinde yatıranlara iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

09.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.