"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1670 E., 2022/2424 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ: ... 7. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2022/33 E., 2022/316 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir. Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile hükmün kaldırılmasına, dosyanın yeniden karar verilmek üzere İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince boşanma davasının kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; davalı kadının birlik görevlerini yerine getirmediğini, ortak çocuğa karşı olumsuz davranışlarda bulunarak şiddet uyguladığını, müvekkilinin ailesine karşı saygısız davranışlarda bulunduğunu, yalan söyleyerek güven duygusunu sarsacak fiil ve davranışlarda bulunduğunu, aşırı agresif olduğunu, yüksek dozda antidepresan ilaçlar kullandığını, bu ilaçların etkisi ile birtakım davranış bozuklukları gösterdiğini, bağırarak müvekkilinin ailesini rencide ettiğini, müvekkilinin yokluğunda "kocam beceriksiz, kocam hiçbir iş beceremiyor" gibi cümleler söylemek suretiyle hakaret ve aşağılamalarda bulunduğunu, sürekli olarak kendisini ortak yaşamdan soyutladığını, son olarak çocuğu okuldan kaçırarak ortak konutu terk ettiğini, müvekkilinin defalarca aramasına rağmen ulaşamadığını iddia ederek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı kadın vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın iddialarının tamamı gerçek dışı olduğunu, davacının annesinin, ortak hanede davacı ve müvekkili ile birlikte oturmaya başladığını, bu ortama yine davacının ablası ve bir çocuğunun da dahil olduğunu, davacının annesi ve ablasından yana tavır alarak, müvekkilini sürekli olarak aşağıladığını, hakaret, baskı, tehdit ve zaman zaman fiili şiddet uyguladığını, müvekkilinin davacı ve ortak hanede ikamet eden diğer yakınları tarafından aynı sofraya ve aynı oturma odasına dahi oturtulmadığını, davacının annesinin ve ablasının müvekkiline "sen bize layık değilsin, sivilce suratlı, ..." gibi onur kırıcı sözler sarfettiklerini, davacının müvekkiline sinkaflı küfürler ettiğini, davacı ve ailesinin giderek artan baskı, hakaret ve şiddet eylemleri olduğunu, müvekkilinin çocuğunu da alarak, baba evine dönmek zorunda kaldığını iddia ederek ortal çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesine, ortak çocuk için aylık 300,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkilim için aylık 600,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına karar verilmesini, nafakalara yıllık artış uygulanmasını talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 19.02.2019 tarihli ve 2017/226 Esas, 2019/107 Karar sayılı kararı ile taraflar arasındaki sorunların davacının annesi, diğer kardeşi ve çocuğu ile birlikte oturmaktan kaynaklandığı, davacının, davalının bu yakınmalarına davacının duyarsız davrandığı tarafların birbirlerinden uzaklaştıkları bu şekilde davranışları ile evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına da eşit kusurlarının bulunduğu gerekçesi ile davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk için aylık 750,00 TL iştirak nafakasına, davalı kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı
1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı erkek vekili velâyet düzenlemesi ve iştirak nafakası, davalı kadın vekili kusur belirlemesi, reddedilen yoksulluk nafakası, yargılama giderleri yönünden istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
2.Bölge Adliye Mahkemesinin 09.12.2021 tarihli ve 2019/1552 esas, 2021/2196 karar sayılı kararı ile; İlk Derece Mahkemesince, tarafların eşit kusurlu olduğu gerekçesiyle boşanma davasının kabulüne karar verildiği ancak davalı kadına yönelik dayanak vakıalar ve yüklenen kusurların gerekçede gösterilmediği, dayanılan delillerde yer alan hangi vakıanın kabul edildiğini istinaf denetimine elverişli şekilde gerekçeli olarak açıklanmamasının usul ve kanuna aykırı bulunduğu gerekçesi ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
C. İlk Derece Mahkemesinin son kararı
1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; taraflar arasındaki sorunların davacı erkek eşin annesi, kardeşi ve kardeşinin çocuğu ile birlikte oturmalarından kaynaklandığı, davalı kadın eşin yakınmalarına rağmen, erkek eşin bu konuda duyarsız davrandığı, bu durumun eşleri birbirinden uzaklaşmasına neden olduğu, ayrıca erkek eşin iş hayatında başarısız olduğu, dönem dönem eve para getiremediği, bu nedenle annesi ve kız kardeşinin çocuğu ile birlikte yaşamak zorunda kaldıkları, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında erkek eşin ağır kusurlu olduğu, kadın eşin ise genelde mutsuz olduğu, erkek eşin aldığı eşyaları beğenmediği, her meselede eşini suçladığı, erkek eş için ''beceriksiz, girdiği işlerde çalışamaz'' şeklinde sözler söylediği, bu şekilde psikolojik şiddet uyguladığı, kadın eşin psikolojik şiddeti nedeni ile hafif kusurlu olduğu, taraflar arasındaki boşanma hükmünün 13.05.2019 tarihinde kesinleşmiş olduğundan tekrar karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği, ortak çocuk Irmak'ın yaşı, davacının tutum ve davranışları dikkate alınarak sağlıklı, bedensel, duygusal, ruhsal ve sosyal gelişiminin devamı için velâyetinin davalı anneye verilmesinin uygun olacağı kanaatine varıldığı, tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek çocuklar için uygun miktarda tedbir ile iştirak nafakasına hükmedildiği ve nafakaların ÜFE oranında artış yapılmasına karar verildiği, tarafların ekonomik ve sosyal durumları itibariyle davalı kadının boşanma sonrası yoksulluğa düşeceği anlaşılmakla lehine uygun miktarda tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedildiği, nafakanın her yıl ÜFE oranında artırılmasına karar verildiği gerekçesi ile taraflar arasında ki boşanma davası 13.05.2019 tarihinde kesinleşmiş olduğundan tekrar karar verilmesine yer olmadığına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, 300 TL iştirak nafakasının dava tarihinden itibaren davacıdan alınarak davalıya verilmesine, karar kesinleştiğinde iştirak nafakası olarak devamına, tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla aylık 600,00 TL yoksulluk nafakasının dava tarihinden itibaren davacıdan alınarak davalıya verilmesine, karar kesinleştiğinde yoksulluk nafakası olarak devamına, nafakalara her yıl ÜFE oranında artış yapılmasına, davalı kadın yararına 5.100,00 TL vekâlet ücretine karar verilmiştir.
2-Davacı vekilinin talebi üzerine İlk Derece Mahkemesi 19.07.2022 tarihli tavzih kararı ile; hüküm fıkrasının 9. Nolu bendinin '' Taraflar arasındaki boşanma davasının 13.05.2019 tarihinde kesinleştiği, vekâlet ücretinin boşanma davasının ferisi olduğu, Mahkemenin 19.02.2019 tarihli 2017/226 E-2019/107 K sayılı karar ilamında davacı vekili yararına takdir olunan 2.725,00 TL vekâlet ücretinin boşanma davası kesinleştiğinden geçerli olması sebebiyle taraf vekilleri lehine vekâlet ücreti ile ilgili yeniden karar verilmesine yer olmadığına'' şeklinde tavzihine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1-Davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi, velâyet düzenlemesi, aleyhine hükmedilen nafakalar ve aleyhine hükmedilen vekâlet ücreti yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.
2-Davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle kusur belirlemesi yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dosya kapsamı dikkate alındığında; İlk Derece Mahkemesince davacı erkeğe yüklenen kusurların sabit olduğu, ancak davalı erkeğin "ailesinin evliliğe müdahalesine izin verdiği" kusurunun ispatlandığı, bu kusurunda erkeğe yüklenmesi gerektiği, öte yandan davalı kadına yüklenen "eşinin aldığı eşyaları beğenmediği, her meselede eşini suçladığı, eşine psikolojik şiddet uyguladığı" kusurlarında bir isabetsizlik olmamakla birlikte kadına yüklenen "genelde mutsuz olduğu" kusurunun soyut olduğu, kusur olarak yüklenemeyeceği ve gerçekleşen bu duruma göre de erkeğin yine ağır kusurlu olduğu, tarafların kusura ilişkin istinaf taleplerinin kabulüne karar verilerek kusur durumunun düzeltildiği, davalının cevap dilekçesi ile yıllık oranında artış talep ettiği, mahkemece yıllık ÜFE oranında artışa karar verildiği, istem hâlinde irat biçiminde ödenmesine karar verilen nafakanın gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğinin karara bağlanabileceği ve tarafların sosyal ve ekonomik durumları gözetildiğinde, davacının üretici fiyat endeksine göre gelir veya giderlerinin artıp azalmadığı anlaşıldığından, nafakanın gelecek yıllarda Tüfe oranları yerine Üfe oranında artırımına karar verilmesinin doğru olmadığı, bu nedenle nafakanın gelecek yıllarda Tüfe oranında artırıma tabi tutulmasına karar verildiği, ayrıca iştirak ve yoksulluk nafakasının başlangıç tarihlerinin boşanma hükmünün kesinleştiği tarih olarak belirlenmesi gerekirken dava tarihi olarak yazılmasının doğru olmadığı, hükmün buna ilişkin kısmının düzeltildiği, asıl hükmü değiştirerek, hüküm sonucunu bertaraf edecek şekilde tavzih kararı verilemeyeceği, bu nedenle İlk Derece Mahkemesince verilen tavzih kararının yerinde olmadığından, davacının buna ilişkin istinaf talebinin kabulüne karar verildiği, sair yönlerin ise kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesi ile davacının kusur tespiti ve nafaka artış oranına yönelik istinaf taleplerinin kabulüne, kusurun gerekçede belirlendiği şekilde düzeltilmesine, İlk Derece Mahkemesi kararının 3 üncü, 4 üncü ve 9 uncu bentlerinin ve 19.07.2022 tarihli tavzih kararının kaldırılmasına, tarafların sair istinaf taleplerinin esastan reddine, tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere ortak çocuk için aylık 250,00 TL tedbir nafakasının davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, boşanma hükmünün kesinleştiği tarihten itibaren aylık 300,00 TL iştirak nafakası olarak devamına, nafakanın her yıl TÜFE oranında kendiliğinden artırılmasına, tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere davalı kadın için aylık 300,00 TL tedbir nafakasının davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, boşanma hükmünün kesinleştiği tarihten itibaren aylık 600,00 TL yoksulluk nafakası olarak devamına, nafakanın her yıl TÜFE oranında kendiliğinden artırılmasına karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; müvekkiline yüklenen kusurların gerçekleşmediğini, kadının tamamıyla kusurlu olduğunu, kusur durumunun açıkça belirlenmediğini, davalının da kusuru kabul edilmesine rağmen kusur oranlarının açıkça yazılmadığını, kadının yoksulluk nafakası koşullarının oluşmadığını, çocuğun beyanı alınmadan velâyet düzenlmesi yapılmasının doğru olmadığını, kadın yararına vekâlet ücretine hükmedilmesinin de doğru olmadığını belirterek kusur belirlemesi, müvekkili aleyhine hükmedilen yoksulluk nafakası, velâyet düzenlemesi ve vekâlet ücreti yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.
2.Davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tamamen kusurlu olduğunu, mahkemenin müvekkilini kusurlu bulmasının doğru olmadığını belirterek, kusur belirlemesi yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.
C.Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı erkek tarafından açılan boşanma davasında, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, davalı kadın yararına yoksulluk nafakası koşularının oluşup oluşmadığı ve velâyet düzenlemesinin çocuğun üstün yararına uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 175 inci maddesi. 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı ve 194 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddesi;
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,30.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.