Logo

2. Hukuk Dairesi2023/184 E. 2023/2968 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında hükmedilen tedbir ve iştirak nafakası ile maddi ve manevi tazminatın miktarlarının yerinde olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Dosyadaki tüm delillerin toplanıp değerlendirildiği, usul ve yasaya uygunluk bulunduğu, davalı erkeğin tam kusurlu davranışları ile evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı, nafakaların miktarının tarafların sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, günün ekonomik koşulları ve hakkaniyet ilkesine göre belirlendiği, maddi ve manevi tazminatın da kusur durumu, ekonomik ve sosyal durumlar ile hakkaniyet kurallarına uygun olarak takdir edildiği gözetilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

...

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/2133 E., 2022/2072 K.

HÜKÜM/KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 2. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2021/374 E., 2022/312 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile boşanma ve fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde; tarafların orta iki çocuklarının bulunduğunu, davalı erkeğin çalışmadığını, evin, eşinin ve çocukların ihtiyaçlarını karşılamadığı, sorumluluklarını yerine getirmediğini, evliliğin başından beri müvekkilin çalışarak evini geçindirdiğini, davalı erkeğin müvekkiline ve çocuklara fiziki şiddet uyguladığını, müvekkilinin üzerine bıçakla yürüdüğünü, ... ile yaraladığını, boğazlama girişiminde bulunduğunu, eşyalarla saldırdığını, önü alınmayan öfke nöbetleri geçirdiğini, psikolojik şiddet uyguladığını, daha önce müvekkilinin defalarca boşanmak istediğini ancak davalı erkeğin "boşanırsan seni öldürürüm" şeklinde söyleyip tehdit ettiğini, müvekkiline ve çocuklarına hakaret ettiğini ve müvekkiline karşı "evden s.kt.r git" şeklinde söyleyerek evden kovduğunu, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını beyanla tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin müvekkile verilmesine, ortak çocuklar lehine ayrı ayrı 500,00 TL tedbir, 700,00 TL iştirak nafakasına, müvekkil lehine aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesine, müvekkil lehine 100.000,00 TL maddî 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin evlilik birliği içerisinde tüm sorumlulukları yerine getirdiğini, evlilik birliği boyunca hakaret ve tehdit etmediğini, cebir ve şiddette bulunmadığını, evlilik birliği boyunca iş bulabildiği zamanlar çalıştığını ve bütün maddî imkanlarını evi için harcadığını, dava dilekçesindeki iddiaların gerçek olmadığını beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı erkeğin, davacı kadına karşı fiziksel, psikolojik ve ekonomik şiddet uyguladığı, eş ve ortak çocuklara ''o....u çocuğu, o....u'' şeklinde söyleyerek hakaret ettiği, düzenli bir çalışma hayatının ve aile geçimine düzenli bir katkısının bulunmadığı gibi evin geçimini davacı kadın sağlasa da davalı erkeğin davacı kadına ''sen bu ev için ne yapıyorsun'' şeklinde söylemekle ekonomik anlamda aşağıladığı, ''seni öldürürüm git buradan'' şeklinde söyleyip tehdit ettiği, ''siktir git'' şeklinde sözlerle evden kovduğu, davalı erkek vekili tanıklarını dinletmekten feragat ettiği ve davacı kadının kusurlu eylemini ispatlayacak başkaca delil sunmadığı, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davacı kadının kusursuz, davalı erkeğin tam kusurlu olduğu, evlilik birliğinin devamında taraflar ve ortak çocuklar için korunmaya değer menfaat kalmadığı gerekçesi ile, davacı kadının davasının kabulüne, 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, ortak çocuk ...'in karar tarihinde reşit olması nedeniyle velâyet hakkında karar verilmesine yer olmadığına, ortak çocuk ... lehine hükmedilen aylık 350,00 TL tedbir nafakasının çocuğun ... olduğu tarihe kadar devamına, davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddinne, ortak çocuk ... lehine iştirak nafakası talebinin reddine, ortak çocuk Hazar'ın velâyetinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki tesisine, ortak çocuk Hazar lehine 250,00 TL nafakasının tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile karar tarihi itibari ile 250,00 TL arttırılarak aylık 500,00 TL tedbir nafakası olarak devamına, karar kesinleşince 500,00 TL'nin iştirak nafakası olarak devamına, davacı kadının tedbir ve yoksulluk nafakası talebinin reddine, davacı kadın yararına 40.000,00 TL maddî, 35.000,00 TL manevî tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.a

B. İstinaf Sebepleri

Davalı erkek vekili, kararın tarafsız ve objektif olmadığını, nafaka ve maddî, manevî tazminata karar verilmesinin ve miktarlarının hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, müvekkilinin geçici ve asgari ücretle çalıştığını, ödeme gücünün bulunmadığını, kararın kanuna aykırı olduğunu beyanla; davanın kabulü, kusur belirlemesi, tedbir ve iştirak nafakası ile maddî, manevî tazminat ve miktarları yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplanıp değerlendirildiği, usuli işlemlerin kanununa uygun olarak yerine getirildiği, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, belirlenen kusurlu davranışlar ile belirlenen kusur derecesinde hata edilmediği, davalı erkeğin tam kusurlu davranışları ile evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı anlaşıldığından boşanmaya karar verilmesinde bir hata yapılmadığı, boşanma veya ayrılık davası açılınca hâkim, davanın devamı süresince gerekli olan özellikle eşlerin barınmasına, geçimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden almak zorunda olduğu, yine velâyeti kendisine verilmeyen eşin çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu, buna göre tedbir ve iştirak nafakasına hükmedilmesinde, tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, günün ekonomik koşulları, çocukların ihtiyaçları ve hakkaniyet ilkesi birlikte değerlendirildiğinde, hükmedilen nafakaların miktarlarında, boşanmaya sebep olan olaylarda daha ziyade veya eşit kusurlu olmadığı anlaşılan, mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen, en azından eşinin maddî desteğini yitiren davacı kadın yararına, tarafların boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dereceleri, tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü ve beklenen menfaatlerin kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, maddî tazminat takdir edilmesinde ve takdir edilen tazminatın miktarında, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda ağır ya da eşit kusurlu olmadığı anlaşılan, bu olaylar nedeniyle kişilik hakları saldırıya uğrayan davacı kadın yararına, tarafların boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dereceleri, tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü ve tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları birlikte değerlendirildiğinde, manevî tazminat takdir edilmesinde ve takdir edilen tazminatın miktarında, herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı, kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile davalı erkek vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı erkek vekili, nafaka ve maddî, manevî tazminata karar verilmesinin ve miktarlarının hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, müvekkilinin geçici ve asgari ücretle çalıştığını, ödeme gücünün olmadığını, bu nedenle kararı objektif ve yerinde bulmadıklarını, kararın usul ve kanuna aykırı olduğunu beyanla; tedbir ve iştirak nafakası ile maddî, manevî tazminat ve miktarları yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı kadın tarafından açılan boşanma davasında ortak çocuklar yararına hükmedilen tedbir ve iştirak nafakası ile kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminat verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, miktarlarının yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 182 nci maddesi, 327 nci, 328 inci ve 330 uncu maddesi, 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 50 nci, 51 inci ve 58 inci maddeleri

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

07.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.