"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1121 E., 2022/2376 K.
DAVA TARİHİ : 10.07.2020
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Fethiye Aile Mahkemesi
SAYISI : 2022/276 E., 2022/284 K.
Taraflar arasındaki ziynet davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı vekili dava ve cevaba cevap (karşı davaya cevap) dilekçesinde; tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, boşanmanın fer'îlerine, mal rejimi tasfiyesinden kaynaklı alacaklara ve düğünde davacıya takılan 6 adet burma bilezik ve 1 adet sunulan fotoğrafta görülmeyen altın setin(altınların toplam gramı 250 gr) aynen iadesine, aynen iadesinin mümkün olmaması halinde fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL bedelinin ödenmesine hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
2. 04.03.2022 tarihli duruşmada davacının ziynet alacağı davasının tefrik edilmesine karar verilmiş, dava Mahkemenin yukarıdaki esas numarasına kaydedilerek yargılamaya devam olunmuştur.
II. CEVAP
Davalı vekili vekili cevap ve karşı dava dilekçesi ile ikinci cevap (karşı davaya cevaba cevap) dilekçesinde; tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, boşanmanın fer'îlerine ve mal rejimi tasfiyesinden kaynaklı alacaklara hükmedilmesini, ziynet alacağı davasının reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacıya ziynetlerin neler olduğu, ayarı ve gramını açıklaması için verilen bir haftalık kesin süre içinde talep sonucunun açıklanmadığı gerekçesiyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; talep sonucunun açık olduğunu, ziynetlerin her biri için dava dilekçesinde bedel gösterilmesine gerek bulunmadığını, uzman bilirkişinin talep edilen altınların her birinin değerini belirleyebileceğini ve bu nedenle kesin süre verilmesinin doğru olmadığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının gerekli dikkat ve özeni göstermesine rağmen talebin miktar ve değerinin belirlenmesinin beklenemeyeceği durumlarda objektif imkânsızlıktan söz edilebileceği ve bu durumlarda belirsiz alacak davası açılabileceği, eldeki davada objektif imkânsızlık bulunmadığı, davacıya talep sonucunun belirlenmesi için usulüne uygun olarak ihtarat yapılıp kesin süre verilmesine rağmen davacının kendisine verilen kesin sürede talep sonucunu açıklamadığı ve kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile; istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; bilirkişi incelemesi sonucunda talep edilen bedelin belirlenebileceğini, taraflarına sadece bir kez süre verilmesinin doğru olmadığını, talebin tam ve eksiksiz tespitinin mümkün olmadığını ve ziynetlerin miktarı ve cinsinin dava dilekçesinde belirtildiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacının kendisine verilen kesin süre içinde talep sonucunu açıklamadığı gerekçesi ile verilen davanın açılmamış sayılması kararının usul ve kanuna uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun'un 94 üncü maddesi, 119 uncu maddesinin birinci fıkrasının (ğ) bendi ve ikinci fıkrası, 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
20.02.2024 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Davacı boşanma davası ile birlikte, ziynet eşyası alacağı davası açmış, mahkemece davacı tarafa; “... Ziynet alacağı taleplerine ilişkin olarak talep ettikleri ziynetlerin neler olduğunu bileziklerin kaç gr, kaç ayar olduğu, set takımının içeriği, ayarı ve gramının mahkememize bildirilmesi için 1 haftalık kesin süre verilmesine, verilen kesin süre içerisinde bildirilmediğinde talep sonucu açık ve net olmadığından ziynetlere ilişkin talebin açılmamış sayılacağı” yönünde kesin süre verilmiş, kesin süre içerisinde açıklamada bulunmadığından bahisle, ziynet alacağına ilişkin dava dosyası ayrılarak davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Davacı, istinaf başvurusunun esastan reddi üzerine temyiz başvurusunda bulunmuştur.
Değerli çoğunlukla aramızdaki görüş ayrılığı, ziynet alacağı davasına ilişkin olarak dilekçede HMK m. 119-(1)-ğ) anlamında talep sonucunun bulunup bulunmadığı ve buradan varılarak sonuca göre mahkemece davanın esasına geçilerek esas hakkında bir karar verilmesinin gerekip gerekmediğine ilişkindir.
Somut olayda, dava dilekçesinin konu bölümünde; “... Fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL değerindeki ziynet eşyalarının aynen iadesine ya da mümkün olmaması halinde nakden davalıdan yasal faizi ile tahsiline karar verilmesi talebimizdir.” şeklinde açıklama yer almaktadır.
Dava dilekçesinin açıklamalar bölümünde; “... Müvekkile düğünde takılan, 6 adet burma bilezik, bir adet altın set takımı vardır. Altınların toplam gramı 250,00 gr’dır. Düğün fotoğrafında altın set takımının görünmemesinin sebebi; müvekkilin gelinliğinin kapalı olmasındadır. Ancak altın set takımının göründüğü başka bir fotoğraf bulunursa mahkemenize sunulacaktır. Bu ziynet eşyalarının aynen iadesine, mümkün olmaması halinde ziynet eşyalarının günümüze en yakın tarihli, bilirkişi tarafından tespit edilecek değeriyle nakden tazminine karar verilmesini talep ederiz (Düğün fotoğrafı EK’te sunulacaktır.)” şeklinde açıklamalara yer verilmiştir.
Aynı dilekçenin netice ve talep bölümünde ise; “... Ziynet eşyalarının davacıya aynen iadesi ya da mümkün olmaması halinde nakden davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine” şeklinde talep yer almaktadır.
Öncelikle belirtmek gerekir ki; davacı dava dilekçesinde, tamamı altın niteliğinde olan ziynet alacağına ilişkin olarak hem aynen hem de bedel isteminde bulunmuştur.
Dava, mal varlığı haklarına ilişkin olup dava dilekçesinin konu bölümünde, harca esas olmak üzere bir miktar değer de belirtilmiştir. Dava dilekçesi bir bütün olarak ele alındığında, davacının ziynet eşyası alacağına ilişkin talebinin yeterli ve açık olduğu anlaşılmaktadır.
Aynen iadesi de istenen ziynetlerin karşı tarafta olduğu iddia edildiğine göre davacıyı, kendisinde olmadığını ileri sürdüğü ziynet eşyalarının değerini ve diğer niteliklerini bildirmeye zorlamak, hak arama hürriyetine, adil yargılama hakkına (T.C. Anayasası m. 36) yasal olmayan bir müdahale niteliğindedir.
Oysa dava konusunun altın olması nedeniyle uzman bilirkişi tarafından, talep edilen altınların her birinin değerinin, dolayısıyla toplam alacak miktarının belirlenmesi ve belirlenen değere göre gerekirse harç eksikliği tamamlanmak suretiyle değerlendirme yapılması mümkündür.
Mahkemece yapılması gereken iş; işin esasına geçilip tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde dayanılan tüm delillerin toplanarak bilirkişi incelemesi yaptırılması, sonuçta tüm deliller birlikte değerlendirilerek davanın esası hakkında bir karar verilmesinden ibarettir (bu konuda YHGK’nun 06.12.2022 tarih, 2020/2-624 esas ve 2022/1667 karar sayılı kararı ile Y.2.HD’nin 08.10.2013 tarih, 2013/10923 esas ve 2013/14104 karar sayılı kararı emsal niteliktedir).
Hâl böyleyken; yanılgılı değerlendirme ile davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi nedeniyle temyiz edilen hükmün bozulması gerektiğini düşündüğümüzden, değerli çoğunluğun hükmün onanması yönündeki görüşüne katılmıyoruz.