"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/618 E., 2022/1970 K.
...
...
KARAR : İstinaf Başvurularının kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında
karar verme
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 11. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2019/94 E., 2019/868 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı açılan boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince erkeğin davasının reddine, kadının davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına ve ferilerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince tarafların istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı- davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı- davalı erkek vekili dava ve birleşen davaya cevap dilekçesinde özetle; kadının erkeği sürekli evden kovduğunu, erkeğe ve ailesine karşı kaba kuvvet ve davranışlar sergilediğini, onur kırıcı konuştuğunu, başkalarıyla para karşılığı birlikte olup olmadığını, çevredeki komşu, eczane vs.'den sorduğunu, evde hakaret, küfür, bazen şiddete başvurduğunu, "sen kimsin, kocalık vasfın yok, seni bu evden s....tir ederim, suyun ısındı, kardeşlerime söylerim, seni s....ler, i... yaparlar, ayağını denk al" diyerek tehdit ettiğini, tahrik ederek dövmesi için yalvardığını, sosyal medyada eski sevgilisinin profiline baktığını, evde nadir yemek yaptığını, bebeğin kız olduğunu öğrenince istemediğini, karnını yumruklayıp sinir krizleri geçirdiğini, süt izni kullanmayıp işe başladığını, her problemde "benim paramla yaşıyorsun, kapımda köpek gibisin, size ben bakıyorum" dediğini, kayınvalidesi "senin vasfın yok, pasifsin, eski kocası kapının önünden ayrılmıyor, kızımla tekrar evlenmek istiyor" dediğini, kadının ilk eşinden olan kızının ise, sürekli çakmak gazı çekme, erkeklerle içki içme, intihara teşebbüs etme, hastanede yatma ve sürekli annesini babasını aldatmakla suçlayarak problem çıkarma huyu olduğunu, kadının ileri derecede panik atak, şizofren başlangıcı tedavisi gördüğünü iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereğince davasının kabulüne tarafların boşanmalarına, velâyetin babaya verilmesine, çocuk yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, erkek yararına 20.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı- davacı kadın vekili cevap ve birleşen dava dilekçesinde özetle; iddiaların asılsız olduğunu, erkeğin aile birliği görevlerini yerine getirmediğini, evlilik süresince tek başına çalıştığını, erkeğin annesinin tarafların ilişkisine evlilik süresince müdahale ettiğini,telefonuyla uğraşan kişinin erkek olduğunu, erkeğin öfke kontrolü olmadığını, defalarca şiddet uyguladığını, "ev benim eşyalar benim s... git" diye evden kovduğunu,küfürler ettiğini, "sen leşsin, kadın değilsin, olsan seninle birlikte olurdum, çöplüksün" dediğini, evi terk edip, babasını arayarak sinkaflı küfürler ettiğini, her tartışmada ailesini çağırarak "bu kadını sevmiyorum, nefret ediyorum, mutsuzum," “hol net” isminde travesti, gay sitelerine üye olduğunu gördüğünü, eşinin yalan söyleyerek 15 gün travesti ile birlikte olduğunu öğrendiğini, iş yerinde rezil edeceğini söylediğini annesinin de akrabalarını arayarak onu kötülemeye çalıştığını ileri sürerek 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi gereğince erkeğin davasının reddine, birleşen davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, çocuk ve kadın yararına ayrı ayrı aylık 1.500,00 TL tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakasına, nafakaların her yıl %15 artırımına, kadın yararına 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin kadına hakarethamiz, aşağılayıcı söz ve davranışlarda bulunduğu, şiddet uyguladığı, ailesinin evlilik süresince müdahalesine engel olmadığı, eşini evden kovduğu, aldattığı, sevgi, saygı göstermediği, sorumluluklarını yerine getirmediği, çalışmadığı, kadının çalıştığı, eve baktığı gerekçesi ile 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince erkeğin davasının reddine, kadının davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, aynı ve farklı şehirde oturmalarına göre terditli kişisel ilişki tesisine, çocuk yararına aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, nafakanın her yıl ÜFE oranında artışına, kadın yararına aylık 400,00 TL tedbir nafakasına, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, kadın yararına 10.000,00 TL maddî ve 10.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı- davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi ve buna bağlı olarak asıl davanın reddi ile birleşen davanın kabulünün hatalı olduğunu, velâyetin babaya verilmesi gerektiğini, kadın yararına hükmedilen tedbir nafakası, maddî-manevî tazminat şartlarının oluşmadığını, iştirak nafakası miktarının çok olduğunu, erkeğin tazminat taleplerinin reddinin hatalı olduğunu ileri sürerek kararın her iki dava yönünden kaldırılmasını, yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı- davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; kişisel ilişki süresinin fazla ve terditli olmasının doğru olmadığını, çocuk yararına belirlenen nafaka miktarının az olduğunu, yoksulluk nafakasının reddine karar verilmesinin hatalı oludğunu, maddî-manevî tazminat miktarının az olduğunu ileri sürerek kararın kişisel ilişki, tazminat ve nafaka miktarları ile yoksulluk nafakası talebinin reddi yönünden kaldırılmasını, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların iddia ve savunmaları, tanık beyanları, toplanan deliller ile tüm dosya kapsamı, olayların gelişimi ile kararın dayandığı deliller ve gerekçeye göre, erkeğin tanıklarının bir kısmının beyanlarının görgüye dayalı olmadığı, bir kısım beyanlardaki olaylardan sonra tarafların barıştığının belirtildiği, bir kısım beyanların kadının iddialarını doğrular mahiyette olduğu, sonuç itibariyle, boşanmaya neden olan olaylarda erkeğin tam kusurlu, kadının kusursuz kabulü ile asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik görülmediği; çocuğun yaşı, tarafların ekonomik sosyal durumları, uzman raporu, yasal mevzuat, Uluslararası sözleşmeler ile çocuğun yüksek yararı ilkesine göre velâyetin anneye verilmesi yerinde olduğu; değişen koşullara göre, çocuğun yaşı, eğitim ve sağlık durumları gözetilerek kişisel ilişkinin yeniden düzenlemesi ileriki yıllarda her zaman istenebileceği, kişisel ilişki kurulur iken, gelecek yıllardaki koşullar önceden bilinemeyeceği, şimdiden çocuk ile baba arasında terditli şekilde kişisel ilişki düzenlenmiş olmasının doğru olmadığı; çocuğun yaşı, ihtiyaçları, günün ekonomik koşulları ile hakkaniyet ilkesine göre çocuk için hükmedilen tedbir ve iştirak nafakasının uygun olduğu; kadının dava açılmakla ayrı yaşama hakkı olması, ekonomik koşullar ile hakkaniyet ilkesi gözetildiğinde, kadın lehine hükmedilen bir miktar tedbir nafakası yerinde olduğu, kadının düzenli işi, geliri olduğu, yoksulluk nafaka koşuları bulunmadığı; boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, ihlal edilen mevcut veya beklenen menfaat ile kişilik haklarına yapılan saldırı, hakkaniyet ilkesi ile 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci madde hükmü de dikkate alınarak kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminatların esası yerinde, ancak miktarının az olduğu; erkeğin maddî-manevî tazminat talepleri hakkında hüküm kurulmamasının doğru olmadığı gerekçesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) inci alt bendi gereğince tarafların istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle erkeğin tazminat taleplerinin reddine, kadın yararına 20.000,00 TL maddî ve 20.000,00 TL manevî tazminata; çocukla baba arasında, her ayın birinci ve üçüncü hafta sonları Cumartesi günleri saat 10.00 ile pazar günü saat 17.00 arasında, dini bayramların 2.günü saat 10.00 ile 3.günü saat 17.00 arasında, her yıl 1 Temmuz saat 10.00 dan, 30 Temmuz saat 17.00 tarihleri arasında kişisel ilişki kurulmasına; tarafların diğer itirazlarına konu istinaf başvurularının 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin (1) inci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı- davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı- davacı kadın vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; davalı babanın yaşantısı, alışkanlıkları, aile yapısı, agresif bir kişiliğe sahip olması, travestiler ile cinsel ilişkiye girmesinin dosyada ispatlandığını, alkol ve sair maddeler kullanıyor olduğunu, taraflar evli iken kadının kucağında çocuğu olmasına rağmen onu defalarca darp ettiğini, bundan dolayı kesinleşmiş ceza aldığını, halk arasındaki tabirle haysiyetsiz bir hayat sürdüğünu, devamlı düzenli bir işte çalışmadığını, çocuğu görmek için geldiğinde kadın ile ailesine, arkadaşlarına ağza alınmayacak küfür ettiği, karşı davalının ve annesinin kadının kendisine, anne babasına, arkadaş çevresine, iş arkadaşlarına, akrabalarına telefon ederek mesaj yazarak iftiralar attığını, verilen karar çocuğun gelişimini olumsuz yönde etkileyeceğini, kişisel ilişkinin yatılı ve bu kadar uzun kurulmasının hatalı olduğunu, çocuğun yaşı düşünülerek aşamalı düzenlemesi gerektiğini, yoksulluk nafaka talebinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, tedbir ve iştirak nafaka miktarı ile tazminat miktarının az olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının kişisel ilişkinin şekli ve süresi, tazminat ve nafaka miktarları ile reddedilen yoksulluk nafakası talebi yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, karşılıklı açılan boşanma davasında ortak çocuk ile baba arasında kurulan kişisel ilişkinin şekli ve süresinin çocuğun yüksek yararına uygun olup olmadığı, kadının yoksulluk nafaka talebinin reddine karar verilmesinin hatalı olup olmadığı ile tedbir ve iştirak nafakası ile tazminat miktarlarının uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 169 uncu, 174 üncü maddesi, 175 inci, 176 ncı maddesi, 182 nci, 323 üncü, 324 üncü, 327 nci, 328 inci ve 330 uncu maddesi, 6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 9 uncu maddesi, Çocuk Haklarının Kullanılmasına Dair Avrupa Sözleşmesinin 4 üncü maddesi.
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre kadın vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, kişilik haklarına yapılan saldırının ağırlığı ile ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, kadın yararına hükmolunan maddî ve manevî tazminat azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci madde hükümleri nazara alınarak, daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının maddî ve manevî tazminat miktarları yönünden davalı-davacı kadın yararına BOZULMASINA,
2. Davalı-davacı kadın vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Peşin alınan harcın istek halinde yatırana iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
13.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
...