"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
SAYISI : 2019/478 E., 2022/179 K.
KARAR : Kabul
Taraflar arasındaki katkı payı ve katılma alacağı davasından dolayı bozma sonrası yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı kadın dava dilekçesinde; davalının evlenmeden önce üye olduğu kooperatif hissesi için taksitlerin evlilik birliği içinde ödendiğini ve kooperatif üyeliği yoluyla edilen taşınmazın davalı adına tescil edildiğini, müvekkilinin kooperatif taksitlerinin ödendiği dönemde davalı ile birlikte davalının babasının kadayıf fabrikasında çalıştığını, karşılığında kooperatif taksitlerinin ödendiğini belirterek; şimdilik 5.000,00 TL alacağın faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
2.Davacı kadın vekili 27.12.2021 tarihli dilekçesinde; 08.10.2021 tarihli bilirkişi raporunda müvekkilinin 6.745,00 TL katkı payı, 38.000,00 TL katılma alacağı olduğunun tespit edildiğini, talep miktarını toplam 44.745,00 TL'ye yükselttiğini belirterek; 6.745,00 TL katkı payı alacağına dava tarihi olan 16.09.2013’den itibaren faiz, 38.000,00 TL katılma alacağına da karar tarihinden itibaren faiz işletilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımının dolduğunu, müvekkilinin kooperatife babası tarafından peşinat ödenerek evlenmeden önce üye olduğunu, taksitlerinin de babası tarafından ödendiğini, davacının hiç çalışmadığını, davacının katkısının olmadığını belirterek; davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 22.03.2016 tarih ve 2013/1236 Esas, 2016/387 Karar sayılı kararı ile, taşınmazın ferdileştirme sonucu taraflar arasındaki mal rejiminin sona erdiği tarihten sonra davalı adına tescil edildiği, 1991 yılında kurulan kooperatife 1992 yılından itibaren ödemelerin yapıldığına ilişkin bilgilere göre ödemelerin büyük bir çoğunluğunun 01.01.2002 tarihinden önce yapıldığı, buna göre yapılan bu ödemelerin 01.01.2002 tarihinden sonra geçerli olan edinilmiş mallara katılma rejimi döneminde davalının mal varlığına kişisel malı olarak girmesi gerektiği, dosyada mevcut ödeme belgelerini göre 01.01.2002 tarihinden sonra 20.07.2002 tarihinde yapılan 460,280.000,00 eTL toplu ödeme gözetildiğinde davacıınn ödemelerin 2003 ylı sonuna kadar yapıldığına ilişkin beyan ve kabulü nazara alınarak davalının edinilmiş malında kişisel malına katkı olarak nitelendirilerek tespit edilen ödemelerin değerleri üzerinden yapılan hesaplamaya göre katkı oranının % 3,92 olduğu, buna göre taşınmazın tasfiye anındaki 2016 yılındaki değeri olan 84.304,00 TL üzerinden yapılan hesaplamaya göre davacının 1.632,35 TL katılma alacağının olduğu; davacının ev hanımı olduğu, sürekli çalışması karşılığı elde ettiği bir ücret gelirinin bulunmadığı, davacı tarafından davalının babasına ait iş yerinde düzenli ve devamlı olarak çalıştığı iddiasının sabit olmadığı, ayrıca kooperatif ödemelerinin büyük bir kısmının tarafların evlenmeden önceki dönemde yapılmış olduğu, evlenme tarihinden davacı beyanına göre taşınmazın edinildiği 2003 yılına kadar yapılan ödemelere davacının katkı iddiası ispatlayamadığı gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile, 1.632,35 TL artık değere katılma alacağının karar tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine kararı verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 13.03.2019 tarih ve 2017/1638 Esas, 2019/2606 Karar sayılı kararı ile, davacı tanıklarının beyanlarına göre davacının kayınpederinin işyerinde gelir getirici bir şekilde çalıştığı, ancak karşılık olarak kendisine ücret, bu çalışmalarının karşılığında verilmesi gereken ücretle kooperatif ödemelerinin yapıldığı, bu şekilde evlilik birliği içinde yapılan kooperatif ödemelerine katkıda bulunduğu; Mahkemece katkı payı alacağı isteğinin reddi ile sadece katılma alacağına hükmedilmesinin doğru olmadığı; Mahkemece kooperatif üyeliğine ve ödemelere ilişkin belge ve kayıtları temin ederek ödemelerin ne kadarının evlilik tarihinden önce, ne kadarının evlilik tarihinden 01.01.2002 tarihine kadar ve ne kadarının 01.01.2002 tarihinden sonra yapıldığını tespit ederek evlilik tarihinden 01.01.2002 tarihine kadar yapılan ödemeler yönünden davacının katkı oranını ve katkı payı alacağını açıklanan Daire ilke ve uygulamalarına göre belirleterek davacının katkı payı alacağı talebi yönünden de hüküm kurulması gerekirken katkı payı alacağı isteminin reddine karar verilmesinin doğru olmadığı belirtilerek davacı kadın vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, kooparatife yapılan ödemelere ilişkin belgelerden toplam ödeme miktarına göre mal ayrılığı rejimine tekabül eden miktarın 0,19 olduğu, katkı oranının bilimsel olarak tespitinin mümkün olmaması nedeni ile tarafların ekonomik ve sosyal statüleri mal ayrılığı rejiminde kocanın evi geçindirme yükümlülüğü olduğu birlikte değerlendirilerek evlilikte hakkaniyet ve denkleştirilme ilkesi de gözetilerek davacının taşınmaza katkı oranının % 50 olduğu, buna göre davacının 6.745,00 katkı payı alacağı, 38.000,00 TL katılma alacağının bulunduğu gerekçesiyle; davanın kabulü ile, 6.745,00 TL katkı payı alacağının dava tarihinden itibaren,38.000,00 TL katılma alacağının karar tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde; taşınmazın güncel değerinin yüksek belirlendiğini, kooperatife ilişkin tüm kayıtlar gelmediğini, bozmaya uygun araştırma yapılmadığını, kooperatif başkanının tanık sıfatı ile dinlenmediğini, tüm ödemelerin müvekkili ve ailesi tarafından yapıldığını, davacının katkı payı ve katılma alacağı bulunmadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taşınmazın değeri, bozmaya uygun araştırma ve inceleme yapılıp yapılmadığı, katkının ispatı, kişisel mal savunması ve ispatı, usuli kazanılmış hak noktasında toplanmaktadır. Dava, katkı payı ve katılma alacağı istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 26 ncı maddesi, 33 üncü maddesi, 190 ıncı maddesi, geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 179 uncu maddesi, 202 nci maddesi, 219 uncu maddesi, 222 nci maddesi, 225 inci maddesinin ikinci fıkrası, 229 uncu maddesi, 230 uncu maddesi, 231 inci maddesi, 235 inci maddesinin birinci fıkrası, 236 ncı maddesinin birinci fıkrası; 4722 Sayılı Türk Medenî Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un 10 uncu maddesi; 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi'nin 152 nci maddesi, 153 üncü maddesi, 170 inci maddesi, 186 ncı maddesinin birinci fıkrası, 189 uncu maddesi, 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 146 ncı maddesi, 544 üncü maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 ve 52 nci maddeleri, 646 ncı maddesi; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 09.05.1960 tarih ve 1960/21 Esas, 1960/9 Karar sayılı kararı.
3. Değerlendirme
1. Temyizen incelenen Mahkeme kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ve bozma kapsamı dışında kalarak kesinleşen yönlerin yeniden incelenmesinin hukuken mümkün bulunmadığı anlaşılmakla; davalı erkek vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Vermiş olduğu bir hüküm Yargıtay tarafından bozulan ve Yargıtay’ın bu bozma kararına gerek iradi ve gerekse kanuni şekilde uymuş olan hukuk mahkemesi, bozma kararı doğrultusunda inceleme yapmak ve hüküm vermek zorundadır. Mahkeme, bozma kararından dönerek direnme kararı veremeyeceği gibi, hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan bölümleri hakkında da yeni bir hüküm kuramaz. Bu müesseseye “usuli müktesep hak” veya “usule ilişkin kazanılmış hak” denir. “Usuli Müktesep Hak”, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay içtihatları ile kabul edilmiş, usul hukukunun ana ilkelerindendir ve kamu düzeni ile ilgilidir. Açıkça bozmaya uyulmasına karar verilmesiyle, taraflardan birisi yararına usule ilişkin kazanılmış hak doğar. Bundan sonra Mahkemenin yapacağı iş, bozma kararı uyarınca ve o doğrultuda işlem yapmak ve gerekli kararı vermekten ibarettir. Kural olarak, hakim ara kararından dönebilirse de, bozmaya uyulmasına ilişkin karar bunun istisnalarındandır. Farklı anlatımla; bozma kararına uyan mahkeme, bununla bağlıdır.
3. Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir (Prof. Dr. Baki Kuru, Usuli Müktesep Hak (Usule İlişkin Kazanılmış Hak), Dr. A. Recai Seçkin’e Armağan, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları, No 351, 1974, s. 395 vd.).
4. Somut olayda, Mahkemece verilen ilk kararda davanın kısmen kabulü ile 1.632,35 TL katılma alacağının karar tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verildiği, işbu kararın davacı kadın vekili tarafından sadece reddedilen katkı payı alacağı yönünden temyiz edildiği ve kararın sadece temyiz edilen yönden bozulduğu, katılma alacağı yönünden Mahkemece verilen ilk karar temyiz edilmeyerek davalı erkek lehine katılma alacağı yönünden usuli kazanılmış hak oluştuğu anlaşılmakla; Mahkemece, katılma alacağı yönünden davalı erkek lehine oluşan usuli kazanılmış hak göz ardı edilerek verilen ikinci kararda davacının katılma alacağı yönünden yeniden hesaplama yapılarak karar verilmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı erkek vekilinin bozma kapsamı dışında kalan temyiz itirazların reddine,
2. Temyiz olunan Mahkeme kararının katılma alacağı yönünden BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz edene iadesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,11.06.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.