"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 1. Aile Mahkemesi
Taraflar arasındaki çocukla kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı erkek dava dilekçesinde özetle; tarafların ... Aile Mahkemesinin 11.09.2022 tarihli ve 2019/987 Esas, 2020/791 Karar sayılı kararı ile boşandıklarını, ortak çocuk olan ...'nun velâyetinin davalı annesine verildiğini, ortak çocuk ile arasında yatılı olmamak şartı ile kişisel ilişki tesisi edildiğini, boşanma kararının üzerinden bir yıl geçtiğini, boşanma davasının karar tarihinde dört buçuk yaşında olan çocuğunun şu anda beş buçuk yaşında olduğunu, kişisel ihtiyaçlarını kendi karşılayabilecek yaşa geldiğini, ortak çocuk ile baba arasında güçlü duygusal bir bağ olduğunu, ortak çocuğun da kendisi ile yatılı olarak kalmak istediğini, boşanma karar tarihinde pandeminin yoğun olmasından dolayı çocuğunun sağlığını düşündüğü için, karar ilamında yazılı olan kişisel ilişki günlerini ... gösterdiğini, günün koşullarına göre kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi gerektiğini, davalı kadının ortak çocukla yasal görüşme günlerinde bile engel çıkarttığını ileri sürerek her ayın 1. ve 3. Hafta sonları Cumartesi günü saat 10.00'dan Pazar günü saat 19.00 arasında, sömestr tatili, dini bayramlar ve yaz tatillerinde de yatılı olacak şekilde ortak çocukla kişisel ilişki kurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı kadın vekili cevap dilekçesinde özetle; tarafların boşanmalarının ardından 1 yıl gibi bir süre geçtiğini, açılan davanın iyi niyetli olmadığını, ortak çocuğun Hipoteni ve Nötropeni hastalıklarının bulunduğunu, ortak çocuğun rahatsızlıklarını ağır atlattığını, ortak çocuğun Hipoteni rahatsızlığı nedeniyle her gece sık aralıklarla bez değiştirdiğini, henüz tuvalet ihtiyacını karşılayacak düzeyde olmadığını, çok terlediği için her gece sık sık üstünün değiştirildiğini, davacının ortak çocuğun bu bakımını karşılayabilecek durumda olmadığını, ortak çocuğun yaşam standartlarının önemli ölçüde düştüğünü, çocuğun yeme, içme tuvalet alışkanlığının yaşıtları ile aynı gelişim düzeyine sahip olmadığı ve anne bakım ve şefkatine fazlası ile muhtaç olduğunu, tarafların ortak çocuğun bakım ve ihtiyaçları gözetilerek anlaşmalı boşanma protokolünde ortak çocuk ile davacı baba arasında yatılı olmamak şartı ile kişisel ilişki tesisi edildiğini, kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi talebinin ortak çocuğun menfaatine uygun olmadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı tarafça ortak çocuğun Hipoteni (kas gevşekliği) hastalığının bulunduğu ileri sürülmüş ve buna ilişkin eski tarihli tedavi kayıtları dosyaya sunulmuş ise de; celp edilen SGK kayıtları ve dinlenen tanık beyanları ile de sabit olduğu üzere bu hastalığın çocuk üzerindeki etkisinin karar tarihi itibariyle yalnızca gece uykusunda iken idrar tutamamaktan ibaret olduğu, davacı babanın da söz konusu hastalık ve sorumluluğun farkında olması, uzmanlarca da babanın da bakım ve sorumluluğu alabileceğinin değerlendirildiği, yine davalı tarafça savunmalarda çocukta Nötropeni (bağışıklığın düşük ve hastalıklara karşı direncinin zayıf olması) hastalığının bulunduğu ileri sürülerek bu sebeple yatılı kişisel ilişki kurulmasına karşı çıkılmakta ise de; çocuğun bu hastalığa rağmen davalı anne tarafından yaz kursuna yazdırıldığı, çocuğun dışarıda sosyalleşmesine izin verildiği, çocuğun her an her yerde düşük bağışıklılık nedeniyle hastalanma riski bulunduğu, bu durumun baba ile yatılı kişisel ilişki kurmasına engel olamayacağı, yine davalı tarafça sunulan savunmalarda davacının ... 3. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2020/37 Esas Sayılı dosyasında giydiği hüküm ileri sürülerek yatılı kişisel ilişki kurulmasına karşı çıkılmış ise de; ilgili ceza dosyasına konu olayın boşanma, velâyet ve kişisel ilişki tesisi kurulmasından önceki olaya ilişkin olması ve salt geçmişteki tehdit eyleminin kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesine engel olmayacağı, davalı kadın tarafından babanın ortak çocuğa şiddet uyguladığı iddia edilmiş ise de; ortak çocuğun babasının kendisine hiç vurmadığınına yönelik beyanları, sosyal inceleme raporunda çocuğun annesinin duygusal baskısı altında kalmış olabileceğinin değerlendirildiği, ilgili şikayet nedeniyle baba hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiş olduğu, mahkemece üç kişilik heyetten sosyal inceleme raporu tanzimi istendiği, raporda çocuğun annesinin bilinçli ya da bilinçsiz olarak duygusal baskısı altında olabileceği, annenin çocuğa fiziksel şiddet uyguladığı yönünde babayı şikayet etmesinin babaya zarar verme kastıyla ve yargılamayı uzatmaya yönelik olduğu, bu haliyle de davalının yargılama sürecini olumsuz olarak etkilemeye yönelik davranışlarda bulunduğu, iftira niteliğindeki bu şikayet nedeniyle babanın ortak çocukla sekiz yaşına kadar yatılı kişisel ilişki kurmayacağı yönünde beyanda bulunması nedeniyle, uzmanlar tarafından düzenlenen raporun sonuç kısmında davacı babanın beyanı dikkate alınarak ortak çocuğun sekiz yaşından sonra yatılı kişisel ilişki kurulmasının uygun olduğu şeklinde kanaat bildirilmiş ise de; uzmanlarca esasen çocuğun yatılı kişisel ilişki kurmasına engel bir durum saptanmadığı, salt davacı babanın üzerinde atılan iftira sonucu çekindiği ve üzüldüğü için yatılı kişisel ilişki kurmaktan imtina ettiği, oysa ki davacı babanın yargılamanın en başından beri amacının çocuğu ile yatılı kişisel ilişki kurabilmek olduğu, açıklanan sebeplerle davacının davasının kabulüyle 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 324 üncü maddesi uyarınca velâyeti davalı annede bulunan ortak ve karar tarihi itibariyle altı buçuk yaşında olan ortak çocuk ... ile davacı baba arasında daha önce kurulan kişisel ilişkinin yeniden düzenlenerek; çocuğun okul durumuna engel olmamak kaydı ile; her ayın l. ve 3. hafta sonu Cumartesi Saat 10.00 ile Pazar günü 18.00 saatleri arasında, dini bayramların 2. günleri 10.00 ile 3. günü 18.00 saatleri arasında, her yıl sömestr tatilinin 1. haftası Pazartesi günü saat 10.00 ile ... günü saat 18.00'a kadar ve her yılın 1 Temmuz günü saat l0.00'dan, 7 Temmuz günü saat 18.00'e kadar ortak çocuğun davacıya teslimi suretiyle yatılı olarak kişisel ilişki tesisine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde; tarafların boşanmalarının üzerinden çok kısa bir zaman geçmiş olmasına ve şartlarda herhangi bir değişiklik olmamasına rağmen davacı tarafından yatılı kişisel ilişki kurulması talebiyle dava açılmasının kötü niyetli olduğunu, ortak çocuğun rahatsızlığı nedeniyle babasının bakım yükümlülüğünü yerine getiremeyeceğini, ortak çocuğun geceleri altının bezlenmesi gerektiğini, erkeğin evlilik birliğinde dahi bu duruma duyarsız kaldığını, davacı erkeğin evlilik birliği içerisinde kadına karşı fiziksel şiddet uyguladığını, tehdit ve hakaretlerde bulunduğunu, bu eylemleri nedeniyle ceza aldığını, ortak çocuğun halen anne bakım ve şefkatine muhtaç olduğunu, kurulan kişisel ilişkinin dosya içeriğindeki sosyal inceleme raporuna aykırı olarak verildiğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmek üzere kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesince önce tek, sonra itiraz üzerine üç kişilik uzman heyetinden sosyal inceleme raporu alındığı, tarafların anlaşmalı boşanması üzerinden iki yıl geçtiği, çocuğun altı buçuk yaşına geldiği, davacı baba ile duygusal bağın geliştiği, babanın çocukla daha uzun ve yatılı olacak şekildeki kişisel ilişkinin çocuğun üstün yararına olacağı yönündeki İlk Derece Mahkemesi kararında bir isabetsizlik bulunmadığı, babanın sorumlu bir ebeveyn olduğu, yatılı kurulacak kişisel ilişkde çocuğun sağlık durumu ile yakından ilgileneceğinin dosya kapsamından anlaşıldığı, çocuğun sağlık durumu gözetilerek yatılı kişisel ilişkinin sınırlarının dar tutulması sömestr ve yaz aylarında uzun düzenleme yapılmamasının da dosya kapsamına ve çocuğun menfaatine uygun düştüğü, üç kişilik uzman raporunda sekiz yaşına kadar kademeli kişisel ilişki düzenlemesinin önerilmesinin bir dayanağı bulunmadığı, mahkemenin bu görüşe itibar etmemesinde hukuka aykırılık olmadığından bahisle davalı kadın vekilinin erkeğin kabul edilen davasına yönelik istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin (1) inci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesindeki itirazlarını aynen tekrarla erkeğin davasının reddine karar vermek üzere kararın bozulmasına verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı erkek tarafından çocukla kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi davası neticesinde baba ile çocuk arasında yatılı olacak şekilde kurulan kişisel ilişkinin çocuğun üstün yararına uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 324 üncü maddesi, Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme'nn 3 üncü maddesi. Çocuk Hakları'nın kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi'nin 1 inci maddesi, 5395 sayılı Çocuk koruma Kanunu'nun 4 üncü maddesi'nin (b) bendi. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1 .Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
13.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.