Logo

2. Hukuk Dairesi2023/2686 E. 2023/5765 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında boşanmaya, nafaka ve tazminata hükmedilmesine ilişkin istinaf başvurusunun reddine dair temyiz incelemesi.

Gerekçe ve Sonuç: Kadın yararına hükmedilen maddi ve manevi tazminat ile yoksulluk nafakası miktarının, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, kusur dereceleri ve hakkaniyet ilkesi gözetilerek belirlenmesi gerektiği, bu hususlar dikkate alınmadan hüküm tesisinin doğru olmadığı gerekçesiyle, kararın nafakaya ve tazminata ilişkin kısımları bozulmuş, diğer kısımları ise onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1611 E., 2023/92 K.

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Tirebolu Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

SAYISI : 2022/275 E., 2022/252 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın da kabulü ile boşanma ve fer'îlerine karar verilmiştir. Kararın taraflarca istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile hükmün kaldırılarak yeniden karar verilmek üzere dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraflarca istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraflarca temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-karşı davalı erkek vekili dava dilekçesi ve dilekçeler aşamasında özetle; tarafların 1963 yılında evlendiklerini, bu evlilikten ergin çocukları olduğunu, müvekkili evlendikten sonra çalışmak için Almanya'ya gitmek zorunda kaldığını, ancak davalı ve çocuklarının hiç bir zaman Almanya'ya gelmeyi kabul etmediklerini, taraflar arasında evlilik hayatının çok uzun yıllar önce fiilen bittiğini, tarafların birbirlerinden bağımsız ayrı hayatlar kurduklarını, müvekkilinin 09.10.2012 tarihinde evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma davası açtığını, Görele Asliye (Aile) Hukuk Mahkemesi'nin 2013/378 Esas ve 2013/338 Karar sayılı kararı ile davanın reddine karar verildiğini, tarafların bu davadan sonra da bir araya gelmediklerini belirterek, fiilen son bulan birlikteliğin hukuken de son bulması için 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin son fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. .

II. CEVAP

1.Davalı karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesi ve dilekçeler aşamasında özetle; davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, tarafların birlikte Çanakçı'da yaşadıklarını, davacının kötü niyetli olduğunu, davacının emekli olmasından sonra tarafların Çanakçı'da yaşadıklarını, dolayısıyla fiilen ayrı kalmadıklarını, davacının davalıyı aldattığını, imam nikahı ile uzun yıllardır başka kadınla yaşadığını bu kadından çocukları olduğunu, tüm kazancını yeni eş ve çocuklarına harcadığını, hükmolunan nafakayı ödemediğini, anlatılan tüm bu sebeplerle davacının ağır kusurlu olduğunu belirterek, lehine aylık 1.500,00 TL nafaka, 100.000,00 TL maddî tazminat ve 100.000,00 TL manevî tazminata, taşınmazlar için mallara katılma talebinin kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı karşı davacı vekili 31.03.2021 tarihli dilekçesi ile bu aşamada mal rejiminin tasfiyesi taleplerinin olmadığını beyan etmiştir.

2.Davalı-karşı davacı kadın vekili tarafından sunulan 18.07.2022 tarihli nafaka, maddî ve manevî tazminat talebini içerir ıslah dilekçesinde; tam ıslah dilekçesinin dosyaya ilavesi ile öncelikle davanın yetkisizlik nedeniyle reddine, davacının boşanma talebinin reddine, davacı-davalının ağır kusurlu olması nedeniyle aylık 1.500,00 TL nafaka ile 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminat ödemesine, nafaka talebinin dava tarihinden itibaren tedbir, karardan itibaren yoksulluk nafakası olarak devamına, hükmedilecek nafakaya her yıl ÜFE oranında artış uygulanmasına, edinilmiş mallara karşı dava açma hakkının saklı tutulmasına karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı

İlk Derece Mahkemesinin 04.11.2021 tarih ve 2019/135 Esas ve 2021/382 Karar sayılı kararı ile davacı- karşı davalının çok uzun süre evlilik birliği devam ederken bir başka kadınla yaşadığı ve bu evliliğinden çocukları olduğu, taraflar arasındaki boşanma davasının 2013 yılında kesinleştiği ve o tarihten beri tarafların bir araya gelmediği, aralarında evlilik birliği kurulmadığı, evlilik birliğinin sona ermesinde davalı-karşı davacı kadının herhangi bir kusurunun bulunmadığı, davacı-karşı davalı kocanın ise sadakate aykırı davranarak davalı-karşı davacı kadına karşı cinsel şiddette bulunduğu, yurt dışında başka bir kadınla yaşadığı, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında tam kusurlu olduğu gerekçesi ile her iki davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci ve sonuncu fıkrası uyarınca boşanmalarına, kadının boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kusurlu olmadığı ve boşanma ile yoksulluğa düşeceği anlaşılmakla; kendisi yönünden nafakaya yönelik isteminin kısmen kabulü ile Görele Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin 2014/81-2015/211 Esas-Karar sayılı dosyasında hükmedilen tedbir nafakasının infaz aşamasında mahsup edilmek kaydıyla; hükmün kesinleşmesi tarihine kadar tedbir, hükmün kesinleşmesi tarihinden sonra yoksulluk nafakası olarak aylık 1.000,00 TL' nafakanın kadına verilmesine, her yıl TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmasına, kadın yararına 60.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata, davalı-karşı davacı taraf 31.03.2021 tarihli dilekçesinde boşanma davasında mal rejimi konusunda talebimiz yoktur şeklinde beyanda bulunduğu için, bu konu ile ilgili usulünce açılmış bir dava olmadığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, 15.04.2022 tarihinde nafakaya ilişkin bendin "davalı-karşı davacı kadının kendisi yönünden nafakaya yönelik isteminin kısmen kabulü ile Görele Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/81-2015/211 Esas-Karar sayılı dosyasında hükmedilen Tedbir nafakasının infaz aşamasında mahsup edilmek kaydıyla; dava açılış tarihi olan 28/03/2019 tarihinden hükmün kesinleşmesi tarihine kadar tedbir, hükmün kesinleşmesi tarihinden sonra yoksulluk nafakası olarak aylık 1000,00-TL'NİN davacı karşı davalıdan alınarak davalı karşı davacıya verilmesine, Fazlaya ilişkin talebin reddine,belirlenen bu nafakanın her yıl TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmasına" şeklinde tavzihine karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı karşı davacı vekili asıl davanın kabulü, kusur belirlemesi, yetki itirazının reddi, yararına hükmolunan nafaka ve tazminatların miktarı yönlerinden, davacı karşı davalı vekili ise; karşı davanın kabulü, kusur belirlemesi, karşı dava dilekçesinde nafakanın artırılması talebi olmadığı halde karar verilmesi, kadın yararına hükmolunan nafaka ve tazminatlar yönlerinden istinaf başvurusunda bulunulması üzerine; Bölge Adliye Mahkemesinin 27.06.2022 tarihli kararı ile İlk Derece Mahkemesinin kısa kararı ile tavzih neticesi verilen gerekçeli karar arasında çelişki oluşturulduğu ve kabule göre de kadının karşı dava dilekçesinde talep ettiği nafaka için artış talebi olmadığı halde talep aşılmak suretiyle hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesi ile istinaf başvurularının kabulü ile hükmün kaldırılarak yeniden karar verilmek üzere dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

C.İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tüm dosya kapsamı, dinlenilen tanıklar, toplanılan deliller, gelen yazı cevapları bir bütün olarak değerlendirildiğinde, davacı- karşı davalının çok uzun süre evlilik birliği devam ederken bir başka kadınla yaşadığı ve bu evliliğinden çocukları olduğu, taraflar arasındaki boşanma davasının 2013 yılında kesinleştiği ve o tarihten beri tarafların bir araya gelmediği, aralarında evlilik birliği kurulmadığı, evlilik birliğinin sona ermesinde davalı-karşı davacı kadının herhangi bir kusurunun bulunmadığı, davacı-karşı davalı kocanın ise sadakate aykırı davranarak davalı-karşı davacı kadına karşı cinsel şiddette bulunduğu, yurt dışında başka bir kadınla yaşadığı, dava konusu edilmeyen bir şeyin ıslah yoluyla davaya ithaline ve dava konusu haline getirilmesine yasal açıdan olanak bulunmadığı şeklindeki içtihatlar dikkate alınarak dava dilekçesinde talep edilmeyen ÜFE oranında artırım bakımından talebin aşılmaması adına kabul hükmü kurulmadığı gerekçesi ile her iki davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci ve sonuncu fıkrası uyarınca boşanmalarına, kadının boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kusurlu olmadığı ve boşanma ile yoksulluğa düşeceği anlaşılmakla; kadın yararına Görele Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin 2014/81-2015/211 Esas-Karar sayılı dosyasında hükmedilen tedbir nafakasının infaz aşamasında mahsup edilmek kaydıyla; dava açılış tarihi olan 28.03.2019 tarihinden hükmün kesinleşmesi tarihine kadar tedbir, hükmün kesinleşmesi tarihinden sonra yoksulluk nafakası olarak aylık 1.000,00 TL'ye hükmedilmesine, 60.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraflarca istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B.İstinaf Sebepleri

1.Davacı karşı davalı vekili özetle; karşı davanın kabulü, kusur belirlemesi, karşı dava dilekçesinde boşanma hükmü olmadığı halde boşanmaya karar verilmesi ve aleyhe vekâlet ücretine hükmedilmesi, kadın yararına hükmolunan nafaka ve tazminatlar yönlerinden,

2.Davalı karşı davacı vekili özetle; tam ıslahın kabulü ile nafakalar için artış hükmünün uygulanması gerektiği, yetki itirazının değerlendirilmediğini, asıl davanın kabulü, kusur belirlemesi, yetki itirazının reddi, yararına hükmolunan nafaka ve tazminatların miktarı yönlerinden istinaf etmiştir.

C.Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; asıl davanın fiili ayrılık nedeniyle açıldığı ve yasal şartlarının gerçekleştiği, Mahkemece belirlenen davacı-karşı davalının kusurlarının gerçekleştiği, her iki davanın kabulü, kusur belirlemesi, kadın yararına takdir edilen nafaka ve tazminat miktarlarında usule ve esasa ilişkin bir aykırılığın bulunmadığı, ıslaha ilişkin ise; Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararından sonra tahkikata ilişkin bir işlem yapılmadığı ıslahın kaldırma kararından sonra yapıldığı, kaldı ki Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 2018/3-564 Esas, 2019/1150 Karar sayılı 07.11.2019 tarihli kararında "...yoksulluk nafakasının arttırılması ve bakım nafakası talebi niteliği itibariyle bölünebilir bir alacak olmadığı dikkate alındığında ıslah yolu ile artırılamayacağı gibi kısmi davaya da konu olamaz..." şeklinde içtihatının bulunduğu, dolayısıyla karşı dava dilekçesinde talep edilen nafakadan fazlasına hükmedilemeyeceği ve Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı doğrultusunda karar verilmiş olmasının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesi ile taraf vekillerinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı-karşı davalı erkek vekili katılma yoluyla temyiz dilekçesinde özetle; kadının dava dilekçesinde boşanma talebi olmadığını belirterek; kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, kadın yararına hükmolunan nafaka ve tazminatlar yönünden temyiz talebinde bulunmuştur.

2.Davalı-karşı davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; ıslah dilekçesinin ve nafakalara artış talebinin kabul edilmesi gerektiği, yetki itirazının değerlendirilmediğini belirterek; erkeğin davasının kabulü, yararına hükmolunan nafaka ve tazminat miktarları yönünden temyiz talebinde bulunmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, karşılıklı açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, davaların kabulü, kadın yararına hükmedilen nafaka ve tazminat verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, gerçekleşmiş ise miktarların dosya kapsamı ve hakkaniyete uygun olup olmadığı, Bölge Adliye Mahkemesi'nin kaldırma kararından sonra yapılan ıslahın geçerli olup olmadığı, kadının boşanma talebinin bulunup bulunmadığı, yetki itirazının değerlendirilip değerlendirilmediği noktalarında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü ve 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci, ikinci ve dördüncü fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu, 175 inci ve 176 ncı maddesi. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun'un (6100 sayılı Kanun) 176 ncı, 177 nci maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 190 ıncı, 194 üncü, 369 uncu, 370 inci ve 371 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı karşı davalı vekilinin tüm davalı karşı davacı vekilinin aşağıdaki paragraflar kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davalı karşı davacı kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminat azdır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 ve 51 inci maddesi hükmü dikkate alınarak 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları uyarınca daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden hüküm tesisi doğru bulunmamış kararın bu gerekçeyle bozulması gerekmiştir.

3.Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre davalı-karşı davacı kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakası azdır. Mahkemece 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının kadın lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakasının miktarı yönlerinden ORTADAN KALDIRILMASINA,

2.İlk Derece Mahkemesi kararının kadın lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakasının miktarı yönlerinden davalı-karşı davacı kadın yararına BOZULMASINA,

3.Davacı-karşı davalı erkek vekilinin tüm, davalı-karşı davacı kadın vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz eden Safinaz'a iadesine,

Aşağıda yazılı temyiz karar harcının temyiz eden Hüseyin'e yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, karardan bir örneğin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

29.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.