"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1246 E., 2022/1919 K.
DAVA TARİHİ : 03.07.2020-08.09.2020
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm tesisi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Gölbaşı (Ankara) 2. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
SAYISI : 2020/270 E., 2021/441 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve karşı davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların kısmen esastan reddi ve kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükümlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
... erkek vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde; kadının evlilik süresi boyunca her tartışmada evi terk ettiğini, toplam 4 ya da 5 ay bir arada yaşamın söz konusu olduğunu, son bir senedir de ayrı yaşadıklarını, kadının en son 05.06.2019 tarihinde evi terk ettiğini ve bu süre içinde erkekten habersiz olarak Ankara'dan Elazığ'a tayin istediğini, Elazığ'da çalışmaya başladıktan iki hafta sonra mesajla başka şehirde çalışmaya başladığını haber verdiğini, bunun üzerine erkeğin boşanma davası açtığını, kadının Ankara'ya tayin ile geri geleceğine ve değişeceğine dair sözler vermesi ile erkeğin boşanma davasından feragat ettiğini, bu süre zarfında erkeğin Elazığ'a eşinin yanına gidip geldiğini, kadının hamile kaldığını ve hamileliğini de Malatya'da kendi ailesinin yanında geçirdiğini, doğumun Ankara'da olacağına dair sözler verdiğini ancak yerine getirmediğini, bir seneden fazla süredir eve döneceğine dair erkeği oyaladığını, artık dönme niyetinin bulunmadığının anlaşıldığını, feragat edilen davadan sonra kadının ortak konuta dönmemek için bahaneler ürettiğini, verdiği sözleri tutmadığını, bu nedenle evlilik birliğinin ortak konutta devam ettirilemediğini, iş bu davanın bu sebeple açıldığını belirterek davanın kabulüne, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun yaşı gereği velâyetinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; erkeğin daha önce açtığı boşanma davasında da aynı vakıalara dayandığını ve davanın feragat nedeniyle reddedildiğini, kesin hüküm nedeniyle davanın reddini talep ettiklerini, erkeğin evlilik süresince sürekli ailesiyle iyi geçinme yönünde baskı yaptığını, sürekli kahvaltı ve yemeklerde ailesi ile birlikte vakit geçirmek istediğini, annesini ön planda tuttuğunu, bu nedenle taraflar arasında tartışma yaşandığını, tartışmaların hep erkeğin şartlarının kabulü halinde son bulduğunu, kadının ailesinin yanına yılda bir kere gitmesine izin verdiğini, maaş kartının erkeğin uhdesinde olmasını istediğini, kadının evi terk etmediğini aksine evden kovulduğunu, 05.06.2020 tarihinde yaşanan tartışmada kadının ailesine ait olan arabanın Malatya'ya götürüp geri getirmemesini bahane ettiğini, bu nedenle kadını evden kovduğunu, "gitmezsen sana hayatı zindan ederim" diyerek tehdit ettiğini, kadın ailesinin yanına gidince de boşanma davası açmak için adresini istediğini, kadının bunun üzerine tayinini istediğini, kadının doğumu ailesinin yanında yapmasının bir zorunluluk sonucu olduğunu, hamilelik nedeniyle uzun seyahatin yasaklandığını, ayrıca covit salgını nedeniyle de kadının da yolculuğu sakıncalı bulduğunu, erkeğin bunu kabul etmeyerek doğuma iki hafta kala kadını terk ettiğini, kadının doğuma yaklaşık 10 gün kala erkeğe doğumu haber verdiğini, erkeğin doğuma gelmediğini belirterek karşı davanın kabulüne, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk yararına aylık 2.000,00 TL tedbir ve 3.300,00 TL iştirak nafakasına, nafakanın ÜFE oranında artırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, kadının iş yeri değişikliği yaptığı ve erkeğin bundan öncesinde haberdar olduğuna dair somut bir emare bulunmadığı, erkeğin ise herhangi bir mazereti olmaksızın doğum sırasında kadının yanında olmadığı, tarafların eşit kusurlu olduğu gerekçesi ile asıl ve karşı davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile ortak çocuk arasında her ayın birinci ve üçüncü haftası Cumartesi günü saat 14.00'den aynı gün saat 18.00'e kadar, dini bayramların son günü saat 14.00'den 18.00'e kadar çocuğun annenin yanından alınıp annenin yanına bırakılması ve velâyeti anneye verilen ortak çocuğun eğitim ve sağlığı konusunda bulunduğu okul yada sağlık kuruluşu binasında idarenin belirleyeceği uygun yer ve süre içerisinde bir görevli yanında kişisel ilişki kurma kapsamında babasına bilgi edinme ve ziyaret hakkı verilmesi suretiyle kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk yararına aylık 1.000,00 TL tedbir nafakasına, kadının tazminat taleplerinin reddine, erkeğin tazminat talebi bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.... erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur tespitinin hatalı olduğunu, erkeğin kusurunun bulunmadığını, Mahkemenin ara karar ile kurduğu kişisel ilişkiyi nihai karar ile sınırlandırdığını, bu durumun çocuğun üstün yararına aykırı olduğunu, ayrıca kararın hüküm kısmının kişisel ilişkiyi düzenleyen bendinin sonunda tarafların söz konusu kişisel ilişkiyi onayladığının yazılı olduğunu ancak bu yönde bir onayın verilmediğini, çocuğun yaşı büyüdükçe kişisel ilişkinin artırılması gerekirken azaltılmasının hatalı olduğunu, çocuğun büyüyeceği göz önüne alınarak aşamalı şekilde baba yanında yatılı kalabilme imkanı da sunan bir kişisel ilişkinin düzenlenmesi gerektiğini, ayrıca çocuk ile görüntülü görüşme yönündeki talep hakkında bir karar verilmediğini, çocuk yararına hükmedilen tedbir nafakasının neye göre artırıldığının anlaşılamadığını ve fahiş olduğunu belirterek karşı davanın kabulü, kusur belirlemesi, kişisel ilişki sürelerinin azaltılması, ortak çocuk yararına hükmedilen tedbir nafakası yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.Davalı-davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; kadına yüklenen kusurun erkek tarafından daha önce açılıp feragat ile sonuçlanan boşanma davasına konu olduğunu, tayin durumundan sonra tarafların barıştığını, bu nedenle kadına bu kusurun yüklenemeyeceğini, asıl davanın reddi gerektiğini, kadına yüklenen kusura ilişkin tanık beyanlarının da duyuma dayalı olduğu ve yeterli beyanlarının alınmadığını, ortak çocuk yararına hükmedilen tedbir nafakasının miktarının düşük olduğunu ve iştirak nafakasına hükmedilmesi gerektiğini belirterek asıl davanın kabulü, kusur belirlemesi, ortak çocuk yararına hükmedilen tedbir nafakasının miktarı, iştirak nafakasına hükmedilmemesi yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, erkek tarafından Gölbaşı (Ankara) 2. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi'nin 2019/353 Esas sayılı dosyasında açılan boşanma davasında kadının 05.06.2019 tarihinde evi terk ederek, habersiz bir şekilde Elazığ Şehir Hastanesi'ne tayin aldırdığının iddia edildiği ancak erkek tarafından bu davadan feragat edildiği, bu nedenle kadına bu kusurun yüklenemeyeceği, her ne kadar erkek tarafından kadının ortak konuta dönmeyerek bahanelerle erkeği oyaladığı ve evlilik birliğini ortak konutta sürdürmediği iddia edilmiş ise de, kadının Elazığ Şehir Hastanesi'nde çalışıyor olması, hamilelik döneminde covid-19 tedbirlerinin bulunması, hamilelik döneminde risk grubunda bulunan kadının uzun mesafe yolculuk yapmasının dönemin şartları gereği kendisinden beklenemeyeceği, bu itibarla bu vakıanın da kadına kusur olarak yüklenmesinin mümkün olmadığı, erkeğe yüklenen kusurlu davranışın ise sabit olduğu, erkeğin tam kusurlu olduğu, kadının kusurunun bulunmaması nedeniyle erkeğin açtığı asıl davanın reddi gerektiği, ortak çocuk ile baba arasında ara kararla kurulan kişisel ilişkinin nihai kararla sınırlandırıldığı ancak sınırlandırmayı gerektirir herhangi bir sebep veya karara yansımış gerekçe bulunmadığı, ayrıca kişisel ilişkinin refakatçi eşliğinde yapılıp yapılmayacağı hususunda tereddüt oluşturacak şekilde hüküm kurulması da yerinde görülmediği, bu nedenlerle kişisel ilişki yönünden yeniden düzenleme yapılması gerektiği, velâyeti anneye verilen ortak çocuk yararına iştirak nafakasına hükmedilmesi gerektiği gerekçesi ile erkeğin kişisel ilişkiye yönelik istinaf isteniminin kısmen kabulüne, kadının kusur belirlemesi ve asıl davanın kabulüne yönelik istinaf isteminin kabulüne, kadının iştirak nafakasına hükmedilmemesine yönelik istinaf isteminin kısmen kabulüne, tarafların sair istinaf istemlerinin esastan reddine, kararın kusuru ilişkin gerekçesinin açıklandığı şekilde düzeltilmesine, ilgili bentlerin kaldırılarak yerlerine yeniden hüküm kurulmasına, erkek tarafından açılan asıl davanın reddine, ortak çocuk ile baba arasında her ayın birinci ve üçüncü Cumartesi ve Pazar günleri sabah saat 10:00'dan akşam saat 18:00'e kadar, dini bayramların ikinci günü ve babalar gününde aynı saatler arasında, babanın müşterek çocuğu yanına alması suretiyle kişisel ilişkinin tesis ve devamına, ortak çocuk yararına aylık 1.000,00TL iştirak nafakasına, nafakanın takip eden yıllarda TÜFE oranında artırılmasına verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.... erkek vekili katılma yolu ile temyiz dilekçesinde özetle; yapılan kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, kadının eve döneceğine söz vermesi üzerine önceki boşanma davasından feragat edildiğini ancak kadının 11 ay boyunca evine bir kez dahi gelmediğini, kadın affedilmiş sayılarak kadının ortak konutta kalma yükümlülüğünün görmezden gelinmiş olduğunu, erkeğe yüklenen kusurun ise sabit olmadığını, tarafların doğumdan 2 ay öncesinde evliliği sonlandırdıklarını, kadının davasını ispatlayamadığını, kadının biten evlilikte hangi yönden haklı bulunduğunun anlaşılamadığını, ortak çocuğun yaşı ve ayrı şehirlerde yaşadıkları dikkate alınarak yatılı olacak şekilde kişisel ilişki kurulması gerektiğini, ayrıca çocukla sesli ve görüntülü görüşme imkanının da tahsis edilmesi gerektiğini, istinaf yargılaması sonucunda aleyhe hükmedilen yargılama gideri ve vekâlet ücretinin haksız olduğunu belirterek asıl davanın reddi, kusur belirlemesi, kişisel ilişki ve aleyhe hükmedilen yargılama gideri ve vekâlet ücreti yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı-davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; ortak çocuğun yaşı nedeniyle İlk Derece Mahkemesince kurulan kişisel ilişkinin daha uygun olduğunu, ortak çocuk yararına aylık en az 2.500,00TL tedbir ve 5.000,00TL iştirak nafakasına hükmedilmesi gerektiğini ve nafakanın her yıl ÜFE oranında artırılması gerektiğini, istinaf yargılaması sonucunda erkeğin davasının reddine karar verilmesine rağmen erkek tarafından yatırılan harç ve yargılama giderleri ayrı ayrı ve bir arada toplanarak kadından alınmasına karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek kişisel ilişki, tedbir ve iştirak nafakalarının miktarı, nafakalara ÜFE oranında artırım yapılması, harç ve yargılama gideri yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlikte kusurun kimden kaynaklandığı, kusur belirlemesinin yerinde olup olmadığı, asıl davanın reddinin dosya kapsamına uygun olup olmadığı, ortak çocuk yararına hükmedilen tedbir ve iştirak nafakalarının miktarlarının dosya kapsamı ve hakkaniyete uygun olup olmadığı, artırım talebi, baba ile ortak çocuk arasında kurulan kişisel ilişkinin çocuğun üstün yararına ve dosya kapsamına uygun olup olmadığı, yargılama giderleri, harçlar ile erkek aleyhine hükmedilen vekâlet ücretinin dosyaya uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 323 üncü maddesi, 330 uncu maddesi. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 323 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre taraf vekillerinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. ... erkek vekilinin temyizi yönünden;
Kişisel ilişki düzenlenirken, çocuğun üstün yararının yanında analık ve babalık duygularının tatmin edilmesine ve geliştirilmesine de özen gösterilmelidir. Dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler ile velâyeti anneye bırakılan 28.05.2020 doğumlu ortak çocuk İbrahim'in yaşı itibariyle, babasının sevgi ve ilgisine de muhtaç olduğu dikkate alındığında, çocuk ile baba arasında kurulan kişisel ilişki babalık duygularını tatmin etmekten uzak ve yetersiz olup çocuk ile baba arasında yatılı kişisel ilişki tesis edilmemesi doğru olmayıp bozmayı gerektirir. Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.
3. Davalı-davacı kadın vekilinin temyizi yönünden;
... kadın vekili karşı dava dilekçesinde iştirak nafakasının yıllık ÜFE oranında artırılmasına karar verilmesini talep etmiş olup Bölge Adliye Mahkemesince hükmedilen iştirak nafakasına yıllık TÜFE oranında artırım uygulanmıştır. Hâkim tarafların talepleri ile bağlı olup talepten fazlasına veya başka bir şeye hükmedemez. Yerleşik Yargıtay içtihatları nafaka alacaklarına ileriki yıllarda üretici tiyet endeksi (ÜFE) oranında artış yapılması yönündedir. ... kadın tarafından da ÜFE oranında artış talep edildiğine göre Bölge Adliye Mahkemesince iştirak nafakasına ileriki yıllar için TÜFE artışı uygulanması doğru görülmemiştir. Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Taraf vekillerinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine,
2.... erkek vekilinin temyizi yönünden;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının (B) bendinin 2 numaralı fıkrasının hükümden tamamen çıkarılmasına, yerine "Tarafların müşterek çocuğu İbrahim'in her ayın 1 ve 3. Cumartesi günü sabah saat 10.00'dan Pazar akşam saat 18.00'e kadar, dini bayramların 2. günü sabah saat 10.00'dan 3. günü saat 18.00'e kadar, babalar günü sabah saat 10.00'dan akşam saat 18.00'e kadar, her yıl 1 Temmuz sabah saat 10.00'dan 15 Temmuz akşam saat 18.00'e kadar baba ile kişisel ilişki tesisine" ifadesinin yazılması suretiyle temyize konu kararın DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
3.Davalı-davacı kadın vekilinin temyizi yönünden;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının (B) bendinin 3 numaralı fıkrasında geçen "TÜFE" ifadesinin hükümden çıkarılmasına, yerine "ÜFE" ifadesinin yazılması suretiyle temyize konu kararın DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgililere iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
16.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.