"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1889 E., 2023/160 K.
...
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Gebze 4. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2020/271 E., 2021/569 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile boşanma ve fer'îlerine, ziynet eşyalarının iadesi talebi yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Kararın davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde; davalının müvekkiline kötü söylemelerde bulunduğunu, darp ettiğini, aldattığını, tehdit ettiğini, müvekkilinin ablasına "Çok güzelsin, senden hoşlanıyorum" şeklinde mesajlar attığını, yine müvekkilinin iş arkadaşına sosyal medyadan benzer içerikli mesajlar attığını, davalının beyanlarının doğru olmadığını ve kabul etmediklerini, davalının aile yaşamına aykırı tutum ve davranışları nedeniyle ortak hayatın çekilmez hale geldiğini ve evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını beyanla tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesine, çocuk lehine aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili lehine aylık 1.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 10.000,00 TL maddî, 20.000,00 TL manevî tazminata, ziynet eşyalarının iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek cevap dilekçesinde; davacının iddialarının asılsız ve gerçek dışı olduğunu, evliliklerinde bir sorunun bulunmadığını, yanlışlarından dolayı pişman olduğunu ve davacıdan özür dilediğini, ancak davacının ev eşyalarını da alarak evden kendisinin ayrıldığını, davacı çalıştığı için ortak çocuğa bakıcının baktığını, eşini sevdiğini ve boşanmak istemediğini beyanla davanın reddine, aksi halde ortak çocuğun velâyetinin kendisine verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalının başka kadınlarla görüştüğü, güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu, davacıya fiziksel şiddet uyguladığı, salak, geri zekalı şeklinde sözler söylediği, davalının ise davaya cevap dilekçesinde tanık deliline dayanmadığından tanıklarının dinlenmediği, davalı, davacının eşyalarını alarak evi terk ettiğini iddia etmiş ise de; davacı tanıklarının, davalının isteği üzerine tarafların ev değiştirdiğini ancak davalının taşınılan eve gelmediğini beyan ettikleri gibi, davalının güven sarsıcı davranışları, fiziksel ve sözel şiddet uygulaması karşısında, davacının evden ayrılmasının haklı olduğu ve kusur olarak yüklenemeyeceği, davacının kusurunun bulunmadığı, bu olaylara göre evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davalının tam kusurlu olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin davacı anneye verilmesine, çocuk ile davalı baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, çocuk lehine aylık 500,00 TL tedbir nafakasının kararın kesinleşmesine kadar devamına, kararın kesinleşmesinden itibaren aylık 700,00 TL iştirak nafakasına, davacının tedbir ve yoksulluk nafakası taleplerinin ayrı ayrı reddine, davacı lehine 8.000,00 TL manevî ve 10.000,00 TL maddî tazminata, davacının ziynet eşyasının aynen iadesi talebi yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı erkek vekili, davaya cevap dilkeçesinde "her türlü yasal delil" ifadesi ile tanık deliline dayanıldığı halde, tanık dinletme taleplerinin reddedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, tanıkların soyut beyanları ve elverişli olmayan bilirkişi raporu ile hüküm kurulduğunu, velâyet düzenlemesinin hatalı olduğunu, iştirak nafakası ile maddî ve manevî tazminat kararlarına ititraz ettiklerini, miktarlarının yüksek olduğunu, müvekkilinin ödeyecek ekonomik gücü olmadığını, miktarlarının azaltılması gerektiğini, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; davanın kabulü, kusur belirlemesi, velâyet düzenlemesi, ortak çocuk lehine hükmedilen tedbir ve iştirak nafakası ile davacı lehine hükmedilen maddî, manevî taminat ve miktarları yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı vekili tarafından cevap dilekçesinde bildirilen "her türlü yasal delil" ibaresinin tanık delilini içermesine rağmen, tanık dinletme taleplerinin reddinin hukuka aykırı olduğu ve müvekkilinin hukuki dinlenilme hakkının zedelendiği yönünde istinaf başvurusunda bulunulmuş ise de, davalının cevap dilekçesinde açıkça tanık deliline dayanmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin tanık dinletme talebinin reddine karar verilmesinde usul ve esas yönünden herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığı, ortak çocuğun yaşı,davacı anne ile birlikte yaşaması ve sosyal inceleme raporu esas alınarak velâyetinin anneye verilmesinde usul ve esas yönünden herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığı, velâyet düzenlemesinde esas alınan sosyal inceleme raporlarının taraflarla bire bir görüşme ve ikametlerinde inceleme yapılmak suretiyle hazırlandığı, hükme esas alınmasında herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığı, tarafların tespit olunan ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalının tam kusurlu oluşu, evlilikte geçen süre, paranın satın alma gücü ve hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında boşanmakla en azından davalı eşin maddî desteğinden yoksun kalacağı ve davalının kusurlu davranışları neticesinde kişilik haklarının zedelendiği anlaşılan davacı lehine maddî ve manevî tazminata hükmedilmesinde usul ve esas yönünden herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığı gibi miktarlarının yerinde olduğu, tarafların tespit olunan ekonomik ve sosyal durumları, çocuğun yaşı ve ihtiyaçları, paranın satın alma gücü ve hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında velâyeti anneye verilen çocuk lehine hükmedilen iştirak nafakası miktarının yerinde olduğu gerekçesi ile davalı erkek vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı erkek vekili, davaya cevap dilkeçesinde "her türlü yasal delil" ifadesi ile tanık deliline dayanıldığı halde, tanık dinletme taleplerinin reddedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, tanıkların soyut beyanları ve elverişli olmayan bilirkişi raporu ile hüküm kurulduğunu, velâyet düzenlemesinin hatalı olduğunu, iştirak nafakası ile maddî ve manevî tazminat kararlarına ititraz ettiklerini, miktarlarının yüksek olduğunu, müvekkilinin ödeyecek ekonomik gücü olmadığını, miktarlarının azaltılması gerektiğini, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; davanın kabulü, kusur belirlemesi, velâyet düzenlemesi, ortak çocuk lehine hükmedilen tedbir ve iştirak nafakası ile davacı lehine hükmedilen maddî, manevî taminat ve miktarları kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı kadın tarafından açılan boşanma davasında davalı erkeğin tanık deliline dayanıp dayanmadığı, tanıklarının dinlenilmemesinin usul ve kanuna uygun olup olmadığı, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte davalı erkekten kaynaklanan bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, kusur belirlemesinin yerinde olup olmadığı, velâyet düzenlemesinin uygun olup olmadığı, ortak çocuk lehine hükmedilen tedbir ve iştirak nafakası ile davacı kadın lehine hükmedilen maddî, manevî taminat verilmesi şartlarının oluşup oluşmadığı, miktarlarının yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesi, 182 nci, 327 nci, 328 inci ve 330 uncu maddesi, 336 ncı maddesi; 6100 sayılı Kanun'un 129 uncu maddesi, 190 ıncı maddesi, 194 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanun'nun 50 nci ve 51 inci maddesi
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
13.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
...
...