"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/49 E., 2023/31 K.
DAVA TARİHİ : 07.12.2018
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 18. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2018/1077 E., 2020/446 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlere karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümlerini kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı erkek vekili dava dilekçesinde; tarafların birbirlerini severek evlendiklerini, müvekkilinin 2.evliliği davalının 3. evliliği olduğunu, evliliğin ilk bir kaç ayında hiç bir sorun olmadığını, ilerleyen zamanlarda davalının müvekkilinin annesine saygısızca davranışlarının olduğunu, müvekkilinin bu durumdan rahatsız olduğunu belirtmesine rağmen davalının davranışlarına devam ettiğini, tarafların tüp bebek tedavisi için hastaneye gitmeye ve muayeneye başladıklarını, ancak sorunların bitmediğini, eşinin müvekkiline her fırsatta bağırdığını, davalının müvekkilinin annesine hakaret ettiğini, müvekkiline ailesine gitmesini istemediğini söylediğini, müvekkili bunu kabul etmeyince davalının bütün tutumumun tamamen değiştiğini, müvekkilinin tüp bebek tedavisinde eşine hep destek olduğunu, davalının evlenmeden önce edindiği malları için müvekkilinden noterden feragatname imzalamasını istediğini, müvekkili kabul etmeyince evden kovduğunu, evlilik birliği içerisinde davalının Afyonkarahisarda yaptırılan ev için müvekkilinin postane yoluyla 27.500,00 TL gönderdiğini, bu paranın yarısının müvekkiline ait olduğunu, evlilik birliğinin fiilen bittiğini, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, lehine 10.000,00 TL maddî, 15.000,00 TL manevî tazminata, müvekkili için aylık 5.000,00 TL tedbir/yoksulluk nafakasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı kadın vekili cevap dilekçesinde; iki aydır ayrı yaşadıklarını, müşterek malları olmadığını, müvekkilinin davacının annesi ile sorun yaşadığının doğru olduğunu, davacının annesinin evlenmeden önce müvekkilini istemediğini davacıya açıkça söylediğini, davacının annesinin müvekkiline hakaret edip aşağıladığını, ancak davacının müvekkiline bunu sorun etmemesini evlendikten sonra annesi ile görüşmeyeceklerini söylediğini, ancak davacının sözünde durmadığını, evlendikten sonra her hafta müvekkilini annesine götürdüğünü, annesinin müvekkiline hakaret ve aşağılayıcı muamele yaptığını, en son 2018 yılı Eylül ayında kurban bayramı ziyaretinde gidildiğinde davacının annesinin müvekkiline bağırıp saldırdığını, hakaret ettiğini, bir buçuk ay önce davacının evi terk ettiğini, müvekkilinin aramasına rağmen davacının telefonu açmadığını, müvekkilinin eşi ile konuşmak için gittiğinde davacının annesinin saldırıp hakaret ettiğini, davacının annesine yapma bile demediğini, davacının annesinin kuklası olduğunu, tüp bebek tedavisinin müvekkilinin sağlığını bozduğunu, 20.000,00 TL hastane masrafı yaptığını, ancak davacının soğuduğunu söyleyerek çocuk istemediğini, davanın dayanaksız olduğunu, davanın reddine karar verilmesini, 2.000,00 TL tedbir nafakasına, 30.000,00 TL maddî tazminat, 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kadının erkeğin annesine şizofrensin dediği ve hakaret ettiği, diğer iddialar yönünden görgüye dayalı tanık beyanının veya başkaca somut delilin bulunmadığı, erkeğin ise erkeğin ailesinin davalı kadını istemediğine dair görgüye dayalı beyanların bulunduğu, ayrıca erkeğin aşağılayıcı konuşmalarına dair yine erkeğin "bir daha seni başkalarının yanında rencide etmeyeceğim" şeklinde whatsapp konuşmalarının bulunduğu bu yönüyle erkeğin aşağılayıcı konuşmalar içerisinde bulunduğu hususunda ikrarının bulunduğu, erkeğin ailesinin kadını başkalarının yanında rencide edici konuşmalar içerisinde bulunduğuna dair de görgüye dayalı tanık anlatımlarının bulunduğu, evlilik birliğinde gelinen noktada her iki tarafın kusurlu davranışlarının bulunduğu ancak erkeğin ailesinin davranışlarına engel olma yönünde bir çabasının olmadığı, evi terk ettiği ve kendisinin de rencide edici konuşmaları bulunduğu görülmekle daha ağır kusurlu bulunduğu gerekçesi ile davanın kabulüne, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin ikinci fıkrası gereği boşanmalarına, erkeğin daha ağır kusurlu bulunması nedeniyle tazminat ve nafaka taleplerinin reddine, kadın için aylık 200,00 TL yoksulluk nafakası ile 10.000,00 TL maddî, 10.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde; davalının maddî durumunun iyi olduğunu, bu nedenle davalı lehine tedbir ve yoksulluk nafakasına karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, davalı lehine maddî ve manevî tazminata karar verilmesinin doğru olmadığını, müvekkili lehine maddî ve manevî tazminata karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek kusur belirlemesi, kadın lehine hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat, davacının maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddi yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.Davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde; müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, davacının müvekkiline maddî ve manevî zararı olduğunu, işyerinin kapanması nedeniyle müvekkilinin şu an işsiz olduğunu, müvekkiline bağlanan yoksulluk nafakasının yetersiz olduğunu ve tüp bebek tedavisi nedeniyle yapılan 20.000,00 TL borcun müştereken ödenmesi talebi hakkında bir hüküm kurulmadığını ileri sürerek maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakası miktarları yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kararın boşanma kısmı istinaf konusu yapılmadığından boşanma hükmü kesinleştiği, yapılan inceleme sonucu; kadının kayınvalidesine, "şizofrensin, sana rapor aldıracağım" diyerek hakaret ettiği, erkeğin annesinin kadına "dul kadın, çocuklu kadın, benim oğluma layık değilsin" diyerek aşağıladığı, hakaret ettiği, davalıyı istemediğini söylediği, davacının bu duruma sessiz kaldığı, davacının birlikte karar vererek başladıkları tüp bebek tedavisini sonrasında istemediğini söylediği ve müşterek evi terk ettiği, evlilik birliğinin sona ermesinde erkeğin ağır kusurlu, kadının az kusurlu olduğu, tarafların kusur tespitine ilişkin istinaf talebinin kısmen kabulü ile taraflara yüklenen kusur oranları değişmediğinden gerçekleşen kusurlu davranışlar yönünden İlk Derece Mahkemesi karar gerekçesinin düzeltilmesine karar vermek gerektiği, davalı kadın lehine tedbir nafakasına karar verilmesi ve miktarının hakkaniyete uygun olduğu, davalının cevap dilekçesinde yoksulluk nafakası talebi bulunmamasına rağmen, davalı lehine yoksulluk nafakasına karar verilmesi hukuka aykırı olduğu, tarafların kusur dereceleri, ekonomik ve sosyal durumları, davalı kadının boşanma yüzünden mevcut veya beklenen menfaatlerinin zedelenmesi, kişilik haklarının ihlal edilmesi karşısında davalı kadın lehine maddî ve manevî tazminata karar verilmesinde bir yanlışlık bulunmadığı, ancak miktarları hakkaniyet gereğince az olduğu gerekçesi ile tarafların kusur belirlemesi, erkeğin yoksulluk nafakası, kadının tazminatların miktarları yönlerinden istinaf başvurularının kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili bentlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle kusur gerekçesinin düzeltilmesine, kadının yoksulluk nafakası talebi olmadığından karar verilmesine yer olmadığına, kadın için 30.000,00 TL maddî ve 20.000,00 TL manevî tazminata ve davalının boşanmanın eki niteliğinde olmayan alacak davasına yönelik istinaf talebinin de kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm kısmına "davalının tüp bebek tedavisi nedeniyle yapılan 20.000,00 TL borcun müştereken ödenmesi talebi hakkında usulüne uygun şekilde harcı yatırılarak açılmış bir dava bulunmadığından karar verilmesine yer olmadığına" bendinin eklenmesine karar verilmiş, tarafların sair istinaf taleplerinin ise 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde; istinaf başvuru dilekçesini tekrarla; kusur belirlemesi, kadın için hükmedilen tedbir nafakası ve tazminatlar ile kendisinin reddedilen tazminat talepleri yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadın yararına tedbir nafakası ile maddî ve manevî tazminata hükmedilme koşulları oluşup oluşmadığı ve miktarları ile erkeğin reddedilen tazminat talepleri noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
08.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.