Logo

2. Hukuk Dairesi2023/3320 E. 2024/562 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında erkeğin kusuru, kadın yararına hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddi tazminatın miktarının uygunluğu uyuşmazlık konusudur.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, deliller ve uygulanması gereken hukuk kuralları dikkate alınarak, davalı erkek vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü bozma nedenlerinin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı değerlendirilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

...

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/2310 E., 2022/1915 K.

DAVA TARİHİ : 04.10.2018

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm tesisi

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 10. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2018/868 E., 2020/176 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince erkek vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, kadın vekilinin istinaf başvurusunun kısmen esastan reddi ve kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükümlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava dilekçesinde; erkeğin kadına ve ortak çocuğa sürekli maddî ve manevî şiddette bulunduğunu, çoğu kez bunu alkol alarak gerçekleştirdiğini, erkeğin 2002-2009 yılları arasında Azerbaycan'da bulunduğunu, döndükten sonra erkeğin Artvin'e yerleştiğini, kadının ve ortak çocuğun ise İstanbul'da kaldığını, kadının erkeğin Azerbaycan'da iken başka bir kadın ile ilişkisi olduğunu ve bu kadından 2014 doğumlu bir kızının olduğunu öğrendiğini, kadının bu durumu erkeğin ortak çocuğa anlatması ile öğrendiğini, bunun üzerine çıkan tartışmada erkeğin kadına ve ortak çocuğa fiziksel şiddet uyguladığını, kadının ve ailesinin yanına tarafların birlikte yaşadıkları yazlık eve bu kadını ve çocuğu getirdiğini, bu durumu kabul ettirmek için büyük bir çaba sarf ettiğini, kadın ve ortak çocuk bu durumu kabul etmeyince fiziksel şiddette bulunduğunu, erkeğin bu kadın ile yaşamaya başladığını, kadına ve ortak çocuğa yaptığı ödemeleri kestiğini, erkeğin alkol ve kumar alışkanlığı olduğunu, kadının ailesine düşmanca davrandığını belirterek davanın kabulüne, 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, kadın yararına 15.000,00 TL tedbir ve 30.000,00 TL yoksulluk nafakasına, 500.000,00 TL maddî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde; davayı boşanma yönünden kabul ettiklerini ancak fer'i talepleri kabul etmediklerini, dava dilekçesinde geçen erkeğin Azerbaycanlı Anna isimli kadınla evlilik dışı ilişkiden çocuğu olduğu ifadesinin doğru olduğunu, bu durumu erkeğin kadına ve ortak çocuğa yaklaşık 3,5 yıl önce söylediğini, kadının durumu kabullenip birlikte yaşama devam ettiğini, hatta 2017 yılında Anna ile erkeğin ülkeye dönüş için uçak biletlerinin davacı kadın tarafından alındığını, ayrıca 2018 yılında Anna ve erkeğin bu kişiden olan çocuğu Altınoluk'ta tatilde iken kadın ve ortak çocuğun da Altınoluk'ta başka bir evde tatil yaptıklarını, evlilik dışı çocuğun doğum gününün davacı kadının da bizzat bulunduğu ortamda kutlandığını, taraflar Artvin'de otururken kadının isteği üzerine İstanbul'da yeni ev kiraladıklarını, burada yaşarken ortak çocuğun sürekli bilgisayar oynaması nedeniyle erkek ve ortak çocuk arasında çıkan tartışmada oğlundan duymak istemediği cümleler duyması üzerine erkeğin evden ayrılıp Artvin'e geçici süreliğine geldiğini, kadının da erkeğe "bir daha bu eve gelme" dediğini, tarafların ayrı yaşamasının bu şekilde gerçekleştiğini, dava dilekçesinde geçen diğer iddiaların asılsız olduğunu belirterek tarafların boşanmalarına, kadının fer'î taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kadının tanık beyanlarında erkeğin evlilik dışı ilişkisi ve bu ilişkiden bir çocuğunun olduğu, 2016 yılı yaz tatilinde bu bayanı ve çocuğunu tatile getirdiği, onların yanına gidip geldiği, bir seferinde erkek alkol aldıktan sonra taraflar arasında tartışma çıktığı ve araya girmeseler erkeğin kadını döveceği, erkeğin alkol alışkanlığı olduğu, sözel şiddet uyguladığı belirtilmiş olup erkeğin tanık beyanlarında ise erkeğin alkol aldığını ancak alışkanlık düzeyinde olmadığı, erkeğin Azerbaycanlı bir kadından çocuğunun olduğunu kadına söylerken duyduklarını belirttikleri, taraflar arasında şiddetli geçimsizliğin bulunduğuna yönelik kadının iddialarının ve bu yöndeki maddî olguların görgüye dayalı, somut ve tutarlı kabul edilen tanık ifadeleri ve dosyaya sunulan bir takım mesaj ve görüşme kayıtları içeriği ile de doğrulanarak kanıtlandığı, erkeğin tam kusurlu olduğu, kusur durumu ve tarafların yapılan ekonomik ve sosyal durum araştırmalarına göre kadın yararına kadın yararına tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerektiği, ayrıca eşinin desteğini yitirerek evlilikten beklenen ve mevcut maddî menfaatlerinin boşanma nedeniyle zarar göreceği belirlendiğinden kadın yararına maddî tazminata hükmedilmesi gerektiği gerekçesi ile davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, kadın yararına karar tarihine kadar aylık1.000,00 TL, karar tarihinden itibaren ise aylık 6.000,00 TL tedbir nafakası ile aylık 6.000,00 TL yoksulluk nafakasına, 65.000,00 TL maddî tazminata karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; erkeğin maddî durumuna göre çok az miktarda nafaka ve tazminata karar verildiğini belirterek hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî tazminatın miktarı yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kadının erkeğin başka bir kadından çocuğu olduğunu çok önceden bildiğini ve evliliğe devam ettiğini, bu nedenle buna ilişkin bir kusurun yüklenemeyeceğini, diğer iddiaların ise asılsız olduğunu, erkeğin kusurunun bulunmadığını, kadın yararına hükmedilen maddî tazminatın haksız olduğunu, erkeğin artık sadece emekli maaşı alabildiğini, kira gelirlerinin kamulaştırma sahası içinde kalması nedeniyle kalktığını, ayrıca erkeğin kredi borcu bulunduğunu, hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakalarının haksız olduğunu, kadının yoksulluk nafakası talebinde bulunmadığını, iştirak nafakası talebinde bulunduğunu, tarafların ortak çocuğunun ergin olduğunu, bu nedenle iştirak nafakasına da hükmedilemeyeceğini, ayrıca kadının vekilinin kadının çalıştığını belirttiğini, güncel SGK kaydının getirilmediğini belirterek kusur belirlemesi, hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî tazminat yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kusur durumu, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, yaş ve evlilik süresine göre kadın lehine yoksulluk nafakası miktarının az olduğu, yine kadının mevcut veya beklenen menfaatlerinin boşanma yüzünden zedelenmesi, en azından eşinin desteğinden mahrum kalacak olması nedeniyle kadın lehine hükmedilen maddî tazminat miktarının az olduğu gerekçesi ile kadının yoksulluk nafakası ile maddî tazminatın miktarına yönelik istinaf talebinin kabulüne, kararın hüküm kısmının ilgili bentlerinin kaldırılmasına, yerlerine yeniden hüküm kurulmasına, kadın yararına aylık 10.000,00 TL yoksulluk nafakası ile 200.000,00 TL maddî tazminata, erkeğin tüm, kadının sair istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; boşanma kararını kabul ettiklerini ancak fer'î taleplerin reddi gerektiğini, erkeğin istinaf taleplerinin kararda hiç değerlendirilmediğini, kadının erkeğin başka bir kadından çocuğu olduğunu çok önceden bildiğini ve evliliğe devam ettiğini, bu nedenle buna ilişkin bir kusurun yüklenemeyeceğini, diğer iddiaların ise asılsız olduğunu, erkeğin kusurunun bulunmadığını, kadın yararına hükmedilen maddî tazminatın haksız olduğunu, erkeğin artık sadece emekli maaşı alabildiğini, kira gelirlerinin kamulaştırma sahası içinde kalması nedeniyle kalktığını, ayrıca erkeğin kredi borcu bulunduğunu, hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakalarının haksız olduğunu, kadının yoksulluk nafakası talebinde bulunmadığını, iştirak nafakası talebinde bulunduğunu, tarafların ortak çocuğunun ergin olduğunu, bu nedenle iştirak nafakasına da hükmedilemeyeceğini, ayrıca kadının vekilinin kadının çalıştığını belirttiğini, güncel SGK kaydının getirilmediğini belirterek kusur belirlemesi, hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî tazminat yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikteki geçimsizlikte kusurun kimden kaynaklandığı, kadın yararına tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî tazminat verilme şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, şartları var ise miktarlarının dosya kapsamı ve hakkaniyete uygun olup olmadığı toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

06.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.