Logo

2. Hukuk Dairesi2023/3536 E. 2023/3250 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle açılan boşanma davasında, davalı kadının davaya cevap vermemesi sebebiyle kusur belirlemesi yapılıp yapılmayacağı ve daha önceki boşanma davasında kesinleşen kusur tespitinin dikkate alınıp alınmayacağı hususunda yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı kadının, daha önceki boşanma davasında kusursuz olduğunun tespit edilmiş ve kesinleşmiş olmasına rağmen, mevcut davaya cevap vermemesi nedeniyle kusurunun değerlendirilmemesinin hatalı olduğu yönündeki temyiz itirazlarının reddine ve yerel mahkemenin direnme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

...

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi

SAYISI : 2022/22 E., 2022/81 K.

DAVA TARİHİ : 06.06.2018

KARAR : Direnme

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen boşanma davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozma ilamına karşı direnme kararı verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesinin direnme kararı davalı kadın tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; 2011 yılında açılan boşanma davasının reddedildiğini, 11.06.2014 tarihinde kararın kesinleştiğini, tarafların verilen karar tarihinden beri bir araya gelmediklerini, ortak çocukların da davacı babalarının yanında kaldığını, davalı annenin çocukları arayıp sormadığını iddia ederek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin son fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin davacı babaya verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı kadın dava dilekçesinin usule uygun tebliğine rağmen davaya süresinde cevap vermemiş, ön inceleme duruşmasında boşanmak istemediğini beyan etmiş, tahkikat aşamasında dosyaya sunduğu 17.10.2019 tarihli dilekçe ile 5.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 17.10.2019 tarihli ve 2018/1038 Esas, 2019/776 Karar sayılı kararıyla; tarafların ... 9. Aile Mahkemesinin 2014/199 Esas 2014/473 Karar sayı dosyası ile boşanma davası açtıkları, davanın reddedildiği, 11.06.2014 tarihinde kararın kesinleştiği, gerek taraf beyanları gerekse ortak çocukların mahkemede dinlenen beyanları dikkate alındığında annenin 2014 yılından itibaren çocuklarını görmediği tarafların 11.06.2014 tarihinden itibaren bir araya hiç gelmedikleri, ortak yaşantılarının sürmediği gerekçesi ile davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun`un 166 ncı maddesinin son fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin davacı babaya verilmesine, davalı anne ile kişisel ilişki kurulmasına, dava tarihinden itibaren aylık 500,00 TL tedbir, kararın kesinleşmesinden sonra yoksulluk nafakasının davacı erkekten alınarak davalı kadına verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 22.11.2021 tarihli ve 2020/25 Esas, 2021/1834 Karar sayılı kararıyla; davacı erkek tarafından evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı 25.05.2011 tarihinde açılan boşanma davasının ... 9 Aile Mahkemesi'nin 2011/636 Esas, 2012/931 Karar sayılı ilamı ile reddine karar verildiği, boşanma davasının reddi yönünden ilamın 04.02.2014 tarihinde kesinleştiği, eldeki dava, yasada öngörülen üç yıllık süreden sonra 06.06.2018 tarihinde açıldığı, tarafların boşanma davasının reddinin kesinleşmesinden itibaren bir araya gelmedikleri, ortak hayatın yeniden kurulamadığı, 4721 sayılı Kanun`un 166 ncı maddesinin son fıkrası koşullarının oluştuğu, İlk Derece Mahkemesi tarafından boşanmaya karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı, kusur durumunun belirlenmesi, boşanmanın ferileri yönünden önemli ise de, davalının iş bu davada cevap dilekçesi vermediği, bu durumda usulüne uygun süresinde boşanmanın ferilerine ilişkin talep bulunmadığından kusur belirlemesi yapılmamasında da bir isabetsizlik bulunmadığı, boşanmanın ferilerine ilişkin açılacak davada, eylemli ayrılık hukuki sebebine dayalı boşanma dosyası ile buna dayanak teşkil eden dosyanın değerlendirilmesinin mümkün olduğunun anlaşılmasına göre, İlk Derece Mahkemesince verilen kararın isabetli olduğu, tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek dava tarihinden geçerli olmak üzere davalı kadın yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekmekte olup hükmedilen tedbir nafakası miktarının isabetli olduğu, ortak çocuklar Yasemin, ... ve Yeşim'in halen babalarıyla birlikte yaşadıkları, bulundukları ortama alıştıkları, İlk Derece Mahkemesince ortak çocukların görüşlerine başvurulduğu, ortak çocukların velâyetlerinin babalarına verilmesini talep ettikleri, çocukların baba yanında kalmasının bedeni, fikri, ahlaki gelişimlerine engel olacağı yönünde bir delil de bulunmadığı, çocukların üstün yararı gereğince velâyetlerinin babalarına verilmesi gerektiği, İlk Derece Mahkemesince bu hususta verilen kararın isabetli olduğu, davalının süresinde usulüne uygun olarak yoksulluk nafakası talebi bulunmadığından, davalının yoksulluk nafakası talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değil ise de istinaf edenin sıfatına göre kaldırma sebebi yapılmadığı, bu durumda yoksulluk nafakasının miktarının isabetli olduğu, İlk Derece Mahkemesince davacının davası kabul edildiğine göre, davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesinde ve kendisini vekil ile temsil ettiren davacı lehine vekâlet ücretine hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçeleri ile davalı kadının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 17.03.2022 tarihli 2022/455 Esas, 2022/2588 Karar sayılı kararı ile; yapılan yargılama ve toplanan delillerden, taraflar arasında daha önce görülen ve eldeki davaya dayanak teşkil eden boşanma davasının, davalı kadının kusurunun ispatlanamadığı, davacı erkeğin ise sadakatsiz olduğu ve başka kadınla yaşaması nedeniyle tam kusurlu olduğu gerekçesiyle reddedilip kesinleştiği, bu tarihten sonra tarafların bir araya gelmedikleri, fiili ayrılık döneminde gerek davalı kadına gerekse davacı erkeğe kusur olarak yüklenebilecek bir olayın varlığının ispatlanamadığı, ancak 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin son fıkrasına dayanak teşkil eden ve retle sonuçlanan dosyaya göre davacı erkeğin boşanmaya neden olan olaylarda tam kusurlu, kadının kusursuz olduğu, hal böyle iken, eldeki davada kadının cevap dilekçesi sunmadığından bahisle, erkeğe kusur atfedilmemesinin usul ve kanuna aykırı olduğu gerekçesi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerin ise onanmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Verilen Direnme Kararı

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; bozma kararı sonrası yeniden yapılan yargılama neticesinde tarafların boşanma davasının reddinin kesinleşmesinden itibaren bir araya gelmedikleri, ortak hayatın yeniden kurulamadığı, 4721 sayılı Kanun`un 166 ncı maddesinin son fıkrası koşullarının oluştuğu, boşanmaya karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı, yine kusur durumunun belirlenmesi, boşanmanın ferileri yönünden önemli ise de, davalının iş bu davada cevap dilekçesi vermediği, bu durumda usulüne uygun süresinde boşanmanın ferilerine ilişkin talep bulunmadığından kusur belirlemesi yapılmamasında da bir isabetsizlik bulunmadığı, boşanmanın ferilerine ilişkin açılacak davada, eylemli ayrılık hukuki sebebine dayalı boşanma dosyası ile buna dayanak teşkil eden dosyanın değerlendirilmesinin mümkün olduğu gerekçesi ile önceki kararda direnilmesine, davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun`un 166 ncı maddesinin son fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuklar Yasemin ve ...`un ... olduğundan velâyet hususunda karar verilmesine yer olmadığına, Yeşim`in velâyetinin davacı babaya verilmesine, davalı anne ile kişisel ilişki kurulmasına, dava tarihinden karar tarihine kadar aylık 500,00 TL tedbir nafakası, karar tarihinden itibaren aylık 750,00 TL tedbir nafakasının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, kararın kesinleşmesinden itibaren hükmedilen nafakanın yoksulluk nafakası olarak devamına karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen direnme kararına karşı süresi içinde davalı kadın temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı kadın; mevcut davaya dayanak teşkil eden davada kusurunun ispatlanmadığı, davacı erkeğin ise sadakatsiz olduğu gerekçesi ile tam kusurlu olduğu gerekçesi ile reddedilip kesinleştiği, buna rağmen direnme kararında cevap dilekçesi sunulmadığı gerekçesi ile erkeğe kusur atfedilmemesinin hatalı olduğunu belirterek direnme kararının bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davalı kadının davaya cevap vermemesi nedeni ile 4721 sayılı Kanun`un 166 ncı maddesinin son fıkrası uyarınca açılan boşanma davasında kusur belirlemesi yapılıp yapılmayacağı, dayanak davada kesinleşen kusur tespitinin kusur belirlemesinde esas alınıp alınamayacağı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Kanun`un 166 ncı maddesinin son fıkrası

3. Değerlendirme

1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere, delillerin takdirinde hata görülmemesine ve özellikle tedbir ve yoksulluk nafakasına ilişkin hükümlerine yönelik davacı tarafça temyiz talebinde bulunulmadığının anlaşılmasına göre usul ve kanuna uygun olup davalı kadın vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeple

Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası ve 373 üncü maddesinin beşinci fıkraları uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

15.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.