Logo

2. Hukuk Dairesi2023/3642 E. 2024/312 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede geçimsizlik olup olmadığı, kusurun kimde olduğu, yoksulluk ve iştirak nafakası ile tazminat miktarlarının tespiti.

Gerekçe ve Sonuç: Yerel mahkemenin, erkeğin tutarsız davranışları, çocuklara şiddet uygulaması, eşine ve çocuklarına karşı yükümlülüklerini ihlal etmesi nedeniyle tam kusurlu olduğuna dair değerlendirmesinde ve buna bağlı olarak hükmettiği boşanma, velayet, nafaka ve tazminat konularında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gözetilerek istinaf kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

...

MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/351 E., 2023/347 K.

DAVA TARİHİ : 01.12.2020

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Sorgun 2. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

SAYISI : 2020/410 E., 2022/596 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlere karar verilmiştir.

Kararın davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın dava dilekçesinde; erkeğin saldırgan, sinirli ve asabi yapısının evliliği hep olumsuz etkilediğini, hakaret ettiğini, kadını beğenmediğini söylediğini, sürekli bağırdığı, eşyalara zarar verdiğini, cinsel hayatlarının olmadığını, kadına ve çocuklara fiziksel şiddet uyguladığını, ani tepkiler verip kendini kontrol edemediğini, sudan sebeplerle dinen bir çok kez boşadığını, dengesiz davranışları olduğunu, yıllarca psikolojik şiddete uğradığını, erkeğin ailesi ile durumu paylaşması üzerine ailesinin hakaretlerine maruz kaldığını, hatta erkeğin kız kardeşi tarafından saldırıya uğramasına rağmen erkeğin engel olmadığını, ailesinin tehditleri ile de karşılaştığını, 16.12.2019 tarihinde tedavi için hastaneye yatmaya erkeğin amiri ile ikna ettiğini, fakat erkeğin tedaviye devam etmediğini, psikolojik şiddetine devam ettiğini, 2020 Haziran ayında bir süre ailesinin yanında olduğu bir dönemde erkeğin arabayı babasının üzerine devrettiğini öğrendiğini, erkeğin mal kaçırmak istediğini anladığını, itekleyerek yürütülen evliliğe devam etmek istemediğini ileri sürerek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin anneye bırakılmasına, ortak çocuklar için ayrı ayrı 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın için 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesine talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek cevap dilekçesinde; iddiaların hiçbirini kabul etmediğini, evlilik süresi boyunca onu hiçbir şeyden mahrum etmediğini, boşanmak istemediğini, ortak çocukların velâyetlerini istediğini, borçlu olduğunu ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; öncelikle davalının psikiyatrist teşhis ve tedavi evrakları toplandığı ve davalının dava ehliyetini etkiler nitelikte bir psikolojik rahatsızlığının bulunmadığı ve vasi tayinin gerek olmadığı yönünde sağlık kurul raporu alındığı, davalının ortak çocuk Ahmet'i ses çıkarması nedeniyle dövdüğü, diğer çocuk Hira'nın sofrada kaşık çatal bulamadığı için tası yüzüne fırlattığı, davalının sinirlendiğinde çocukların oyuncaklarını attığı, evdeki odanın kapısının kavga esnasında davalının kırdığı, ailenin yemek saatinde çocukların davalının yemek saatinden önce ya da sonra oturması, davalının eşi ve çocukları ile beraber AVM' ye gittikten sonra geri evine dönerek davacıyı arayıp otobüsle geri dön deyip ardından durakta indirip eve götürmesi ve davacının kardeşinin nişanı için davacıyı ailesinin yanına yolladıktan sonra nişana iki gün kala davacıyı çağırıp nişan günü tekrar nişan için yollaması gibi tutarsız davranışlarda bulunması, davacıyı nişan için ailesinin yanına yolladıktan sonra 'gelme seni boşadım' diyerek mesaj atması, davalının kardeşinin davacıyı darp etmesi durumunda davalının müdahalede bulunmaması, evde yaşanılan huzursuzluk nedeniyle davacının ortak çocuklar ile davalı babayı bir araya getirmekten kaçınması, yine davacının sunmuş olduğu whats'up yazışmalarında davalının davacıyı boşadığını ikrar etmesi, davalının kardeşi ile davacının arbede yaşayıp davalının bir müdahalede bulunmaması; genel olarak birbiriyle uyumlu, ortak ve somut olgulara dayanan ve aralarında görgüye ve duyuma dayalı inandırıcı bulunan anlatımlarının da yer aldığı ve evlilik birliğinin temelden sarsıldığını kabule elverişli nitelikte olduğu değerlendirilen davacı tanık beyanlarının tüm bu anlatılanları desteklediği, davalının cevap dilekçesinde dayanılmayan vakıalara ilişkin davalı tanıklarının beyanları hükme esas alınmadığı, bu suretle davalının evlilik birliğinin mutluluğunu sağlamak, davacı eşine ve ortak çocuklara maddî ve manevî anlamda destek olmak, eşine karşı saygılı davranmak, eşi ve çocuklarına karşı psikolojik ve sosyal şiddet uygulamama yükümlülüklerine aykırı hareket etmekle davalı erkeğin tam kusurlu olduğu, davacı kadına atfı kabil herhangi bir kusurlu davranışın ise bulunmadığı, tarafların iki ortak çocuğun henüz ergin olmadıkları, tarafların ayrılığından sonraki dönemde çocukların davacı annesi ile birlikte yaşamaya devam ettiği, alınan sosyal inceleme raporu doğrultusunda, davacı annenin velâyet konusunda istekli olduğu, çocuklara gereken asgari ilgi ve bakımı sağlayabileceği, çocukların velâyetinin anneye verilmesinde sakınca oluşturacak bir durumun dosyaya yansımadığı, çocukların yaşı itibariyle de davacı annenin bakım, gözetim, sevgi ve şefkatine daha fazla ihtiyaç duyacağı, yine çocuğun alışılmış düzeninin de değiştirilmemesinin gerektiği ve çocuğun üstün yararı gereği velâyetinin anneye verilmesi daha uygun görüldüğü gerekçesiyle davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin anneye verilmesine, ortak çocuklar ile baba arasında kişisel ilişki tesisine, ortak çocuklar için ara kararla belirlenen aylık 500,00 TL tedbir nafakasının karar tarihi itibariyle arttırılarak 1.000,00 TL tedbir nafakası ile devamında iştirak nafakası olarak devamına, davacı yararına ara karar ile takdir edilen 750,00 TL tedbir nafakasının iş bu karar tarihi itibariyle tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile 250,00 TL artırılarak tedbir nafakasının 1.000,00 TL takdirine, hüküm kesinleştiğinde söz konusu nafakanın yoksulluk nafakası olarak devamına, kadın yararına 15.000,00 TL maddî ve 20.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde; boşanma ve velâyet yönünden karara bir diyecekleri bulunmadığını, kadının iddialarının soyut olduğu, ispat edilemediği, görgüye dayalı kimsenin ifadesinin olmadığı gibi tanık beyanlarında geçen vakıaların eski olaylar olup evliliğin devam ettiği, davacı lehine hükmedilen nafakanın da hatalı olduğunu, davacı haricen öğrenildiği kadarı ile 04.10.2022 tarihinde 4a kapsamında devlet dairesinde sigortalı olarak aktif iş hayatı içerisinde olduğu, uyap sorgulaması ile de bu husus net olarak görülecei, ayrıca maaş araştırması ile de asgari ücretten fazla maaşı söz konusu olduğu için de yoksulluk nafakasının iptal edilmesi gerektiği, ortak çocuklar için hükmedilen nafaka miktarlarının da fahiş olduğunu ileri sürerek kusur belirlemesi, yoksulluk nafakası ve tazminatların takdiri ve iştirak nafakalarının miktarı yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkeğin, tutarsız davranışlarda bulunduğu, her iki çocuğuna fiziksel şiddet uyguladığı, sinirlendiğinde evdeki eşyalara ve çocukların oyuncaklarına zarar verdiği, erkeğin kardeşinin kadına fiziksel şiddet uyguladığı, erkeğin kadını korumadığı, ailesinin müdahalesine izin verdiği, sosyal medyada eşini boşadığını yazdığı, kadının her ne kadar çocuklarını erkek ile görüştürmek istediği dosya kapsamında sabit ise de bunun aralarındaki çekişmenin boyutundan ve erkeğin sorun çıkarmasından kaynaklandığı, tarafların arasında yaşanan olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, kadına yüklenebilecek kusurlu bir davranış bulunmadığı, boşanma davasının kabulü kararında ve tarafların kusur derecelerinin belirlenmesinde isabetsizlik bulunmadığı, tarafların belirlenen ekonomik ve sosyal durumları itibariyle davalının polis memuru olduğu, kadının ise ev hanımı olduğu, düzenli ve devamlı bir geliri bulunmadığı, kadın ve ortak çocuklar yararına nafakaya hükmedilmesinde ve miktarlarında isabetsizlik bulunmadığı, kadın için maddî ve manevî tazminat takdir edilmesinde ve takdir edilen tazminatın miktarında isabetsizlik bulunmadığı, İlk Derece Mahkemesinin kararında Mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmadığı gerekçesi ile istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde; istinaf başvuru dilekçesini tekrarla kusur belirlemesi, kadın ve çocuk lehine hükmedilen yoksulluk ve iştirak nafakaları ile kadın lehine hükmedilen tazminatlar yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, yoksulluk ve iştirak nafakaları ve tazminatlar noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 175 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

17.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.