Logo

2. Hukuk Dairesi2023/3651 E. 2024/1902 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında kusur belirlemesi, yoksulluk nafakası ve tazminat miktarlarının doğru olup olmadığı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, deliller, uygulanması gereken hukuk kuralları ve maddi vakıalar birlikte değerlendirilerek, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle temyiz isteminin reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1927 E., 2023/553 K.

DAVA TARİHİ : 15.05.2017

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Karaman 1. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2019/359 E., 2021/384 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlere karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince erkek vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, kadın vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-karşı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-karşı davalı erkek vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalıya karşı şiddetli geçimsizlik nedeniyle 27.11.2013 tarihinde Karaman Aile Mahkemesinde boşanma davası açtığını, yargılama neticesinde 13.03.2014 tarihinde davanın reddine karar verildiğini, bu kararın tarafların temyiz etmemesi üzerine 01.05.2014 tarihinde kesinleştiğini, Mahkeme kararının kesinleşmesinden bu güne 3 yıldan fazla bir zaman geçtiğini, bu zaman diliminde hiç biraraya gelmediklerini, evlilik birliğinin kurulamadığını bildirerek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası gereği boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; dava dilekçesindeki iddiaların yerinde olmadığını, davacının müvekkiline karşı sadakatsizlik içinde bulunması, başka bir bayanla müvekkilini aldatması, müvekkilini maddî ve manevî yönden yalnız bırakması nedeniyle evlilik birliğinin fiili olarak sona erdiğini, davacının evlendikten sonra müvekkiline müşterek konut açmadığını, davacının ailesinin yanında müşterek hayatlarını sürdürmeye çalıştıklarını, davacının sürekli eve geç geldiğini, ailesiyle ilgilenmediğini, davacının müvekkilinin ailesi ile sürekli sorunlar yaşadığını ve müvekkilinin ailesine küstüğünü, müvekkilinin ailesiyle görüşmesine engel olduğunu, davalının sürekli sorun çıkaran bir insan olduğunu, haksız olsa bile müvekkiline en az 1-2 ay küstüğünü, sürekli alkol aldığını, uyuşturucu kullandığını, davacının müvekkiline sürekli fiziksel şiddet uyguladığını, müvekkilinin halen iki kızı ile birlikte kirada oturduğunu, yakınlarının desteği ile hayatını sürdürdüğünü, davacının müvekkili ve müşterek çocuklar ile ilgilenmediğini, davacının en son olarak müvekkilini 2013-2014 yıllarında ağır bir şekilde aldattığını, halen de aldatmaya devam ettiğini, davacının kendisinden yaklaşık 20 yaş küçük bir bayanla hayatını sürdürdüğünü, bu bayana ev açtığını, fabrikası bulunduğunu, maddî durumunun çok üst seviyede olduğunu, ancak fiilen ayrı yaşamalarından itibaren evi ve çocukları ile hiç ilgilenmediğini, çocuklarının davacıyı 3-4 yıldır yalnız 1-2 sefer gördüklerini, davacının çocuklarına karşı çok ilgisiz olduğunu, müvekkilinin şu anda çalışmadığını, ayrıca davacının Karaman Aile Mahkemesinin 2013/966 Esas, 2014/181 Karar sayılı dosyası ile müvekkiline daha önce boşanma davası açtığını, davanın reddedildiğini bildirerek davacının davasının reddine, karşı boşanma davalarının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocuk Şermin'in velâyetinin müvekkiline verilmesine, çocuk için aylık 3.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakası, müvekkili için aylık 6.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 500.000,00 TL maddî, 500.000,00 TL manevî tazminata yasal faizi ile birlikte hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

1.İlk Derece Mahkemesinin 04.12.2018 tarih ve 2017/448 Esas, 2018/106 Karar sayılı karar ile; erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesiyle her iki davanın kabulü ile asıl davanın 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddenin dördüncü fıkrası gereği, karşı davanın 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddenin birinci fıkrası gereği kabulü ile tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki tesisine, ortak çocuk lehine aylık 500,00 TL tedbir ve 800,00 TL iştirak nafakasına, kadın lehine aylık 800,00 TL tedbir ve 1.000,00 TL yoksulluk nafakası ile 20.000,00 TL maddî, 20.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiş, karar taraf vekilleri tarafından istinaf edilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince ön inceleme duruşmasının usulüne uygun olarak yapılmadığı gerekçesiyle kaldırılmasına karar verilmiştir.

2.İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkeğin açtığı davadan 13.03.2014 tarihinde feragat ettiği, davanın feragat nedeniyle reddine karar verildiği, feragat tarihi itibariyle fiili ayrılık süresinin başladığı, huzurdaki davanın 15.05.2017 tarihinde açıldığı, iki dava arasında 3 yıldan uzun bir sürenin geçtiği, tanık beyanlarından tarafların bu süre zarfına bir araya gelip evlilik birliğini yeniden kurmadığı, boşanma yönünden tarafların kusur durumlarını araştırılmadığı, erkeğin boşanmadan başka talebinin olmadığı anlaşılmakla asıl dava yönünden 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin dördüncü maddesindeki şartların oluştuğu, kadının 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrasına dayalı açtığı boşanma davasının incelenmesine gelince; tanık beyanlarından tarafların 4-5 seneden beri ayrı yaşadığı, erkeğin başka bir bayan ile birlikte yaşamaya başlayarak sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, bu nedenle tarafların ayrıldığı, bir daha da bir araya gelmediği, taraflar birlikte yaşarlarken erkeğin eve sürekli geç saatlerde geldiği, erkeğin daha önceden boşanma davası açtığı, davanın feragat nedeniyle reddine karar verildiği erkeğin tam kusurlu olduğu, kadına kusur isnat ve ispat edilemediğinden kadının kusursuz olduğu, bu haliyle evliliğin taraflar için çekilmez hale geldiği, taraflar arasında müşterek hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte geçimsizliğin bulunduğu, evliliğin devamında taraflar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmadığı, boşanma koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle her iki davanın kabulü ile asıl davanın 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası gereği, karşı davanın 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddenin birinci fıkrası gereği kabulü ile tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun ergin olduğundan velâyet yönünden karar verilmesine yer olmadığına, ergin olduğu tarihe kadar ortak çocuk lehine aylık 500,00 TL tedbir nafakasına, kadın lehine aylık 1.000,00 TL tedbir ve 1.250,00 TL yoksulluk nafakası ile yasal faiziyle birlikte 30.000,00 TL maddî, 30.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı-davalı erkek vekili yasal süresi içerisinde verdiği istinaf dilekçesinde özetle; kusur değerlendirilmesinin hatalı olduğunu, müvekkilinin güncel borçları ve icra dosyaları düşünüldüğünde söz konusu nafakanın müvekkilini yoksulluğa düşüreceğini, müvekkilinin maaşında haciz bulunduğunu, yoksulluk nafakasının hakkaniyete aykırı olduğunu, yine iştirak nafakası miktarının ve tazminat miktarının fahiş olduğunu, müvekkilinin ekonomik durumunun kötü olduğunu, fabrikanın borçlarından ötürü kapandığını, müvekkilinin pek çok icra takibine maruz kaldığını, bu nedenle aleyhine tazminata hükmedilmesinin yersiz ve fazla olduğunu ileri sürerek hükmü kusur belirlemesi, maddî ve manevî tazminat, yoksulluk nafakası yönlerinden istinaf buşvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı-davacı kadın vekili yasal süresi içerisinde verdiği istinaf dilekçesinde özetle; asıl davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesini, müvekkilinin kusuru bulunmaması nedeni ile aleyhine yargılama gideri, vekâlet ücretine hükmedilmesini, nafakaların ve maddî-manevî tazminat miktarlarının düşük olduğunu ileri sürerek erkeğin davasının kabulü, nafakaların ve tazminatların miktarları ile yargılama giderleri ve vekâlet ücreti yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dinlenen tanık beyanları ve diğer kanıtlardan erkeğe yüklenen kusurların gerçekleştiği, kadının erkeğin ek kusurunu ispat edemediği, erkeğin de feragatten sonra fiili ayrılık döneminde kadının kusurunu ispat edemediği, taraflara eklenecek ya da çıkarılacak kusur bulunmadığı gerçekleşen olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, her ne kadar erkek yargılamanın başında gıda imalatçısı iken yargılama sırasında faaliyetine son vermiş ise de tanıklar Şerife ve Başak'ın beyanlarından ailesine ait fabrikada çalıştığı hayatın olağan akışına göre ailesine ait fabrikada çalışan erkeğin asgari ücretten fazla kazancının olduğunun değerlendirildiği, kadın ve ortak çocuk lehine tedbir nafakası takdirinin doğru ve miktarlarının ise makul olduğu, kusursuz bulunan, boşanmayla yoksulluğa düşeceği anlaşılan kadın lehine yoksulluk nafakası takdirinin yerinde ancak miktarının az olduğu, kadın lehine maddî ve manevî tazminat takdiri doğru ise de tarafların evlilikte geçen süreleri, tespit edilen kusurları ile ekonomik sosyal durumlarına göre tazminat miktarlarının az olduğu gerekçesi ile kadının yoksulluk nafakası ve tazminatların miktarına yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükümlerinin kaldırılarak yerine yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle kadın için aylık 4.000,00 TL yoksulluk nafakası ile yasal faiziyle birlikte 150.000,00 TL maddî ve 150.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin tüm, kadının sair istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-karşı davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı-karşı davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde; istinaf başvuru dilekçesini tekrarla kusur belirlemesi, kadın için hükmedilen nafaka ve tazminatlar yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kusur belirlemesinin yerinde olup olmadığı, kadın yararına hükmedilen nafakalar ve tazminatlar noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 175 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı-davalı erkek vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

19.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.