"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/274 E., 2023/231 K.
DAVA TARİHİ : 09.08.2021
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kayseri 7. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2021/555 E., 2022/894 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince kadının davasının reddine, erkeğin davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlere karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümlerini kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle erkeğin davasının reddine, kadının davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlere karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-karşı davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-karşı davalı kadın vekili dava dilekçesinde; davalı- karşı davacının kendisine kötü davrandığını, evlilik birliğinin yüklediği yükümlülükleri yerine getirmediğini, eşine tehdit ve hakaret ettiğini, fiziksel şiddet uyguladığını, tarla işlerinde zorla çalıştırıldığını, ilgisiz davrandığını, en son müşterek çocuğa ayakkabı alınmasını istediğinde çay bardağının fırlatarak fiziksel şiddet uyguladığını, bu olaydan sonra evi kendisinin terk ettiğini, evi terk ettikten sonra davalı- karşı davacının evi ve çocukları ile ilgilenmediğini, maddî ve manevî destek olmadığını, kızını çeyiz eşyalarının alımına katkıda bulunmadığını, evliliğin ilk günlerinden itibaren müvekkilinin hem ev içi işlerin hem de hayvanların bakımını tamamen üstlendiğini, tarafların evliliğin ilk aylarında düğünde takılan altınların tamamını müvekkilinden zorla alındığını, eşin psikolojik ve ekonomik şiddetine daha fazla dayanamayan müvekkilinin aynı köy içerisinde yaşayan anne babasının evine ortak çocuklarını alarak gittiğini, 2018 yılından itibaren ayrı yaşamaya başladıklarını, şehir merkezinde fabrikada kendisine iş bulduğunu ve ortak çocuklarıyla beraber şehir merkezine taşındığını, evden ayrılma sürecinden sonra davalının müvekkili ve ortak çocukları aramadığını, ilgilenmediğini, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin müvekkiline verilmesini, ortak çocuklar için aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili lehine aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata, nafakaların her yıl ÜFE-TÜFE oranında artırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; kadının tam kusurlu olduğunu, tarafların yaklaşık 6 yıldır ayrı yaşadıklarını, eşinin üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmediğini, sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığını, güven sarsıcı davranışlarda bulunduğunu, çalışmadığını, sık sık şehir merkezine gittiğini, evdeki işleri yapmak istemediğini, sinir krizine girdiğinde erkeğe ve çocuklarına fiziksel şiddet uyguladığını, kızının eğitimin tamamlanmadan evlenmesine müsade ettiğini, çocuklarla ilgilenmediğini, toplum içinde küçük düşürdüğünü, iki defa intihara kalkıştığını ileri sürerek asıl davanın tüm talepleriyle birlikte reddini, karşı davalarının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarını, ortak çocukların velâyetlerinin babaya verilmesini, erkek lehine 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tarafların 1998-2018 yılları arasında köyde yaşadıkları, ancak kadın köyde Kadir adında birisi ile ilişkisi olduğu yönünde dedikodu çıkınca Kayseri'ye taşındıkları, Kadir ile gönül ilişkisi olduğu yönünde somut deliller olduğu, ayrıca kadın köye gelin gelmesine rağmen köyü beğenmediği, kadının sadakatsiz olup, birlik görevlerini yerine getirmediği ve evi terk edip gittiği, kadının eşinin kendisini dövdüğünü ispat edemediği, erkeğin sadece elindeki bardağı sinir ile masaya vurduğu, bu vakadan sonra 4 çocuk doğduğu, kadının erkeğin şiddet uyguladığını ve erkeğin çocuklarıyla ilgilenmediği kusurlarını ispat edemediği, kadının tam kusurlu olduğu gerekçesiyle kadının asıl davasının reddine, erkeğin karşı davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, babayla ortak çocuk arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk için aylık 400,00 TL tedbir ve 750,00 TL iştirak nafakasına, erkek lehine 20.000,00 TL maddî, 20.000,00 TL manevî tazminata, kadının tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı kadın vekili istinaf başvuru dilekçesinde; kararın usul ve kanuna aykırı olduğunu, müvekkilinin aldattığına dair herhangi bir maddî delilin bulunmadığını, yine sadakatsizlik iddiasını kabul etmemekle birlikte ayrı yaşanılmaya başlanıldığı süreçte erkeğin bir çok kez müvekkiline eve dön çağrısında bulunduğu, iş bu hususun dosyada dinlenen tanıklar ile ispat edildiğini, bu nedenle asıl davalarının kabulüne, karşı davanın reddine, erkek lehine hükmedilen tazminatların kaldırılmasını, müvekkili lehine tedbir, yoksulluk nafakası ile tazminata hükmedilmesi istemi ile reddedilen asıl davası, erkeğin kabul edilen karşı davası, erkek lehine hükmedilen tazminatlar ile reddedilen tazminatlar ve nafaka talepleri yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.Davalı-karşı davacı erkek vekili istinaf başvuru dilekçesinde; kusura göre erkek lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminatların düşük olduğunu, evlilikte kadının tam kusurlu olduğunu, ortak çocuk Muhammed'in velâyetinin müvekkiline verilmesine, aksi takdirde iştirak nafakasının düşürülmesi gerektiğini ileri sürerek velâyet, iştirak nafakası ile tazminatların miktarları yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kadın ile erkeğin kadın evi terk edip, Kayseri'ye yerleştikten sonra tanık beyanlarında da açıkça anlaşılacağı üzere barıştıkları, hafta içi Kayseri'de hafta sonları ise köyde kalınması ve köyde yeniden bir ev yapılması konusunda anlaştıkları, hatta kadının bir hafta sonu köye geldiği, daha sonra gelmeyince yine aracıların araya girdiği, kadının gelirim deyip gelmediği, dolayısıyla tarafların Kayseri'ye taşınıncaya kadar tüm olayları affettikleri ya da hoşgörü ile karşıladıkları, kadın Kayseri'ye taşındıktan sonra ise erkeğin, eşi ve çocukları ile yeteri kadar ilgilenmediği, ihtiyaçlarını karşılamadığı, kadın ameliyat olduğunda kendisi ile ilgilenmediği, bu durumda erkeğin tam kusurlu, kadın ise kusursuz olduğu, kadının açtığı asıl davanın reddine, erkeğin açtığı karşı davanın kabulüne karar verilmesi hatalı olduğu, kadının Kayseri'ye taşındıktan sonra ispat edilen herhangi bir kusuru olmadığı, erkeğin kusurlu hareketleri sebebiyle evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı, evlilikte kadının kusursuz, erkeğin tam kusurlu olduğu, sosyal inceleme raporunun alındığı, velâyetin anneye verilmesi gerektiği gerekçesiyle kadının istinaf başvurusunun kusur belirlemesi, reddedilen davası, iştirak nafakasının miktarı, reddedilen tazminat talepleri, erkek lehine hükmedilen tazminatlar yönlerinden kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükümlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle erkeğin davasının reddine, kadının davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, babayla ortak çocuk arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk için aylık 1.000,00 TL iştirak nafakasına, nafakanın her yıl TÜFE oranında arttırılmasına, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, kadın için 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiş, erkeğin tüm, kadının ise yoksulluk nafakasına yönelik istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı erkek vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı-karşı davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde; Bölge Adliye Mahkemesinin gerekçesinin oldukça eksik ve hatalı olduğu, dosya kapsamında yer alan tüm delil ve belgeler ile tanık beyanları ışığında davalarının kabulüne karar verilmesi gerektiği, kadının tüm talepleriyle birlikte davasının reddi gerektiği, kadının sadakatsiz davranışlarına halen devam ettiğini, tarafların ayrı kalınan işbu süreç içerisinde hiçbir şekilde bir araya gelmedikleri, aralarında evlilik birliğinin devamı yönünde herhangi bir görüşme dahi gerçekleşmediği, açıkça görüldüğü üzere müvekkile karşı sadakatsiz olan, köyde adı geçen kişiyle aleni bir şekilde gezip dolaşan biriyle müvekkilin biraraya gelme ihtimalinin mümkün olmadığı, müvekkilin kız kardeşlerinin ortak çocuğun evleniyor olmasından mütevellit aileyi bir araya getirme çabasına girişse de müvekkilin ısrarla reddettiğini, kadının sadakatsiz davranışları yıllar boyu devam ettiği gibi halada yaşadığı yerde konuşulduğundan evliliğin devamının mümkün olmadığı, ancak müvekkil üzerinden uzun zaman geçtikten sonra kız kardeşlerinin kendisinden habersiz barıştırma girişiminde bulunduklarını öğrendiği, ancak tüm bu yaşanılanların Bölge Adliye Mahkemesince çok farklı değerlendirildiği, eşlerin yakınları tarafından yapılan barışma girişimi ve ziyaretlerinin eşin isteği ve yönlendirmesi ile yapılmadıkça “affetme” olarak nitelendirilemeyeceği, kadının tam kusurlu olduğunu, müvekkile zorla kusur yüklenmeye çalışıldığı, kadının, ortak çocuklarla yeterince ilgilenmediği, onlara düzenli bir hayat sunamadığı, çocuklara karşı yükümlülüklerini alenen ihlal ettiği ve özellikle velâyeti altında bulunan Muhammed yönünden görevini gereği gibi yerine getirmediği ileri sürülerek kusur belirlemesi, kadının kabul edilen davası, reddedilen kendi davası, velâyet, iştirak nafakası, kadın için hükmedilen tazminatlar yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, karşılıklı açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kusur belirlemesinin ve af değerlendirmesinin doğru yapılıp yapılmadığı, tarafların davalarının kabulünün gerekip gerekmediği, velâyet, iştirak nafakası, kadın için hükmedilen tazminatlar, erkeğin reddedilen tazminat talepleri noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 182, 327, 328 inci, 330 uncu, 335 inci vd. maddeleri. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Karşılıklı olarak açılan evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma davalarının yapılan yargılaması sonunda, İlk Derece Mahkemesince "tarafların köyde yaşadıkları, ancak kadının köyde Kadir adında birisi ile ilişkisi olduğu yönünde dedikodu çıkınca Kayseri'ye taşındığı, Kadir ile gönül ilişkisi olduğu yönünde somut deliller olduğu, ayrıca kadının köye gelin gelmesine rağmen köyü beğenmediği, kadının sadakatsiz olup, birlik görevlerini yerine getirmediği ve evi terk edip gittiği, bu suretle boşanmaya sebep olan olaylarda kadının tam kusurlu olduğu" gerekçesi ile kadının davasının reddine, erkeğin davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine hükmedilmiştir. Tarafların istinaf kanun yoluna başvurmaları üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, " kadının evi terk edip, Kayseri'ye yerleştikten sonra barıştıkları, hafta içi Kayseri'de hafta sonları ise köyde kalınması ve köyde yeniden bir ev yapılması konusunda anlaştıkları, hatta kadının bir hafta sonu köye geldiği, daha sonra gelmeyince yine aracıların araya girdiği, kadının gelirim deyip gelmediği, dolayısıyla tarafların Kayseri'ye taşınıncaya kadar tüm olayları affettikleri ya da hoşgörü ile karşıladıkları, kadının Kayseri'ye taşındıktan sonra ise erkeğin kadın ve çocukları ile yeteri kadar ilgilenmediği, ihtiyaçlarını karşılamadığı, kadın ameliyat olduğunda kendisi ile ilgilenmediği, bu durumda boşanmaya sebep olan olaylarda erkeği tam kusurlu, kadının ise kusursuz olduğu" gerekçesi ile kararın kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle erkeğin davasının reddine, kadının davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine hükmedilmiştir. Hüküm, davalı-karşı davacı erkek vekilince her iki dava ve fer'îler yönünden temyiz edilmiştir.
2.Bölge Adliye Mahkemesince, her ne kadar "kadının evi terk edip, Kayseri'ye yerleştikten sonra barıştıkları, hafta içi Kayseri'de hafta sonları ise köyde kalınması ve köyde yeniden bir ev yapılması konusunda anlaştıkları, hatta kadının bir hafta sonu köye geldiği, daha sonra gelmeyince yine aracıların araya girdiği, kadının gelirim deyip gelmediği tarafların Kayseri'ye taşınıncaya kadar tüm olayları affettikleri ya da hoşgörü ile karşıladıkları" belirtilerek tam kusurlu erkeğin davasının reddine, kusuru bulunmayan kadının davasının ise kabulü ile boşanma ve fer'îlerine karar verilmiş ise de; yapılan yargılama ve toplanan delillerden, ne tarafların iddia ve savunmalarında, ne de istinaf dilekçelerinde bir araya geldikleri ve evliliği devam ettirdikleri beyan edilmediği gibi tanık beyanları ile anlaşılanın barışma değil, barışma girişimini yansıttığı sabittir. Bu durumda; kadının bir başka erkekle güven sarsıcı davranış içerisine girdiği, erkeğin yakınlarının tarafları barıştırma girişiminin somut olayda af olarak değerlendirilemeyeceği, kadının Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararı temyiz etmediği, erkek yönünden usuli kazanılmış hak oluştuğu, erkeğin ise Kayseri'ye taşındıktan sonra ayrı yaşanılan altı yıllık bir süreç içerisinde kadın ve okul çağında olan çocukları ile ne maddî ve ne de manevî olarak ilgilenmediği, ihtiyaçlarını karşılamadığı anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikle bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davalı-karşı davacı erkek de dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, erkeğin davasının da kabulü ile boşanmaya karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile erkeğin davasının reddi doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, bozma sebebine göre her iki dava hakkında yeniden hüküm kurulması zorunlu hale geldiğinden, sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz edene iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
27.02.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.