"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2181 E., 2022/2165 K.
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bodrum Aile Mahkemesi
SAYISI : 2017/843 E., 2021/1401 K.
Taraflar arasındaki boşanan kadının kocasının soyadını kullanmaya izin davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 01.07.2009 tarihinde Almanya'da evlenip Leverkusen Yerel Mahkemesi'nin 19.11.2010 tarih, 31 F 354/10 sayılı kararıyla boşandıklarını, yabancı mahkeme kararının Bodrum Aile Mahkemesi'nin 2016/746 Esas, 2016/773 Karar sayılı tanınmasına ve tenfizine karar verildiğini, Almanya vatandaşı olan, yurt dışında doktor olarak yaşayan, Alman yasaları gereği halen de davalının soyadını kullanan ve bu soyadı ile pasaport taşıyan davacının, tanıma ve tenfiz kararı sonrası Türkiye'deki soyadının değişmesi yüzünden gerek kendisiyle gerekse velayeti annede olan ortak çocuk ile ilgili konularda resmi makamlar önünde sorunlar yaşadığını ileri sürerek, davalı eski eşe ait "Serçe" soyadının davacı tarafından kullanılmasına izin verilmesini talep ve dava etmiştir.
II.CEVAP
Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının eski eşine ait soyadını kullanmakta menfaati bulunmadığını, belgelerin kolayca değiştirebileceğini, davanın amacının evli olma imajı yaratarak iş ve sosyal çevrede menfaat sağlamak olduğunu, soyadının davacı tarafından kullanılmasının yurt içi ve yurt dışında tanınmış bir kişi olan davalı açısından zarar oluşturabileceğinin düşünüldüğünü, bir yıl süren bir evlilikte davacının eski eşinin soyadı ile tanınmasının mümkün olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların aynı zamanda Almanya Federal Cumhuriyeti vatandaşı oldukları, kadının boşanma sonrası ortak çocukla birlikte Almanya'da yaşadığı, Alman Medeni Kanunu'nun 1355 ... maddesi gereğince boşanan kadının ayrıca bir işleme gerek kalmadan eşinin soyadını kullanmaya devam edebildiği, doktor olan davacının mesleğinde bu soyadıyla tanındığı, ortak çocukla aynı soyadını taşımamasının problemlere neden olduğu, Türkiye'de de eşinin soyadıyla bilindiği, kadının, soyadını kullanarak menfaat temin ettiği, davalının da bundan zarar gördüğü yönündeki tanık anlatımlarının aktarıma dayandığı, kadının eski kocasının soyadını kullanmakta hem mesleği açısından menfaati hem de aynı soyadını taşıyacak olması sebebiyle ortak çocuk açısından ... yararı bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile davacı kadının soyadının davalı eski eşinin soyadı, olan "Serçe" olarak değiştirilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı erkek vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; tarafların bir yıl evli kaldığı, davacının evlilik öncesi de doktorluk yaptığı, akademik kariyerinde hep "Bektaş" soy ismini kullanan davacının sadece bir yıl evli kaldığı, "Serçe" soy ismini kullanmasında hiç bir menfaati olmadığını, davacının öncesinde de tanınan ve akademik kariyere sahip olan bir doktor olduğunu, bu dönemdeki tüm belgelerde önceki soyadının yer aldığı, çocuğun yurt dışı seyahatlerinde diğer velinin muvafakati gerektiğinden bu gerekçesinin de yerinde olmadığı, davacı tanık beyanlarının taraflı olduğunu, amacın ortak çocuk ile aynı soyadına sahip olmak olduğu, davalının soyadı ile girdiği sosyal ortamlardan kendisinden alınmayan ücretin davalı tarafından ödenmek zorunda kalındığının, tanıklarca ifade edilmekle davalının maddî ve manevî zarara uğradığının ispatlandığı, davacı tarafın boşandığı eşinin soy isminin kullanmasında ne gibi bir menfaati olduğu konusunda somut bir delil ortaya koyamadığını, davacının kötü niyetli olduğu belirtilerek kabul edilen dava yönünden kararı istinaf etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen karan ile tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, akrabalık veya diğer bir yakınlığın başlı başına tanık beyanlarını değerden düşürücü bir sebep sayılmamasına, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, vakıa Mahkemesi hakiminin objektif, mantıksal ve hayatın olağan akışına uygun dosyadaki verilerle çelişmeyen tespitlerine ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve maddi hukuk yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davacının boşandığı davalının soyadını kullanmasında menfaatinin bulunduğu, yine davacının boşandığı eşinin soyadını kullanmasında davalı erkeğin menfaatlerinin olumsuz yönde etkileneceğine dair tanıkların duyuma dayanan beyanları dışında somut delil de bulunmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı erkek vekilince temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesini tekrarla kabul edilen dava yönünden kararı temyiz etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacının 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 173 üncü maddesinin ikinci fıkrasına dayalı boşandığı kocasının soyadını kullanmasına izin verilmesi istemli davasının kabulü koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ..., 371 ... maddeleri. 4721 sayılı Kanun'un 173 üncü maddesinin ikinci fikrası.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 ... maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
02.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
179.90 TL İlam H.
80.70 TL Peşin H.
99.20 TL Kalan H.
397.80 TL TBH.
2-ZD-NG-DŞ-HYÇ-MK