Logo

2. Hukuk Dairesi2023/370 E. 2023/534 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında kusur oranının belirlenmesi, maddi-manevi tazminat, velayet, kişisel ilişki düzeni ve ziynet alacağının tespiti uyuşmazlıkları.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların karşılıklı kusurlu davranışları ve kadının ziynet alacağı talebinin ispatlanamaması nedeniyle, Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirleme, tazminat, kişisel ilişki ve ziynet alacağı yönlerinden bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma ve ziynet alacağı davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince karşılıklı boşanma davalarının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine, ziynet alacağı davasının kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince kadının başvurusunun kısmen kabulü ile kabul edilen yönlerden İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiş, erkeğin tüm, kadının sair istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı-davalı kadın vekili dava dilekçesinde; erkeğin fiziksel, ekonomik ve duygusal şiddet uyguladığını, hakaret ve tehdit ettiğini, eşi ve çocuğuyla ilgilenmediğini, ailesinin müdahalelerine sessiz kaldığını, eşini ailesiyle görüştürmediğini, kadının telefonunu kırdığını, ailenle görüştürmem, eve hapsederim deyip tehdit ettiğini, sürekli kendisine ve ailesine hizmet edilmesini beklediğini, eşine danışmadan kararlar aldığını, ailesinin hakaretlerine sessiz kaldığını, yurt dışında çalışmaya gittiğini, giderken kadını ailesine bıraktığını, kadının eşi yurt dışındayken konuta gidip birkaç parça eşyasını aldığını ancak aynı binada oturan kayınvalidenin evde olmaması nedeniyle onunla görüşemediğini, erkeğin bu durumu büyütüp tartışma çıkardığını, evin kilidini değiştirdiğini, son olayda erkeğin ailesinin kadını konuşmaya çağırdığını, kadının eve gittiğinde eşinin yurt dışından geldiği halde haber vermediğini gördüğünü, annesinin kızınızla anlaşamadık boşuyorum, boşamazsan sütümü helal etmem dediğini, annesinin kadını ve ailesini kovduğunu, merdivenlerden ittiklerini, kardeşinin kadının elini çizdiğini, erkeğin hamilelik sürecinde ve doğumda arayıp sormadığını, masrafları karşılamadığını, kadını apar topar baba evine bıraktığı için ziynet eşyaları ve çeyizlerin erkekte kaldığını, bilezik dışındaki altınların kadına hiç teslim edilmediğini, bilezikleri de erkeğin yurt dışına gitmeden 15-20 gün önce kadından aldığını ileri sürerek; tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, kadın lehine aylık 2.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 500.000,00 TL maddî, 500.000,00 TL manevî tazminata, ortak çocuk lehine aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, düğünde takılan 22 ayar 25 gr 5 adet ... burması, 1 adet Cumhuriyet altını, 50 adet çeyrek altın, 1 adet küpe, 1 adet saat, 1 adet yüzük, 1 adet tuğralı kolyenin aynen iadesine, aynen iadenin mümkün olmaması halinde şimdilik 11.480,00 TL bedelinin iadesine ve çeyiz eşyalarının iadesine hükmedilmesini talep etmiştir.

2.Davacı-davalı kadın vekili dosyaya sunduğu beyan dilekçesinde; 1 küpe, 1 saat, 1 yüzük ve 1 tuğralı kolyenin sehven talep edildiğini, ziynet alacağı davasındaki talebinin dava dilekçesinde belirtilen diğer ziynet eşyalarına yönelik olduğunu bildirmiştir.

3.Davalı-davacı kadın vekili cevaba cevap dilekçesinde özetle; erkeğin evlenmeden önce verdiği sözleri yerine getirmediğini, birkaç ay çalışmadığını ve o süreçte evin ihtiyaçlarını kadının ailesinin karşıladığını, aralarında yaşananları ailesine ve komşulara anlattığını, annesinin beddua ettiğini ve yurtdışına giderken eve hırsız girebileceğini söyleyip ziynetleri aldığını iddia etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; evliliğin üçüncü gününde kadının annesinin eve gelerek kızına 3 günde beni unuttun deyip elini vermediğini, her gün aramak zorunda olduğunu söylediğini, evliliğe sürekli müdahale ettiğini, kadının eşine ve eşinin ailesine kurallar koyduğunu, zili ve telefonu üç kereden fazla çalamayacaklarını söylediğini, evliliğin ilk gecesi birliktelik öncesi koşullar koyduğunu, evliliğin ilk haftasında kitapta yazıyor, dinimizde var diyerek her ay nafaka ödemesini, nereye harcadığının sorulmamasını koşul koyan sözleşmeyi kabul etmeye zorladığını, evdeki sorumluluklarını yerine getirmediğini, ev işlerini yapmadığını, davranışları için hocam dediği kadından onay aldığını, sadece onun sattığı deterjanları aldığını, erkeğin ailesi marketten deterjan kullandığından orada yemek yiyemediğini söylediğini, hocasının yetiştirdiği tavukların yumurtasını almaları gerektiğini söylediğini, hamileyken erkeğin ailesine heveslenmeyin çocuğu size sevdirmeyeceğim, babaannenin sevdiği çocuklar şımarık büyüyor dediğini, aileyi istemediğini, hamile iken haram diye doktor kontrollerine gitmediğini, kontrollere hocam dediği kişiye gittiğini, aşılarını yaptırmadığını, vitaminlerini kullanmadığını, itiraz edince imansız, inançsız dediğini, erkeğin yurtdışına giderken kadını ailesine bıraktığını ve kadının ziynetlerini de hazırlayıp yanında götürdüğünü, erkek yurt dışındayken kadının eve uğradığını ancak erkeğin aynı binadaki ailesinin yanına gitmediğini, erkeğin annesine hakaret içerikli mesajlar gönderdiğini, tarafların telefonda tartıştığını ve bir daha görüşmediklerini, kadının en son olay öncesi erkeğin izne geleceğini bildiğini, ortak konuta ailesi ile geldiğini, evdeki eşyaları hurçlara doldurduklarını, babaannesinin erkeğin annesine Sümeyye'nin elini öpeceksin dediğini, kadın ve ailesinin erkek ve ailesine hakaret ettiğini, annesinin erkeğin kardeşine ... attığını ve erkeğe bir daha çocuğunu göremeyeceksin dediğini, kadının ailesinin evlilik sürecinde her haftasonu gelip ortak hanede kaldığını, kadının dinen caiz değil deyip erkeğin babasının elini öpmediğini, kadının ziynetleri erkek yurt dışına giderken yanında götürdüğünü, kadının talep ettiği kadar ziynet takılmadığını, ziynetlerin hiçbir zaman erkeğin ve onun ailesinin uhdesine geçmediğini ileri sürerek; tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına ve erkek lehine 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; boşanmaya sebebiyet veren olaylarda bağımsız konut sağlamayan, ailesinin evliliğe müdahalelerine sessiz kalan, eşini hamilelik sürecinde ve doğumunda yalnız bırakan, yurt dışındayken eşini arayıp sormayan ve ülkeye geldiğinde haber vermeyen, son olayda hamile olan eşini iten ve ailesi ile birlikte kovan ve sen salaksın, geri zekalısın, çağır babanı konuşalım diyen erkek ile hocam dediği bir kadın olan ve bu kadının sözünden çıkmayan, yapacağı işleri ona danışan, onun yiyecek ve temizlik malzemelerinden başka malzemeleri haram diyerek kullanmayan, çocuğun aşılarını yaptırmayan, hamileliğinde hastaneye gitmeyen, batıl inançları bulunan, ailesinin müdahalelerine sessiz kalan ve eşine imansızsın, Müslüman değilsin, şerefsiz, p...venk diyen kadının eşit kusurlu olduğu; tarafların eşit kusurlu olmaları nedeniyle tazminata hak kazanamayacakları, kadının boşanmakla yoksulluğa düşeceği, her ne kadar uzman raporunda annenin batıl inançları nedeniyle ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesinin uygun olacağı yönünde görüş bildirilmişse de çocuğun yaşı gereği anne bakım ve şefkatine ihtiyaç duyması nedeniyle velâyetin anneye verilmesinin çocuğun üstün yararına olduğu; dosya kapsamındaki deliller ve tanık beyanlarına göre, kadına düğünde takılan 5 adet bilezik, 50 adet çeyrek ve 1 Cumhuriyet altınının erkek tarafından alındığı, ziynetlerin iade edilmemek üzere alındığının ispat edilemediği ve kadının evden ayrılırken çeyiz eşyalarını yanında götürdüğü gerekçesiyle; her iki boşanma davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuk Mahmud Selim Yılmaz'ın velâyetinin anneye verilerek çocuk ile baba arasında her ayın birinci ve üçüncü cumartesi günü saat 9.00'dan pazar günü 17.00'ye kadar, sonu tek rakamla biten yılların milli ... günleri 9.00'dan 17.00'ye kadar, babalar günü 9.00'dan 17.00'ye kadar ve dini bayramların ikinci günleri 9.00'dan 17.00'ye kadar kişisel ilişki kurulmasına, çocuk için aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakası ile kadın için aylık 500,00 TL tedbir ve 600,00 TL yoksulluk nafakasının erkekten alınarak kadına verilmesine, tarafların tazminat taleplerinin reddine; ziynet alacağı davasının kısmen kabulü, kısmen reddi ile; her biri 25 gram ve 22 ayar 5 adet ... burması bilezik (30.000,00 TL), 50 adet çeyrek altın (20.450,00 TL) ve 1 adet Cumhuriyet altınının (1.636,00 TL) kadına aynen iadesine, ziynetlerin mevcut olmaması halinde bedeli olan 52.086,00 TL'nin 1.200,00 TL'sinin dava tarihinden 50.886,00TL'sinin ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte erkekten alınarak kadına verilmesine ve kadının çeyiz alacağı davasının reddine karar verilmiştir

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı-davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğunu, kadının kusurunun bulunmadığını, kadın lehine tazminatlara hükmedilmesinin yasal koşullarının oluştuğunu ve nafaka miktarlarının az olduğunu, çeyiz eşyası davasının ispatlandığını belirterek; erkeğin boşanma davasının kabulü, kusur belirlemesi, reddedilen tazminatlar, nafakaların miktarı ve çeyiz eşyası davası yönünden istinafa başvurmuştur.

2.Davalı-davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının tam kusurlu olması nedeniyle kadının davasının, tazminat ve nafaka taleplerinin reddine ve erkeğin tazminat taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerektiği, annenin batıl inançları nedeniyle çocuğun baba yanında kalmasının üstün yararına olacağı ve kadının düğünde takılan ziynetleri yanında götürdüğünün ispatlandığı gerekçesiyle; kadının boşanma davasının kabulü, kusur belirlemesi, reddedilen tazminat talepleri, nafakalar, velâyet ve kabul edilen ziynet alacağı davası yönünden istinafa başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tarafların İlk Derece Mahkemesince kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışlarına göre erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğu, az kusurlu olan kadının tazminat taleplerinin reddedilmesinin doğru olmadığı ve kadının ziynet alacağı davasının kabulü ve çeyiz eşyası davasının reddinin yerinde olduğu gerekçesi ile; kadının kusur belirlemesi ve reddedilen tazminat taleplerine ilişkin istinaf başvurusunun kabulüne, kararın gerekçesinin erkeğin ağır kusurlu olduğu şeklinde düzeltilmesine, 20.000,00 TL maddî ve 20.000,00 TL manevî tazminatın erkekten alınarak kadına verilmesine, kadının sair ve erkeğin bütün istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı erkek vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı-davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının tam kusurlu olması nedeniyle kadının davasının, tazminat ve nafaka taleplerinin reddine ve erkeğin tazminat taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerektiğini, annenin batıl inançları nedeniyle çocuğun baba yanında kalmasının üstün yararına olacağı, velâyet anneye verildiği takdirde de çocuk ile baba arasındaki kişisel ilişki süresinin az olduğunu, yazın ve ara tatillerinde de kişisel ilişkiye hükmedilmesi gerektiğini ve kadının düğünde takılan ziynetleri yanında götürdüğünün ispatlandığı gerekçesiyle; kadının boşanma davasının kabulü, kusur belirlemesi, aleyhe hükmedilen tazminatlar, reddedilen tazminat talepleri, nafakalar, velâyet, kişisel ilişki ve kabul edilen ziynet alacağı davası yönünden temyize başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, erkeğin davasındaki boşanma hükmü ve kadına yüklenen kusurlar kadın tarafından temyize başvurulmamak suretiyle kesinleşmiş olmakla, kusur belirlemesinin doğru yapılıp yapılmadığı, kadına eklenebilecek ve erkekten çıkarılabilecek kusurlu bir davranış bulunup bulunup bulunmadığı, kusur belirlemesine bağlı olarak kadının davasının, tazminat ve yoksulluk nafakası talebinin kabul edilmesinin doğru olup olmadığı, kadın lehine tedbir nafakasına hükmedilmesinin yasal koşullarının bulunup bulunmadığı, velâyetin anneye verilmesinin üstün yararına uygun olup olmadığı, velâyetin anneye verilmesi uygun ise çocuk için hükmedilen nafaka hükümlerinin yerinde olup olmadığı, baba ile çocuk arasındaki kişisel ilişki süresinin yeterli olup olmadığı, yasal koşulları bulunuyorsa fer'î miktarlarının hakkaniyete uygun olup olmadığı ve kadının ziynet alacağı davasının ispatlanıp ispatlanmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü ve 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü, 175 inci,182 nci, 220 nci, 222 nci, 226 ncı ve 323 üncü maddeleri, 327 nci ve 328 inci maddelerinin birinci fıkraları, 330 uncu, 336 ncı maddesi. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin 9 uncu maddesinin üçüncü fıkrası, 12 nci maddesi. Çocuk Haklarının Kullanılmasına dair Avrupa Sözleşmesi'nin 3 üncü, 4 üncü ve 6 ncı maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı-davacı erkek vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Somut uyuşmazlıkta, tarafların Bölge Adliye Mahkemesince kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışları yanında, dosya kapsamındaki tanık beyanları ile kadının ailesinin sürekli olarak ortak haneye gelip kaldığı ve kadının erkeği ortak çocuğu göstermemekle tehdit ettiği ispatlanmıştır. Bu durumda, boşanmaya sebebiyet veren ve gerçekleşen olaylarda bağımsız konut sağlamayan, ailesinin evliliğe müdahalelerine sessiz kalan, eşini hamilelik sürecinde ve doğumunda yalnız bırakan, yurt dışındayken eşini arayıp sormayan ve ülkeye geldiğinde haber vermeyen, son olayda hamile olan eşini iten ve ailesi ile birlikte kovan ve sen salaksın, geri zekalısın, çağır babanı konuşalım diyen erkek ile hocam dediği bir kadın olan ve bu kadının sözünden çıkmayan, yapacağı işleri ona danışan, onun yiyecek ve temizlik malzemelerinden başka malzemeleri haram diyerek kullanmayan, çocuğun aşılarını yaptırmayan, hamileliğinde hastaneye gitmeyen, batıl inançları bulunan, ailesinin müdahalelerine sessiz kalan, eşine imansızsın, Müslüman değilsin, şerefsiz, p...venk diyen, ailesi sürekli ortak haneye gelip kalan ve erkeği çocuğu göstermemek ile tehdit eden kadın eşit kusurludur. Bu itibarla, hatalı kusur belirlemesi yapılarak erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğuna hükmedilmesi doğru bulunmamış, kararın bozulmasını gerektirmiştir.

3.Yukarıda ikinci paragrafta açıklandığı üzere, tarafların boşanmaya sebebiyet veren olaylarda eşit derecede kusurlu oldukları anlaşılmaktadır. 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesine göre, boşanma sonucu maddî ve manevî tazminata hükmedilebilmesi için tazminat yükümlüsünün kusurlu, tazminat talep eden eşin ise kusursuz veya diğerine göre az kusurlu olması gerekir. Yukarıdaki paragrafta belirtildiği üzere tarafların eşit kusurlu oldukları anlaşılmaktadır. Bölge Adliye Mahkemesince erkeğin kadına nazaran ağır kusurlu olduğunun kabulü ve bu hatalı kusur belirlemesine göre kadın yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi isabetsiz olmuş, bozmayı gerektirmiştir.

4.Kişisel ilişki düzenlenirken çocuğun yüksek yararı, yaşı ve anne ve babalık duygusunun tatmini ve infaz edilebilir nitelikte olması hususları birlikte değerlendirilerek çocuğun kişisel gelişimine en uygun düzenleme tercih edilmelidir. Çocuk anne ve babası ile düzenli kişisel ilişki kurma ve bu ilişkiyi sürdürme hakkına sahiptir. Anne ve babası ayrı olan çocuğun ebeveynleriyle düzenli kişisel ilişki kurması ve bu ilişkiyi sürdürmesi çocuk için bir hak olduğu gibi, anne ve baba için de haktır. Kişisel ilişki sadece çocuğun yüksek yararı gerektirdiği takdirde kısıtlanabilir veya kaldırılabilir.

5. Somut olayda dosya kapsamındaki sosyal inceleme raporu ve çocuğun yaşı dikkate alındığında, ortak çocuk Mahmud Selim ile baba arasında kurulan kişisel ilişki babalık duygularını tatmine elverişli olmadığı gibi, çocuğun fikri ve sosyal gelişmesi için de yetersizdir. Bölge Adliye Mahkemesince baba ile çocuk arasında, ara tatilde ve yazın da yatılı olacak şekilde, daha uygun süreli kişisel ilişki tesisi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması uygun görülmemiş, kararın bozulmasını gerektirmiştir.

6.4721 sayılı Kanun'un 6 ncı maddesine göre, kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür. 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı maddesinin birinci fıkrasına göre, kural olarak ispat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.

7.Davacı-davalı kadın dava dilekçesinde; cins, nevi ve miktarlarını belirttiği ziynet eşyalarından bilezikler dışındakilerin kendisine düğünden sonra verilmediğini, bileziklerin de erkek tarafından yurt dışına çıkmadan önce bozdurulduğunu iddia ederek; ziynet eşyalarının aynen, olmadığı taktirde bedelinin iadesini talep etmiştir. Hayat deneylerine göre olağan olan, bu çeşit eşyanın kadın üzerinde olması ya da evde saklanmış, muhafaza edilmiş bulunmasıdır. Diğer bir deyimle bunların davalının zilyetlik ve siyanetine terk edilmiş olması olağana ters düşer. Diğer taraftan, söz konusu eşya rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen nev’idendir. Onun için kadının bunları önceden götürmesi gizlemesi her zaman mümkündür.

8.Davacı kadın dava konusu ziynet eşyasının varlığını, erkeğin uhdesinde veya evde kaldığını ve erkek tarafından erkeğin evden ayrılması esnasında yanında götürüldüğünü ispat yükü altındadır. Yapılan yargılama ve toplanan delillerden, düğünde takılan ziynet eşyalarından bilezikler dışındakilerin bozdurularak bileziklerin borcunun ödendiği, bir başka deyişle bilezik dışındaki ziynet eşyalarının kadına teslim edilmediği ancak bileziklerin kadına teslim edildiği anlaşılmıştır. Davacı-davalı kadın kendisinde bulunan bileziklerin erkek tarafından yurt dışına gitmeden önce bozdurulduğunu iddia etmiştir. Kadın bu iddiasını dosya kapsamındaki tanık beyanları ve diğer delillerle ispatlayamamıştır. Bölge Adliye Mahkemesince, kadının ziynet alacağı davasının 5 adet bilezik yönünden kabulü doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Davalı-davacı erkeğin ziynet alacağı davasına yönelik itirazlarının incelenmesinde;

a)Davalı-davacı erkeğin kabul edilen ziynet alacağı davasındaki 50 adet çeyrek altın ve 1 adet Cumhuriyet altınına yönelik temyiz itirazlarının REDDİNE,

b)Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kabul edilen ziynetlerden 5 adet bilezik yönlerinden BOZULMASINA,

2.Davalı-davacı erkeğin, kadının boşanma davası ve fer'îlerine yönelik temyiz itirazının incelenmesinde;

a)Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, kadın lehine hükmedilen tazminatlar ile kişisel ilişki düzenlemesi yönlerinden BOZULMASINA,

b)Davalı-davacı erkeğin boşanma davası ve fer'îlerine yönelik temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Peşin alınan harcın istek halinde yatırana geri verilmesine,

Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

09.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.