Logo

2. Hukuk Dairesi2023/3721 E. 2024/1796 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında tarafların kusur oranları, kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakası ve maddi manevi tazminat miktarlarının uygunluğu uyuşmazlık konusudur.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların sosyal ve ekonomik durumları, boşanmaya sebep olan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü ve ihlal edilen kişilik hakları gözetilerek, boşanma kararının kusur, yoksulluk nafakası ve tazminat miktarları yönünden bozulmasına, diğer kısımlarının ise onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/2469 E., 2023/59 K.

DAVA TARİHİ : 15.02.2016

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 12. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2016/113 E., 2020/97 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükümlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; erkeğin hakaret, tehdit, fiziki ve psikolojik şiddet uyguladığını, çocuklarına karşı babalık görevlerini yerine getirmediğini, sadakatsiz olduğunu, terkettiğini ve işlerini halletmesi gerektiğini bahane ederek müvekkilini Cezayir'e dönmesi konusunda zorladığını, kadının başka çaresi olmadığından Türkiye'ye dönmek zorunda kaldığını, 7-8 yıldan beri fiili olarak ayrı olduklarını, erkeğin asabi ve tutarsız olduğunu belirterek, evlilik birliğinin temelinden sarsılması ve zina sebebi ile tarafların boşanmalarına, ortak çocuk için aylık 2.000,00 TL, kadın için aylık 8.000,00 TL tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakasına, 1.500.000,00 TL manevî, 500.000,00 TL maddî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki iddiaların gerçek dışı olduğunu, taraflar arasındaki sorunların davacının müvekkili ile sosyal ortamlarda bulunmak istememesinden kaynaklandığını, tarafların fiilen biten evliliklerinin tamamen sonlandığını, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını, bu nedenlerle tarafların boşanmalarına, mahkemece davacıya uygun bir tedbir ve yoksulluk nafakası takdir edilerek davacının diğer taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların 2003 yılında Dubai'ye taşındıkları, aralarında uzun zamandır devam eden geçimsizliğin mevcut olduğu, birbirlerine aptal, salak gibi sözlerle hakaret ettikleri, taraflar arasında yaşanan tartışmalar nedeniyle davalı kocanın 2006 yılında müşterek konutu terk ettiği, tarafların o tarihten beri ayrı yaşadıkları, davalı erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesiyle davacı kadının davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, davalı erkeğin 5-6 yıldır başka bir kadınla yaşadığı, yaşadığı ülke yasalarına göre bu kadınla evlendiği ve çocuk sahibi olduğu anlaşılmış ise de davacı kadının bu durumdan çok uzun zamandır haberdar olmasına rağmen 6 aylık hak düşürücü süre içinde davanın açılmadığı gerekçesiyle davacı kadının 4721 sayılı Kanun'un 161 ncı maddesi gereğince zina hukuki sebebine dayalı olarak açmış olduğu boşanma davasının reddine, velâyeti talep edilen ortak çocuk Yasemin Musullu hüküm tarihi itibariyle reşit olduğundan velâyet ve iştirak nafakası talepleri hususunda karar verilmesine yer olmadığına, davacı için takdir edilen aylık 2.000,00 TL tedbir nafakasının karar kesinleştiğinde aylık 5.000,00 TL yoksulluk nafakası olarak devamına, davacının maddî ve manevî tazminat taleplerinin kısmen kabulü ile 100.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı kadın vekili istinaf sebepleri olarak; zina hukuki nedenli boşanma davasının reddi, kusur belirlemesi, nafakalar ve maddî ve manevî tazminatların miktarı yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı erkek vekili istinaf sebepleri olarak; kusur belirlemesi, hükmedilen maddî ve manevî tazminat ile tedbir ve yoksulluk nafakası yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; yapılan incelemede; davalı tarafça, davacı tanığı Şeyma M.'nun dinlenilmemiş olması istinaf sebebi olarak ileri sürülmüş ise de, davacı tarafa söz konusu tanığın dinlenmesi için yatırılması gereken yurt dışı masraflarının verilen kesin süre içerisinde yatırılmaması nedeniyle dinlenemediği, davalı vekili tarafından İlk Derece Mahkemesinin 31.10.2019 tarihli oturumunda davacı tarafın tanığının dinlenmesine muvafakat etmediklerini, dosyanın tekemmül ettiğinin beyan edildiği görülmekle davalı vekilinin bu husustaki talebinin reddine karar vermek gerektiği, İlk Derece Mahkemesince davalı erkeğin 5-6 yıldır başka bir kadınla yaşadığı, yaşadığı ülke yasalarına göre bu kadınla evlendiği ve çocuk sahibi olduğu, davacı kadının bu durumdan çok uzun zamandır haberdar olmasına rağmen 6 aylık hak düşürücü süre içinde davanın açılmadığı gerekçesiyle davacı kadının zina hukuki sebebine dayalı olarak açmış olduğu boşanma davasının reddine karar verilmiş, oysa davalının evlilik dışı meydana gelen son çocuğu Muhammed Hasan'ın doğum tarihi 18.02.2016 olup, davalının zina eylemi devam ettiğinden devam eden zina eylemine yönelik hak düşürücü süreden söz edilemeyeceği, bu nedenle davacının zina sebebine dayalı boşanma davasının da kabulü gerektiği, davalı tanığı olarak dinlenen Musa M.'nun beyanına göre, tarafların birbirlerine aptal, salak gibi sözlerle hakaret ettikleri sabit olup, karar gerekçesinde de bu hususlar taraflara kusur olarak yüklendiği, boşanmaya neden olan olaylarda davalıya aptal, salak gibi sözlerle hakaret eden davacı kadının az, zina eyleminde bulunduğu sabit olan ve yine eşine karşı aptal, salak gibi sözlerle hakaret eden davalı erkek eş ise ağır kusurlu olduğu, tarafların kusur dereceleri, ekonomik ve sosyal durumları, davacı kadının mevcut veya beklenen menfaatlerinin boşanma yüzünden zedelenmesi, kişilik hakkının saldırıya uğraması nedeniyle kadın lehine tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminata hükmedilmesinde bir yanlışlık bulunmadığı ancak maddî ve manevî tazminatın miktarı az olduğu, ayrıca talebe rağmen tazminat bedellerine yönünden kararın kesinleşmesinden itibaren yasal faize karar verilmemesi hatalı olduğu gerekçesi ile tarafların kusur tespitine, davacı kadının zina nedenli boşanma davasının reddine, tazminatların miktarına yönelik istinaf başvurularının kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükümlerinin kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesi kararı boşanma hükmü yönünden kesinleştiğinden zina nedeniyle boşanma davası yönünden karar verilmesine yer olmadığına, 400.000,00 TL maddî ve 300.000,00 TL manevî tazminatın boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, tarafların diğer istinaf taleplerinin hukuka ve kanuna uygun olduğundan esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı kadın vekili; kusur belirlemesi, tazminatların ve nafakaların miktarının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı erkek vekili; kusur belirlemesi, tazminatlar, nafakalar, tanık Şeyma'nın dinlenmemesinin usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadın yararına nafakalar ile tazminatlara hükmedilme şartlarının somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediği, miktarlarının uygun olup olmadığı, eksik inceleme bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 6 ncı, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 182 nci, 324 üncü, 327 nci, 328 inci, 329 uncu, 330 uncu ve 336 ncı maddeleri, 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı erkek vekilinin tüm, davacı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında kadın yararına hükmolunan maddî ve manevî tazminat azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddesi hükümleri nazara alınarak, daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.

3.Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakası azdır. Mahkemece 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminatların miktarı yönünden BOZULMASINA,

2.Davalı erkek vekilinin tüm, davacı kadın vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz eden Nina'ya iadesine,

Aşağıda yazılı temyiz karar harcının temyiz eden Muhammet'e yükletilmesine,

Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

14.03.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.