Logo

2. Hukuk Dairesi2023/3731 E. 2023/2588 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacılar ile torunları arasında kişisel ilişki kurulması talebiyle açılan davada, kurulan kişisel ilişkinin süresi, koşulları ve davacıların vekilinin vekâlet ücretine hükmedilme şekli uyuşmazlık konusudur.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, dosyadaki raporlara, uygulanması gereken hukuk kurallarına ve çocuğun üstün yararı gözetilerek, düzenlenen kişisel ilişkinin süresi ve koşullarının uygun olduğu, tek vekil ile temsil edilen davacılar yararına tek vekâlet ücretine hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle, istinaf mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1291 E., 2023/188 K.

KARAR : Başvurunun kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 23. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2021/447 E., 2022/842 K.

Taraflar arasındaki torunla kişisel ilişki kurulması davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile ... ile davacılar arasında kişisel ilişki kurulmasına karar verilmiştir.

Kararın taraf vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiş, davalı tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyize konu edilen kararın niteliğinin duruşma istenebilecek davalardan olmadığı anlaşılmıştır.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin ikinci fıkrası uyarınca davalı tarafın duruşma isteğinin reddine, taraf vekillerinin temyiz dilekçesinin kabulü ile incelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar ... ve ... vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin kızları ile davalının 2010 yılında evlendiklerini, bu evlilikten müvekkillerinin torunu 2015 yılı doğumlu ... ... Erkan'ın dünyaya geldiğini, müvekkillerinin kızının 2021 yılında lösemi tanısı konulduğunu ve o yıl vefat ettiğini, ortak çocuğa küçüklüğünden itibaren müvekkili ...'ın baktığını ancak müvekkillerinin kızları vefat ettikten sonra davalı tarafından ... ile görüştürülmediklerini, müvekkillerinin karşı taraf ile iletişime geçmeye çalıştığını ancak sert bir tepki aldıklarını, bu durumun kızlarını yeni kaybeden müvekkillerini derinden üzdüğünü ayrıca küçüklüğünden beri anneannesiyle birlikte büyüyen ...'ın annesini kaybettikten sonra anneannesi ile de uzaklaştırılmasının onu olumsuz etkileyeceğini, müvekkillerinin öğretmen olduklarını, müvekkili ...'ın ... ile doğduğundan itibaren annesi gibi ilgilendiğini, küçüğün yaz aylarında da annesi babası olmadan anneannesi ile ...'e kalmaya gittiğini, müvekkillerinin küçüğün eğitimiyle de yakından ilgili olduklarını bu nedenle küçüğün yaşıtlarından çok daha ileri bir seviyede olduğunu, küçüğün anneanne ve dedesiyle çok keyifli vakit geçirdiğini, müvekkillerinin kızlarının hasta olduğu dönemde küçüğe anneanne ve dedesinin baktığını, geceleri onlar ile kaldığını, küçüğün annesini kaybetmesiyle en çok ihtiyacı olduğu dönemde babası tarafından anneanne ve dedesiyle görüşmesinin engellendiğini, küçüğün müvekkillerinin ilgi ve sevgisine ihtiyacının olduğunu, altı yaşında bir çocuğun annesini kaybettikten sonra kendisine en yakın olan kişiler ile iletişimin birden kesilmesi çocuğun psikolojisini kötü yönde etkileyeceğini keza davalının ... ile anneanne ve dedeyi telefonda dahil görüştürmediğini, ... ile müvekkilleri arasında kişisel ilişki kurulmasının küçüğe herhangi bir külfet yüklemeyeceğini, torunları ile görüşebilmek için müvekkillerinin yakın adrese taşındıklarını belirterek davanın kabulü ile müvekkilleri ile ... arasında kişisel ilişki tesis edilmesine, yargılama gideri ve vekâlet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin davacıların kızının eşi olduğunu, kişisel ilişki kurulmak istenen küçüğün babası olduğunu, müvekkilinin Arkeolog olduğunu, ... memuru olarak görev yaptığını, davalı ile müteveffa 1996 yılından bu yana tanıştıklarını, 2010 yılında evlendiklerini ve 2015 yılında ortak çocuklarının olduğunu, müteveffaya lösemi teşhisi konulduktan sonra bilinci kapalı bir haldeyken davacıların ve davacıların oğulları tarafından müteveffanın yatırım hesaplarından 1.440,000,00 TL'nin kendi hesaplarına aktarıldığını, bununla ilgili müvekkilinin davacılar için savcılığa şikayette bulunduğunu, bu nedenle küçüğün davacılardan uzak durması gerektiğini, davacı ... ... ...'a annesinin ölümü sonrasında "senin anneni baban öldürdü, seni de öldürecek", "senin annene ihtiyacın yok, senin ailen biziz" tarzında söylemlerde bulunduğunu, ... ... Erkan'ın annesinin ölüm haberini yani son derece sarsıcı ve acı haberi babasından değil, hatta babası dahi yakınında değilken davacılar tarafından öğrendiğini, müvekkilinin müteveffanın ölümünden bir süre sonra mirasçılık belgesi ile Eylem ... Erkan’ın şahsi hesaplarının olduğunu bildiği Türkiye İş Bankası’na başvurduğunu, hesap dökümlerini talep ettiğini, veraset beyannamesi işlemlerine esas olacak para, mal gibi varlıkların tespiti ile yasal süreçlerdeki gerekli bilgilendirmelerin yapılması, veraset vergisi için işlemlerin başlatılması için yapılan bu işlemlerde müvekkilinin edindiği bilgi karşısında şok olduğunu, Türkiye İş Bankası’ndan alınan belgelere göre; 19.03.2021 tarihinde Eylem ... Erkan’ın şuuru kapalı halde yoğun bakımda yatarken, Eylem ...'a ait olan banka hesabından toplam 1.438.120,12 TL’lik tutarın yatırım hesabından davacı ...'ın şahsi hesabına aktarıldığının görüldüğünü, daha sonra müvekkilinin söz konusu hesaptan usulsüz para aktarımını incelemeye başladığını ve bu süreç içinde davacılarla ilişkisini asgari düzeyde tutarak, oğlunun hatırına aynı evde yaşamaya devam ettiğini, davacıların sonrasında küçüğe olan tutumlarının değiştiğini, davalı ile çocuğun arasındaki iletişime müdahil olduklarını, sonrasında bir gün küçüğün müvekkiline “baba, annemi sen öldürmüşsün, bana aldığın çikolata ve sakızlarla da beni öldürecekmişsin, bana sigara konusunda hep yalan söylüyormuşsun, anneannem balkondaki sigara çöplerini alıp bana çöpe attırdı, çikolata ve sakızları da attırdı, yarın köye gideceğini söyledi” dediğini, sonrasında davacılardan birlikte kalınan evin terk edilmesini istediğini, ilerleyen günlerde davacı ..., ailenin hukuka aykırı yöntemlerle çaldığı parayı iade edeceklerini ...’a iletmişler ve söz konusu bedeli iade ettiklerini, davalı müvekkilinin kendisi ve oğlunun maruz bırakıldığı tüm bu suç teşkil eden eylemler ile ...'a karşı gerçekleştirilen tüm sözel, psikolojik şiddet ve yaşatılan travmalara rağmen müvekkilinin, müteveffa Eylem ... Erkan’la olan 25 yıllık hayat arkadaşlığı ve özellikle de ...’ın hatırı için, savcılık şikayetinden vazgeçtiğini, sonrasında müvekkilinin ... ile davacıların görüşmesini istemediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacıların kızının 25.03.2021 tarihinde öldüğü, torunlarının doğumundan itibaren kendilerinin bakım ve gözetimi altında, destekçi oldukları, sonrasında davalı babanın davacılarla arasında mal varlıklarına dair yaşanan geçimsizlikler nedeniyle çocuğu davacılarla görüştürmediği, davacıların çocuğun ahlaki gelişimine yönelik olumsuz herhangi bir eylemlerinin bulunmadığı, kişisel çekişmelerin çocuğun dışında olduğu, alınan sosyal inceleme raporunda ve heyet raporunda davacıların çocuk ile arasında kişisel ilişki kurulmasının çocuğun menfaatine olumsuz etkide bulunmayacağı, keza ... menfaatinin kişisel ilişki tesisini gerektirdiği, çocuğun doğumundan bu yana sık sık bir arada olduğu davacılarla görüşmesinin engellenmesinin çocuğun ... duygusunu zedeleyip çocuğu gelecekte olumsuz yönde etkileyeceği, davacıların çocukla ... düzeyde ilgilendiği, çocuk yönünden de davacılar yönünden de kişisel ilişki tesisinin zaruri olduğu, davalının ileri sürdüğü ceza yargılamasına konu olayın çocuğun ahlaki yönden ve başka herhangi bir yönden geleceğini etkilemediği kanaatine varılmakla; çocuğun daha fazla travmatize olmaması ve bu durumdan daha fazla etkilenmemesi için mevcut düzeninin bozulmamasının daha sağlıklı olacağı, rekabet haline getirilen bu davanın çocuğun psikolojik gelişimini olumsuz etkilediği, her iki tarafın da bu konuda dikkatli olması ve kendi aralarındaki şahsi çekişmeleri çocuğa yansıtmamaları gerektiği, çocuğun davacılarla görüşmesinin bedeni, fikri ve ahlaki gelişmelerine engel olacağı yönünde ciddi ve inandırıcı hiçbir delil bulunmadığı gibi hemen meydana gelecek bir tehlikenin varlığı da kanıtlanamadığından çocuğun çekişmelerin dışında tutulması gerektiğinin her iki tarafa ihtarı ile tüm dosya kapsamı değerlendirildiğinde velâyet görevinin yerine getirilmesini de etkilemeyecek süreler ile çocuk ile davacı dede ve anneanne arasındaki bağın sürdürülmesi adına olağanüstü durumun mevcudiyetinin de olduğu dikkate alınarak davacıların davasının kabulü ile her ayın birinci hafta sonu Cumartesi saat 11.00 ile Pazar 17.00 saatleri arasında, her yıl dini bayramların üçüncü günü saat 11.00 ile aynı gün 17.00 arasında, her yıl 15 gün süren sömestr tatilinin ikinci haftası Pazartesi 11.00 ile Cuma 11.00 saatleri arasında, her yıl yaz tatilinde 1 Ağustos 11.00 ile 15 Ağustos 17.00 saatleri arasında kişisel ilişki kurulmasına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi tarafından tesis edilen kişisel ilişki kararı yerinde ise de ancak yetersiz olduğunu, ayrıca ilk derece mahkemesi tarafından verilen hükümde yargılama giderlerinin, davanın açılmasına davalı baba sebebiyet vermesine rağmen davacılar üzerinde bırakıldığını, eldeki davada davacılar ihtiyari dava arkadaşı olduklarından davacılar lehine ayrı ayrı vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken tek vekâlet ücretine hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olup mülkiyet hakkının ihlali niteliğinde olduğunu, kararın bu yönüyle de usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek kurulan kişisel ilişki süresi, yargılama giderleri ile vekâlet ücreti yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

2.Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ...'ın davacıların yanında yatılı olarak kalmak istemediğini, davacıların hırsızlık yaptığını bildiğini açıkça bildirmesine rağmen duygu, düşünce ve isteklerinin Mahkemece dikkate değer görülmediğini, küçüğün babası varken ikinci derece üstsoyuna bu kadar geniş görüşme zamanı tanınmasının ... olmayacağını, İlk Derece Mahkemesinin ... ...'a davacılar ile görüşmek isteyip istemediğini sormadığını, çocuğun görüşünün alınmadığını, ihtiyati tedbir kararına gerekçe olarak gösterilen sosyal inceleme raporunun içeriğinin eksik ve hatalı bir nitelik taşımakta olup, davalının adli destek görevlisi ile görüşmesinde belirtmiş olduğu birçok önemli hususun rapora işlenmediğini, bazı hususların da yanlış işlendiğini, kişisel ilişkiye dair verilen kararın küçüğün yüksek yararı doğrultusunda olmadığını belirterek karar kesinleşinceye kadar İlk Derece Mahkemesinin 16.07.2021 tarihli ara karar ile tesis edilmiş ve 07.06.2022 tarihli ara kararla da revize edilmiş olan ihtiyati tedbir kararının ortadan kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek ara karar ile ... ile davacılar arasında tedbiren kurulan kişisel ilişkiye yönelik ara kararı ve davanın kabulü yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacıların, torununu görmek ve onunla uygun kişisel ilişki kurmak, torun sevgisini tatmak ve çocuğa da bu sevgiyi vermelerinin hakkı olduğunu, kişisel ilişki tesis edildiğinde çocuğun huzurunun tehlikeye gireceği ve davacının bu hakkını amacına aykırı kullanacağına dair dosyada delil bulunmamakla birlikte alınan sosyal inceleme raporu da kişisel ilişkinin kurulması yönünde görüş bildirdiği, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 12. ve Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesinin 3 üncü ve 6 ncı maddeleri idrak çağındaki çocukların kendilerini ilgilendiren konularda görüşünün alınması ve görüşlerine gereken önemin verilmesini öngördüğü, ancak, çocukların ... yararı gerektirdiği takdirde, görüşlerinin aksine de karar verilmesinin mümkün olduğu, somut olayda, davacıların kızı, ... ...'ın annesi olan Eylem yakalandığı hastalıktan kurtulamayarak 25.03.2021 tarihinde vefat ettiği, davalı, davacılardan Ayşe'nin, müteveffa Eylem hastanede bilinci kapalı şekilde yatarken banka hesaplarındaki yüklü miktarda parayı kendi hesabına aktardığını ve bu nedenle davacı ... ve dava dışı oğlu Barış hakkında şikayetçi olmuş ise de bilahare bu paranın tamamı masraflar ve 50.000,00 TL avukatlık ücreti ile birlikte davalıya ödendiği, davalı da para aktarımının sehven olduğunu belirterek şikayetinden vazgeçtiği, yine, davacı ...'nin, ... ...'a "senin anneni baban öldürdü, seni de öldürecek", "senin annene ihtiyacın yok, senin ailen biziz" gibi ağır söylemlerde bulunarak küçüğün annesini kaybetmesi dolayısıyla içinde bulunduğu psikolojik durumu daha da ağır hale getirdiği iddia edilmiş ise de, bu konuda ... ...'ın beyanından başka delil bulunmadığı, kaldı ki gerek para aktarımı gerekse küçüğe sarf edildiği belirtilen bu sözlerin davacı ... tarafından gerçekleştirildiği iddia edilmiş olup davacı ... yönünden para aktarımı yahut sarf edilen sözler yönünden davalının herhangi bir iddiası bulunmadığı, bunun yanı sıra, davacı ... tarafından, küçüğün psikolojisini etkileyecek sözler sarf edilerek kişisel ilişki kurulmamasını isteyen davalı baba da küçüğün psikolojisini etkileyecek biçimde ve aktarılan paranın tümünü geri almasına rağmen davacı ...'den "hırsız" olarak bahsederek ... ile davacı arasındaki duygusal bağı zedelediği, bu nedenlerle davacılar ile torunları olan ... ... arasında kişisel ilişki tesisine karar verilmesinde yanlışlık olmadığı, ancak davacılar ile ... arasında çocuğun eğitim durumunu aksatmayacak, bedeni ve fikri gelişimini olumsuz etkilemeyecek ve davalı babanın velâyet görevini gereği gibi yerine getirmesine engel olmayacak şekilde uygun süreli kişisel ilişki düzenlemesi yapılması gerekirken her ayın 1. hafta sonu Cumartesi günü ve dini bayramlara ilişkin olarak düzenlenen kişisel ilişki yönünden az görüşme saatleri ile; sömestr ve yaz tatili yönünden ise uygun olmayacak uzunlukta kişisel ilişki süreleri belirlenmesinin ... olmadığı, davacılar kendilerini aynı vekil ile temsil ettirdiklerinden davacılar lehine tek vekâlet ücretine hükmedilmesinin ... olduğu, dava kabul edilmiş olmasına ve davacıların da yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına dair talebi olmamasına rağmen 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 326 ncı maddesinin birinci fıkrasındaki açık hükme rağmen yargılama giderlerinin davacılar üzerinde bırakılmasının ... olmadığı gerekçesiyle tarafların istinaf taleplerinin kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kaldırılarak, davacılar ile ... ... arasında her ayın ikinci haftası Cumartesi 10.00'dan Pazar günü saat 18.00'e kadar, Ramazan ve Kurban bayramlarının 2. günü saat 10.00'dan ertesi gün saat 18.00'e kadar, her yıl Milli Eğitim Bakanlığı tarafından belirlenen ve Ocak ayında uygulanan yarıyıl tatilinin 2. Haftası Pazartesi günü saat 10.00'dan Çarşamba günü saat 18.00'e kadar ve her yıl 01 Temmuz günü saat 10.00'dan 10 Temmuz günü saat 18.00'e kadar kişisel ilişki kurulmasına, davacılar tarafından yapılan başvurma harcı 59,30 TL, peşin harç 59,30 TL, vekâletname suret harcı 8,50 TL, posta ve tebligat masrafı 272,00 TL olmak üzere toplam 399,10 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine karar verilerek tarafların kişisel ilişki sürelerine ilişkin istinaf talebinin kısmen kabulüne, davacıların yargılama giderlerine ilişkin istinaf taleplerinin kabulüne, tarafların diğer istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacılar vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; istinaf başvuru dilekçesini kısmen tekrarla küçüğün tatillerin belli dönemlerinde anneannesi ve dedesiyle olmaya alışık iken ve onlarla beraber vakit geçirmekte mutlu ike ayda bir kez görüşmeleri konusunda kişisel ilişki tesis edilmesi ve yine sömestr ve yaz tatili yönünden kişisel ilişki süresinin bu kadar azaltılmasının kabul edilemeyeceğini, ayda 2 defa yatılı, sömestrde en az 1 hafta, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından verilen ara tatillerde de kişisel ilişki tesis edilmesine, yaz tatillerinde en az 2 hafta olarak belirlenmesi gerektiğini belirterek vekâlet ücreti, kişisel ilişkinin süresi yönünden temyiz kanun yoluna başvurmuştur.

2.Davalı vekili duruşma istemli temyiz başvuru dilekçesinde özetle; istinaf başvuru dilekçesini tekrarla kararın bozulması ve davanın reddi ile temyiz giderleri ile lehe hükmolunacak avukatlı ücretinin karşı tarafa yüklenilmesi yönünden temyiz kanun yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacılar ile ... arasında kişisel ilişki kurulması için yasanın aradığı şartların oluşup oluşmadığı, düzenlenen kişisel ilişkinin süresi ve tek vekil ile temsil edilen davacılar yararına iki vekâlet ücretine hükmedilmesinin gerekip gerekmediği, kurulan kişisel ilişkinin çocuğun ... yararına uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 326, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 ... maddeleri. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 325 ... maddesi.Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi 9 uncu maddesinin üçüncü fıkrası, 3 üncü maddesi, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi 12 nci maddesi, Çocuk Haklarının Kullanılmasına dair Avrupa Sözleşmesi üçüncü maddesi, dördüncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları ile 6 ncı maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 ... maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

23.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.