"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1056 E., 2022/1061 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 3. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2020/931 E., 2022/90 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde özetle; evlilikleri boyunca davalı erkeğin ailesi etkisinde kaldığını, evliliğe iki tarafın ailesinin de onay vermediğini, davalı erkeğin evlilik birliği içerisinde yaşadığı her şeyi ailesine anlattığını, aile mahremiyetini korumayarak müvekkili çok yıprattığını, tarafların evlendikten sonra Burdur'a yerleştiklerini, davalının ailesinin yanında Urfa'da yaşamak için sürekli baskı yaptığını, bu durumun taraflar arasında önü alınamaz kavgalara sebep olduğunu, davalının ailesinin de evlilik boyunca müvekkile ''oğlumuzu aldın götürdün'' diyerek baskı yaptıklarını, hakaret ettiklerini, davalının arkadaş ortamında müvekkili her zaman kötülediğini, ailesinin evlilik boyunca davalıdan para göndermesini istediklerini, farklı şehirde olmalarına rağmen ailesinin maddi işlerine karıştığını, evlilik birliği boyunca her tartışmada davalının ailesinin olumsuz etkisinin hissedildiğini, ...'ye ailesi yanına ziyarete geldiklerinde, ortada hiçbir anlaşmazlık ve tartışma yokken davalının müvekkile sarılarak ''seni seviyorum her şey güzel olacak'' diyerek ailesinin yanına Urfa'ya gittiğini, gittikten sonra durup dururken maddi konuları öne sürerek suni bir tartışma yaratarak boşanmak istediğini söylediğini, fiili ayrılık başlar başlamaz davalı erkeğin evdeki eşyalarını alarak bekar bir arkadaşının yanında kalmaya başladığını, fiili ayrılık boyunca oğlunu arayıp sormadığını, mal paylaşma derdine düştüğünü, müvekkilin fiili ayrılıktan sonra çocuğunu büyütmek için ücretsiz izne ayrıldığını, bu nedenlerle tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına karar verilerek müvekkil için aylık 2000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası, ortak çocuk için aylık 1000,00 TL tedbir ve iştirak nafakası ile 100.000,00 TL maddî 100.000,00 TL manevî tazminat hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının iddialarını kabul etmediklerini, davalının müvekkile sürekli "anne ve kardeşlerin benim evine gelmesin senden nefret ediyorum" dediğini, müvekkili aşağıladığını, ailesine tavır alıp müşterek çocuğu müvekkilin ailesine göstermediğini, müvekkilin ...'da yaşayan ailesini ziyarete her gittiğinde davacının büyük kavgalar çıkardığını, canından bezdirdiğini, sudan sebeplerle küstüğünü, birlik görevlerini yerine getirmediğini, evliliğin ilk aylarından itibaren fevri ve sert tutumlar sergilediğini son zamanlarda hakarete ve manevî şiddete dönüştüğünü, müvekkilin ailesinin tarafların huzurları bozulmasın diye gelip gitmediklerini, davacının iddia ettiği gibi müvekkilin annesi değil tam tersi davacının müvekkilin annesini arayarak küfür ve hakaret ettiğini, davacının ailesini kendisinin istemediğini, anne ve babasının sürekli evlilik birliğinin içinde yer aldığını, müvekkilin davacının iddia ettiği gibi bırakıp kaçmadığını açılan davanın sadece boşanma yönünden kabulüne karar verilmesini, yararına 100.000,00TL maddî 100.000,00TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı erkeğin ailesinin Urfa'da yaşadığı ve onların istekleri doğrultusunda hareket ederek eşine Urfa'ya taşınma konusunda baskı yaptığı, sürekli ailesinin etkisinde kalarak hareket ettiği, ailesinin yanına gittikten sonra mesaj atarak boşanmak istediğini söylediği, ayrılık sürecinde eşyaları alarak bir arkadaşının evine yerleştiği ve çocuğu arayıp sormadığı, Hüseyin isimli arkadaşına " Neslihana çok ağır şartlar sunacağım kabul ederse olur etmezse boşanırım" dediği, kök ailesine maddi destekte bulunup kendi ailesinin ve evinin ihtiyaçları ile ilgilenmeyerek sorumsuz davrandığı, eşi ile aralarında olanları başkalarına anlatarak mahremiyet yükümlülüğünü ihlal ettiği, davacının olmadığı ortamlarda arkasından konuşarak onun hakkında olumsuz sözler söylediği, annesinin evliliğe müdahalesine sessiz kaldığı, annesi davacıya "oğlum olmasa sokaklara düşerdin" dediğinde sessiz kalarak müdahale etmediği, davacı kadının ise kayınvalidesine hakaret ettiği, çocuğu davalının ailesine göstermek istemediği, erkeğin ailesine tavırlı davrandığı evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğu gerekçesi ile; davacının davasının kabulüne, tarafların evlilik birliğinin sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, davacı ve çocuk için ara kararla hükmolunan nafakanın karar kesinleşinceye kadar devamına, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, ortak çocuk yararına aylık 600,00 TL. iştirak nafakasına, davacı kadın yararına 15.000,00 TL maddî, 15.000,00 TL manevî tazminata, davalının şartları oluşmayan maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesince verilen kararda kusur belirlemesi yönünden hata yapıldığını, müvekkiline yüklenen kusurların gerçekleşmediğini, davalı erkeğin tam kusurlu olduğunu, hükmedilen tedbir nafakaları ile iştirak nafakası ve maddî-manevî tazminat miktarlarının düşük olduğunu, yoksulluk nafakası talebinin kabulü gerektiği belirterek; kusur belirlemesi, kendisi ve çocuk yararına hükmolunan nafaka ve tazminat miktarları ile reddedilen yoksulluk nafakası talebi yönünden istinaf isteminde bulunmuştur.
2.Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, evlilik birliğinin bu hale gelmesinde davacı kadının tam kusurlu olduğunu, müvekkilinin kusursuz olduğunu, müvekkiline yüklenen kusurların ispat edilemediğini, davacı kadın lehine hükmedilen tazminatların da hatalı olduğunu, talep ettikleri maddî ve manevî tazminat taleplerinin kabulüne karar verilmesi talebiyle; kusur belirlemesi, kadın yararına hükmolunan nafaka ve tazminatlar ile reddedilen tazminat talepleri yönünden istinaf isteminde bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesi erkeğe Hüseyin isimli arkadaşına söylediği sözlerle ilgili tanık beyanları duyuma dayalı olduğu gibi fili ayrılıktan sonra boşanmanın şartları ile ilgili görüş aktarmadan ibaret olduğu erkeğe kusur olarak yüklenmesinin hatalı olduğu, erkeğe eşiyle arasındakileri arkadaşlarına anlatma vakıası yine genel ve soyut olduğu gibi duyuma dayalı olduğu gerçekleşse bile evliliğin temelden sarsılması, tarafların fiilen ayrılmalarından sonra davacıya aktarıldığının tanık beyanlarından anlaşıldığı, bu vakıanın da erkeğe yüklenemeyeceği, erkeğin kök ailesine para gönderme olayının somutlaştırılmadığı, genel ifade ile aktarıldığı gibi tam tersine davalı tanıkları da maddi yardım yapılmadığını aktardıklarından erkeğe kusur olarak yüklenmesinin yanlış olduğu, evin ihtiyaçlarını karşılamadığı yönündeki davacı tanığının beyanının da somutlaştırılmadığı gibi hangi ihtiyacının giderilmediğinin açıklanmadığı, bu tanığın evlerine 5-6 kez gitmesi halinde bunu nasıl tespit ettiğinin belli olmadığı, diğer tanıkların ailenin ekonomik sıkıntısının olmadığını beyan ettikleri, erkeğin çocuğu arayıp sormama vakıasının da dosya kapsamına göre ispat edilemediği yine soyut beyana itibar edildiği ayrılık döneminde de erkeğin bu gergin ortamda ilgilenmesinin ondan beklenemeyeceğinin bilinmesine rağmen kusur olarak yüklenmesinin hatalı olduğu, kadına yüklenen kayın validesine hakaret etme vakıasının tanıklarca dile getirilmediği, çocuğu eşinin ailesine göstermeme vakıasının da gerçekleşmediği sadece çocuğun fotoğrafını isteyen eşine çocuğun fotoğrafını yollamadığının anlaşıldığı bu vakıaların da kadına yüklenmesinin hatalı olduğu, dosya kapsamına göre erkeğin evliliğin ilk yıllarında annesinin söz ve davranışlarıyla evliliğe müdahalesine tepkisiz kaldığı, ailesinin Urfa ilinde yaşamaları konusundaki ısrarı üzerine eşine baskı yaptığı, Ailesinin yanına tek başına gittiğinde eşine mesaj atarak boşanmak istediğini söylediği, ...'de bulunan eş ve çocuğunu almadan Burdur iline giderek ortak konuttan eşyaları alıp bekar arkadaşının yanına yerleşerek ayrı yaşamaya başladığı bu davranışları ile ağır kusurlu olduğu kadının ise eşinin ailesi ile görüşmeyi, onları ziyarete gitmeyi istemediği gibi 2 günlüğüne Urfa' da ki ailesinin yanına tek başına giden eşine "Urfa'ya gittin ise bizleri unut" şeklinde telefonda tepki gösterdiği bu davranışı ile hafif kusurlu olduğu, kadın yararına hükmolunan maddi tazminat miktarının az olduğu, erkeğin kusurlu davranışlarının kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olmadığı gerekçesi ile; davacı kadının kendisi için ve ortak çocuk için hükmedilen tedbir, iştirak nafakaları ve manevî tazminat miktarının az oluşu ile reddedilen yoksulluk nafakasına yönelik istinaf taleplerinin, davalı erkeğin ise davacı kadın lehine hükmedilen maddi tazminat ile kendisinin reddedilen maddi-manevî tazminat taleplerine yönelik istinaf başvurularının esastan reddine, davalı erkeğin kusurlu vakıa tespiti ve kadın yararına hükmedilen manevî tazminat, davacı kadının ise kusurlu vakıa tespiti, yararına hükmedilen maddi tazminat miktarının az oluşuna yönelik istinaf başvurularının kabulü ile ... 3. Aile Mahkemesinin 2020/931 Esas, 2022/90 Karar sayılı ilamının kusura yönelik gerekçe kısmının kaldırılmasına, kusurlu vakıaların tespitine yönelik kısmın yukarıda açıklandığı şekilde tespitine, hüküm kısmında bulunan 7 ve 8 nolu bentlerin kaldırılmasına, davacının maddi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 25.000,00TL maddî tazminatın davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacının manevî tazminata yönelik talebinin erkeğin kişilik haklarına saldırı niteliği taşıyan eyleminin varlığı ispat edilemediğinden reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; davalının tek kusurlu olan olduğu, erkeğe İlk Derece Mahkemesince yüklenen kusurların çıkarılmasının hatalı olduğu, kusurların manevî tazminat gerektirdiği ve ortak çocuk için iştirak nafakasının miktarının az olup artış hükmü uygulanması gerektiğini belirterek; kusur belirlemesi, manevî tazminat talebinin reddi ve iştirak nafakasının miktarı ile nafakaya artış hükmü uygulanmaması yönünden temyiz edilmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı tarafından açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, birliğin temelinden sarsılmasına neden olan erkeğin kusurlarının kadının kişisel haklarına saldırı niteliğinde olup olmadığı, kadın yararına manevî tazminat verilmesi koşullarının oluşup oluşmadığı ortak çocuk yararına iştirak nafakasının miktarının dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun olup olmadığı ve nafaka artış oranı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 182 nci, 327 nci, 328 nci, 330 uncu ve 331 inci maddesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu, 370 inci ve 371 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı kadın vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
01.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.