Logo

2. Hukuk Dairesi2023/3791 E. 2024/1910 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasındaki boşanma davasında, boşanmaya sebep olan olaylarda kusur dağılımının belirlenmesi, kadının kusurlarının haysiyetsiz hayat sürme kapsamında değerlendirilip değerlendirilmeyeceği, yoksulluk nafakası ve tazminat taleplerinin hukuka uygunluğu uyuşmazlık konusudur.

Gerekçe ve Sonuç: Boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğunun tespiti, kadının kusurlarının Türk Medeni Kanunu'nun 163. maddesinde düzenlenen haysiyetsiz hayat sürme kapsamında değerlendirilemeyeceği, kadının kendi isteğiyle işinden ayrılması nedeniyle yoksulluk nafakasına hükmedilemeyeceği ve belirlenen tazminat miktarlarının hukuka uygun olduğu gözetilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

TARİHİ : 06.12.2022

SAYISI : 2021/611 E., 2022/2401 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlere karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince tarafların başvurularının kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-karşı davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-karşı davalı kadın vekili dava dilekçesinde; tarafların evlenmelerinden sonra taraflar arasında kültür farklılığı, mizaç uyumsuzluğunun ortaya çıktığını, davalının sık sık alkol alıp alkolün etkisi ile kendisini kaybedip müvekkiline fiziksel ve manevî şiddet uyguladığından dolayı yeniden bir araya gelerek müşterek yaşantıyı aynı çatı altında sürdürmelerine imkan kalmayan tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, müvekkili için aylık 500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile yasal faiziyle birlikte 20.000,00 TL maddî, 20.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-karşı davacı erkek vekili karşı dava dilekçesi ile; davacı tarafın iddialarının gerçek dışı olduğunu, birbirlerini severek evlendiklerini, tarafların bu evliliklerinden ortak çocuklarının olmadığını, davalının 5 Ekim 2018 tarihinde müvekkiline "Seni çok seviyorum, inşallah evliliğimiz daim olur" gibi mesajlar gönderdiğini tarihten iki gün sonra müvekkiline haber vermeden düğünde takılan tüm takılar ve evdeki eşyaları alarak evden kaçtığını, müvekkilinin, davalının çalıştığı işyerlerinde hırsızlık yaptığını üzülerek öğrendiğini, davalının ise müvekkiline yanında çalıştığı Prof. Dr. A. C. D.'nin yurt dışına yerleşeceğinden bahisle kendisinin işten çıkartıldığını söylediğini ve müvekkilinin bu durumu anlayışla karşıladığını, daha sonra müvekkilinin ise davalının patronunun yurt dışına gitmeyeceğini tesadüfen öğrendiğini, davalının hırsızlık nedeniyle işten çıkartıldığını öğrendiğini, sonrasında ise müvekkilinin davalının daha önce çalıştığı Acıbadem Hastanesinden ayrılma nedenini öğrendiğini ve o hastanenin kasasından yüklü miktarda açık çıkması nedeniyle işten kovulduğunu öğrendiğini, müvekkilinin parasını yıllarca alınteri ile kazanmış olup davalının bahsedilen hırsızlık olaylarını gerçekleştirmesi nedeniyle de artık evlilik birliğinin devam etmeyeceğine kesin karar getirdiğinden dolayı öncelikle tarafların 4721 sayılı Kanun'un 163 üncü maddesi gereği olmadığı takdirde 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, lehine yasal faiziyle birlikte 20.000,00 TL maddî, 20.000,00 TL'de manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tarafları evlendikten sonra on ay bir arada yaşadıkları, erkeğin sürekli olarak alkol aldığı, kadına "ananı avradını s..yim, orospu" şeklinde hakaret ettiği, şiddet uyguladığı, en sonra erkeğin alkol alması nedeniyle tarafların tartıştıkları, kadına hakaret ettiği, bu durumu konuşmak tarafların ailelerinin bir araya geldiği, ertesi gün kadının ailesi ile birlikte evden ayrıldığı, erkeğin eşini telefonla arayarak "orospu sen neredesin, bu saatten sonra eve giremezsin, eşya alamazsın" şeklinde hakaret ve tehdit ettiği, daha sonra kadının çalıştığı doktor muayenehanesinde hırsızlık yapmakla suçlandığını ve bu nedenle işten ayrıldığını öğrendiği, kadın telefon kayıtları ile erkeğin sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı ortaya çıktığını beyan etmiş ise de kadının dava dilekçesinde bu konuda iddiasının bulunmaması nedeniyle telefon kayıtları hükme esas alınmadığı, bu halde taraflar arasında müşterek hayatı temelinden sarsacak şekilde ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabit olduğu, erkek her ne kadar kadının haysiyetsiz hayat sürme nedeni ile tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep etmiş ise de, kadının davranışlarının haysiyetsiz hayat sürme niteliğinde olmadığı, belirlenen kusurlara göre erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğu, kadının boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği, kadının nafaka ile maddî ve manevî tazminat taleplerinin yerinde olduğu gerekçesiyle tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, kadın için aylık 400,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 10.000,00 TL maddî ve 10.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin maddî ve manevî tazminat talebinin ve 163 üncü maddeye dayalı davasının reddine karar vermek gerekmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı-karşı davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde; müvekkilin hakkında açılmış herhangi bir şikayet veya dava bulunmaması, hırsızlık iddiasının boşanma davası açıldıktan sonra erkek tarafından, davacı eşine karşı doküman üretmek amacıyla kurgulanmış olması karşısında erkeğin açmış olduğu davasını da ortadan kaldırılmasını, müvekkil lehine bağlanan nafaka ve tazminatların düşük olduğunu ileri sürerek kusur belirlemesi, erkeğin davasının kabulü ve nafaka miktarları yönlerden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı-karşı davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde; kadının kusurlarının 4721 sayılı Kanun'un 163 üncü maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini, kusurunun olmadığını, kadının tam kusurlu olduğunu ileri sürerek kusur belirlemesi, kadının kabul edilen davası ve fer'îleri ile reddedilen 4721 sayılı Kanun'un 163 üncü maddesine dayalı davası ve tazminat talepleri yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; boşanmaya yol açan olaylarda erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğu gerekçe gösterilerek kusur belirlemesi yapıldığı, bu vakıaların her iki tarafça iddia ile ispatlandığı, bu vakıaların taraflara ayrı ayrı kusur olarak yüklenmesinin doğru olduğu, ancak taraf dilekçeleri ile bir bütünlük arz eden bir kısım tanık ifadelerinden ve tüm dosya kapsamından "erkeğin evdeki eşyalara zarar verdiği" vakıasına da kadın tarafından dayanıldığı gibi ispatlandığı, bu vakıanın da erkeğe kusur olarak yüklenmesi gerektiği, sonuç olarak boşanmaya yol açan olaylarda bu şekilde kadının az, erkeğin ağır kusurlu olduğu, 4721 sayılı Kanun'un 163 üncü maddesi gereğince erkeğin haysiyetsiz yaşam sürme nedenine dayalı olarak açtığı boşanma davasının yasal şartlarının oluşmadığı, zira kadının çalıştığı iş yerinden yaptığı hırsızlığın süreklilik arz etmediği, ancak kadının SGK kayıtları ve Prof. Dr. A. C. D.'den gelen yazı yanıtına göre, Prof. Dr. A. C. D.'nin iş yerinde yönetici asistanı olarak çalışıp, yeterli gelire sahip iken dava sırasında 21.09.2018 tarihinde kendi isteği ile işten ayrıldığı, boşanma davası sırasında kendi isteği ile işinden ayrılan taraf yararına yoksulluk nafakasına hükmedilemeyeceği halde kadın yararına yoksulluk nafakasına karar verilmesinin hatalı olduğu, kadın yararına hükmedilen boşanmanın eki niteliğindeki maddî ve manevî tazminatların miktar itibarıyla az olduğu gerekçesi ile kadının istinaf başvurusunun kusur belirlemesi ve tazminatların miktarı yönlerinden, erkeğin istinaf başvurusunun kadın için hükmedilen yoksulluk nafakası yönünden kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili bentlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle kusur gerekçesinin düzeltilmesine, kadın için yasal faiziyle 16.000,00 TL maddî ve 14.000,00 TL manevî tazminata ve kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, tarafların sair istinaf taleplerinin ise 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı-karşı davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde; istinaf başvuru dilekçesini tekrarla kusur belirlemesi, kadının kabul edilen davası ve tazminatlar ile reddedilen 4721 sayılı Kanun'un 163 üncü maddesine dayalı davası ve tazminat talepleri yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadının ispatlanan kusurlarının 4721 sayılı Kanun'un 163 üncü maddesi kapsamında değerlendirilip değerlendirilmeyeceği, kadının davasının kabulünün yerinde olup olmadığı, kadın yararına hükmedilen tedbir nafakası ve tazminatlar noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 6 ncı maddesi, 163 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı- davacı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

19.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.