Logo

2. Hukuk Dairesi2023/39 E. 2023/3002 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında tarafların kusur oranlarının belirlenmesi ve davacı kadın yararına maddi ve manevi tazminata hükmedilip hükmedilmeyeceği.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, deliller ve dosya kapsamına göre, yerel mahkemelerin boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğuna ve davacı kadın yararına maddi ve manevi tazminat koşullarının oluşmadığına dair kararları usul ve yasaya uygun bulunarak onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

...

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/2283 E., 2022/1301 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 5. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2017/528 E., 2019/853 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı kadın vekili tarafıdan temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; davalı erkeğin birlik görevlerini yerine getirmediğini, bazen çalışıp bazen çalışmadığını, aşırı derecede alkol tükettiğini, müvekkilinin onurunu kıracak sözler sarf ettiğini, müvekkil ve çocuklarını gece yarısı sokağa attığını, ısrarlar neticesinde AMATEM'e yatırıldığını, tedavi neticesinde alkolü bıraktığını ancak yaklaşık 6 yıldan sonra tekrar alkol tüketimine başladığını, alkol nedeni ile işten atıldığını, alkollü olduğu bir gece kızına hakaret ederek müvekkilini evden kovduğunu iddia ederek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına karar verilmesini, müvekkili yararına aylık 500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın iddialarının asılsız olduğunu, müvekkilinin alkol aldığını fakat buna bağlı olarak çevre ve ailesine karşı herhangi bir olumsuz tutum ve davranışı olmadığını, davacının işe başlayıp para kazanmasıyla birlikte psikoloji ve karakterinde olumsuz değişimler meydana geldiğini ve daha yüksek bir hayat standartında yaşama isteğini sık sık dile getirdiğini, davacının lüks yaşama amacına ulaşmak için müvekkiline babasından kalan daire ve dükkandaki hissesini sattırmak için baskı yaptığını, boşanma davasının kabulüne karar verilmesini, davacının sair taleplerinin reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının evlendikten bir süre sonra yaşanan maddi sorunlar nedeniyle çalışmaya başladığı, davalının ise saraciye ustası olduğu, iş buldukça parça başı yada fabrikada aylık ücretle çalıştığı, yazın dondurma imalatı yaptığı, kazancını evine getirdiği, ancak bazen dışarda arkadaşları buluşup bazen de evde sürekli aşırı derecede alkol kullandığı, alkol aldığında kendini kaybettiğini, eşine ve çocuklarına şiddete yönelik söz ve eylemlerde bulunduğu, davalının, çalıştığı ayakkabı fabrikasından da alkol aldığı için kovulduğu, davacı davalının alkol kullanmasını istemediği, davalının AMATEM'de tedavi gördüğü, ilaçta kullandığı, ancak bir süre sonra tekrar alkole başladığı, bu süreçte yaşanan bir tartışma sonrası şiddete yönelik söz ve davranışlarda bulunması üzerine davacının teyzesinin evine gelmek zorunda kaldığı, iki gün kaldığı, sonrasında tarafların barıştığı ve davacının evine döndüğü, fakat davalının alkol kullanmaya devam ettiği, bu arada davalının babasının malvarlığını çocukları arasında paylaştırdığı, davacının, davalının dükkandaki hissesini satıp başka bir ev kuralım, araba alalım, ... alalım şeklinde talepleri olduğu, davalının da çocukların okulunu bitirmelerinin beklenmesini istediği, bu nedenlerle taraflar arazsında yeniden tartışmaların başladığı, en son yaşanan tartışma sonrasında davacının müşterek konutu terk ettiği ve sonrasında tarafların bir daha biraraya gelmedikleri, gelişen olayları bakıldığında tarafların barışıp biraraya gelmekle bu tarihten öncesindeki olaylardan dolayı birbirlerini affettikleri veya hoşgörüyle karşıladıkları, affedilen veya en azından hoşgörüyle karşılanan olaylara dayanılarak da boşanma talebinin değerlendirilemeyeceği ancak tarafların barışıp biraraya gelmesinden bir süre sonra davalının alkol almaya devam etmesi ve davalının babadan kalan malvarlığının nasıl değerlendirileceğine ilişkin taraflarlar arasında yaşanan anlaşmazlıkların etkisi ile yeniden başlayan tartışmaların, tarafların evliliklerinde sonun başlangıcı olduğu, tarafların en son barışma sürecinden sonra yaşadıkları anlaşmazlıklarında, empati kurarak ve evliliğin sevgi, saygı, anlayış, hoşgörü, sabır, hayatı her yönüyle paylaşma gibi manevî dinamiklerine tutunarak sorunlarla birlikte başa çıkmak ve ortak paydalarda buluşmak için gerekli çabayı göstermeyen, çözüm odaklı hareket etmeyen ve bu kapsamda sorunlarla başa çıkamayınca şiddete yönelik sözlere yönelen tarafların evliliklerinin sonunu getirdikleri, bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve evlilik birliğinin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabit olduğu, bu sonuca ulaşılmasında tarafların eşit kusurlu olduğu, öte yandan davacının halen bir fabrikada işçi olarak çalıştığı, davalının ise sürekli bir işinin olmadığı, iş buldukça çalıştığı, babadan kalan bir adet dairesi olup kiraya verdiği, kendi beyanına göre bu kiranın 400,00 TL'sini aldığını, 600,00 TL'sini üniversitede okuyan kızına harcadığı, tarafların tespit edilen sosyal ekonomik durumuna göre; davacı yönünden tedbir ve yoksulluk nafakasının koşulları oluşmadığı gerekçesi ile davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, davacı kadının tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kusurunun bulunmadığını, asıl kusurun davalı erkekte olduğunu, davalı erkeğin kusurlu eylemlerinin tarafların barışmasından sonra da devam ettiğini bu kapsamda müvekkili yararına maddi ve manevî tazminatın koşulları oluştuğunu belirterek kusur belirlemesi ve müvekkilinin reddedilen tazminat talepleri yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalının sıklıkla alkol kullandığı, eşi ve çocuklarına ağza alınmayacak sözler söylediği, Amatem'de tedavi gördüğü, alkolü bıraktığı ancak tekrar başladığı, bir tartışma sonucu eşini ve kızı Mihriye'yi evden kovduğu, davacının iki gün teyzesinin evinde kaldığı, tarafların tekrar barıştığı ve davacının müşterek eve geri döndüğü böylelikle tarafların önceki olayları affetmiş en azından hoşgörü ile karşılamış olduğu, davacı müşterek eve döndükten sonra davalının alkol almaya devam ettiği, davacının davalının babasından geçen dükkandaki hissesini satıp başka bir ev kurmayı, araba ve ... almayı istemesi, davalının da çocukların okulunu bitirmesini beklemeleri gerektiğini söylemesi nedeniyle taraflar arasında anlaşmazlık yaşandığı ve davacının müşterek evi terk ettiği, böylelikle evlilik birliğinin tarafların eşit kusurlu davranışları nedeniyle temelinden sarsıldığı, davacı kadın yararına maddi ve manevî tazminat koşullarını oluşmadığı, bu kapsamda kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesi ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde, istinaf dilekçesinde öne sürdüğü sebeplerle Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf başvurusunun esastan reddi kararının hatalı olduğunu belirterek kusur belirlemesi, müvekkilinin reddedilen maddi ve manevî tazminat talebi yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kusur belirlemesi, davacı kadın yararına maddî ve manevî tazminat koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci ve 371 inci maddesi. 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası ile 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı kadın vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

07.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.