Logo

2. Hukuk Dairesi2023/4002 E. 2024/1646 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında, boşanmaya sebep olan olaylarda kusurun kimde olduğu, maddi ve manevi tazminat, nafaka miktarı ve kişisel ilişki tesisi uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi kararının, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, delillere, uygulanması gereken hukuk kurallarına, yargılama ve ispat kurallarına uygun olduğu gözetilerek temyiz itirazlarının reddiyle onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1189 E., 2023/14 K.

DAVA TARİHİ : 12.09.2019- 15.10.2019

KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında karar

İLK DERECE MAHKEMESİ : Gölbaşı(Ankara) 1. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

SAYISI : 2019/408 E., 2021/282 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı açılan boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince erkeğin davasının reddine, kadının davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına ve ferilerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince tarafların istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı- davalı erkek vekili dava ve karşı davaya cevap dilekçelerinde özetle; kadının aile kavramının önemini bilmediğini, kendi anne babasının ekonomik ve keyfi taleplerini her zaman çekirdek ailesinin üstünde tuttuğunu, ailesinin müdahalesine sessiz kaldığını, aşırı lüks harcamaları olduğunu, ailesinden kalan mirası dahi bitirdiklerini, eşi için krediler çekmek zorunda kaldığını, bankaların kara listesine düşmek durumunda kaldığını, kadının ailesi kendi taşınmazlarını erkeğin üzerine yapmak için baskı yaptığını, kadının erkeğe sevgi ve saygı duymadığını iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereğince davasının kabulüne tarafların boşanmalarına, velâyetin babaya verilmesine, erkek yararına 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tkarar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı- davacı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; erkeğin anne babasının sözünden çıkmadığını, babasının herkesin önünde Mehmet benden habersiz bir adım dahi atma şeklinde söylemlerde bulunduğunu, babasının ben bu evliliğin bitmesini istiyorum dediğini, maaş kartını aldığını, kendi maaş kartı üzerinde dahi hiçbir tasarrufu kalmadığını, erkeğin kendi keyfi doğrultusunda kullandığını, her tartışmada boşanma ile tehdit etmeye başladığını, mal kaçırmak amacıyla aile konutu olan bu taşınmazı kadının izin veya icazeti olmadan babasına devrettiğini, gözünü maddîyattan başka bir şeyin görmediğini, kadına ve babasına hakaret ettiğini, çocukları ile ilgilenmeyen, onların ihtiyaçlarını dahi gidermeyen bir baba olduğunu, tamamen savurganlık derecesinde harcamalar yaptığını, defalarca evi terk ettiğini ileri sürerek 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi gereğince asıl davanın reddine, davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, çocuklar ve kadın yararına ayrı ayrı aylık aylık 1.000,00 TL tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakası ile kadın yararına 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin kadının maaş kartını kadının rızası dışında elinde bulundurduğu, bu suretle kadına ekonomik şiddet uyguladığı, eşlerin ortak olarak aldıkları aracı kardeşinin adına tescil ettirerek evlilik birliğinin yüklediği güven yükümlülüğünü ihlal ettiği ve haklı bir neden olmaksızın evi terk ettiği, her ne kadar erkeğin tanıkları tarafından kadına kusur olarak yüklenilebilecek beyanlar verilmiş ise de bu beyanların görgüye değil duyum ve tahmine dayalı olduğu, bu nedenle hükme esas alınmasının mümkün olmadığı, boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesi ile 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi gereğince erkeğin davasının reddine, kadının davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, kadının yoksulluk nafaka talebinin reddine, çocuklar yararına davanın devamı boyunca ayrı ayrı aylık 400,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına 15.000,00 TL maddî, 10.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davalı- davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; boşanmaya neden olan olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğunun sabit olduğu, kusurlara göre hükmedilen tazminat ve çocukların ihtiyaçları dikkate alındığında nafaka miktarlarının düşük olduğunu ileri sürerek kararın tazminatların ve nafaka miktarları yönünden kaldırılmasını, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davacı- davalı erkek vekili katılma yoluyla istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi ve buna bağlı olarak kadın yararına tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğunu, hükmedilen tazminat ve nafaka miktarlarının ekonomik gücünü aştığını, kişisel ilişki süresinin yeterli olmadığını ileri sürerek kararın kusur tespiti,tazminatlar nafakalar ve kişisel ilişki yönünden kaldırılmasına yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, İlk Derece Mahkemesince erkeğe yüklenen kusurlu davranışlar kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olmadığı, kadının manevî tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerektiği; genel ilke ve de tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde, çocukların üstün yararına uygun olduğu anlaşılan kişisel ilişkiye dair yapılan düzenlemede her hangi bir isabetsizlik bulunmadığı, ancak sömestr tatili ile yaz aylarında kurulan kişisel ilişkinin başlangıç ve bitiş saatlerinin belirlenmemesi doğru olmadığı; İlk Derece Mahkemesince, 03.01.2020 tarihli tensip tutanağı ile çocuklar yararına dava tarihinden itibaren aylık 750,00 TL tedbir nafakasına hükmedildiği, 27.04.2021 tarihli nihai kararda ise bu sefer karar tarihinden itibaren 400,00 TL tedbir nafakasına dair hüküm kurulduğu, ara ile hükmolunan tedbir nafakalarının tek başına infaz edilebildiği hususu göz önüne alındığında, bu şekildeki hükmün tedbir nafakalarının infazı yönünden tereddüte neden olduğu; tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, paranın alım gücü, günün ekonomik koşulları, ortak çocukların zorunlu ihtiyaçları ve hakkaniyet ilkesi birlikte değerlendirildiğinde, hükmedilen tedbir ve iştirak nafakası miktarlarının da az olduğu; boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dereceleri ile tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü, tarafların yaşları, evliliğin süresi, beklenen menfaatlerin kapsamı, günün ekonomik koşulları ve hakkaniyet kuralları birlikte değerlendirildiğinde, kadın yararına hükmedilen maddî tazminatın az olduğu gerekçesi ile 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) inci alt bendi gereğince tarafların istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle çocuklar ile baba arasında her ayın birinci ve üçüncü Cumartesi günü saat 09.00'da anneden alınarak Pazar günü 17.00'da anneye teslimi, Ramazan Bayramının ikinci ve üçüncü günleri ile Kurban Bayramının üçüncü ve dördüncü günleri saat 09.00'da anneden alınarak saat 17.00'da anneye teslimi, her yıl babalar gününün olduğu hafta Cumartesi günü saat 09.00'da anneden alınıp Pazartesi günü 09.00'da anneye teslimi, sömestr tatilinin ilk haftası Pazartesi günü saat 09.00'dan izleyen Pazar günü saat 17.00'da anneye teslimi, yaz tatilinde Temmuz ayının birinci günü saat 09.00'da anneden alınarak Ağustos ayının birinci günü saat 17.00'da anneye teslimi suretiyle yatılı şekilde kişisel ilişki tesis edilmesine, kadının manevî tazminat talebinin reddine, tahsilde tekerrüre neden olmamak ve dava tarihinden başlayıp boşanmanın kesinleştiği tarihe kadar tarihe kadar devam etmek üzere her biri çocuk yararına ayrı ayrı aylık 750,00 TL tedbir ve kesinleşmeden itibaren 1.000,00 TL iştirak nafakasına, kadın yararına 50.000,00 TL maddî tazminata, tarafların sair yönlere ilişkin istinaf başvurularının ise isabetsizlik olmadığı gerekçesi ile esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı- davalı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin ve kadın yararına maddî tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğunu, depremde evini ve bir çok yakınını kaybeden ailesine yardım etmek zorunda olduğunu, kişisel ilişki süresinin bayrama ilişkin kısmının yeterli olmadığını, yaz tatillerinde baba yanında kaldığı bir ay için ödeme yapılmasının hakkaniyete aykırı olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının çocuklar lehine hükmedilen nafaka miktarı, kusur belirlemesi, kadın yararına hükmedilen maddî tazminat ile kişisel ilişki yönlerinden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı- davacı kadın vekili katılma yoluyla temyiz başvuru dilekçesinde özetle; belirlenen ve gerçekleşen kusurların aynı zamanda kişilik hakkının ihlali olduğunu, manevî tazminat talebinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, çocuklar yararına hükmedilen nafaka miktarları ile maddî tazminat miktarının az olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının manevî tazminatın reddi, nafaka miktarı ile maddî tazminat miktarı yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, karşılıklı açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadın yararına maddî ve manevî tazminat şartlarının oluşup oluşmadığı ile maddî tazminat miktarının uygun olup olmadığı, nafaka miktarları ile kişisel ilişki süresi noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 182 inci, 323 üncü ve 330 uncu maddeleri. 6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci ile 371 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

11.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.