"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/2243 E., 2022/1288 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 7. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2019/87 E., 2020/33 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı erkek tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın dava dilekçesinde özetle; davalı erkeğin birlik görevlerini yerine getirmediğini, sürekli kavga ve tartışma çıkardığını, saygısız olduğunu, düzenli bir işinin olmadığını, sorumsuz olduğunu, eşi ve çocuğu ile ile ilgilenmediğini, kendisini evden kovduğunu iddia ederek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına karar verilmesini, ortak çocuğun velâyetinin kendisine verilmesini, çocuk için aylık 750,00 TL iştirak nafakasına, 10.000,00 TL maddî tazminata ve 10.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek davaya cevap vermemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalının düzenli bir işinin olmadığı, hastalığını bahane ederek çalışmadığını beyan ettiği ancak çalışmasına mani bir rahatsızlığının tespit edilemediği zaten bu hususun davalı tarafında da ileri sürülmediği bu yönüyle bir eş olarak evinin, eşinin ve çocuğunun mali ve sosyal anlamdaki geçimini sağlamak için gerekli sorumluluğu üstlenmediği, mali ve sosyal bakımdan sorumluluklarını yerine getirmediği bu anlamda eşini ve çocuğunu ihmal ettiği, bu durum karşısında davacının bir eş olarak düzenli bir işi olmamasına rağmen evde bir takım işler yaparak evin geçimine katkıda bulunduğu; davalının, davacının ailesinin yanında onu sürekli aşağılayarak, emir vererek davacıdan talepte bulunduğu, kendisinin yapabileceği şeyleri dahi emrivaki bir şekilde davacı kadından istediği, evlilik birliğinin bir bütünlük arz edip her iki tarafın da güçleri ölçüsünde mali ve sosyal anlamdaki gereklerini yerine getirmesi gerektiği, yemek, temizlik gibi işlerin sadece kadının sorumluluğunda olmadığı erkeğin de gücü yettiğince eşine bu anlamda yardım etmesi gerektiği gerçeği karşısında kadına bu yöndeki emrivaki konuşmaların kadını manevî anlamda yıprattığı; davalının, davacının tanık olarak bildirdiği abisini arayarak kardeşini gelip evden götürmesini söylediği, davacının abisinin davalıya, kardeşinin nerede kalacağını sorduğunda ise ''nerede kalırsa kalsın, alın yanınıza götürün'' şeklinde umursamaz bir tavır ile cevap verdiği, bu duruma neyin sebebiyet verdiğini dahi açıklamadığı düşünüldüğünde sebepsiz yere davalının böyle bir davranış sergilediği yönünde kanaat oluştuğu, olay üzerine davacının abisinin davacıyı ve yeğenini gelip alarak kendi yaşadıkları eve götürdüğü, davalının yuvasını kurtarmak adına her hangi bir girişiminin bulunmadığı, bu olaydan sonra tarafların bir araya gelmedikleri anlaşılmakla evlilik birliğinin ortak hayatın sürdürülmesi kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olduğu, ortak çocuğun yaşı itibariyle anne bakım ve şefkatine ihtiyaç duyması sebebiyle velâyetinin tedbiren ve hükmün kesinleşmesi ile davacı anneye verilmesine, velâyeti kendisine verilmeyen baba ile çocuğun yaşı gözetilerek şahsi ilişki tesisine, çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderlerin ana ve baba tarafından karşılanacağı, anne ve babanın bakım borcunın çocuğun ... olmasına kadar devam edeceğinin öngörülmesine ilişkin yasal düzenleme karşısında velâyetinin davacı anneye verilmesi uygun görülen ortak çocuk lehine davalının nafaka yükümlülüğü bulunduğu tarafların sosyal ve ekonomik durumları dikkate alınarak iştirak nafakasına hükmedilmesine, davalının tam kusurlu olarak boşanmaya sebebiyet vermesi sonucu, kadının mevcut ve beklenen menfaatlerinin zedelenmesi, eşinin desteğinden yoksun kalması, tarafların sosyal-ekonomik durumları, zedelenen ve yoksun kalınan menfaat, tarafların evli kaldıkları süre, birlikte yaşadıkları süre ve hakkaniyet ilkesi göz önüne alınarak kusursuz davacı kadın lehine 10.000,00-TL maddî tazminata ve kişilik haklarına yapılan saldırının ağırlığı, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, hakkaniyet prensibi nazara alınarak kusursuz davacı kadın lehine 10.000,00TL manevî tazminata hükmedilmesine karar verildiği gerekçesi ile davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk için aylık 400,00 TL tedbir ve iştirak nafakası ile 10.000,00 TL maddî ve 10.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı erkek istinaf dilekçesinde özetle; savunma hakkının kısıtlandığını, hüküm ile gerekçe arasında çelişki bulunduğunu, kararın hakkaniyete aykırı olduğunu, süresinde cevap dilekçesi veremediğini ancak mahkemenin iddianın aksini ispatı yönünden de tanıklarını duruşmada hazır etmesine rağmen dinlenmediğini, hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiğini, davacı tanığının abisi olduğunu, yalan beyanda bulunduğunu, çalışmadığını, buna rağmen aleyhine iştirak nafakasına, maddî ve manevî tazminata hükmedildiğini, ayrıca süresiz nafakaya karar verilmesinin de hukuka aykırı olduğunu, kusurunun bulunmadığını belirterek davanın kabulü, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen iştirak nafakası ve tazminatlar yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının yararına kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesi ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı erkek temyiz dilekçesinde, istinaf dilekçesinde öne sürdüğü sebeplerle Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf başvurusunun esastan reddi kararının hatalı olduğunu belirterek, davanın kabulü, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen iştirak nafakası ve tazminatlar yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, bu kapsamda davacı kadının boşanma davasının kabulünün doğru olup olmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, davacı kadın yararına maddî ve manevî tazminat ile ortak çocuk için iştirak nafakası verilmesi koşullarının oluşup oluşmadığı ve miktarlarının dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun olup olmadığı, cevap dilekçesi vermediği için tanık deliline dayanmayan tarafın tanıklarının dinlenilmemesinde isabetsizlik olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun)190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanun`un 4 üncü, 6 ncı maddeleri,166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası ve 175 inci maddesi, 182 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 inci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
07.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.