"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/398 E., 2023/548 K.
DAVA TARİHİ : 01.10.2018
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Nazilli 2. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2018/512 E., 2020/574 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince, zina hukuki sebebine dayalı boşanma davasının reddine, evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayalı davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; davalının sık sık telefon görüşmesi yaptığını, ikinci bir telefonunun olduğunu öğrendiğini, sorduğunda davalının her şeyi kabul ettiğini, eşine karşı soğuk, ilgisiz ve sert davranmaya başladığını, sadakatsiz davranışlarının olduğunu, sabaha kadar cep telefonu ile görüştüğünü sabah kalkamadığını, eşine ve çocuklarına kahvaltı hazırlamadığını, davalıyı takip ettiğini, yaptığı araştırmalar sonucunda Sultanhisar’da oturan bir kişi ile ilişkisinin olduğunu öğrendiğini, davalının tüm olayları inkar ettiğini, sadakatsiz tutum ve davranışlarını devam ettirdiğini, davalının 2017 yılında baba evine gittiğini, en son 10 Eylül 2018 günü davalıyı amcasının oğlunun aracının ön koltuğunda oturduğunu gördüğünü, kadının kötü bir anlam olmadığını söylediğini, bu olaydan sonra davalının evden ayrıldığını ileri sürerek davanın kabulüne, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun ( 4721 sayılı Kanun) 161 inci maddesi gereği zina sebebi uyarınca veya 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği evlilik birliğinin temelinden sarsılması uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya bırakılmasına, erkek lehine 20.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı kadın vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki iddialarının soyut kurgudan ibaret olduğunu, davacının alkol kullandığını, devamlı arkadaşlarını eve getirdiğini, Mehmet M. isimli şahsın da davacının içki içmek için eve getirdiği arkadaşlarından olduğunu, sadece bir tane cep telefonunun bulunduğunu, davacının ve kayınvalidesinin hakaret ve baskılarından bıktığını, kayınvalidesinden ayrı bir eve çıktıkları taktirde döneceğini söylediğini, davacının ayrı bir ev tutmadığını, ailesinin yardımı ile ...’da ev tuttuğunu, daha sonra kızının ısrarla istemesi üzerine eşinin yanına dönmek zorunda kaldığını, 10 Eylül 2018 günü saat 10:30 civarında olduğu iddia edilen olayın çocuğun rahatsızlanması üzerine amcasının oğlu Bahtiyar A.'nın da Nazilli’de işi olması sebebiyle birlikte çocuğu doktora götürürken davacıya rastladıklarını, davacının ... A.' ya şiddet uyguladığını, eş ve çocuğu araçtan indirdiğini, bu olay sonrasında zorla evden attığını, hakaretler ederek aşağıladığını, davacının evlilik süresi boyunca annesinin etkisinde kaldığını, soğuk ve ilgisiz davrandığını, sürekli alkol kullandığını, arkadaşlarını defalarca eve alkol kullanmaya çağırdığını, eşini kendilerine hizmet ettirdiğini, fiziksel şiddet uyguladığını, kendisinden ters ilişki talep ettiğini, kardeşine cinsel tacizde bulunduğunu çocukların halen halası ve eniştesinin yanında kaldıklarını belirterek davanın reddine, çocukların velâyetlerinin anneye verilmesine, dava süresince kadın lehine aylık 300,00 TL, ortak çocukların her biri için ayrı ayrı aylık 300,00 TL tedbir nafakasına, tedbir nafakalarının boşanma sonrasında iştirak nafakası olarak devamına, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tanık beyanlarından kadının başka bir erkekle gönül ilişkisi olduğunun anlaşıldığını, kadının bu davranışlarından dolayı evlilik birliğinin örselendiğini ve davalının sadakat yükümlüğüne aykırı davrandığını belirterek kadının zinası ispatlanamamakla birlikte boşanmaya sebep olan olaylarda kadının tam kusurlu olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin babaya verilmesine, ortak çocuklar yararına erkeğin tedbir ve iştirak nafakası isteminin reddine, kadının tedbir ve yoksulluk nafakası talebinin reddine, erkek yararına 8.000,00 TL manevî tazminata ve erkeğin zina hukuki sebebine dayalı davasının reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı kadın vekili hükmün usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek, erkeğin kabul edilen davası ve ferileri yönünden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile özellikle, dosyada dinlenen tanık beyanları, HTS kayıtlarında davalı kadının dava öncesi ve yargılama sırasında Bahtiyar isimli kişi ile 6014 defa telefon ile görüştüğünün tespit edilmesi, davalı kadının 10.01.2020 tarihli ek Sosyal İnceleme Raporunun tanzimi sırasında Bahtiyar isimli kişi ile ilişkilerinin olduğunu, her zaman evinde kalmadığını, bazen kaldığını, çocuklar eve geldiğinde onun gelmediğine ilişkin beyanları, her ne kadar sonradan kadın ve vekili tarafından bu beyanların gerçeği yansıtmadığı belirtilerek rapora itiraz edilmiş ise de; raporu düzenleyen uzmanların gerçeğe aykırı rapor düzenlemek için bir sebeplerinin bulunmaması dikkate alındığında Mahkemece davalı kadına yüklenen kusurlu davranışın ispat edildiğine, davalı kadının tanık beyanlarının soyut, genelgeçer ifadeler olması nedeniyle davacı erkeğin kusurlu bir davranışının ispat edilemediği de belirtilerek kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre usul ve kanuna uygun olması gerekçesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince davalı kadının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı kadın vekili, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek, erkeğin kabul edilen davası ve ferileri yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflarca açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, erkeğin davasının kabulü, erkek yararına hükmedilen manevî tazminat, velâyet belirlemesi, kadının reddedilen taleplerinin verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 6 ncı, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu, 174 üncü maddenin ikinci fıkrası, 182 nci, 327 nci, 328 inci, 329 uncu, 330 uncu, 331 inci maddeleri, 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci ve 371 inci maddeleri, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50, 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle kadına yüklenen sadakatsizlik eyleminin güven sarsıcı davranış boyutunda kaldığının anlaşılmasına göre usul ve kanuna uygun olup davalı kadın vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Adli yardımdan yararlanması sebebiyle başlangıçta alınmamış olan aşağıda yazılı karar ve ilam harcı ile temyiz başvuru harcının davalıya yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
20.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.