Logo

2. Hukuk Dairesi2023/4228 E. 2024/3707 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davalarında, kadının davasının kabul şartlarının oluşup oluşmadığı, kusur belirleme ve dağılımı, tazminat ve nafaka miktarları ile yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin belirlenmesi.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi kararının, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, delillerin değerlendirilmesine ve uygulanması gereken hukuk kurallarına uygun olduğu gözetilerek temyiz isteminin reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1723 E., 2023/268 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Eskişehir 2. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2022/459 E., 2022/607 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince Mahkeme kararının kaldırılmasına, dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; davalı kadının yurtdışında yaşamak istemediğini söyleyip huzursuzluk çıkardığını, 2017 yılı Haziran ayında taraflar Türkiye'ye geldiğinde davalının ev eşyalarını değiştirmek istediğini, erkek gerek olmadığını söylediğinde bu olayı büyüterek kavga çıkardığını, doktor kontrolleri nedeniyle İstanbul'a giderken "dönünce seni burada görmeyim" dediğini, davacı erkeğin de bir gün sonra ortak evden ayrıldığını, kadının sürekli erkekten maddi taleplerde bulunduğunu, istekleri olmadığında kavgalar ettiğini, erkeğin ailesinin ortak konuta gelmesini istemediğini, kadının sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığını, erkeği toplum içinde küçük düşürdüğünü ve terk ettiğini bu nedenle 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına davacı lehine 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-davacı kadın vekili, cevap-karşı dava dilekçesinde özetle; davacı-davalı erkeğin "ben sana paramı yedirmem" anlayışı ile yaşam sürdürdüğünü, harçlık vermediğini, markette kendi aldıklarını ayrı ödeyip kadını dışarıda beklediğini, fiziksel şiddet uyguladığını, kadına maddi konularda yalan söylediğini, 2017 yılı Şubat ayında kadının annesi öldüğünde kadının İstanbul'a geldiğini, davacı-davalının kadının dönüşü için gerekli işlemleri yapmadığını, kadına "seni istemiyorum, gelme" dediğini, kadının çalıştığı hamburger restoranına gidip kadının dönmeyeceğini söylediğini, kadının sedef ve epilepsi gibi sağlık sorunlarıyla ilgilenmediğini, 15.06.2017 tarihinde kadının ölü annesine ve yakınlarına sinkaflı küfürler ettiğini, kadının İstanbul'dan evine döndüğünde evdeki eşyaların götürülmüş olduğunu gördüğünü, erkeği aradığını ancak engellendiği için ulaşamadığını, erkeğin sadakatsiz davrandığını, aşağıladığını, parasız bıraktığını, birlikte yaşamaktan kaçındığını, ev ve kadınla ilgilenmediğini, istemediğini söylediğini beyanla 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun)166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, davalı-davacı lehine aylık 3.000,00 TL tedbir-yoksulluk nafakası ile yasal faiziyle birlikte 50.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı

İlk Derece Mahkemesinin 17.12.2020 tarih, 2018/1051 Esas 2020/700 Karar sayılı kararı ile; eşit kusur nedeniyle asıl ve karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun)166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, davalı-davacı kadın lehine aylık 500,00 TL tedbir-yoksulluk nafakasına, kadının maddî-manevî tazminat talepleri ile erkeğin manevî tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı

1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri boşanma ve fer’îleri yönünden istinaf ettiklerini beyanla, İlk Derece Mahkemesinin yanılgılı değerlendirmede bulunduğunu, İlk Derece Mahkemesinin kararının talepleri doğrultusunda kaldırılması talebiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

2.Bölge Adiye Mahkemesinin 21.06.2022 tarih ve 2021-436 esas 2022-1100 Karar sayılı kararı ile; İlk Derece Mahkemesi karar gerekçesinde, tarafların hangisinin hangi davranışı nedeniyle ve ne oranda kusurlu olduğunun açık ve anlaşılabilir şekilde belirtilmediği, tanıkların beyanlarında belirtilen davranışlardan hangilerinin kusur olarak yüklendiğinin açıklanmadığı, taraflara yüklenen kusurlu davranışların net olarak gösterilmediği, tarafların hangi kusurlu davranışlarının affedilmiş sayıldığı ya da en azından hoşgörü ile karşılandığı hususunda açıklama yapılmadığı ve tarafların hem eşit hem de ağır kusurlu oldukları belirtilmek suretiyle, tam-ağır-eşit-az kusur belirlemesinin usulüne uygun yapılmadığı, mevcut gerekçenin Kanunun aradığı anlamda ve istinaf denetimine elverişli gerekçe olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığı, bu hâliyle kararın yeterli gerekçeden yoksun olup, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297/1-c maddesindeki unsurları içermediği gerekçesiyle, tarafların istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin kabulü ile mahkemece 6100 sayılı Kanun 297 nci maddesine uygun olarak, verilen kararın hangi hukukî sebeple verildiği de belirtilmek suretiyle gerekçeli karar yazılmak üzere dosyanın mahkemeye gönderilmesine, verilen karara göre sair istinaf sebeplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına dair karar verilmiştir.

C. İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, her iki tarafın da evlilik birliğinin devamı için gereken sevgi, saygı ve güven ilişkisini zedeledikleri, birbirlerine ve ailelerine yönelik olumsuz tavılar ve beyanlar sarf ettikleri, davacı-davalı erkeğin eşine psikolojik ve fiziksel şiddet uyguladığı, eşine ve ailesine küfürlü beyanlarda bulunduğu, baş örtüsü ve çalışma ile ilgili psikolojik baskı uyguladığı, davalı-davacı kadının da eşinin yaşı ile ilgili onu rencide edecek beyanlarda bulunduğu, eşinin arkasından sinkaflı küfürler ettiği, tarafların eşit kusurlu oldukları gerekçesiyle asıl ve karşı davanın kabulü ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun)166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, kadın lehine önceden hükmedilen aylık 500,00 TL tedbir nafakasının karar tarihi itibariyle aylık 800,00 TL'ye çıkarılmasına, kararın kesinleşmesinden sonra yoksulluk nafakası olarak devamına, davacı-davalı erkeğin manevî tazminat talebi ile davalı-davacı kadının maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1-Davacı-davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde; kadının boşanma davasının reddine karar verilmesi gerektiğini, kadın lehine tedbir-yoksulluk nafakası koşullarının oluşmadığını, erkek lehine manevî tazminat koşullarının oluştuğunu, kadın lehine yargılama giderleri ve vekâlet ücretine hükmedilmesinin usule uygun olmadığını, erkeğe yüklenen kusuru kabul etmediklerini beyanla, İlk Derece Mahkemesi kararının istinaf nedenleri doğrultusunda kaldırılmasına karar verilmesi yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

2-Davalı-davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde; erkek eşin tam kusurlu olduğunu, kusur değerlendirmesini, kadına yüklenen kusuru kabul etmediklerini, hükmedilen yoksulluk nafakası miktarının az olduğunu, kadın lehine maddî ve manevî tazminat koşullarının oluştuğunu beyanla, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, erkeğin davasının reddine, kadının taleplerinin kabulüne karar verilmesi yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesi yargılaması sonucunda, "... Her iki tarafın da evlilik birliğinin devamı için gereken sevgi, saygı ve güven ilişkisini zedeledikleri, birbirlerine ve ailelerine yönelik olumsuz tavırlar ve beyanlar sarf ettikleri, davacı-davalı erkeğin eşine psikolojik ve fiziksel şiddet uyguladığı, eşine ve ailesine küfürlü beyanlarda bulunduğu, baş örtüsü ve çalışma ile ilgili psikolojik baskı uyguladığı, davalı-davacı kadının da eşinin yaşı ile ilgili onu rencide edecek beyanlarda bulunduğu, eşinin arkasından sinkaflı küfürler ettiği, tarafların eşit kusurlu oldukları" gerekçesiyle kusur belirlemesi yapılmış ise de davacı-davalı erkeğin davalı-davacı kadına baş örtüsü ve çalışma ile ilgili psikolojik baskı uyguladığı ispatlanmadığı gibi, erkeğin kadına baş örtüsü ile ilgili baskı yaptığı kadın tarafından iddia da edilmediği, bu kusurların davacı-davalı erkeğe yüklenmesinin doğru olmadığı, bu hâle göre; evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebebiyet veren olaylarda, davacı-davalı erkeğin kadına ve kadının ölmüş annesine küfür ettiği ve kadına fiziksel şiddet uyguladığı, davalı-davacı kadının ise erkeğin yaşı ile ilgili alaycı ve rencide edici sözler söylediği, erkeğin arkasından sinkaflı sözler söyleyerek küçük düşürücü davrandığı, belirlenen kusurlu davranışların niteliğine göre davacı-davalı erkeğin ağır, davalı-davacı kadının az kusurlu olduğunun anlaşıldığı, davalı-davacı kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakası miktarının az olduğu davalı-davacı kadın lehine aylık 2.500,00 TL yoksulluk nafakasına, davalı-davacı kadın lehine maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerekirken, davalı-davacı kadının maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmesinin doğru görülmediği, davalı-davacı kadın lehine yasal faiziyle birlikte 50.000,00 TL maddî ve 75.000,00 TL manevî tazminata, tarafların sair hususlardaki istinaf istemlerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1-Davacı-davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde; kadının boşanma davasının reddine karar verilmesi gerektiğini, erkeğe yüklenen kusuru kabul etmediklerini, kadın lehine tedbir-yoksulluk nafakası koşullarının oluşmadığını, erkek lehine manevî tazminat koşullarının oluştuğunu, kadın lehine tazminatların ve yargılama giderleri ile vekâlet ücretine hükmedilmesinin usule uygun olmadığı yönünden temyiz kanun yoluna başvurmuştur.

2-Davalı-davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde; erkek eşin tam kusurlu olduğunu, kusur değerlendirmesini, kadına yüklenen kusuru kabul etmediklerini, hükmedilen yoksulluk nafakası miktarının az olduğunu, kadın lehine maddî ve manevî tazminatların miktarı, kadının taleplerinin kabulüne karar verilmesi yönünden temyiz kanun yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; karşılıklı açılan boşanma davalarında kadının davasının kabulü şartlarının oluşup oluşmadığı, kusur tespiti, delillerin takdirinde hata edilip edilmediği, tazminatlar ve nafakalar ile miktarları yargılama giderleri ve vekâlet ücreti noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı, 323 üncü, 326 ncı, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 6 ncı, 166 ncı maddesi, 169 uncu, 174 üncü maddesi, 175 inci maddesi. 176 ncı maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,22.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.