Logo

2. Hukuk Dairesi2023/4929 E. 2024/3381 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında kusur belirlemesi, velayet ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesi hususlarında uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Kadının, ilk iki karar itibariyle kesinleşen kusurlu davranışları nedeniyle evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında tam kusurlu kabul edilmesi ve tam kusurlu eş yararına yoksulluk nafakasına hükmedilemeyeceği gözetilerek yerel mahkeme kararının kusur belirlemesi ve yoksulluk nafakası yönünden bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/3120 E., 2022/3131 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : İslahiye 1. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

SAYISI : 2019/224 E., 2021/17 K.

Taraflar arasındaki boşanma, ziynet ve ev eşyası alacağı davasından dolayı Bölge Adliye Mahkemesinin ikinci kaldırma kararından sonra yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl dava yönünden konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına ve boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın davacı-davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen esastan reddi ve kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükümlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-davalı erkek asıl dava dilekçesinde; kadının erkeğe hakaret ettiğini, sinkaflı kelimeler kullandığını, annelik ve kadınlık görevlerini yerine getirmediğini, erkek evde yokken kadının annesinin kadını ve çocuğu alıp götürdüğünü, halen gelmediğini, eve dönmesi için aramalarının sonuçsuz kaldığını belirterek davanın kabulü ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; açılan boşanma davasının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu, erkeğin kadına evliliğin ilk gününden itibaren kötü davrandığını, sürekli olarak hakaret ve küfür ettiğini, sürekli şiddet uyguladığını, bağımsız konut sağlamadığını, başka kadınla aldattığını, kadının erkeğin facebook hesabında birlikte yaşadığı diğer kadının resimlerini gördüğünü, erkeğin kadını sürekli evden kovduğunu, en son olayda da kadının kovulduğu için evden ayrıldığını, hatta 07.05.2016 tarihinde erkeğin kadının annesine gönderdiği mesajda küfürler ederek "sende az biraz namus şeref olsa telefonu açar ve gelir kızını götürürsün" dediğini, kadının erkeği sevdiğini ve boşanmak istemediğini, ortak çocukları bulunduğunu, bu sebeplerle erkeğin davasının reddi gerektiğini, ancak boşanmaya karar verilmesi halinde fer'i taleplerinin olduğunu belirterek asıl davanın reddine, boşanmaya karar verilecek olursa karşı davanın kabulü ile ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk yararına aylık 250,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 300,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 10.000,00 TL manevi tazminata, ziynet ve ev eşyası alacağı davasının kabulü ile ziynet eşyalarının aynen iadesine, mümkün olmaması halinde bedelinin erkekten tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

1.İlk Derece Mahkemesinin 06.04.2017 tarih, 2016/404 Esas 2017/170 Karar sayılı kararı ile her iki tarafın evlilik birliğinin gerektirdiği yükümlülüklere aykırı davranmakta ortak kusuru olduğu, tanık beyanlarından kadının erkeğe nazaran daha fazla kusurlu olduğu gerekçesi ile asıl davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, karşı davanın kabulü ile ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk yararına 300,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına hükmedilen tedbir nafakasının kaldırılmasına, kadının yoksulluk nafakası ve tazminat talebinin reddine karar verilmiştir. Davalı-davacı kadın vekili, asıl davanın kabulü, boşanma kararı, kusur belirlemesi, tedbir nafakasının kaldırılması, yoksulluk nafakasının reddi, ziynet alacağı davasında inceleme yapılmaması yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur. Bölge Adliye Mahkemesinin 15.01.2018 tarih, 2017/1632 Esas 2018/62 Karar sayılı kararı ile kusur belirlemesinde hem eşit kusur hem de kadının daha fazla kusurlu olduğu belirtilmekle çelişki yaratıldığı, taraflara yüklenen kusurların açıklanmadığı, kabule göre de; kadının boşanma talebinin bulunmadığı, kadının karşı davada ziynet talebinde bulunduğu, buna ilişkin harcı tamamlamadığı, harcın tamamlanması ile esasa girilmesi gerektiği belirtilerek kararın kaldırılmasına ve dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

2.İlk Derece Mahkemesinin 28.02.2018 tarih, 2018/158 Esas, 2018/444 Karar sayılı kararı ile kadının hakaret içeren evlilik birliğini bozan davranışlar içinde olduğu, erkeğin ise kadını ortak konuttan uzaklaştırdığı ve tehdit ettiği, tarafların eşit kusurlu olduğu gerekçesi ile asıl davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına, karşı davanın kabulü ile ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk yararına 300,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 200,00 TL tedbir ve 300,00 TL yoksulluk nafakasına, kadının manevi tazminat talebinin reddine, kadının ziynet alacağı davasının kabulüne, ev eşyalarına ilişkin cevap dilekçesinde belirtilen talep harici herhangi bir liste yahut belge sunulmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Davacı-davalı erkek vekili, kusur belirlemesi, hükmedilen yoksulluk nafakası, velâyet, kişisel ilişki, ziynet alacağının kabulü yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur. Bölge Adliye Mahkemesinin 20.09.2019 tarih, 2019/1897 Esas 2019/1548 Karar sayılı kararı ile taraflara yüklenen kusurların tereddüte mahal vermeyecek şekilde açık olması gerektiği, velâyeti anneye verilen çocuk yönünden uzman raporu alınmadığı, ziynet alacağı davası yönünden gerekçe yazılmadığı belirtilerek kesinleşen boşanma hükmü hariç kararın kaldırılmasına, dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

3.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, kadına hakaretlerde bulunarak duygusal şiddet uyguladığı, evlilik birliğinin sona ermesine neden olaylar da erkeğin kusurlu olduğu gerekçesi ile asıl ve karşı boşanma davalarında istinaf edilmeyerek kesinleşen boşanma hükmü hakkında yeniden karar verilmesine yer olmadığına, dosya kapsamı ve uzman raporu değerlendirilerek ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk yararına aylık 200,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 300,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, yasal faizi ile birlikte 10.000,00 TL manevi tazminata, kadının ziynet talebinin kısmen kabulü ile ziynet eşyalarının aynen iadesine, mümkün olmaması halinde yasal faizi ile erkekten tahsiline, kadının ispatlanamayan ev eşyası talebinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı-davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; tanık beyanları esas alınarak hüküm kurulduğunu, kadının tanıklarının gerçeğe aykırı ve duyuma dayalı ve yanlı beyanda bulunduğunu, ziynet alacağı davasının ispatlanamadığını, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesi gerektiğini, asıl davanın reddi ve karşı davanın kabulünün hatalı olduğunu, erkeğin kusurunun bulunmadığını, kadına manevi tazminata hükmedilmesinin haksız olduğunu, aleyhe iki ayrı vekâlet ücretine hükmedildiğini, boşanma kararı ve ev eşyası alacağı davasına ilişkin kararlar dışında kalan kısımların kaldırılması gerektiğini belirterek karşı davanın kabulü, kusur belirlemesi, hükmedilen manevi tazminat ve yoksulluk nafakası, velâyet, vekâlet ücreti yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesince verilen ilk karara karşı kadın tarafından istinaf yoluna başvurulmadığı, kaldırma kararından sonra verilen kararda ise kadın yararına manevi tazminata hükmedildiği anlaşılmış olup, kadının ilk karara karşı istinaf yoluna başvurmaması nedeniyle erkek lehine usulü kazanılmış hak oluştuğu, bu nedenle kadın yararına manevi tazminata hükmedilemeyeceği, erkeğin İlk Derece Mahkemesinin 2016/404 Esas, 2017/170 Karar sayılı kararı istinaf etmediği de düşünüldüğünde erkeğe yüklenen kusurlu davranışların gerçekleştiği gerekçesi ile erkeğin manevi tazminata ilişkin istinaf talebinin kabulü ile kararın ilgili bendinin kaldırılmasına, yerine yeniden hüküm kurulmasına, kadının manevi tazminat talebinin reddine, erkeğin sair istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı-davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacının tanık delilinden başka bir belge sunmadığını, tanık beyanlarına dayanılarak kusur yüklemenin hatalı olduğunu, tanık beyanlarının duyuma dayalı olduğunu, erkeğin kusurunun bulunmadığını, kadının kusurlu olduğunu, kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakasının kaldırılması gerektiğini, sosyal inceleme raporunda ortak çocuk ile ilgili gözlem değerlendirildiğinde velâyetin babaya verilmesi gerektiğini belirterek kusur belirlemesi, hükmedilen yoksulluk nafakası, velâyet yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, dosya kapsamına göre kusur belirlemesinin yerinde olup olmadığı, velâyet kararının dosya kapsamına ve çocuğun üstün yararına uygun olup olmadığı, kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 182 nci, 335 inci vd. maddeleri. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3.Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı-davalı erkek vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.İlk Derece Mahkemesinin 06.04.2017 tarih, 2016/404 Esas 2017/170 Karar sayılı ilk kararında tarafları yüklenen kusurlar açıklanmamış olup hem tarafların eşit kusurlu hem de kadının ağır kusurlu olduğu belirtilerek kusur oranlarında çelişki yaratılmıştır. Bu nedenle kusur yönünden tarafların lehine ve aleyhine usulü kazanılmış hak oluşmamıştır.

İlk kararın kaldırılmasıyla verilen İlk Derece Mahkemesinin 28.02.2018 tarih, 2018/158 Esas, 2018/444 Karar sayılı ikinci kararında kadına "hakaret içeren ve evlilik birliğini bozan davranışlar"; erkeğe ise "kadını ortak konuttan uzaklaştırma ve tehdit etme" kusurları yüklenmiştir. Davalı-davacı kadın tarafından bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmadığından yüklenen kusurların kadının üzerinde kaldığı anlaşılmaktadır.

İkinci kararın da kaldırılmasıyla verilen İlk Derece Mahkemesinin 14.01.2021 tarih, 2019/224 Esas, 2021/17 Karar sayılı üçüncü kararı ile erkek aleyhine "sadakat yükümlülüğüne aykırı davranış ve kadına hakaret etme" kusurları yüklenerek erkeğin kusurlarının değiştirildiği anlaşılmakta ise de, İlk Derece Mahkemesince verilen ikinci karar kadın tarafından istinaf edilmediğine göre, erkek aleyhine yeni kusur yüklenmesi doğru olmamıştır. Sonuç itibariyle, davalı-davacı kadın tarafından istinaf edilmeyerek üzerinde kalan" hakaret içeren ve evlilik birliğini bozan davranışlar" kusurları nedeniyle evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında kadının tam kusurlu kabul edilmesi gerekirken, erkeğin tam kusurlu kabul edilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.

3. Yukarıda (2.) bentte açıklandığı üzere boşanmaya sebebiyet veren vakıalarda davalı-davacı kadın tam kusurludur. Tam kusurlu eş yararına 4721 sayılı Kanun'un 175 inci maddesi uyarınca yoksulluk nafakasına hükmedilemez. O halde davalı-davacı kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar vermek gerekirken, yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi doğru olmamış bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan, Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi ve yoksulluk nafakası yönünden davacı-davalı erkek yararına BOZULMASINA,

2.Davacı-davalı erkek vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,

Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesine gönderilmesine,14.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.