"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/448 E., 2023/661 K.
DAVA TARİHİ : 21.09.2022
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : İzmir 6. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2018/571 E., 2019/859 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince boşanma davası ve fer'îlerinin kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı erkek dava dilekçesinde özetle; davalının müvekkiline ve ailesine yönelik hakaret içerikli sözler söylediğini, müvekkilini aşağılayıp küfretmeyi alışkanlık haline getirdiğini ve sürekli evi terk ettiğini eşini aldattığını, evden kovduğunu, ortak çocuğa kötü davrandığını, bu nedenle zina, mümkün olmamaması halinde hayata kast ve pek kötü veya onur kırıcı davranış, mümkün olmaması halinde ise evlilik birliğinin temelden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilerek aylık 3.00,00 TL iştirak nafakasına, 25.000,00 TL maddî ve 25.000,00 TL manevî tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı kadın cevap dilekçesinde özetle; erkeğin yükümlülüklerini yerine getirmediğini; iddialarının doğru olmadığını, evlilik birliği süresince müvekkiline karış agresif tavırlar içerisine girip hakaret ve tehdit içeren davranışlarının olduğunu, fiziksel şiddetin dahi söz konusu olduğunu ve davacının kendi ailesinin evliliğe müdahalesine izin verdiğini, müvekkili ve ortak çocuk ile ilgilenmediğini, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini, aksi yönde karar verilecek olması halinde ortak çocuğun velâyet hakkının müvekkiline verilerek aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakası ile aylık 500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına ve 25.000TL maddî, 25.000TL manevî tazminata hükmolunmasını talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; "... Tarafların evlendikten sonra davacının ailesi ile aynı apartmanta altlı üstlü dairelerde oturdukları, evliliğin ilk dönemlerinden beri taraflar arasında davacının ailesinden kaynaklanan sorunların zaman zaman yaşandığı, tarafların kimi zaman fiili ayrılık yaşasalar da bir araya gelip evlilik birliğinin devam ettirdikleri, taraflar arasında daha önce de İzmir 11. Aile Mahkemesinin 2018/166 Esas sayılı boşanma davasının görüldüğü, bu davanın 13.02.2018 tarihinde davacı tarafından açıldığı ve davacının 24.04.2018 tarihinde eşi ile barıştığını ifade ederek bu davadan feragat ettiği ve tarafların evlilik birliğini yeniden tesis ettikleri, dolayısıyla bu tarihe kadar yaşanan veya yaşandığı iddia edilen olayların taraflarca karşılıklı olarak affedildiği ve bu olaylara görülmekte olan davada dayanılmasının mümkün olmadığı anlaşılmıştır. Tarafların bir araya gelmelerinin hemen sonrasında sorunların aynı şekilde başladığı ve davacının davalının haberi ve bilgisi olmaksızın bir akrabasının çocuğun doğum gününe katıldığını öğrenen davalının davacıya cep telefonundan gönderdiği mesajlar ile gerek davacı ve gerekse ailesine yönelik olarak ağır hakaret içeren sözler söylediği, davacının ise bu hakaretlere karşılık vermediği, davalının kızgınlıkla davacının eniştesi tanık Barış'ı da arayarak "Ona söyle eve gelmesin.Onu eve sokmayacağım." diye söylediği ve sonrasında davalının davacı hakkında şikayetçi olduğu, fakat şikayetten vazgeçmesi nedeniyle kolluk tarafından herhangi bir işlem yapılmadığı, tarafların bu olay sonrası da bir süre birlikte yaşadıkları, 2018 yılı mayıs haziran aylarında yaşanan bir tartışma sonucunda davalının bu kez davacının akrabası olan tanık ...'un yanında davacıya yönelik olarak "Ağzına tükürdüğümün çocuğu, sen erkek misin, seni anan nasıl doğurdu." gibi ağır hakaret içeren sözler söylediği taraflar arasındaki sorunların bu şekilde devam ettiği ve bunun üzerine davalının 2018 yılı temmuz ayında evden ayrıldığı ve fiili ayrılığın bu şekilde başlayıp devam ettiği anlaşılmıştır. Davacı taraf her ne kadar öncelikle özel boşanma sebebi olan zina nedeni ile boşanma davası açmış ise de; davacı bu davasında delil olarak davalının kendisine gönderdiğini mesaj kayıtlarına dayanmıştır. Mesaj içerikleri ve mesajın 28.04.2017 tarihinde gönderilmesi dikkate alındığında dava tarihi ve daha önce feragat ile sonuçlanan davada dikkate alınarak MK.nun 161/2 maddesinde yer alan altı aylık hak düşürücü süre geçtiğinden zina nedenine dayalı olarak açılan davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir. Davacı yine MK.nun 162 nci maddesi kapsamında hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış nedeniyle boşanma talebinde de bulunmuş ise de; bu boşanma sebebi özel ve mutlak bir boşanma sebebi olup, davranışlarının yeterli ağırlığının olması, doğrudan karşı tarafın kişiliğine yönelik hakaretin tecavüz kastıyla yapılın ağır derecede olması gereklidir. Eşlerin karşılıklı olarak birbirlerine hakaret etmeyi alışkanlık haline getirmesi, diğer tarafın kışkırtmasının olması halinde bu maddenin uygulanması söz konusu olamaz. Dava konusu yapılan ve mahkememizce tespit olunan olaylar bir bütün olarak değerlendirildiğinde yasada ön görülen bu şartların gerçekleşmediği, davalının eşine yönelik hakaretlerinin MK.nun 166 ncı maddesi kapsamında kusur olarak değerlendirilebileceği anlaşılmakla bu nedenle dayalı olarak açılan davanın da reddine karar vermek gerekmiştir. Bu durumda taraflar arasındaki evlilik birliği ve ortak hayatın devamı sırasında davacının ailesi ile eşi arasında denge kuramadığı, bu nedenle eşine karşı tepkili olan davalının da davacı ve ailesine yönelik ağır hakaret içeren sözlerinin bulunduğu, tespit olunan bu durumda davacının az da olsa kusurunun bulunduğu, fakat ağır kusurlu olan tarafın davalı olduğu ve davacının bundan böyle evlilik birliğini devam ettirmesinin beklenemeyeceği..." gerekçesiyle; davacının zinaya ve hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış sebeplerine dayalı davalarının reddine, davacının evlilik birliğinin sarsılması nedenine dayalı davasının kabulü ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin davalı anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki tesisine, çocuk için aylık 200,00 TL tedbir ve aylık 500,00 TL iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 300,00 TL tedbir nafakasına, kadının yoksulluk nafakası ve tazminat taleplerinin reddine, erkeğin maddî ve manevî tazminat taleplerinin kısmen kabulü ile, 5.000,00 TL maddî, 5.000,00 TL manevî tazminatın davalı kadından alınarak davacı erkeğe verilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesince verilen kararın davalı aleyhine ve hukuka aykırı olduğunu, boşanma davasının konusunu oluşturan evliliğin bitmesine sebebiyet verenin davacı olduğunu, kusur belirlemesi, nafakalar ve tazminatlar yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1)inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki kanun yolu itirazlarını tekrar ederek, kusur belirlemesi, nafakalar ve tazminatlar yönünden temyiz başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı kadın tarafından açılan boşanma davasında kusur belirlemesinin yerinde olup olmadığı, kadına yüklenecek kusur bulunup bulunmadığı, kusur belirlemesine bağlı olarak erkek yararına maddî ve manevî tazminat verilmesinin yasal şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, kadın aleyhine reddedilen tazminat ve nafakanın hakkaniyete ve dosya kapsamına uygun olup olmadığı, noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Türk Medeni Kanun’un 4 üncü ve 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190 ncı ve 194 üncü maddeleri, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı kadın vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
11.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.