"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/1195 E., 2022/2088 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm tesisi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Büyükçekmece 6. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2017/662 E., 2020/566 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen esastan reddi ve kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükümlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı-davalı erkek vekili dava dilekçesinde; kadının evliliğin ilk zamanlarından beri erkeğe ve ailesine hep tavırlı olduğunu, surat asarak erkeğin ailesinin gelmesini istemediğini söylediğini, kendi ailesinin ise neredeyse her gün tarafların evinde olduğunu, kadının babasının "sen biraz geri dur, biz varken sadece başlarında dur" diyerek sürekli müdahale ettiğini, kadının da "sen git çalış, ben ailemle nereye olsa giderim" diyerek erkeği dışladığını, eşlik görevlerini yerine getirmediğini, erkeğe hakaret edip fiziksel şiddet uyguladığını, sürekli aşağıladığını, erkeğin iş yerini arayarak küçük düşürmeye çalıştığını, erkeğe beddualar ettiğini, asabi, tutarsız ve katı kuralcı bir karaktere sahip olduğunu, istemediğini belirterek evi terk ettiğini, erkeğe ve annesine fiziksel şiddet uyguladığını, öfke kontrolü sorunu olduğunu belirterek davanın kabulü ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2.Davacı-davalı erkek vekili birleşen davaya verdiği cevap dilekçesinde: dava dilekçesindeki iddiaları da tekrarlayarak birleşen dava dilekçesindeki iddiaların asılsız olduğunu, kadının 06.08.2017 tarihinde erkeğin annesine saldırdığını, iterek tekme attığını, erkeğe de tokatlar ve yumruklar attığını, kadının ortak hesapta ve evde parasının bulunduğunu, parasız durumda kaldığı iddiasının doğru olmadığını, müşterek aracın da kadında olduğunu, erkeğe ait evin kilidini değiştirdiğini, erkeğin evden atıldığını ve eve girmesinin engellendiğini, hakaretler ve küfürler ettiğini belirterek asıl davadaki boşanma taleplerinin kabulü ile kadının taleplerinin reddine, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, ortak çocuk yararına aylık 1.000,00 TL iştirak nafakasına, erkek yararına 150.000,00 TL maddî ve 150.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı-davacı kadın vekili cevap dilekçesinde; iddiaların asılsız olduğunu, evliliğin ikinci yılından itibaren taraflar arasında anlaşmazlıklar meydana geldiğini, erkeğin sürekli fiziksel ve psikolojik şiddet uyguladığını, fiziksel şiddet artık dayanılamayacak boyuta geldiği, can güvenliğini tehdit ettiğini, bu nedenle uzaklaştırma karar aldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı-davacı kadın vekili birleşen dava dilekçesinde; kadının ikinci evliliği olmasının erkeğin annesi tarafından sorun edildiğini, tartışma konusu olduğunu, erkeğin annesi erkeğin ikinci bir evlilik hakkının bulunduğunu hatta akrabalardan evlenecek kişinin de hazır olduğunu belirterek evlililiğe müdahale ettiğini, bu söylemlerin bir süre sonra erkek tarafından da dile getirilmeye başlandığını, erkeğin kadının çalışmasına izin vermediğini, kadını bir çok defa evden kovduğunu, sürekli fiziksel şiddet uyguladığını, erkeğin boşanma davası açmasıyla kadın ve çocukla hiç görüşmediğini, maddî destek sağlamadığını, babalık yükümlülüklerini yerine getirmediğini, tarafların en son 12.08.2017 tarihinde erkeğin fiziksel şiddet uygulamasıyla ayrı yaşamaya başladıklarını, kadının uzaklaştırma kararı aldığını belirterek birleşen davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kadının erkeğe hakaret ettiği, "ağzına s.." dediği, darp ettiği, annesinin de üzerine yürüdüğü, yüzüne tükürdüğü, bıçak çektiği; erkeğin ise annesinin kadına laf soktuğu ve hakaret ettiği, bu şekilde kadına baskı uyguladığı; kadının erkeğin fiziksel şiddetine yönelik iddiaları değerlendirildiğinde ise kadının tanıklarının şiddet olmadığını beyan etmesi, kadın tarafından sunulan resimlerdeki morlukların erkek tarafından yapıldığını gösterir delil sunulmaması, alınan koruma kararının beyana dayalı verilebilmesi değerlendirildiğinde erkeğin fiziksel şiddetinin sabit olmadığı, yine aynı şekilde erkeğin ekonomik katkı sunmadığının da ispatlanamadığı, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında kadının ağır, erkeğin az kusurlu olduğu gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk yararına aylık 400,00 TL tedbir ve 600,00 TL iştirak nafakasına, erkek yararına 7.500,00 TL maddî ve 7.500,00 TL manevî tazminata, kadın yararına aylık 300,00 TL tedbir nafakasına, kadının yoksulluk nafakası ve tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı-davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kadının tam kusurlu olduğunu, erkeğin kusurunun bulunmadığını, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesi gerektiğini, kadının maddî durumunun kötü olmadığını, sigortasız olarak çalıştığını, üzerinde iki evi ve bir aracı olduğunu, aracın ortak olmasına rağmen elden çıkartıldığını, evlerin de mal kaçırma amacıyla elden çıkartıldığını, kadın yararına hükmedilen tedbir nafakasının haksız olduğunu, hükmedilen tazminatların miktarının az olduğunu belirterek kusur belirlemesi, kadın yararına hükmedilen tedbir nafakası, hükmedilen tazminatların miktarı, velâyet, kadın yararına hükmedilen vekâlet ücreti yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. Davalı-davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; tanık beyanlarının objektif olmadığını, taraflar arasında yaşanan son olaya ilişkin açılan ceza davasında her iki tarafın da basit yaralama suçundan ceza aldığını, ceza kararının bağlayıcı olduğunu, tarafların en azından eşit kusurlu kabul edilmesi gerektiğini, hükmedilen tazminatların haksiz olduğunu, ortak çocuk ile baba arasında kurulan yatılı kişisel ilişkiye alışma sürecinin en azından psikolog gözetiminde yapılması gerektiğini, kadının en azından erkek ile eşit kusurlu olduğu değerlendirilerek lehine yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerektiğini, kadının evliliğin sonlanmasında kusurunun bulunmadığını belirterek kusur belirlemesi, hükmedilen tazminatlar, kişisel ilişki, reddedilen yoksulluk nafakası ve tazminatlar yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğe fiziksel şiddet kusurunun ispatlanamadığı gerekçesiyle yüklenmemesinin hatalı olduğunu, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda; eşine hakaret eden, darp eden, eşinin annesininde üzerine yürüyen, yüzüne tüküren, bıçak çeken kadının ve eşine şiddet uygulayan, annesinin eşine laf sokmasına, hakaret etmesine ve baskı uygulamasına sessiz kalan erkeğin eşit kusurlu olduğunu, boşanma ile yoksulluğa düşecek kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerektiğini belirterek kadının kusur belirlemesi, reddedilen tazminatlar, hükmedilen tazminatlar ve yoksulluk nafakasına yönelik istinaf taleplerinin kabulüne, kararın hüküm kısmının ilgili bentlerinin kaldırılmasına, yerlerine yeniden hüküm kurulmasına, kararın kusura ilişkin gerekçesinin açıklandığı şekilde düzeltilmesine, tarafların eşit kusurlu olması nedeniyle tazminat taleplerinin reddine, kadın yararına aylık 300,00 TL'den takdiren 5 yıl karşılığı toplam 18.000,00 TL toptan yoksulluk nafakasına, kadının sair, erkeğin tüm istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı-davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin hatalı olduğu, erkeğin kusurunun bulunmadığını, erkeğin kadın tarafından alınan darp raporu ile bir ilgisinin bulunmadığını, kendisini korumaya çalışan erkeğin kadının elini tutmaya çalışması nedeniyle oluşabileceğini, erkeğin fiziksel şiddet uyguladığının sabit olmadığını, kadın yararına hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakasının haksız olduğunu, nafaka şartlarının oluşmadığını, erkek yararına tazminatlara hükmedilmesi gerektiğini, velâyetin babaya verilmesi gerektiğini, erkeğin emekli olduğunu ve ortak çocuğa daha çok zaman ayırabileceğini belirterek kusur belirlemesi, kadın yararına hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası, reddedilen tazminatlar, velâyet, kadın yararına hükmedilen vekâlet ücreti yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı-davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; kadının kusurunun bulunmadığını, eşit kusur tespitinin haksız olduğunu, kadın yararına tazminatlara hükmedilmesi gerektiğini, hükmedilen yoksulluk nafakasının toptan olmasının haksız olduğunu ve miktarının da az olduğunu belirterek kusur belirlemesi, hükmedilen yoksulluk nafakasının toptan olması ve miktarı, reddedilen tazminatlar yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikteki geçimsizlikte kusurun kimden kaynaklandığı, kadın yararına nafaka verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, şartları var ise miktarlarının dosya kapsamı ve hakkaniyete uygun olup olmadığı, tarafların tazminat taleplerinin reddinin dosya kapsamına uygun olup olmadığı, velâyet düzenlemesi ile vekâlet ücreti noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü ve 6 ncı maddeleri, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190 ncı maddesi 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı-davacı kadın vekilinin tüm, davacı-davalı erkek vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Mahkemece yapılan yargılama ve toplanan delillerden; Bölge Adliye Mahkemesince, erkeğe hakaret eden, fiziksel şiddet uygulayan, erkeğin annesinin üzerine yürüyen, yüzüne tüküren ve bıçak çeken kadın ile kadına fiziksel şiddet uygulayan, annesinin kadına laf sokmasına, hakaret etmesine ve baskı uygulamasına sessiz kalan erkeğin eşit kusurlu olduklarına hükmedilmiş ise de; erkeğe hükmedilen "annesinin kadına laf soktuğu, hakaret ettiği, kadına baskı uyguladığı" kusuruna ilişkin tanık beyanının soyut olduğu, erkeğin bu duruma müdahale edip etmediğine ilişkin tanıkların beyanda bulunmadığı anlaşılmakla, bu kusurun erkeğe yüklenmesi doğru görülmemiştir. Taraflara yüklenen diğer kusurlar sabit olup Mahkemece taraflara yüklenen ve gerçekleşen diğer kusurlu davranışlara göre kadının ağır, erkeğin ise az kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Hal böyle iken tarafların eşit kusurlu olduğuna hükmedilmesi doğru bulunmamış ve kusur belirlemesi yönünden kararın bozulması gerekmiştir.
3.4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci fıkrasında mevcut ve beklenen bir menfaati boşanma yüzünden haleldar olan kusursuz yada daha az kusurlu olan tarafın, kusurlu taraftan uygun bir tazminat isteyebileceği, aynı maddenin ikinci fıkrasında boşanmaya sebebiyet vermiş olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan manevî tazminat isteyebileceği öngörülmüştür. Yukarıdaki paragrafta açıklandığı üzere, evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davacı-davalı erkeğin ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, kadının kusurlu eylemlerinin erkeğin kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği ve boşanma sonucu bu eşin, en azından diğerinin maddî desteğini yitirdiği anlaşılmıştır. O halde, Mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddelerinde düzenlenen "hakkaniyet kuralları" da dikkate alınarak davacı-davalı erkek yararına uygun miktarda maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerekirken, hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
4.4721 sayılı Kanun'un 175 inci maddesinin birinci fıkrasına göre, boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek olan taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz nafaka isteyebilir. Davalı-davacı kadın boşanmaya sebebiyet veren olaylarda ağır kusurlu olup, kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin koşulları oluşmamıştır. Bu nedenle, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddi gerekirken, yazılı şekilde kabulü doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının yukarıda (2), (3), (4) numaralı paragrafta belirtildiği üzere kusur belirlemesi, erkeğin reddedilen maddî ve manevî tazminat talebi ile kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakası yönünden erkek yararına BOZULMASINA,
2.Davalı-davacı kadın vekilinin tüm, davacı-davalı erkek vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Adli yardımdan yararlanması sebebi ile başlangıçta alınmamış olan aşağıda yazılı karar ve ilam harcı ile temyiz başvuru harcının ...'ya yükletilmesine,
Peşin alınan harcın istek halinde yatıran ...'e iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,28.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.