Logo

2. Hukuk Dairesi2023/5105 E. 2024/4032 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasında evlilik birliğinin devamında imkansızlık bulunup bulunmadığı, kusurun kimde olduğu, erkeğin terke dayalı, kadının evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına dayalı boşanma davalarının kabulü için gerekli koşulların oluşup oluşmadığı, kadın yararına yoksulluk nafakası ile maddi ve manevi tazminat koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği ve miktarı hususlarında uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Dosyadaki tüm deliller ve tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, uygulanması gereken hukuk kuralları ve hukuki ilişkinin nitelendirilmesi, dava şartları, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve yasaya uygun olduğu değerlendirilerek, temyiz edilen Bölge Adliye Mahkemesi kararı onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/678 E., 2023/718 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Avanos Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

SAYISI : 2021/594 E., 2023/45 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince kadının davasının reddine, erkeğin davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın davacı karşı davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün tamamen kaldırılarak, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak sureti ile kadının davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine, erkeğin davasının reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı karşı davacı erkek tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı karşı davalı kadın vekili evlilik birliğinin erkeğin kusurlu davranışları ile temelinden sarsıldığını iddia ederek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, müvekkili yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; iddiaların doğru olmadığını, kadının evi terk ettiğini, müvekkili tarafından eve dön ihtarı çekildiğini, iki aylık süre içerisinde kadının eve dönmediğini iddia ederek, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 164 üncü maddesi uyarınca boşanmalarına, müvekkili yararına 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; "tarafların birkaç ay birlikte yaşadıkları, davacı karşı davalının tanıklarının kardeşleri olduğu, bir tanığının "evin temizliğini ablama yaptırmazdı, ablama yemek ve temizlik yaptırmazdı, bu israf sen yapma derdi, ablamı kabullenmedi, deterjan alırken kısıtlardı, o yüzden temizliği kendisi yapardı" beyanı karşısında diğer tanığının ise "biz ilk olarak ev görmesine gitmiştik, ablam kapıyı açtığında aşırı zayıflamış, ağzı yüzü şiş halde gördük, ablamın ayağında platin vardır ablamı o durumda bütün evi temizlettirmiş" şeklinde ve evde yemeği ablasının yaptığına ilişkin beyanda bulunduğu, dinlenen tanık beyanlarından önce davalı karşı davacının covid-19 hastalığına sonra da davacı karşı davalının yakalandığı, her iki tarafın da hastalık süresince birbirleriyle ilgilenmediği iddiasının olduğu ve tanıklarının da bu şekilde beyanda bulundukları, davalı karşı davacı tanığının davacı karşı davalının kendisini görüntülü aradığında "gebermedin daha, adi adam " gibi sözler söylediğini beyan ettiği, yine davacı karşı davalının "abin benim yanıma gelmiyor, benimle yatmıyor, abin erkek değil, şerefsiz, karaktersiz adi, adam" dediğini beyan ettiği, davacı karşı davalının aynı evde yaşayan oğlu tanığı ...'ın "davacı kadın babamı yataktan kovuyordu, "benim yanıma gelme" diyordu" şeklinde beyanda bulunduğu, tanık beyanlarından davacı karşı davalının davalı karşı davacının çocuğu nedeniyle geçimsizlik yaşadıkları, davalı karşı davacının davacı karşı davalının kardeşleri ziyarete geldiğinde yeme-içme konusunda kısıtlayıcı davranışta bulunduğu, terke dayalı açılan karşı dava yönünden kanun özel şartlar öngördüğü, yapılan incelemede Nevşehir Aile Mahkemesinin 2021/824 D.iş sayılı dosyası ile davalı karşı davacının davacı karşı davalının evi 03/05/2021 tarihinde terk ettiğini ileri sürürek 06/10/2021 tarihli eve dön çağrısında bulunduğu, çağrı kararının gerekli ihtarları ve şartları içerdiği, kararın 19/10/2021 tarihinde davacı karşı davalıya tebliğ edildiği, davalı karşı davacının 18/10/2021 tarihinde değişik iş dosyasına cevap verdiği, eldeki terke dayalı karşı davanın 24/12/2021 tarihinde açıldığı bu haliyle kanuni şartların sağlandığı, davacı karşı davalı kadının eve dön çağrısına cevabında davalı karşı davacının kendisini evden kovduğunu ileri sürdüğü ancak eldeki asıl davayı açarken ise karantina sürecinin akabinde amcasının eşinin kendisini evden alarak amcasının evine götürdüğünü bir süre burada kendisiyle ilgilenildiğini sonrasında ise amcasının oğlunun davacı karşı davalıyı annesinin evine götürdüğünü iddia ettiği, yargılama sırasında dinlenen tanıklardan davacı karşı davalının kardeşlerinin davalı karşı davacının ablalarını "kapının önüne koyduğunu" duyuma dayalı olarak beyan etmeleri hatta tanık ...'nın yine duyuma dayalı olarak tanık ...'ın ablasını babasına yönelik söylenerek aşağıya kadar koluna girerek indirdiğini beyanı karşısında tanık ...'ın davacı karşı davalının bir valiz ile evi terk ettiğini beyan ettiği, tanık ...'nın davacı karşı davalının kendisini arayarak "ben gidiyorum" dedi, davacı kadın giderken altınlarını ve eşyalarını alıp götürdü, bunu bana bizzat davacının kendisi de alıp götürdüğünü söyledi, hatta bir kısım eşyalarını daha sonra alacağını söylemişti, ama almadı" şeklinde beyanda bulunduğunu, bu haliyle davacı karşı davalının eve dön çağrısına cevabında evden kovulduğu yönündeki iddiasının ispatlayamadığı, evden kendisinin ayrıldığı, haklı bir nedenle de eve dönmediği hususunun ispatlanamadığı, TMK 166. maddesine dayalı açılan asıl dava yönünden yukarıdaki açıklamalar neticesinde davacı karşı davalının ağır kusurlu olduğu, davalı karşı davacının ise az kusurlu olduğu, TMK 166/2 bendi uyarınca yapılan değerlendirmede ise davalı erkeğin davacı kadının kusurlu olması nedeniyle itirazda bulunduğu, davacının kusuru daha ağır ise, davalının açılan davaya itiraz hakkı olduğu, ancak itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebileceği, davalı karşı davacının farklı bir boşanma olgusuna dayanarak terke dayalı boşanma davası açmış olduğu, bu haliyle itirazının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde değerlendirilemeyeceği, tarafların kusuru gözetildiğinde davacı karşı davalının ağır kusurlu olması nedeniyle TMK 166. maddesine dayalı açılan davasının reddine, tedbir nafakasının ise kararın kesinleşmesine dek devamına, kararın kesinleşmesi ile son bulmasına; karşı dava yönünden terke dayalı boşanma davasında TMK 164. maddesinde aranan şartların olması halinde ayrıca evliliğin temelinden sarsıldığı yönünden ve kusur değerlendirmesi yapılmasının aranmadığı, terk davası yönünden şartların sağlandığı, davacı karşı davalının evden kovulduğu ya da eve dönmemesinde haklı bir neden olduğu hususunu ispatlayamadığı, bu haliyle tarafların TMK 164. maddesine dayalı olarak boşanmalarına, karşı davada maddî tazminat talebi yönünden tarafların sadece birkaç ay birlikte yaşamaları, terk nedeniyle çağrıda bulunmasının bir nevi af olarak düşünülmesi gerektiği, maddî tazminata hükmedilmesi için boşanma nedeniyle menfaatlerinin zedelenmesinin arandığı, yine tazminat yönünden kusur değerlendirmesinin ön koşul olduğu, manevî tazminat yönünden yapılan değerlendirmede ise terke dayalı boşanma davasında boşanmaya sebebiyet veren olgu davalı eşin çağrıya uymaması olduğu bu nedenle kişilik hakkına saldırıdan söz edilemeyeceğinden maddî ve manevî tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur." gerekçesi ile kadının davasının reddine, kadın yararına aylık 300,00 TL tedbir nafakasına, erkeğin davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 164 üncü maddesi uyarınca boşanmalarına, erkeğin tazminat taleplerinin reddine hükmedilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı karşı davalı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı karşı davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle hükmün tamamı yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; toplanan deliller ışığında, tarafların arasında evliliğin başından itibaren geçimsizlik bulunduğu, erkeğin aşırı tutumlu olduğu, evinin giderlerini yeterince karşılamadığı, eşi ile cinsel beraberlikten kaçındığı, eşinin hastalığı ve tedavisi ile ilgilenmediği, kadının Covit-19 karantinası son bulduktan sonra tedavisinin tamamlanması ve bakımı için yakınları ile evden ayrıldığı, tarafların bir daha bir araya gelmedikleri, erkeğin Nevşehir Aile Mahkemesinin 2021/824 değişik iş sayılı dosyası ile kadına evine dön çağrısında bulunduğu, buna ilişkin kararın kadına 19.10.2021 tarihinde tebliğ edildiği, erkeğin eşine gönderdiği eve dön çağrısı ile kadına isnat ettiği tüm kusurları affettiği, en azından hoşgörü ile karşıladığı, dolayısıyla kadına kusur yüklenemeyeceği, kadının kusursuz olduğu, erkeğin tam kusurlu olduğu, erkeğin aşırı tutumlu olmasından, evinin giderlerini yeterince karşılamamasından, eşi ile cinsel beraberlikten kaçınmasından, eşinin hastalığı ve tedavisi ile ilgilenmemesinden dolayı kadının eve dön çağrısına uymamakta, evine dönmemekte haklı olduğu, bu nedenle erkeğin davasının da reddi gerektiği, tarafların belirlenen ekonomik ve sosyal durumları itibariyle erkeğin emekli olduğu, evinin bulunduğu, kadının ise ev hanımı olduğu, malvarlığının bulunmadığı, nafakaların nitelikleri, günün ekonomik koşulları, kadın ihtiyaçları, nafaka ödedikten sonra elinde kalan geliri ile erkeğin geçimini sağlama imkanı ile hakkaniyet ilkesi birlikte değerlendirildiğinde, kadın için hükmedilen tedbir nafakasının az olduğu, kadının boşanma kararı neticesinde yoksullaşacağı, kadın yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerektiği, ancak tarafların fiilen 3,5 ay gibi kısa bir süre beraber yaşadıkları gözetildiğinde, hakkaniyet gereği toptan yoksulluk nafakasına hükmedildiği, boşanmalarına sebebiyet veren olaylardaki kusur durumu, erkek kadının, mevcut veya beklenen menfaatleri, kişilik haklarına yapılan saldırı nazara alındığında kadın yararına maddî ve manevî tazminata hükmedildiği gerekçesi ile kadın vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararını kaldırılmasına, erkeğin davasının reddine, kadının davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve 15.000,00 TL toptan yoksulluk nafakasına, 30.000,00 TL maddî ve 30.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı karşı davacı erkek vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı karşı davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle, hükmün tamamı yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, erkeğin terke dayalı, kadının evlilik birliğinin sarsılmasına dayalı davalarının kabulü koşullarının oluşup oluşmadığı, kadın yararına yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat hükmedilmesi koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği ile miktarı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 164 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesi, 175 inci maddesi; 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı maddesi ve 194 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı karşı davacı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,30.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.