Logo

2. Hukuk Dairesi2023/526 E. 2024/4877 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında ziynet alacağının belirlenmesi, yoksulluk nafakasına hükmedilip hükmedilmeyeceği ve boşanmaya sebebiyet veren olaylardaki kusur oranının tespiti uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece ziynet alacağının belirlenmesinde gerekçe ve hüküm arasında çelişki bulunması, delillerin tam olarak değerlendirilmemesi ve reddine karar verilen ziynetlerin hükümde açıkça yazılmaması, davacı kadının yoksulluğa düşmeyeceğinin anlaşıldığı halde yoksulluk nafakasına hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı görülerek kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/565 E., 2022/1985 K.

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Erzurum 1. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2019/203 E., 2020/265 K.

Taraflar arasındaki boşanma ve ziynet alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın her iki taraf vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı her iki taraf vekili tarafından temyiz edilmiş olup incelemenin duruşmalı olarak yapılması davalı erkek vekili tarafından istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 26.06.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde temyiz eden davalı ... vekili Avukat ... ile karşı taraf temyiz eden davacı ... vekili Avukat ... geldiler. Gelenin sözlü açıklanması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen günde Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; davalının çeşitli zamanlarda davacıyı darp ettiğini, davalı tarafından uygulanan fiziksel ve sözlü şiddetin her geçen gün artarak devam ettiğini, davacıya sürekli hakaret ve küfür içerikli konuştuğunu, 03.06.2018 tarihinde davalının davacının arızalanan çamaşır makinesini tamir ettirmek istemesi nedeniyle kavga çıkarttığını, tamirat parasını ödememesi nedeniyle davacının apartman görevlisinden para isteyerek çamaşır makinesini tamir ettirdiğini, davalının üzerine düşen evin ortak giderlerini karşılamaması nedeniyle ailesinden parasal destek aldığını, davacının birikimlerini davalıya verdiğini ve davalının davacının birikimlerini davacıya vermemesi nedeniyle üzerinde para olmadığını, akabinde büyüyen olaylar nedeniyle akşam devam eden tartışmada davalının davacıya hakaret ve tehdit ettiği ve darp uyguladığını, yükselen sesler üzerine komşuları eve gelerek davalıyı sakinleştirmeye çalıştıklarını ancak davalıdan korkarak evden uzaklaştıklarını, davalının tahammül edilemeyen agresif davranışları nedeniyle 04.06.2018 tarihinde davacının erkek kardeşi Türker'in davacı ve ortak çocuğu evden alarak baba evi olan Erzurum'a götürmek zorunda kaldığını, davalının sinirlendiğinde gözünün hiçbir şeyi görmemesi nedeniyle davacı ve ortak çocuğun hayati tehlikesi bulunduğunu, davacının 04.06.2018 tarihinde evden ayrılmadan önce davalının anne ve babasını ortak konuta çağırarak bir gün önceki olayları anlattığında davalının anne ve babasının "Erkektir, döver de söver de, makineyi dikkatli kullansaydın da bozulmasaydı" diyerek destek olmadıklarını, davacının davalının ailesinde de beklediği iyi niyeti ve büyüklüğü görmemesi üzerine evden ayrılmak zorunda kaldığını, davalının 2016 yılı mart ayında ortak çocuk hastalandığında ortak çocuğu hastahaneye götürmeyerek ve davacının ortak çocuğu hastahaneye götürmesine engel olarak birlik görevlerini ihmal ettiğini, ortak çocuğun hastalığı ilerleyerek fenalaşması nedeniyle hastahaneye kaldırılarak tedavi altına alındığını, tedavi sonrası davacı Erzurum'a ailesinin yanına gittiğinde davalının davacıyı arayarak "Artık seni istemiyorum, İstanbul'a dönme" dediğini, bunun üzerine davacının 5 ay süreyle ailesinin yanında kaldığını, aile büyüklerinin araya girmesi ve ortak çocuğun henüz 6 aylık bebek olması nedeniyle davacının evliliklerine bir şans daha vererek eve geri döndüğünü, ancak davacı eve döndükten sonra davalının kusurlu davranışlarında düzelme olmadığı gibi aksine her gün artarak devam ettiğini, davalının hakaret tehdit ve şiddetinin sürekli hale geldiğini, davalının 9 aylık ayrılık sürecinde davalının eşinin ve ortak çocuğu merak edip ihtiyaçlarını sormadığını, davalının ebeveynlerinin baskısı altında kaldığını, ortak yaşamaları ile ilgili her konuda davalının ailesinin müdahalede bulunarak davalıyı baskı altına aldıklarını ve davalıyı eşine karşı kışkırttıklarını, yaşanan tartışmalarda davalıyı haksız şekilde destekleyerek arka çıktıklarını, davalının ailesinin davalıya davacı ile ilgili olumsuz mesajlar gönderdiğini, davalının evlilik birliğinin ortak giderlerini karşılama konusunda yeterli ilgi göstermemesinin evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına önemli sebeplerden biri olduğunu, davacı veya ortak çocuk için harcama yaptığında ise masrafı davacıdan istediğini, davalının eş ve baba olarak üzerine düşen yükümlülüklerini ihmal ettiğini, davacının ziynet eşyalarının davalının evlilik öncesi borçlarını ödemek için bozdurulduğunu belirterek evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velayetinin anneye verilmesine, çocuk için aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın lehine aylık 1.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 100.000,00 TL maddî ve 200.000,00 TL manevî tazminata, ziynet eşyaları ile ortak çocuğa sünnette takılan takıların davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki iddiaları kabul etmediklerini, asıl kusurlunun davacı olduğunu, tartışmanın asıl nedeninin davacının davalıya sormadan internet üzerinden hiç tanımadıkları bir elektrikçiyi tamir için çağırması olduğunu, davalının elektrikçi ile yaptığı görüşmede aldığı cevaba istinaden elektrikçinin haksız kazanç elde ettiğini düşündüğünü, davacının elektrikçinin her söylediğini kabul edip parayı da apartman görevlisinden alarak ödediğini öğrendiğini, davacının davalının yüzüne verdiği paraları fırlatarak agresif davranışlarda bulunduğunu, davacının öfkesini kontrol edemeyerek davacının babası tarafından verilen ve güvenlik amacıyla davalının iş yerindeki kilitli kasada muhafaza altında olan paraları isteyerek davalıya çenesini kapamasını söylediğini, davalının göğsüne ve koluna vurup geri ittirerek tahrik etmeye çalıştığını, davalının da davacıyı kollarından tutup "Beni tahrik etme" diyerek uzaklaştırmaya çalıştığını, ancak davacının davalıya tokat atarak cevap verdiğini, davalının ise tartışmanın daha da büyümemesi için misafir odasına çekilip sahur vaktine kadar uyuduğunu, 03.06.2018 günü davalının ortak çocuğu parka götürüp sonrasında saç tıraşı yaptırıp eve getirdiğini ve eşine iftar daveti için ailesine birlikte gitmelerini talep ettiğini, ancak davacının reddettiğini, davalının ortak çocuğu götürmek istediğinde ortak çocuğun da gitmesine izin vermeyerek bağırması üzerine üst kat komşuları Necla'nın gelerek tarafları ayırdığını, davacının davalıya "Defol git bu evden, seni görmek istemiyorum, seni bu eve artık almayacağım" dediğini ve komşularının da telkiniyle davalının o geceyi ailesinde geçirdiğini, 04.06.2018 tarihinde davalının annesi ve babası davacı ile konuşmak için gittiğinde davacıyı valizini hazırlamış evi terk etmek üzere bulduklarını, gitmemesini telkin etmelerine rağmen davacının dinlemediğini, davacının geri dönmeyeceğini söyleyip davalıya da haber vermeden ortak çocuğu da alarak aynı gün erkek kardeşi ile birlikte ortak konutu terk ettiğini, 2016 yılında davalının ortak çocuğu hastahaneye götürmediği iddiasını kabul etmediklerini, davalının babalık görevini her zaman tam ve eksiksiz şekilde yerine getirdiğini, davacının evliliğin ilk yıllarından itibaren agresif ve öfkeli tavırlar içerisine girdiğini, davacının davalıyı en ufak tartışmada dahi çocuğundan mahrum bırakmak ve baba evine dönmekle tehdit ettiğini, tarafların tekrar bir araya gelmeleri öncesi olayların tarafların birbirlerini affetmiş sayılmaları nedeniyle boşanma nedeni olarak dayanılamayacağını, evliliğe müdahil olan ve davacıyı kışkırtanın davacının babasının olduğunu, tarafların her tartışmasında davacının babasının İstanbul'a gelip kızına destek olup kışkırtması nedeniyle davalının evlilik birliğinin dengesini sağlamasına engel olduğunu, 2016 yılında yaşanan ilk ayrılık sonrasında davalının davacının babasından bu davranışlarından vazgeçmesini rica etmiş ise de davacının babasının davranışlarından vazgeçmediğini, davalının eşine ve çocuğuna karşı maddi ve manevi ilgi gösterdiğini, defalarca eşini eve dönmesi için çağırmasına rağmen davacının eve dönmediğini, sonrasında davacının telefon numarasını değiştirerek davalı ile iletişim yollarını kapadığını, davalının cinsel yönden iktidarsız olduğunu ileri sürerek erkeklik onurunu zedelediğini belirterek evlilik birliğinin davacının kusurlu davranışları ile sarsıldığından tarafların boşanmaları ile ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, davalı lehine yasal faiziyle birlikte 100.000,00 TL maddî ve 200.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; erkeğin, ayrılıkla sonuçlanan son olayda eşine fiziksel şiddet uyguladığı, ayrılık sürecinde uzun süre ortak çocuğu arayıp sormadığı ve ihtiyaçlarıyla ilgilenmediği, ayrılık sürecinde ve birlikte yaşanılan süre içerisinde eşinin maddi ihtiyaçlarını karşılamadığı, kadının ise ayrılıkla sonuçlanan son olay sonrası eşinin annesine eşinin iktidarsız olduğunu söylediği, boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğu gerekçesiyle tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, çocuk lehine aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın lehine aylık 450,00 TL tedbir nafakasına ve yasal koşulları oluştuğundan 450,00 TL yoksulluk nafakasına, 45.000,00 TL maddî ve 40.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin tazminat taleplerinin reddine, davacı iddiasını ispatladığından ziynet alacağı davasının kısmen kabulü ile 1 adet 22 ayar 20 gram ağırlığında halat bilezik (4.312,00 TL değerinde), 22 ayar toplam 130 gram ağırlığında muhtelif bilezikler (toplam 28.028,00 TL değerinde), 1 adet 22 ayar 75 gram ağırlığında bilezik (16.170,00 TL değerinde), 1 adet 22 ayar 60 gram ağırlığında bilezik (12.936,00 TL değerinde), 1 adet 22 ayar 28 gram ağırlığında kolye (6.020,00 TL değerinde), 60 adet çeyrek altın (toplam 22.020,00 TL değerinde), 50 adet tam altın (toplam 73.400,00 TL değerinde), 1 adet 22 ayar 25 gram ağırlığında set takımı (5.390,00 TL değerinde), 22 ayar toplam 21 gram ağırlığında yüzükler (toplam 4.527,60 TL değerinde), 1 adet 22 ayar 15 gram ağırlığında bilezik (3.234,00 TL değerinde), 2 adet iki buçukluk altın (toplam 7.340,00 TL değerinde), 3 adet beşi bir yerde (toplam 23.286,00 TL değerinde) ve 1 adet 22 ayar 10 gram ağırlığında bilezikten (2.156,00 TL değerinde) oluşan ziynet eşyalarının davalı tarafından davacıya mümkün olduğu takdirde aynen iadesine, aynen iadesinin mümkün olmaması halinde ziynet eşyaları bedelleri toplamı 208.819,60 TL'nin 1.335,00 TL'sinin dava tarihi olan 08.04.2019 tarihinden itibaren bakiyesi 207.484,60 TL'sinin ıslah tarihi olan 13.07.2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının sünnet altınları alacağı talepli davasının açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi, nafakaların ve tazminatların miktarı, ziynetlerin reddedilen kısmı yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

2.Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; hükmün tamamı yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki beyanlarını tekrarla kusur belirlemesi, iştirak ve yoksulluk nafakası ile tazminatların miktarı, ziynetlerin reddedilen kısmı yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki beyanlarını tekrarla hükmün tamamı yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, boşanma davasında davanın kabulü, velâyet, kusur, nafakalar ve tazminatlar ile ziynet alacağı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı, 194 üncü, 297 nci, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 6 ncı, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 169, 174, 175 inci, 182 nci, 330 uncu ve 336 ncı maddeleri; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Tarafların ziynet alacağı davasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;

Davacı kadın vekili dava dilekçesi ile kadına ait olan ziynet eşyalarının davalının evlilik öncesi borçlarının ödenmesi amacıyla bozdurulduğunu ve iade edilmediğini ileri sürerek ziynet eşyalarının aynen iadesini mümkün olmaması halinde bedelinin tahsilini talep etmiş, talep sonucu açık olmadığından davacı vekiline verilen kesin sürede davacı vekili talep sonucunu açıklamış, ziynetlerin erkek tarafından harcandığını, iade edilmediğini ileri sürmüş, davalı erkek ise kadının giderken ziynetleri de yanında götürdüğünü, davalı vekili tarafından 06.11.2019 tarihli dilekçe ile dava konusu ziynet eşyalarının iddia edilen miktar ayar ve gramda olmadığı gibi davacının ziynet eşyalarını ortak konutu terk ettiği sırada yanında götürdüğü ile davalının uhdesinde davacının ziynet eşyalarının bulunmadığını savunmuştur. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda; fotoğraf ve cd içerikleri incelenmekle gelinin üzerinde bulunan altınların tamamının çok açık ve net şekilde görüldüğü ancak çeyrek-yarım-tam altınların üst üste takılı olması nedeniyle talep listesine göre rapor düzenlediği belirtilmiş, Mahkemece bilirkişi raporu yanında tanık Berrin'in ve tanık Türker'in beyanları esas alınarak davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiş ise de; gerekçesinde davacının 90 adet çeyrek altın takıldığını iddia ettiği, tanık anlatımları ile 30 adet çeyrek altının varlığının ispatlandığının kabulü gerektiği, bu yönüyle "60 adet çeyrek altın, 22 ayar 120 gram Trabzon set takımı, bir çift 150 gram Erzurum burması bilezik, pırlanta takım"dan oluşan ziynet eşyalarına ilişkin talebin reddine karar verilmesi gerektiği belirtilmiştir. Yapılan incelemede; gerekçede 60 adet çeyrek altının reddi gerektiği belirtilmiş ise de; hükümde diğer ziynetlerin yanında 60 adet çeyrek altının kabulüne karar verilerek gerekçe ve hüküm arasında çelişki oluşturulmuş ve reddine karar verilen ziynetler de hükme açıkça yazılmamıştır. Mahkemece kabul edilen ve reddedilen ziynetlere ilişkin gerekçenin denetime elverişli olmadığı, tanık beyanına göre bir kısım ziynetlerin reddedildiği belirtilmiş ise de hükme esas alınan tanık Berrin'in beyanlarının çelişkili ifadeler içerdiği, açık ve anlaşılır olmadığı anlaşılmıştır. O halde, Mahkemece, usulüne uygun yargılama yapılarak tarafların bütün iddia ve savunmaları eksiksiz değerlendirilerek, ziynet alacağına esas alınan tanıklar tekrar dinlenilip, çelişkinin giderilmesine çalışıldıktan sonra dosyada yer alan bilirkişi raporu ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek hangi delillere itibar edildiği, hangi delillere neden itibar edilmediği, iddia edilen hangi vakıaların ne şekilde sabit görüldüğü ve hangi beyanlara itibar edildiği de açıklanmak suretiyle, Anayasa'nın 141 ve 6100 sayılı Kanun'un 297 inci maddesine uygun şekilde yargısal denetime elverişli, gerekçeli ve gerekçe ile hüküm fıkrası arasında çelişki oluşturmayacak şekilde karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.

2.Tarafların boşanma ve fer'îlerine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;

a) Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı kadının tüm, davalı erkeğin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

b) Boşanan eş yararına yoksulluk nafakasına hükmedebilmek için, nafaka talep eden eşin boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek olması gerekir (TMK md. 175). Toplanan delillerden, davacı kadının çalıştığı, düzenli ve yeterli gelirinin bulunduğu ve boşanma ile yoksulluğa düşmeyeceği anlaşılmaktadır. 4721 sayılı Kanun'un 175 inci maddesi koşulları davacı kadın yararına gerçekleşmemiştir. O halde, davacı kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde kabulü doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ziynet alacağı ve yoksulluk nafakası yönlerinden ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının ziynet alacağı ve yoksulluk nafakası yönlerinden BOZULMASINA, bozma sebebine göre tarafların ziynet alacağına yönelik sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,

3.Boşanma ve fer'îlerine yönelik temyiz itirazları yönünden yukarıda (2/a) paragrafında açıklandığı üzere davacı kadın vekilinin tüm, davalı erkek vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Duruşma için takdir olunan 17.100,00 TL vekâlet ücretinin ...'den alınıp ...'a verilmesine,

Aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden davacıya yükletilmesine,

Peşin alınan harcın istek halinde davalıya geri verilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,26.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.