Logo

2. Hukuk Dairesi2023/5485 E. 2023/3833 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Koruyucu aile yanında bulunan çocuğun velayetinin babaya verilmesi davası ile birlikte açılan kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi davasında, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'nın dava ehliyeti ve hukuki yararının olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Velayetin değiştirilmesi davasının çekişmesiz yargı işi olması ve Bölge Adliye Mahkemesi kararlarının bu konuda kesin olması sebebiyle bu kısma ilişkin temyiz isteminin reddine, kişisel ilişkinin düzenlenmesi davasında ise Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'nın aktif dava ehliyeti ve hukuki yararının bulunmadığı gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/157 E., 2023/482 K.

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Kocaeli 1. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2019/310 E., 2021/578 K.

Taraflar arasındaki karışılıklı görülen velayetin değiştirilmesi ve kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince velayetin değiştirilmesi davasının kabulüne, birleşen davada davacı kurumun aktif husumet ehliyeti ile davada hukuki yararı bulunmadığından davanın usulden reddine karar verilmiştir.

Kararın birleşen davada davacı kurum vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı birleşen davada davacı kurum vekili tarafından kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi davasının reddi ile kabul edilen velayetin değiştirilmesi davası yönünden temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;

Velâyetin değiştirilmesine ilişkin dava 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 382 nci maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendinin (13) üncü alt bendi uyarınca çekişmesiz yargı işidir. Bölge Adliye Mahkemelerince çekişmesiz yargı işlerinde verilen kararlar kesin nitelikte olup 6100 sayılı Kanun’un 362 nci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendi uyarınca kesin nitelikte kararlar temyiz edilemez. Bu durumda, birleşen davada davacı kurum vekili velâyetin değiştirilmesi davasına yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.

Birleşen davada davacı kurum vekilinin reddedilen yön dışındaki itirazları yönünden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalı ... ile gayri resmi birliktelikleri sonucunda 27.10.2010 doğumlu ..... Beren Doğan adında ortak çocuklarının olduğunu, davalı annenin ortak çocuk ile kişisel ilişki kurmadığını, ortak çocuğun davalı anne tarafından yurda bırakıldığını, yurda bırakılan çocuğun koruyucu aile yanında olduğunu, ortak çocuk ile gereğince ilgilenilmediğinden oradan oraya götürülüp getirilen çocuğun psikolojisinin bozulmasına sebebiyet verdiğini, babası olarak ortak çocuğun velayetinin davalı anneden alınarak kendisine verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı ... usulüne uygun davetiye rağmen davaya cevap vermemiştir.

2.Birleşen davada davacı kurum vekili dava dilekçesinde; çocuk ...'ın Kocaeli Çocuk Mahkemesinin tedbir kararı ile koruma ve bakım altına alındığını, Kocaeli 1. Aile Mahkemesinin 2019/310 Esas sayılı dosyasının 14.01.2020 tarihli ara kararı ile çocuk ile çocuğun biyolojik babası arasında kişisel ilişki tesis edildiğini, Koruyucu Aile Yönetmeliğinin ilgili maddeleri gereğince aile görüşmelerinin sosyal çalışmacının gözetimi altında yapıldığını, biyolojik babanın Koruyucu Aile Birimi ile irtibata geçilerek çocukları ile görüşme talebinde bulunur ise uygun gün ve saatte görüşme ayarlanarak Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğünde görüşme gerçekleştirileceğini, çocuk ile biyolojik baba arasında kurulan kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesinin çocuğun yüksek yararında olacağından kişisel ilişkinin ayda bir defa müvekkil idare Koruyucu Aile biriminde olacak şekilde yeniden düzenlenmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile çocuk ... evlilik dışı ilişkiden dünyaya geldiği, bu süreçte davacı baba çocuğun varlığından haberdar olmadığı ve ceza evinde bulunduğu, ceza evinden çıktıktan sonra çocuğunun varlığından haberdar olmakla derhal Kocaeli 3. Aile Mahkemesinin 2016/884 Esasında görülmüş olan babalık davasını açtığı, bu davanın 2019 yılında sonuçlanması ve babalığa hükmedilmesi ile de derhal iş bu davayı açtığı, davalı annenin çocukla ilgilenmediği, çocuğu uzun süre arayıp sormadığı, bir kaç kez ziyaretine gelmesi dışında çocukla bir bağ kurmadığı, çocuk üç yaşında koruyucu aile yanına yerleştirilmiş ve yıllardır bu şekilde koruyucu aile hizmet modelinden yararlandığı, ancak koruyucu aile yönünde açılan bir evlat edinme davası veya bu yönde bir başvuru da olmadığı, çocuğun ilgisiz olan anne ve varlığını sonradan öğrenen baba ile bu aşamada bir bağının oluşmadığı, davacı babanın çocuğun varlığını öğrenir öğrenmez yasal girişimlerde bulunduğu, önce babalık davasını açtığı, ardından da iş bu dava ile çocuğunu alma girişiminde bulunduğu, bu itibarla yasal düzenleme kapsamında yıllardır süre gelen bu durum karşısında alınacak herhangi bir önlem ile ananın çocuk yönündeki sorumluluklarını yerine getirmesinin sağlanamayacağı, zira annenin çocuğa hiç bir ilgi göstermediği ve çocuğa karşı yükümlülüklerini ağır biçimde savsaklamakta olduğu, bu nedenle çocuk üzerinde 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 337 nci maddesi gereğince velayet hakkı sahibi olan annenin velayet görevinin kaldırılmasının gerektiği, bir çocuğun öncelikli yeri kendi anne veya babasının yanı olduğu, her ne kadar çocuk koruyucu aile yanına yerleştirilmiş ise de bu sürece babanın dahili, kusurlu ya da ihmali bir hareketi bulunmadığı, ceza evinden çıktıktan sonra derhal hukuki süreci başlattığı, çocuğunu almak için elinden gelen tüm çabayı harcadığı, yaptırılan incelemeler ve heyet halindeki pedegog ve psikolog raporu ile de velayetin babada olmasının çocuğun üstün menfaatine uygun olduğunun belirlendiği gerekçesiyle anneden alınan velayetin davacı babaya verilmesine, annenin çocukla ilgisiz olduğu, hiç bir şekilde bakım yükümünü yerine getirmediği gözetildiğinde çocuğun bu açıdan daha fazla örselenmemesi ve üstün yararı gözetilerek anne ile çocuk arasında kişisel ilişki tesis edilmemesine, birleşen dosyada çocuğun Mahkeme huzurunda beyanı alındığından tekrar dinlenmesinin gerekli görülmediği, çocuğun bu süreçte koruyucu aile tarafından etki altında bırakıldığı, bu itibarla baba ile çocuğun ilişkisi yönünde kademeli ve yumuşak bir geçiş sağlamak adına yargılama sürecindeki tedbiren kişisel ilişki süreci kademeli olarak arttırılarak ayarlanmaya çalışıldığı, en son aşamada da tam zamanlı olarak belirlendiği, bu şekilde çocuğun babaya alışma ve kabullenme süreci oluşturulmaya çalışıldığı, birleşen dosyada ise davacı kurumun davada aktif husumet ehliyeti ve hukuki yararı bulunmadığından birleşen davanın usulden reddine karar vermek gerekmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde birleşen davada davacı kurum vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Birleşen davada davacı kurum vekili istinaf dilekçesinde özetle; Bakanlığın kurum bakımında kalan çocukların üstün yararını korumakla görevli olduğu hususu gözetildiğinde Bakanlık açısından davanın usulden red edilmesi kararının hatalı olduğunu, hal böyle olunca Bakanlık yönünden verilen davanın usulden reddi kararının kaldırılmasına, baba ... ile çocuk ... arasında kişisel ilişkinin kurum gözetiminde, koruyucu aile birimi tarafından belirlenen hafta içi ve mesai saatlerinde yapılması yönünde hüküm tesisine ve bunun aksine verilen 14.01.2020 tarihli duruşmasında kurulan ara kararın kaldırılmasına, dava kesinleştiğinde çocuk ...'ın tamamen ve tam zamanlı olarak davacı babaya teslimine yönelik kararın kaldırılması istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dosya üzerinde yapılan incelemede, Mahkemece yapılan yargılama ve toplanan deliller neticesinde, birleşen davada davacı kurumun aktif husumet ehliyeti ve dava açmakta hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle birleşen davanın reddine karar verilmesinin usul ve esas yönünden herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığı, Mahkemece baba ile çocuğun ilişkisi yönünden kademeli ve yumuşak bir geçiş sağlamak adına yargılama sürecinde tedbiren kademeli olarak artırılarak ayarlanmaya çalışıldığı, en son aşamada da tam zamanlı olarak belirlenen kişiael ilişki tesisinin velayet davasının bir parçası olduğu göz önüne alındığında birleşen davada davacı kurumun velayet davasında taraf sıfatı olmadığı ve bu konuda istinaf kanun yoluna başvuramayacağı gerekçesi ile istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde birleşen davada davacı kurum vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Birleşen davada davacı kurum vekili temyiz dilekçesinde; çocuğun koruma ve bakım altına alındığını, koruyucu aile hizmetinden yararlandırıldığını, yerel Mahkemenin belirtmiş olduğu şekilde görüşme gerçekleştirilmesi hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davanın usulden reddi kararının usul ve yasaya aykırı olduğu, ara karar ile düzenlenen kişisel ilişki kararının çocuğun yüksek menfaatine aykırı olduğunu belirterek mahkeme kararının kaldırılmasına ve taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, birleşen davada davacı ..., Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının aktif dava ehliyetinin bulunup bulunmadığı gibi, birleşen davayı açmakta hukuki yararının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 182 nci, 323 üncü ve 337 nci maddeleri. 6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 382 nci maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendinin (13) üncü alt bendi, 362 nci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendi, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 9 uncu maddesi ve 12 nci maddesi. Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesinin 3 üncü, 4 üncü ve 6 ncı maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup birleşen davada davacı kurum vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Birleşen davada davacı kurum vekilinin velâyetin değiştirilmesi davasına yönelik temyiz başvurusu yönünden; temyiz dilekçesinin REDDİNE,

2.Birleşen davada davacı kurum vekilinin, kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi davasına yönelik temyiz başvurusu yönünden; temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

12.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.