Logo

2. Hukuk Dairesi2023/5499 E. 2024/3956 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında, tarafların kusur oranlarının belirlenmesi, velayet, nafaka ve tazminat taleplerinin hukuka uygunluğu hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Dosyadaki deliller ve tarafların savunmaları değerlendirilerek, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu gözetilerek temyiz isteminin reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/911 E., 2023/912 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm tesisi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Kayseri 9. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2021/692 E., 2023/139 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince karşı davanın reddine, asıl davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların kısmen esastan reddi ve kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükümlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-davalı kadın vekili dava dilekçesinde; evliliğin başından beri erkeğin kadına hakaret edip aşağıladığını, erkeğin annesinin kadına kötü davrandığını ve erkeğe kadını sürekli kötülediğini, erkeğin evliliğin başından itibaren fiziksel şiddet uyguladığını, erkeğin annesinin de bu durumu desteklediğini, kadının rızası olmadan altın ve paraları alarak kardeşine verdiğini, erkeğin ortak çocuklara da sürekli hakarette ve kötü muamelelerde bulunduğunu, ekonomik şiddet uyguladığını, aldığı maaşı hiçbir zaman söylemediğini, harçlık vermediğini, erkeğin uyguladığı şiddet nedeniyle açılan ceza davasında suçlu bulunduğunu ancak kadının ailesinin baskısı nedeniyle tarafların bir araya gelmek zorunda kaldığını, erkeğin davranışlarının devam ettiğini, erkeğin fiziksel şiddetinin süreklilik arz ettiğini belirterek davanın kabulü ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin anneye verilmesine, ortak çocuklar yararına ayrı ayrı aylık 1.500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 3.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, nafakaların her yıl TEFE-TÜFE oranında artırılmasına, 200.000,00 TL maddî ve 200.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; iddiaların asılsız olduğunu, açılan ceza davası sonrası kadının kendi isteği ile eve döndüğünü, 7-8 yıldır kadının erkekten ayrı yattığını, erkek bu konuda kadınla konuştuğunda istemediğini belirttiğini, kadının canı istediği zaman erkeğin yanına geldiğini ancak erkeğin isteklerini umursamadığını, evlilik yükümlülüklerini yerine getirmediğini, 14.09.2021 tarihinde komşusunun evden eşyalar taşındığını haber vermesiyle ve kadının attığı mesajla evi terk ettiğini öğrendiğini belirterek karşı davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin babaya verilmesine, ortak çocukların her biri yararına ayrı ayrı aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin kadına fiziksel şiddet uyguladığı, sinkaflı küfürler ve beddualar ettiği, eşinin ve çocuklarının ihtiyaçlarını karşılamadığı, harçlık vermediği; kadının kusurunun ispatlanamadığı, erkeğin tam kusurlu olduğu, kadının ev hanımı olduğu ve gelirinin bulunmadığı, bu nedenle lehine yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle karşı davanın reddine, asıl davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuklar yararına ayrı ayrı aylık 200,00 TL tedbir ve 750,00 TL iştirak nafakasına, nafakanın her yıl TÜFE oranında artırılmasına, kadın yararına aylık 300,00 TL tedbir ve 750,00TL yoksulluk nafakasına, nafakanın her yıl TÜFE oranında artırılmasına, kadın yararına 60.000,00TL maddî ve 60.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı-davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; kadının kusurunun bulunmadığının sabit olduğunu, erkeğin kusuruna ve günün ekonomik koşullarına göre hükmedilen iştirak nafakası ile yoksulluk nafakasının ve tazminatların miktarlarının az olduğunu belirterek iştirak ve yoksulluk nafakası ile tazminatların miktarı yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. Davalı-davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kadının tanık beyanlarının çelişkili olduğunu, ceza dosyasına konu olan şiddet olayının af kapsamında kaldığını, bunun dışında fiziksel şiddetin ispatlanamadığını, kadının erkeği istememesi nedeniyle yatağını ayırdığını sabit olduğunu, bu durumun tanık beyanları ile ispatlanmış olduğunu, kadının davasının reddi ve erkeğin davasının kabulü gerektiğini, kadın yararına hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakaları ile tazminatların haksız olduğunu, iştirak nafakasının miktarının fazla olduğunu belirterek karşı davasının reddi, asıl davanın kabulü, kusur belirlemesi, hükmedilen tedbir, yoksulluk ve iştirak nafakası ve tazminatlar yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğe yüklenen kusurların doğru olduğu ancak kadının da yatağını ayırarak cinsel birliktelikten kaçındığının sabit olduğunu, bu kusurun kadına yüklenmesi gerektiğini, erkeğin ağır, kadının ise az kusurlu olduğunu, erkeğin davasının kabulü gerektiği, kararın gerekçesinde kadının çalışmaması nedeniyle yoksulluğa düşeceği belirtilerek kadın yarına yoksulluk nafakasına hükmedilmiş ise de, alınan ilk ekonomik ve sosyal durum araştırmasına göre kadın çalışmıyor iken ikinci araştırma sonucunda kadının asgari ücretle çalıştığının anlaşıldığı, dolayısıyla yerel mahkeme gerekçesi yerinde değil ise de kadına ait olan SGK kayıtlarından kadının çalışmasının sürekli ve düzenli olmadığının anlaşıldığı, bu nedenle kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin isabetli olduğu, ortak çocuklar yararına hükmedilen iştirak nafakasının miktarının az olduğu gerekçesiyle kadının iştirak nafakasına, erkeğin kusur belirlemesi ve karşı davanın reddine yönelik istinaf taleplerinin kabulü ile kararın hüküm kısmının ilgili bentlerinin kaldırılmasına, yerlerine yeniden hüküm kurulmasına, kararın kusura ilişkin gerekçesinin açıklandığı şekilde düzeltilmesine, erkeğin karşı davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına, erkeğin tazminat taleplerinin reddine, ortak çocuklar yararına ayrı ayrı aylık 1.000,00 TL iştirak nafakasına, nafakanın her yıl TÜFE oranında artırılmasına, tarafların sair istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı-davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; erkeğin fiziksel şiddeti ve hakaretlerine rağmen kadına kusur yüklenmesinin haksız olduğunu, kadının yatağını sebepsiz yere ayırmadığını, kadının kusurunun bulunmadığını, hükmedilen iştirak ve yoksulluk nafakaları ile tazminatların miktarlarının artırılması gerektiğini, kadına kusur yüklenmesi ile karşı taraf lehine vekâlet ücretine hükmedilmesinin haksız olduğunu belirterek karşı davanın kabulü, kusur belirlemesi, hükmedilen iştirak ve yoksulluk nafakaları ile tazminatların miktarı, aleyhe hükmedilen vekâlet ücreti yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı-davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; erkeğin kusurunun bulunmadığını, kadının çalışıyor olması nedeniyle hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakalarının haksız olduğunu, iştirak nafakası ve tazminatların da kaldırılmasını ya da miktarlarının indirilmesi gerektiğini belirterek asıl davanın kabulü, kusur belirlemesi, hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakaları ile iştirak nafakasının ve tazminatların miktarı yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikteki geçimsizlikte kusurun kimden kaynaklandığı, taraflarca açılan karşılıklı boşanma davalarının kabulünün yerinde olup olmadığı, kadın yararına tazminat ve nafaka, ortak çocuklar yararına nafaka verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, şartları var ise miktarlarının dosya kapsamı ve hakkaniyete uygun olup olmadığı, karşı davanın kabulüne bağlı olarak hükmedilen vekâlet ücretinin hatalı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 182 nci maddesi, 330 uncu maddesi. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 323 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenelere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,28.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.