Logo

2. Hukuk Dairesi2023/5642 E. 2024/2658 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında, kadına hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarının yeterli olup olmadığı hususunda çıkan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü ve kişilik haklarına yapılan saldırının ağırlığı gözetilerek, kadına hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarının az olduğu ve hakkaniyete uygun olmadığı gerekçesiyle, Bölge Adliye Mahkemesi kararının tazminat miktarı yönünden bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2015/53 E., 2023/196K.

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 7.Aile Mahkemesi

SAYISI : 2018/510 Esas, 2020/440Karar

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile açılan asıl boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine, karşı boşanma davasının reddine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince taraf vekillerinin istinaf başvurusunun ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı- karşı davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı- karşı davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; erkeğin kendi ailesine karşı aşırı düşkün olduğunu, tüm kararlarını ailesine danışarak aldığını, annesinin etkisinden çıkamadığını, ailesinin yönlendirmeleri etkisinde kalarak ayrı evde oturmak yerine ailesiyle birlikte yaşamayı kadına direttiğini, aksi halde kadını boşamakla tehdit ettiğini, kadının ev alınırken eşinin babasının arabasını satıp katkıda bulunduğu için, düğünde kendisine takılan tüm takıları, ziynetlerin eşine verdiğini, evlilik tazminatının tamamını da eşine verdiğini, bu tazminatın müteahhide olan borcun ödenmesinde kullanıldığını, kadının eşinden ve eşinin ailesinden psikolojik şiddet gördüğünü, küçümsediğini, kadının ailesi ile görüşmesine engel olduğunu, erkeğin telefonunda bir kadın ile mesajlarını gördüğünü, karşılıklı sevgi sözcüklerinin yazılığı olduğunu, açık fotoğraflar ve duygusal ve cinsel anlamda birlikte olduklarını içerir mesajlarını gördüğünü, erkeğin eşini aldattığını itiraf ettiğini, duygusal ve cinsel anlamda bir başka kadın ile sürekli ve düzenli olarak ilişkisinin olduğunu kabul ettiğini iddia ederek, evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile tarafların boşanmalarına, kadın için aylık 1.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, yasal faizi ile birlikte 100.000,00 TL maddî ve 200.000,00 TL manevî tazminata, kadına düğünde takılan ziynetlerin bedelinin yasal faizi ile birlikte erkekten tahsiline, tapuya kayıtlı taşınmaz bakımından mal rejimine yönelik taşınmazın rayiç değerinin yarısının kadına verilmesine, taşınmaz için kadın tarafından ödenen bedellerin tamamının tahsiline, mal rejiminden doğan 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminatın kadına ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı- karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle;kadının tüm iddialarının gerçek dışı olduğunu, sadakat yükümlülüğüne aykırı bir harekette bulunmadığını, kadının lüks bir yaşam sürdürmesi sebebi ile hiçbir zaman ev giderlerine katkıda bulunmadığı gibi erkeğin ailesine de hiçbir zaman maddî desteğinin bulunmadığını, kadının kusurlu olduğunu, kadının evden ayrıldığı esnada tüm ziynet eşyalarını aldığını, kadının erkeğe haber vermeden 10.05.2018 tarihinde evi terk ettiğini, erkeğin İstanbul 8. Aile Mahkemesinin 2018/390 D.İş kararı ile davalıya eve dönmesi için ihtar gönderdiğini, kadının ise eve dönmediğini, kadının erkeğe ve ailesine karşı saygısızca saldırgan tutumlarda bulunduğunu, sürekli baskıda bulunduğunu, anne ve babası ile görüşmelerinde huzursuzluk çıkarttığını, çevresine karşı küçük düşürdüğünü iddia ederek, asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile tarafların boşanmalarına, erkek yararına 60.000,00 TL manevî, 50.000,00 TL maddî tazminata, erkek yararına aylık 1.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesini talep ve dava atmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların ortak çocuklarının bulunmadığı, davalı erkeğin adına kayıtlı ... nolu GSM hattından dava dışı ... nolu GSM hattının abonesi olan .... İsimli şahıs ile birden fazla görüşme yaptığı, bu görüşmelerinin sebebini kabul edilebilir şekilde açıklayamadığı, ayrıca kadın tanığı S. 'nin görgüye dayalı beyanlarına göre bir tartışma sırasında "evet yaptım ama pişmanım" şeklinde sözler sarfettiği, erkeğin bu söz ve davranışlarının kadının güven duygularını zedelediği; her ne kadar erkek tarafından 02.10.2018 tarihinde evlilik birliğinin temelinden sarsılması genel sebebine dayalı olarak karşı boşanma davası açılmış ise de erkeğin 09.07.2018 tarihindeki müracaatı üzerine İstanbul 8. Aile Mahkemesinin 2018/390 D.İş 2018/405 Karar sayılı ve 18.07.2018 tarihli kararı ile ihtar kararı verilerek kadının müşterek eve davet edildiği, terk ihtarnamesi ile eşini müşterek eve davet eden erkeğin ihtarname tarihinden önceki kadından kaynaklanan kusurlu davranışları affettiği, en azından hoşgörü ile karşıladığı, bu nedenle ihtarname öncesi olaylar nedeniyle kadına kusur yüklenemeyeceği, ihtarname tarihinden karşı dava tarihine kadar kadından kaynaklanan kusurlu bir davranışında ispatlanamadığı,erkeğin güven sarsıcı davranışları nedeniyle tam kusurlu olduğu, buna karşılık kadına yüklenmesi mümkün hiç bir kusurun ispatlanamadığı, hiç kimsenin kendi kusurlu davranışlarına dayanarak hak elde edemeyeceği anlaşıldığından asıl davanın kabulü ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, karşı davanın ise reddine, kadının çalıştığı, yaklaşık olarak tarafların gelirlerinin birbirine denk olduğu, boşanmakla yoksulluğa da düşmeyeceği gerekçesi ile yasal koşulları oluşmadığından kadının tedbir ve yoksulluk nafakası talebinin reddine, kadın yararına faizi ile birlikte 20.000,00 TL maddî ve 15.000,00 TL manevî tazminata, aile konutu şerhi konulmasına yönelik davasının hukuki yarar yokluğundan usulden reddine, kadının ziynetlere yönelik talep ve davasının reddine, yasal koşulları oluşmadığından erkeğin tedbir ve yoksulluk nafakası, maddî ve manevî tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine,kadının mal rejiminin tasfiyesine ilişkin talep ve davasının karar kesinleştiğinde tefrikine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı- karşı davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur durumuna göre hükmedilen tazminat miktarlarının az olduğunu, nafaka isteminin reddinin usul ve kanuna uygun olmadığını, ziynet alacağının ispatlanmış olduğunu belirterek, tazminat miktarları, ziynet alacağının reddi, tedbir ve yoksulluk nafakası isteminin reddi yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı- karşı davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; erkek tarafından kadının kusurlu olduğu ispatlanmasına rağmen kadının davasının kabul edilmesinin, erkeğin karşı davasının reddinin usul ve kanuna aykırı olduğunu, zina hususunda kusur tespitinin hatalı olduğunu belirterek, kusur belirlemesi, asıl boşanma davasının kabulü, karşı boşanma davasının reddi, kadın yararına kabul edilen tazminatlar ve miktarları, reddedilen tazminatlar yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile taraf vekillerinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı- karşı davalı kadın vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı- karşı davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki kanun yolu itirazlarını tekrar ederek, tazminat miktarları, ziynet alacağının reddi, tedbir ve yoksulluk nafakası isteminin reddi yönünden temyiz başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kusur belirlemesine bağlı olarak kadın yararına hükmedilen tazminat miktarlarının dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun olup olmadığı, kadın yararına tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilebilme koşulları oluşup oluşmadığı, ziynet alacağının ispat edilip edilmediği, kabulü koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre, davacı-davalı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, kişilik haklarına yapılan saldırının ağırlığı, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, davacı- karşı davalı kadın yararına hükmolunan maddî ve manevî tazminat azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddesi hükümleri dikkate alınarak, daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarı yönlerinden ORTADAN KALDIRILMASINA,

2.İlk Derece Mahkemesi kararının kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminat yönlerinden BOZULMASINA,

3.Davacı- karşı davalı kadın vekilinin bozma kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,18.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.