Logo

2. Hukuk Dairesi2023/5706 E. 2024/1898 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı kadın tarafından açılan boşanma davasında, evlilik birliğinin temelden sarsılıp sarsılmadığı ve davalının kusurlu olup olmadığı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı kadının, evlilik birliğinin temelden sarsıldığını ve davalının kusurlu olduğunu ispatlayamaması, mahkemece verilen kesin süre içerisinde tanık bildirmemesi ve tanıklarını duruşmaya getirmemesi gözetilerek, yerel mahkemenin davayı reddeden kararının Bölge Adliye Mahkemesi tarafından onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/454 E., 2023/733 K.

DAVA TARİHİ : 12.11.2021

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Bilecik 2. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

SAYISI : 2022/276 E., 2022/460 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince yetkisizlik kararı verilmiştir. Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile yetkisizlik kararı hatalı olduğu belirtilerek kararın kaldırılarak yeniden karar verilmek üzere dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzere Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre ilk derece mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda bölge adliye mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde bölge adliye mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.

İlk Derece Mahkemesince, tedbir nafakası ve ziynet alacağına ilişkin olarak verilen hüküm davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmeyerek kesinleşmiştir. Bu nedenle davacı kadın vekilinin, istinaf edilmeyerek kesinleşen bu yöne ilişkin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.

Davacı kadın vekilinin reddedilen yön dışındaki itirazları yönünden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlenildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 4 yıl önce evlendiklerini, ortak iki çocuklarının bulunduğunu, evlilik birliğinin davalının kusurlu davranışları nedeniyle temelinden sarsıldığını, davacıya evlenirken takılan altınların davalıda kaldığını bildirerek, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin müvekkiline verilmesine, ortak çocuklar yararına ayrı ayrı 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, davacı yararına 3.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminatın davalıdan tahsiline, 5 adet 22 ayar bileziğin davalıdan alınarak, davacıya iadesine, olmadığı takdirde bedelinin müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı tarafından sunulan cevap dilekçesinden özetle; davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, yetkili mahkemenin Söğüt Mahkemeleri olduğunu, evlilik birliğinin davacının kusurlu davranışları nedeniyle temelinden sarsıldığını, çocukların zaten koruma altında olduğunu ve davacının yanında kalmadıklarını, talep edilen nafaka miktarını karşılayacak maddî durumunun bulunmadığını, davacıya takılan bir takı bulunmadığından ziynet yönündeki talebin de yerinde olmadığını, tazminat talebinin fahiş olduğunu, eşinden ayrılmak istediğini, çocukların ise devlet korumasında kalmasını istediğini, velâyetlerinin davacıya verilmesine muvafakatinin bulunmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı

İlk Derece Mahkemesinin 24.03.2022 tarih ve 2021/363 Esas ve 2022/129 Karar sayılı kararı ile davanın açıldığı tarihte davacı kadının başka bir ildeki kadın konuk evine yerleşme amacıyla nakil olduğunun anlaşıldığı; dolayısıyla davanın açıldığı tarih itibariyle davacı kadının yerleşim yeri Bilecik olmadığı gerekçesi ile Mahkemenin yetkisizliğine karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunulması üzerine; Bölge Adliye Mahkemesinin 30.06.2022 tarih ve 2022/1360 Esas ve 2022/1413 Karar sayılı kararı ile davacı kadının aile içinde yaşanan olaylar nedeni ile Bilecik Kadın Konukevinde kalmaya başladığı, bu sırada boşanma davası açabilmek için Bilecik Barosuna müracaat edildiği, Baro tarafından davacı kadın için avukat yetkilendirildiği ve Bilecik Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinde boşanma davası açıldığı, bu sırada davacı kadının güvenlik nedeniyle başka bir ilde bulunan kadın konuk evine nakledildiği, güvenlik gerekçesiyle davacı kadının kaldığı yerin bu şekilde değiştirilmesinin yetkili mahkemeyi değiştirmeyeceği, zira davacı kadının bu şekilde bir çok farklı ilde bulunan kadın konukevine naklinin söz konusu olabileceği, dolayısıyla Bilecik Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin davaya bakmaya yetkili olduğu gerekçesi ile başvurunun kabulü ile hükmün kaldırılarak dosyanın gönderilmesine karar verilmiştir.

C. İlk Derece Mahkemesinin İkinci Kararı

İlk Derece Mahkemesinin 15.12.2022 tarih ve 2022/276 Esas ve 2022/460 Karar sayılı kararı ile davacı tarafın iddialarını ispat için verilen kesin süreye rağmen süresinde tanık bildirmediği, tanıklarını duruşmada hazır etmediği; davacının, davalı ile aralarında şiddetli geçimsizlik bulunduğu, evlilik birliğinin temelden sarsıldığı ve buna davalının kusurlu davranışlarının sebep olduğu yönündeki iddialarını somut delillerle ispat edemediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; her iki tarafın da boşanmak istemesine rağmen, davanın reddi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava dilekçesinde talep edilen ziynet alacağı davası ile ilgili olumlu veya olumsuz hüküm kurulmamış ise de davacının bu yöne ilişkin istinafı bulunmadığından eleştirilmesi gerektiği, dosyadaki yazılar, kararın dayandığı deliller ile kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri ile re'sen bakılacak kamu düzenini ilgilendiren hususlar dikkate alındığında, İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesi ile istinaf başvurularının 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde ileri sürülen nedenleri tekrar ederek boşanma davasının reddi, ziynet alacağı davasının reddi ve tedbir nafakasına hükmedilmemesi yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı kadın tarafından açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise erkeğe yüklenecek kusur bulunup bulunmadığı, davanın kabulü şartlarının oluşup oluşmadığı,

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun’un 4 üncü ve 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası. 6100 sayılı Kanun'un 190 ncı ve 194 üncü maddeleri, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Davacı kadın vekilinin tedbir nafakası ve ziynet alacağı talebine ilişkin temyiz dilekçesinin istinaf edilmeyen yön temyiz edilmeyeceğinden REDDİNE,

2.Davacı kadın vekilinin diğer hususlara yönelik temyizlerinin incelenmesine gelince;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Adli yardımdan yararlanması sebebiyle başlangıçta alınmamış olan aşağıda yazılı karar ve ilam harcı ile temyiz başvuru harcının davacıya yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

19.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.