Logo

2. Hukuk Dairesi2023/5889 E. 2024/4211 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında, boşanmaya sebep olan olaylarda kusurun belirlenmesi, velayet, nafaka ve tazminat miktarlarının tespiti hususlarında anlaşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, deliller ve uygulanması gereken hukuk kuralları gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle temyiz isteminin reddine ve kararın onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/329 E., 2023/686 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara Batı 5. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2018/939 E., 2021/680 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunu kısmen esastan reddi ve kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükümlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-davalı kadın vekili dava dilekçesinde; erkeğin 3 ay önce evi terk ettiğini, saldırgan tavır sergilediğini, sorumluluklarını yerine getirmediğini, erkeğin maddî yardım dışında ortak çocuk ile ilgilenmediğini, erkeğin kadını sürekli eleştirdiğini, yaptığı her şeyi küçümsediğini, aylarca küs kaldığını, kadına boşanma davası açmak istediğini belirten mesaj attığını, erkeğin ailesinin evliliğe müdahale ettiğini ve erkeğin de buna müsaade ettiğini, erkeğin ablaları tarafından sosyal medyada paylaşılan resimde kadının yüzünün kapatıldığı, erkeğin bu durumu umursamaz karşıladığını, erkeğin özel hayatı çevresi ile paylaştığını, kadının ortak çocuğa kına ve sünnet töreni yapılmasını istediğini söylediğinde erkeğin konuşacaklarını söyleyip ertelediğini, erkek ve çocuğun bir gün evden çıktıklarında kadına haber vermeden kına töreni yaptıklarını, erkeğin kardeşinin kadının üzerine yürüyerek hakaret ettiğini, erkeğin küfür ettiğini, erketen bir talepte bulunduğunda ya da tatile gitmek istediğinde "sen hak etmiyorsun" dediğini, kadının anne ve babası hasta olduklarında onları ziyaret etmediğini belirterek davanın kabulü ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk yararına aylık 3.000,00 TL iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 5.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, yoksulluk nafakasının her yıl TEFE-TÜFE oranında artırılmasına, yasal faizi ile birlikte 500.000,00 TL maddî ve 500.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; iddiaların asılsız olduğunu, tarafların boşanma kararı verdiklerini, bu karardan sonra kadının erkeği evden kovduğunu, kadının kimse ile anlaşamayan ve uyumsuz biri olduğunu, annelik ve kadınlık görevini yerine getirmediğini, ev işlerini yapmadığını, erkeğin ailesi ile her zaman sıkıntı yaşadığını, erkeğin ablası kanser olduğunda bir kez bile ziyarete gitmediğini ve vefat ettiğinde cenazesine katılmadığını belirterek karşı davanın kabulüne, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, ortak çocuk yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, nafakanın her yıl enflasyon oranında artırılmasına, erkek yararına 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin başkalarının yanında kadını aşağıladığı, annesinin ve babasının ağır rahatsızlığında erkeğin kadının yanında olmadığı, ona destek olmadığı, en son evi terk ettiği, kadına gönderdiği mesajında ayrılmak istediğini söylediği; kadının da, erkeğin ablasının ağır rahatsızlandığında erkeğin yanında olmadığı, eşine destek olmadığı, erkeğin ağır kadının ise az kusurlu olduğu, ayrılık sürecinde anne yanında kalan ve anne yanında kalmak istediğini belirten ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesi gerektiği gerekçesiyle asıl ve karşı davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile arasında şahsi ilişki tesisine, ortak çocuk yararına hükmedilen aylık 650,00 TL tedbir nafakasının karar tarihi itibariyle 1.000,00 TL'ye artırılmasına, karar kesinleştikten sonra aylık 1.200,00 TL iştirak nafakası olarak devamına, düzenli geliri bulunan kadının tedbir ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddine, kadın yararına yasal faiziyle birlikte 35.000,00 TL maddî ve 20.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin manevî tazminat talebinin reddine karar verilmiştir

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı-davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; kadının az kusurlu kabul edilmesinin hatalı olduğunu, erkeğin tam kusurlu kabul edilmesi gerektiğini, erkeğin kadından çok daha fazla gelirinin olduğunu, bu nedenle kadın yararına tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerektiğini, ortak çocuk yararına hükmedilen tedbir ve iştirak nafakaları ile kadın yararına hükmedilen tazminatların miktarının az olduğunu belirterek karşı davanın kabulü, kusur belirlemesi, tedbir ve yoksulluk nafakasının reddi, hükmedilen tedbir ve iştirak nafakaları ile tazminatların miktarı yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. Davalı-davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kadının tanık beyanlarının soyut ve yanlı olduğunu, erkeğin kusurunun bulunmadığını, hükmedilen tazminatların haksız olduğunu, erkek lehine manevî tazminata hükmedilmesi gerektiğini, ortak çocuğun anneye bağımlı olmayan bir yaşta olduğunu, alınan uzman raporunda babasının yanında da kalmak istediğini belirttiğini, bu nedenle velâyetin babaya verilmesi gerektiğini ve ortak çocuk yararına tedbir ve iştirak nafakasına hükmedilmesi gerektiğini belirterek kusur belirlemesi, velâyet, hükmedilen tazminatlar ve reddedilen manevî tazminat yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre ortak çocuk yararına hükmedilen iştirak nafakasının miktarının az olduğu, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları gereğince kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarlarının az olduğu gerekçesiyle kadının iştirak nafakası ve tazminatların miktarına yönelik istinaf taleplerinin kabulü ile kararın hüküm kısmının ilgili bentlerinin kaldırılmasına, yerlerine yeniden hüküm kurulmasına, ortak çocuk yararına aylık 3.000,00 TL iştirak nafakasına, kadın yararına yasal faizi ile birlikte 150.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin tüm, kadının sair istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı-davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle;karşı davanın kabulü ve hükmedilen iştirak nafakası dışındaki istinaf dilekçesindeki itirazlarını tekrarlayarak kusur belirmesi, hükmedilen tazminatların miktarı, reddedilen tedbir ve yoksulluk nafakası yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı-davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki itirazlarına ek olarak hükmedilen iştirak nafakası ve tazminatların miktarının artırılmasının haksız olduğunu belirterek kusur belirlemesi, velâyet, hükmedilen iştirak nafakası ve tazminatlar, reddedilen manevî tazminat yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikteki geçimsizlikte kusurun kimden kaynaklandığı, kadın yararına tazminat ve ortak çocuk yararına iştirak nafakası verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, şartları var ise miktarlarının dosya kapsamı ve hakkaniyete uygun olup olmadığı, velâyet hükmünün çocuğun üstün yararı ve dosya kapsamına uygun olup olmadığı, kadın yararına tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesi şartlarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 330 uncu maddesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,04.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.