Logo

2. Hukuk Dairesi2023/6056 E. 2024/2506 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında tarafların kusur oranları, nafaka miktarı ve ziynet eşyalarının iadesi hususlarında anlaşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile nafakanın niteliği ve günün ekonomik koşulları gözetilerek, kadına hükmedilen yoksulluk nafakasının az olduğu gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararının yoksulluk nafakası yönünden bozulmasına, diğer konularda ise onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/1030 E., 2023/1378 K.

KARAR : Başvurunun ayrı ayrı esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Amasya Aile Mahkemesi

SAYISI : 2020/59 E., 2022/946 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasında dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlere, kadının ziynet alacağı davasının da kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-karşı davalı kadın vekili dava dilekçesinde; evliliklerinin ilk günlerinden itibaren erkeğin ailesinden kaynaklanan sorunlar yaşandığını, ailesinin kendileri ile yaşamak konusunda baskı ve zorbalıklarının olduğunu, erkeğe ve kadına hakaret ederek fiziksel şiddet uyguladıkları, evliliği süresince hor görüldüğünü, erkeğin de zaman zaman müvekkiline ailesiyle birlikte yaşamak için baskı ve şiddet uyguladığını, erkeğin hiçbir işte tutunamadığını, müvekkilinin ve evin ihtiyaçlarını karşılayamadığını, işsiz kaldığı süre zarfında düğünde hediye edilen paralar ile ziynet eşyalarını müvekkilinden zorla alarak bozdurulduğunu, düğün borçlarının ödendiğini, müvekkilinin bir eş olarak üzerine düşen tüm sorumlulukları yerine getirmesine rağmen erkeğin sürekli olarak yükümlülüklerinden kaçtığını, davalının hiçbir zaman eş olmanın bilincinde olamadığını, ortam yaşamlarını etkileyecek kararları eşiyle birlikte almadığını, birlikte aldıkları kararları ise eşine sormaksızın ailesiyle görüşerek sürekli olarak değiştirdiğini, tarafların 2 ay kadar Bafra'da davalının ailesiyle aynı çatı altında müvekkilinin rızası olmaksızın bir arada yaşadıklarını, erkeğin bu sırada yaşanan olumsuz davranışlara kayıtsız kaldığını, ortak hayatın çekilmez hale geldiğini, davalının tekrardan teğmen olmak istediğini belirtmesi üzerine müvekkilinin eşinden desteğini esirgemediğini, müvekkilinin ailesinin ücretini karşılayarak erkeğin spor salonuna kaydettirdiklerini, erkeğin birinci mülakatı kazanmasına rağmen sözlü mülakata yine ailesinin tesiri altında kalarak gitmediğini, ailesinin isteği üzerine çiftçi olacağının beyan eden davalının müvekkilini köyde ikamet etmeye ve ailesi ile aynı konutta yaşamaya zorladığını, erkeğin müvekkilinin rızası olmaksızın oradan oraya müvekkilini sürükleyerek tek başına aldığı kararlar doğrultusunda hareket etmesi için zorladığını, müvekkilinin evliliği için her şeye göğüs gerdiğini ancak huzurlu bir gün yaşamadığını, erkeğin ve ailesinin düzeleceği ümidiyle her şeye sabırla katlandığını, müvekkilinin sürekli kayınpederinin ve eşinin şiddetine maruz kaldığını, en son uğradığı şiddetin üzerinden bir buçuk ay geçtiğini buna rağmen halen kolunda ve bacağında morlukların bulunduğunu, bu durumun fotoğraflarla ve tanık anlatımlarıyla kanıtlanacağını, müvekkilini erkek tarafından boşanmakla tehdit edildiğini, psikolojik şiddete maruz bırakıldığını, başlangıçta ailesine karşı eşini ve kendisini koruyamadığı için İstanbul'a taşınmak isteyen erkeğin zaman içinde değiştiğini, ailesinin etkisi altında kalarak müvekkilini Bafra'ya dönmesi ve ailesiyle yaşaması için şiddet uygular olduğunu, erkeğin babasının "karın mı ben mi" şeklinde konuşmasına müsaade ettiği gibi fiziki şiddete de ses çıkarmadığını, adete göz yumduğunu, müvekkilinin şiddet gördükten sonra ailesinin yanına ziyaret amaçlı götürüldüğü söylenerek babasının evine bırakıldığını, terk edildiğinden bihaber ailesini ziyarete geldiğini düşünen müvekkilinin hiçbir özel eşyasını, kıyafetini beraberinde getirmediğini, erkeğin ailesinin aynı çatı altında yaşaması amacıyla uygulanan psikolojik şiddetin devamı niteliğindeki baba evinde terk halinin müvekkili için sürekli hal aldığını, müvekkilinin biçare vaziyette terk olunduktan sonra sahte instagram hesaplarından erkek ve yakınlarınca eklenmek suretiyle mesajlar gönderilerek sürekli rahatsız edildiğini, erkeğin müvekkiline ve evlilik birliğine en ufak saygısının kalmadığının açık olduğunu, evlilik birliğinin gereklerini yerine getirmeyen erkeğin ekonomik, psikolojik ve fiziksel şiddet teşkil eden ağır kusurlu tutum ve davranışları karşısında evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığını, müvekkilinin bunda hiç kusuru olmadığını, bu nedenlerle davalarının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarını, müvekkili için aylık 1.000,00 TL tedbir nafakasına hükmedilmesini, boşanma halinde yoksulluk nafakası olarak devamını, müvekkili lehine 100.000,00 TL manevî, 100.000,00 TL maddî tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte müvekkiline ödenmesini, müvekkilinden zorla alınarak bozdurulan ve bir daha müvekkiline iade edilmeyen 15 adet çeyrek altın, 1 adet yarım altınlı çerçeveli kolye, 1 adet beştaş yüzük, her biri 22 ayar 22'şer gram 9 adet bilezikten ibaret ziynet eşyalarının mislen iadesine yahut ziynetlerin fiili ödeme tarihindeki değerinin fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak üzere şimdilik 1.000,00 TL'nin yasal faiziyle birlikte erkekten alınarak müvekkiline verilmesini, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalı-karşı davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; müvekkilinin açılan davada evlilik birliğinin temelinden sarsılması hususunda hiçbir kusurunun bulunmadığını, kadının sürekli olarak huzursuzluk içinde olduğunu, eşiyle yarım saat konuşmadığında eşinin kendisiyle ilgilenilmediğini söyleyerek küsen ve kavga çıkaran davacının bu iddiasının tutarsız olduğunu, müvekkilinin hiçbir işte tutunamamasının sebebinin kadından kaynaklandığını, düğün masraflarının tamamının müvekkilinin ailesi tarafından karışlandığını, ilgi çekmek için yalanlar attığını anladığını, öğretmen olarak çalıştığını söylediğini, yine babasının kendisin şiddet uyguladığı yalanı ile erkeği ikna ederek nikah tarihini erkene aldıklarını, ailesi ile ilişkilerine müdahale ettiğini, kıskançlığı ve agresifliğinin arttığını, müvekkilinin babasının köycülük yaptığını, kendisinin de ona yardım ederek harçlığını çıkartmak istediğini, kadının telefonunu incelerken instagram hesabından eski sevgilisine mesaj attığını gördüğünü, bunu neden yaptığını soran müvekkiline ailesinin yanına giderse yine yapacağının söylediğini, müvekkilinin psikolojisinin bozuk olduğu için üzerine gitmediğini, tekrar olursa affetmeyeceğini dile getirdiğini, sonraki günlerde bu durumun tekrarladığını, bunun üzerine müvekkilinin ekran fotoğrafını alıp boşanmak istediğini belirttiğini, sonrasında eşinin psikolojik tedaviyi kabul etmesi sonucunda boşanmaktan vazgeçtiğini, ertesi gün Özel Medibafra Hastanesine doktora götürdüğünü, psikologun durumu dinledikten sonra ilaç verdiğini, kadının ilaçları kullanmadığını, sesinin ve şiddetinin seviyesini artırdığını, müvekkilinin kadının etrafına ve kendisine zarar vermemesi, komşulara rezil olmaktan korktuğu için ailesiyle görüşmeme kararı aldığını, müvekkilinin eşinin babasına kendisini aşırı kıskandığını, ailesiyle olan ilişkilerine haddinden fazla karıştığını, sinirlenince kafasını duvarlara vurduğunu, psikoloğa gittiğini ancak ilacını kullanmadığını anlattığını, eşinin düzeleceğini, babasının kendisini uyardığından özür dilediğini, yaşanan olayların arkası kesilmeyince müvekkilinin de psikolojinin bozulduğunu, müvekkilinin artık boşanmak için kadının ailesinden de onay almak istediğini, kadının ablası aradığında olanları anlattığını, babasının "Allah onun belasını versin, Allah onu bildiği gibi yapsın, ben seni arıycam" diyerek telefonu kapattığını, sonrasında kadının annesi, babası ve dayısının geldiğini, davacıyı alıp gittiklerini, giderken müvekkilinin çalışmış olduğu 1 aylık maaşını, altınları, telefonunu yanında götürdüğünü, müvekkilinin göze alamadığı için başına bela gelmektense kadının her şeyi götürmesine göz yumduğunu, iki gün sonra kadının instagram üzerinden müvekkiline mesaj atarak ayrılmak istediğini prosedürü konuşmaları gerektiğini belirttiğini, devamında ise ayrılmak istemediğini bir daha aynı hataları yapmayacağını söylediğini, müvekkilinin de hırsla karar vermek istemediğini, artık kadına da inancının kalmadığını ama sevgisinden de bir şey eksilmediğini, o yüzden biraz beklemek istediğini, anlaşamadıkları takdirde anlaşmalı olarak boşanacaklarını konuştuklarını, müvekkilinin kayınpederinin yuvalarını yıkmamaları konusunda birleşmelerini teklif ettiğini, müvekkilinin yine eşinin yaptığı hataları, eski sevgilisine mesaj attığını, whatsappta engelli erkek numaraları gördüğünü anlattığını, kadının kullandığı müvekkili üzerine kayıtlı bulunan ... numaralı hattı kullandığını, hattın kayıtlarının celbinin gerektiğini, mail adresinin galerisine bakıldığında kadının başka erkeklerle konuştuğunu gösteren ekran kayıtlarının bulunduğunu, konuşulan kişilerden birine mesaj atıp konuşmaları sorduğunda kendisini tiktok uygulamasında görmüş olabileceğini iddia ettiğini, konuşmaların bir örneğini müvekkiline attığını, müvekkilinin boşanma davası açacağını söylediğini, kadının da eşyaları aldıktan sonra açılmasını istediğini söylemesi ile müvekkilinin kabul ettiğini, bu esnada kadının boşanma davasını çoktan açtığını, bunu müvekkilinden sakladığını, bu nedenlerle kadının haksız ve yasal dayanaktan yoksun davasının reddini, karşı davalarının kabulünü, müvekkili lehine 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini, dava süresince müvekkili lehine 500,00 TL tedbir nafakasına hükmedilmesini, dava sonuçlanınca yoksulluk nafakası olarak devamını, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tarafların 29.05.2019 tarihinde evlendiği, ortak çocukları bulunmadığı, erkeğin çalışmadığı, kadının ailesinin tarafların evine gittikçe erzak götürdüğü, kızlarına harçlık verdikleri, ayrıca erkeğin ailesinin tarafların geçimi için destek sağladığı, erkeğin ailesinin etkisi altında kaldığı, yetişkin bir birey olmasına rağmen kendisini ve eşini ilgilendiren konularda karar alamadığı, eşini ailesine karşı müdafaa edemediği, ailesi ile beraber köyde yaşamaları hususunda eşine baskı yaptığı, kadının; eşini ailesinden kıskandığı, eşinin ailesi ile iletişime geçmesi halinde rahatsızlık duyduğu, kızkardeşi ile tokalaşmasına dahi izin vermediği, psikolojik rahatsızlığı olduğu, bu sebeple ruh halinin değişkenlik gösterdiği ve kendisine zarar verdiği, aynı sosyal ortamda bulunacağı kadınlardan eşini kıskanması sebebiyle eşinin çalışmasını istemediği, kendisine ilgi göstermesini beklediği, çalıştığı hususunda gerçeğe aykırı beyanlarda bulunduğu, kadın, eşinin ailesinin kendisine şiddet uyguladığını beyanla erkeğe kusur izafesinde bulunmuş olup dinlenen tanık anlatımlarından erkeğin ailesinin gelinlerine ve oğullarına şiddet uyguladığı anlaşılmış olup tarafların bahsi geçen olaydan sonra barıştıkları ve beraber İstanbul'a gittikleri anlaşılmakla af kapsamında kalan olayın erkeğe kusur olarak yüklenmediği, son yaşanan olayda kadının halinden şiddete maruz kaldığı ve erkeğin babası tarafından darp edildiği, erkek tarafından kadına yönelik şiddet eylemi dosya kapsamında iddia ve ispat edilmediği, yüklenen olay erkeğin, eşini ailesine karşı müdafaa etmediğine yönelik kusur olarak erkeğe yüklendiği, erkek, kadının eski sevgilisine mesaj attığını beyanla kadına kusur izafesinde bulunmuş ise de dayanılan vakıa dosya kapsamında celp edilen delillerle kanıtlanamadığı, yaşanan olaylar neticesinde evlilik birliğinin tarafların eşit kusurlu davranışları nedeniyle temelinden sarsıldığı, ortak hayatı yeniden kurmalarının ve bir araya gelmelerinin mümkün olmadığı, evlilik birliğinin devamında taraflar ve toplum yönünden korunmaya değer hukuki yarar kalmadığı, kadının boşanmaya sebebiyet verilen olaylarda, ağır kusurlu olmadığı, çalışmadığı, sabit ve devamlı gelir sahibi olmadığı, bu durumda boşanma ile birlikte yoksulluğa düşeceği anlaşılmakla tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına ve hakkaniyet ilkesine göre, kadın yararına, tarafların evlilik süreleri ve ortak çocukları bulunmadığı gerekçesiyle tarafların boşanma davalarının ayrı ayrı kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, kadın için dava tarihinden itibaren hükmolunan aylık 600,00 TL tedbir nafakasının boşanmaya ilişkin kararın kesinleşinceye kadar devamına, boşanma hükmünün kesinleştiği tarihte bir defaya mahsus 10.000,00 TL toptan yoksulluk nafakasına, tarafların maddî ve manevî tazminat istemlerinin reddine, kadının ziynet eşyasına ilişkin davasına gelince; erkeğin bir kısım ziynetlerin ihtiyaçlar için bozdurulduğu beyanla kısmen ispat yükünü üzerine almıştır. Dinlenen tanık anlatımlarından tarafların düğünde takılan altınları borçları kapatmak için bozdurdukları, bu hususun erkek tarafından tanık ...'a açıkça beyan edildiği, keza Samet'in tanığa bozdurulan altınları sonrasında Sinem'e tekrar yapacağını açıkça beyan ettiği, bu durumda ispat yükü üzerinde olan kadının gerek tanık anlatımları gerekse fotoğraf ve CD içerikleri ile altınların varlığını ve kocası tarafından alınıp kendisine verilmediğini ispat ettiği, tanık anlatımlarından kadının ailesinin evine döndüğünde uhdesinde iki adet bilezik bulunduğu anlaşılmış ise de CD içeriğinden kadına düğünlerinde toplamda 11 bilezik takıldığı gözetildiğinde talep edilen 9 adet bileziğin evden ayrılırken kadının uhdesinde bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile; 9 adet 22 ayar 22'şer gr bilezik, 1 adet yarım altın, 15 adet çeyrek altın, 1 adet 14 ayar 14 gramdan zincirli çerçeve kolye, 1 adet 14 ayar 5 gr beştaş yüzüğün aynen iadesine, aynen iadesi mümkün olmadığı takdirde; 9 adet 22 ayar 22'şer gr bilezik karşılığı 54.450,00 TL, 1 adet yarım altın karşılığı 992,00 TL, 15 adet çeyrek altın karşılığı 7.440,00 TL, 1 adet 14 ayar 14 gramdan zincirli çerçeve kolye karşılığı 2.464,00 TL, 1 adet 14 ayar 5 gr beştaş yüzük karşılığı 880,00 TL olmak üzere toplam 66.226,00 TL'nin 1.000 TL'si dava tarihi olan 27.01.2020 tarihinden, kalanı 65.226,00 TL'si ıslah tarihi olan 20.01.2022 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte erkekten alınarak kadına verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı-karşı davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde; tek kusur davalı-karşı davacı tarafta olup müvekkilin herhangi bir kusurun bulunmadığı, gelirinin olmaması, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında erkeğin tam kusurlu olduğu dikkate alınarak mevcut nafakanın temyiz incelemesi sonucunda artırılması gerektiği ve tazminat taleplerinin reddinin de hatalı olduğu gerekçeleri ile kusur belirlemesi, erkeği kabul edilen davası, hükmedilen nafaka miktarı, tazminat isteklerinin reddi, ziynet, yargılama gideri yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı-karşı davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde; evliliğin sonlandırılmasında asıl kusurlu olanın kadın olduğunu ve müvekkile kusur atfedilemeyeceğini, davacının evden eşyalarını alırken, altınlarını, müvekkile ait cep telefonunu ve müvekkilin hak edişi olan maaşını da alıp gittiğini, bu hususta ispat yükü karşı tarafta iken kadının ispat yükümlülüğünü yerine getiremediğini ileri sürerek kusur belirlemesi, kadın yararına hükmedilen nafaka, kendi tazminat isteklerinin reddi, ziynet yönünden istinaf yasa yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava dosyası içeriğine, dosyadaki yazılara göre İlk Derece Mahkemesi kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir aykırılığın bulunmadığı, davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin dava dosyası içinde bulunduğu, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, bu nedenle inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesi ile tarafların istinaf başvurularının ayrı ayrı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı-karşı davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde; istinaf başvuru dilekçesini tekrarla kusur belirlemesi, erkeğin kabul edilen davası, reddedilen tazminat talepleri ile nafakaların miktarı yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

2.Davalı-karşı davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde; istinaf başvuru dilekçesini tekrarla kusur belirlemesi, kadın yararına hükmedilen nafakalar, kendi tazminat isteklerinin reddi, ziynet yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, erkeğin davasının kabulünün gerekip gerekmediği, kadın yararına hükmedilen nafakalar ve tarafların reddedilen tazminat talepleri ile kadının kabul edilen ziynet alacağı davası noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun’un 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 1 inci, 2 nci ve 4 üncü maddeleri, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 175 inci maddesi, 220 nci maddesi, 222 nci maddesi, 226 ncı maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı-karşı davacı erkek vekilinin tüm, davacı-karşı davalı kadın vekilinin ise aşağıdaki paragraf kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre, davacı-karşı davalı kadın yararına takdir edilen toptan yoksulluk nafakası azdır. Mahkemece 4721 sayılı Kanun'un hakkaniyet ilkesi ile ilgili 4 üncü maddesinin de dikkate alınarak daha uygun miktarda toptan yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı-karşı davalı kadın yararına hükmolunan toptan yoksulluk nafakası yönünden ORTADAN KALDIRILMASINA,

2.İlk Derece Mahkemesi kararının davacı-karşı davalı kadın yararına hükmolunan toptan yoksulluk nafakası yönünden BOZULMASINA,

3.Yukarıda (1) numaralı paragrafta belirtildiği üzere davalı-karşı davacı erkek vekilinin tüm, davacı-karşı davalı kadın vekilin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmanın kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden ...'e yükletilmesine,

Peşin alınan harcın istek halinde yatıran ...'e geri verilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,17.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.