Logo

2. Hukuk Dairesi2023/6175 E. 2024/2504 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında tarafların kusur oranları, velayet, iştirak nafakası ve tazminat miktarlarının belirlenmesi uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı kadın yararına hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarının, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, kişilik haklarına yapılan saldırının ağırlığı ve ihlal edilen menfaatler gözetildiğinde hakkaniyete uygun olmadığı gerekçesiyle, kararın tazminat yönünden bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1489 E., 2023/506 K.

KARAR : Başvuruların esastan ayrı ayrı reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Kilis Aile Mahkemesi

SAYISI : 2020/30 E., 2022/250 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'ilere karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı erkek vekili dava dilekçesinde; evliliklerinin ilk gününden itibaren çok sık Denizli'ye ailesinin yanına gidiş-gelişler yaptığını, hattâ rapor alarak bu süreleri daha da uzattığını, erkeğin ailesinin ve kardeşlerinin ortak ikâmetgâha gelmelerini istemediğini, ailesinin torunlarını görmeye dahi gidemediklerini, habersiz 5 kez tayin istediğini, müvekkilinin kadının tayin talebini tanıdıklardan öğrenip çabalayarak durdurduğunu, 2009 yılında davalının tayininin memleketi Denizli'nin ... Köyü'ne çıktığını, davacının Yozgat'ta boşanma davası açtığını, dava sonuçlanmak üzereyken davacının ailesinin baskıları ve davalının nedâmet göstermesi nedeniyle boşanma davasına girmediğini, tarafların Kilis'te yeniden birleştiklerini, erkeğin ailesini yine istemediğini, erkeğin babasını kanser olması sebebiyle tedavi için Gaziantep'e götürdüğünü ancak bu hususta eşinin desteğini alamadığını ve üzüntüsüne üzüntü katıldığını, davalının yine Denizli'ye tayin istediğini, erkeğin telefon kayıt ve rehberini kopyaladığını, müvekkilini başka kadınlarla ilişkisi olmakla suçladığını, sonra çocukları, altınları, dolar ve euro ile arabayı da alarak evi terk ettiğini, uzun süre kadından ve çocuklarından haber alamadığını, kadının bir süre sonra tekrar Kilis'e geldiğini, erkek ile tartıştıklarını, evden uzaklaştırma kararı aldığını, bu vesileyle Denizli'ye mazeret tayin talebinde bulunduğunu ve tayininin çıktığını, davalı Denizli'de olduğu hâlde müvekkilini 7 kez CİMER'e şikâyet ettiğini, müvekkili arabada iken aracını tekmeleyerek göçükler oluşturduğunu, kadının eve gelerek müvekkilin kıyafetlerini makasla kestiğini, müvekkilinin çok uzun süredir çocukları ile telefonla dahi görüşemediğini, taraflar arasında sevgi ve saygının kalmadığını ileri sürerek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, çocukların velâyetlerinin davacı babaya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı kadın cevap dilekçesinde özetle; kendisini darp ettiğini, ailesinin yanına gitmesine müsaade etmediğini, annesinin ameliyat olduğunu ancak davacının kendisinin gitmesine izin vermediğini, annesinin kendisinin yanına geldiğinde kayınvalidesinin annesini kovduğunu, eşinin aşırı kıskanç, baskıcı ve şiddet yanlısı olduğunu, kendisini markete dahi göndermediğini, 16 yıl boyunca zorla maaş kartını elinden aldığını, 16 yıllık evliliğinde 3 doğumuna minnet rica gelen ailesini çağırdığını, eşinin ailesini evden kovmasıyla sonuçlandığını, kendisinin ailesinin ve akrabalarının sürekli kendisinin evini mesken tuttuğunu, çocukların ismi konulurken isimleri davacının koyduğunu, davacının ... isimli kadınla 3 yıl birliktelik yaşadığını, evde bu kadınla eşini yakaladığını, karakolluk olduklarını, bu nedenle Denizli'ye tayin istediğini, tayini çıkınca eşinin boşanma davası açtığını, büyüklerin araya girmesi ile barıştıklarını ve Kilis'te birleştiklerini, çalışan 3 çocuklu bir anne olmasına rağmen her hafta davacının tüm sülalesini yemeğe aldığını, davacının babasını tedavi için Gaziantep'e götürmesine hiç ses çıkarmadığını, ancak davacının 3-4 gün arabayı ve kendisinin kredi ve maaş kartını da alıp gitmesi nedeniyle üç çocuk ile sefil olduğunu, davacının Polateli'nde çalışırken .... isminde evli bir bayanla sevgili olduğunu, kadının Adana'ya tayin istemesiyle bu durumun son bulduğunu, davacının son olarak 2019 yılı Nisan ayından sonra eve geç gelmeye başladığını, ... isminde evli bayanla gezdiğini, bu kadının evine girip çıktığını, onunla yaşamaya başladığını, davacının telefonundaki en sık aranan numarayı kaydedip ertesi gün bu bayanı aramasıyla durumdan haberdar olduğunu, davacının kapıcının ve çocukların gözü önünde boğazına sarıldığını, kızı ...'ya demir salladığını, davacının psikolojisinin bozulduğunu, antidepresan ilâcının dozunu kendiliğinden arttırdığını, arkadaşının asker eşinden silâh aldığını, ... isimli şahsın davacı ile ilişkisi olduğunu kabul ettiğini, eşinin çocukları görmeye her gelişinde "ben hayatımı yaşayacağım, aha ev araba, aha çocuklar, otur burada, sus" demesiyle kadınlık gururunun incindiğini, kabul etmeyince kendisini kaçırtmaya çalıştığını, davacının kızı ...'nın üzerine defalarca eşyalar fırlattığını, tekme-tokat kızını dövdüğünü ve travma yaşamasına neden olduğunu, mutfaktan bıçak alıp kızını odada öldüreceğini dahi söylediğini, can güvenliği nedeniyle Denizli'ye geldiğinden beridir tedbir kararını defalarca ihlâl ettiğini, davacının Passat marka ... plâkalı aracı parasını satıcıya ruhsatını da ...'ye herkesin gözü önünde okulun bahçesinde verdiğini duyduğunu ve çok üzüldüğünü, çocuklarının ve kendisinin rızkını bu kadına yedirdiğini, bir gün arabanın içinde eşi ve bu kadını kızının gördüğünü, kızının babasına kapıyı aç diye yalvarıp sinir krizi geçirdiğini ancak davacının kapıyı açmadığını, bu durumun karakol kayıtlarına yansıdığını, davacının çocukların okul masraflarını üstlenmediğini, banka hesabında biriktirdikleri tüm ortak parayı harcadığını, üzerine atılı suçlamaların iftira olduğunu, çocukların velâyetlerinin kendisine verilmesini, çocuklar için nafaka takdir edilmesini, kendisi lehine maddî ve manevî tazminata hükmedilmesini talep ve beyan etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkeğin sadakat yükümlüğünü ihlâl ettiği, ortak çocuğa ve kadına şiddet uyguladığı, hakaret ettiği, kadının ise; erkeğin ailesinin ortak haneye gelmelerini istemediği, telefon kayıtlarını izinsiz aldığı, erkeğe hakaret içerikli sözler söylediği, erkeğin sadakat yükümlülüğünü ihlâl etmek şeklindeki kusurunun ağırlığı dikkate alındığında genel kusur kıyasında erkeğin kusurunun davalıya nazaran daha ağır nitelik taşıdığı, kadının ise az kusurlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, dosya kapsamında mevcut sosyal inceleme raporları, ortak çocukların velâyet hususundaki görüşleri ve mevcut düzenleri dikkate alınarak davacı babanın velâyet talebinin reddine, ortak çocukların velâyetlerinin davalı anneye verilmesine, velâyeti davalı anneye verilen ortak çocuklar ile davacı baba arasında her ayın son cumartesi günü saat 09.00 ile takip eden pazar günü 18.00 saatleri arasında, sömestr tatilinin ilk haftası cumartesi günü saat 09.00 ile takip eden pazar günü 18.00 saatleri arasında, her yılın 1 Temmuz günü saat 09.00 ile 20 Temmuz günü 18.00 saatleri arasında yatılı şahsî ilişki tesisine, tarafların ortak çocukları Eda Ümmühan yararına takdir edilen aylık 400,00 TL tedbir nafakasının karar tarihinden itibaren aylık 1.000,00 TL'ye yükseltilmesine, Bilge Sena yararına takdir edilen aylık 300,00 TL tedbir nafakasının karar tarihinden itibaren aylık 750,00 TL'ye yükseltilmesine, Umut Ahmet yararına takdir edilen aylık 300,00 TL tedbir nafakasının karar tarihinden itibaren aylık 750,00 TL'ye yükseltilmesine, takdir edilen işbu tedbir nafakalarının hükmün kesinleşmesinden itibaren iştirak nafakasına çevrilerek aynen devamına, kadına 20.000,00 TL maddî ve 30.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde; müvekkil davacının daha ağır kusurlu kabul edilmesi ve bu durumun sonucu olarak kadın lehine maddî ve manevî tazminata hükmedilmesinin dosyada sübut bulan olaylara, yasaya ve hakkaniyete aykırı olduğunu, çocukların baba ile kalmak istediklerini belirten mesajlar attıklarını, annenin tayin isteyerek, çocukları alarak gittiğini ileri sürerek kusur belirlemesi, tazminatlar, velâyet ve iştirak nafakaları yönlerinden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde; erkeğin tam kusurlu olduğunu, hükmedilen tazminat miktarlarının ve iştirak nafakası miktarlarının oldukça yetersiz olduğunu ileri sürerek kusur belirlemesi, tazminatların ve iştirak nafakalarının miktarı yönlerinden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; "tarafların ilk derece mahkemesince kabul edilen kusurlarının gerçekleştiği, boşanmaya neden olan olaylarda davacının ağır kusurlu, davalının hafif kusurlu olduğu, ilk derece mahkemesi kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir aykırılığın bulunmadığı, davanın kabulüne ilişkin kararın doğru olduğu, delillerin değerlendirilmesinde, kanunun olaya uygulanmasında, gerekçede ve kusur belirlemesinde hata edilmediği, tarafların boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dereceleri, tarafların evlilik süresi, tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, kişilik haklarına yapılan saldırı ile boşanma yüzünden zedelenen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamı, paranın alım gücü, nafakanın niteliğine, ortak çocukların ihtiyaçları, günün ekonomik koşullarına göre; ilk derece mahkemesince çocuklar lehine takdir edilen tedbir/iştirak nafakaları ile kadın lehine hükmedilen tazminatların miktarlarının hakkaniyete uygun olduğu, velâyete dair hükümlerin kesin hüküm oluşturmayıp değişen şart ve koşullara göre her zaman velâyetle ilgili dava açılabileceği, annenin çocuklara karşı olumsuz bir davranışının ispat edilemediği, ortak çocukların içinde bulunduğu yaş dönemi, ortak çocukların mahkeme huzurunda tespit edilen velâyet tercihleri, sosyal inceleme raporunda yapılan tespitler, uzman görüşü, çocukların üstün yararı gereğince ortak çocukların velâyetlerinin anneye verilmesine ilişkin kararın da doğru olduğu, davanın kabulüne karar verildiğinden mahkemece davacı yararına vekâlet ücretine hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı" gerekçesiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde; müvekkil davacının daha ağır kusurlu kabul edilmesi ve bu durumun sonucu olarak kadın lehine maddî ve manevî tazminata hükmedilmesinin dosyada sübut bulan olaylara, yasaya ve hakkaniyete aykırı olduğunu, çocukların baba ile kalmak istediklerini belirten mesajlar attıklarını, annenin tayin isteyerek, çocukları alarak gittiğini ileri sürerek kusur belirlemesi, tazminatlar, velâyet ve iştirak nafakaları yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

2.Davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde; erkeğin tam kusurlu olduğunu, hükmedilen tazminat miktarlarının ve iştirak nafakası miktarlarının oldukça yetersiz olduğunu ileri sürerek kusur belirlemesi, tazminatların ve iştirak nafakalarının miktarı yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, tazminatlar, nafaka miktarları ile velâyet düzenlemesi noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 175 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı erkek vekilinin tüm, davalı kadın vekilinin ise aşağıdaki paragraf kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, kişilik haklarına yapılan saldırının ağırlığı ile ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, davacı kadın yararına hükmolunan maddî ve manevî tazminat azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddesinde düzenlenen hakkaniyet ilkesi nazara alınarak 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları uyarınca daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının davalı kadın yararına hükmolunan maddî ve manevî tazminat yönünden ORTADAN KALDIRILMASINA,

2.İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda (2) numaralı paragraflarda belirtildiği üzere davalı kadın yararına hükmolunan maddî ve manevî tazminat yönünden BOZULMASINA,

3.Yukarıda (1) numaralı paragrafta belirtildiği üzere davacı erkek vekilinin tüm, davalı kadın vekilin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmanın kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davacıya yükletilmesine,

Peşin alınan harcın istek halinde yatıran davalıya iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,17.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.