Logo

2. Hukuk Dairesi2023/6190 E. 2024/2505 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında tarafların kusur oranlarının belirlenmesi, velayet, nafaka ve tazminat taleplerinin hukuka uygunluğu.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece, toplanan deliller ve tanık beyanları değerlendirilerek, kadının evlilik birliğinin sona ermesinde ağır kusurlu, erkeğin ise daha hafif kusurlu olduğuna ve bu kusurlu davranışların erkeğin kişilik haklarına saldırı teşkil etmesi nedeniyle maddî ve manevî tazminata hükmedilmesinin doğru olduğuna karar verilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/732 E., 2023/1518 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile gerekçenin düzeltilmesi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Antalya 10. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2021/42 E., 2022/18 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince erkeğin davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'ilere, kadının davasının reddine karar verilmiştir.

Kararın davalı-karşı davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kusur yönünden kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kusur gerekçesinin düzeltilmesine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-karşı davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-karşı davalı erkek vekili dava dilekçesinde; davalının evlilikleri boyunca ev ile ilgilenmediğini, yemek ve temizlik işlerinden kaçındığını, davacı çok yoğun çalıştığından bu işleri yapması gerektiğini söylediğinde, davalının çamaşırlarını ayırmaya başladığını ve sen bunu bile hak etmiyorsun, beni hak edecek ne yaptın diyerek sürekli aşağıladığını, her hangi bir fizyolojik ya da psikolojik bir engeli bulunmamasına rağmen davacı ile birlikte olmak istemediğini, adam mısın sen, git aynaya bak, senden koca olmaz, inşallah ölür geberirsin, seni görmek istemiyorum diye erkeklik gururunu incittiğini, davalının son zamanlarda telefonuna şifre koyduğunu, uzun ve sürekli telefon görüşmeleri yaparak güven sarsıcı hareketlerde bulunduğunu, davacı sorduğunda da sana ne, sana hesap mı vereceğim dediğini, 2020 yılı Ekim ayına kadar birlikte işlettikleri dükkanda çalışanlara çok fazla el kol hareketi yaparak davacıyı mahcup ettiğini, bir misafirleri geldiğinde sürekli davacıyı azarlayıp kinayeli laflar ile çok zor duruma düşürdüğünü, davacının evinde esir hayatı yaşadığını, nereye oturup oturmayacağını, eve ne zaman gelip gelmeyeceği konusunda dahi baskı kurduğunu, davacının ailesinin gelmesine izin vermediğini, dedikleri yapılmayınca çirkinleştiğini, hatta davacının ailesine çocuğu dahi göstermediğini, davalının arkadaşlarına bütün özelini anlattığını, onların mantığıyla hareket ettiğini, davalı bundan rahatsız olduğunu söylediğinde de arkadaşlarını dükkana getirerek konuşmalara orada devam ettiğini, davacının baba mesleğinin köftecilik olduğunu, ailesinin de köftecilik işiyle geçimlerini sağladıklarını, davacının davalıya da bu işin inceliklerini öğretmek istediğini, daha sonra birlikte bir aile lokantası işletmeye karar verdiklerini ve 2018 yılında bir dükkan devir aldıklarını, eşinin yoğun baskısı ve ısrarı ile dükkanı davalı eşinin üzerine yaptırdığını, birlikte alıp işlettikleri için edinilmiş mal olduğunu, davacının dükkanın her şeyi ile ilgilendiğini, hatta Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatifinden kredi çektiğini, ama zaman ilerledikçe davalının kendisine sadece bir paket sigara parası verip işlere karışmamasını söylediğini ve ilerleyen zamanda dükkanın kendisine ait olduğunu söyleyerek iş yerinden kovmaya başladığını, ancak davacının krediyi ödemesi gerektiğini, çocuğun da okul masrafları olduğunu, bu nedenle salgın döneminde başka bir köftecide iş bulup başladığını, davalının davacı ile yaşam birliğini bitirme gayesi olduğunu, zira artık eve de almamaya başladığını, eve gitmek istediğinde polisleri çağırdığını, sürekli mesaj atarak evi terk etmesini istediğini, davalının çoğu zaman oğluyla görüşmesine de izin vermeyerek cezalandırmaya çalıştığını, oğlunu görmek için eve gittiğinde koşarak kendisini odaya kilitlediğini, bu durumun davacıyı çok tedirgin ettiğini, çünkü evlilikleri boyunca davalıya karşı her hangi bir kötü yaklaşımı ya da bir sözü olmadığını, davalı ortak çocuğa karşı davacıyı kötülediğini, davalı ile oturdukları evin davacının kişisel malı olup evlenmeden önce aldığını ve bekarlık döneminde de kullandığını, davalı tarafça hiç bir katkıda bulunulmadığını beyanla, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin davacıya verilmesine, lehine yoksulluk nafakası ile 20.000,00 maddî ve 20.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; davacının çocuk ile ilgilenmediğini, arayıp sormadığını ve ihtiyaçlarını karşılamadığını, davalı-karşı davacının evlilikleri boyunca iyi bir eş ve anne olmaya çalıştığını, hatta eşine destek olmak için onunla birlikte canla başla çalıştığını, kazandığı paraları da aile birliği için harcadığını, eşinin ailesine de maddî destekte bulunduğunu, davacının kendi ailesine olan düşkünlüğü nedeniyle davalı-karşı davacıyı da onlara karşı hizmetçi gibi kullandığını, her hafta sonu ailesinin yanına göndermeye çalıştığını, davalının hamileliği sürecinde eşinin yanında olmayıp kontrollerine gitmediğini, doğum anında yanında olmadığını, çocuk doğduktan sonra bakımı konusunda da yardımcı olmadığını, çocuk hastalandığında davalıyı yalnız bıraktığını, eve para getirerek ve erkeklik yaparak görevini yapmış olduğunu düşündüğünü, davacının davalının telefon şifresini bildiği gibi sosyal medya hesabını da ortak kullandıklarını, davalının eşinin bilmediği hiç bir eşyası, hesabı, vs olmadığını, kusur bulamadığı için iftira attığını, davalının tam gün dükkanda çalışıp ortak çocukla ilgilendiğini, özel hayatlarını başkalarına anlatmadığını, dükkanın tüm problemleri ve borçlarıyla tek başına ilgilendiğini, dükkanda davacının ağabeyinin de çalışmaya başladığını ve hem ortak çocuğa hem de davalıya bağırıp çağırdığını, hakaret edip aşağıladığını, davacıya söylediğinde abimdir yapar dediğini, ortak çocuğu okula yazdırmak istediğinde boşa para harcama diye karşı çıktığını, dükkanın tüm borçları ve alacaklıları ile davalıyı muhatap bıraktığını, salgın döneminde hiç kazancı olmadığını, davacının davalıyı sürekli evden kovduğunu, bu evden gideceksin pılını, pırtını topla defol git diyerek evi terke zorladığını, davalı gitmeyince davacının ayrılarak gittiğini, 3 ay sonra geri dönüp davalıyı tekrar kovduğunu, akşam saat 9 da çocuğumu alıp nereye gideyim deyince psikolojik şiddet uyguladığını, fiziksel şiddet de uygulamaya kalkıştığını, aynı zamanda ölümle tehdit ettiğini, davacının davasının reddine, karşı davalarının kabulü ile tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesinekadın çocuk için aylık 750,00 tedbir ve yoksulluk nafakasına, ortak çocuk için aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, lehine 30,000,00 TL maddî ve 30.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkeğin köftecilik işi yaptığı, kadının ev hanımı olduğu, evlendikten sonra davacının dairesini satarak kendilerine ait bir köfteci dükkanı açtıkları, bu dükkanı kadının adına açtıkları, erkeğin aileden gelen mesleğinin köftecilik olması nedeniyle mesleğin inceliklerini bildiği, zamanla kadına da öğrettiği, bir süre sonra kadının dükkanın bütün hesaplarını kontrol etmeye başladığı, tanıkların yeminli anlatımlarına göre dükkanda yanlarında çalışan Musa adlı kişiyle işveren-çalışan ilişkisinin ötesinde daha bir yakın olduğu ve tüm hesap, alacak-verecek işlerini Musa ile birlikte yaptıkları, kendi ablalarının yanında bile erkeğe yönelik o hesaptan anlamaz, öküz, odun gibi hakaret içerikli sözler sarf ettiği, ayrıca samimi arkadaş olarak görüştüğü komşuları olan Gökçe adlı kadının etkisinde kalarak evliliğini kötü yönde etkileyecek davranışlar sergilediği, Gökçe adlı kadının yaşam tarzının tanık olarak dinlenen kadının ablaları tarafından onaylanmadığı ve erkeğin işi bir eş ve baba olduğunu bildirdikleri, kadın adına dükkan açıldıktan sonra ben patronum şeklinde yaklaşımlarının olduğu, erkeğin kusurunun bulunduğu her türlü şüpheden uzak soyut iddialar içermeyen somut görgüye dayalı delillerle ispat edilemediği, erkek her ne kadar ortak konuttan ayrılmış ise de, bu husus terke dayalı boşanma davası sırasında ileri sürülebilecek bir husus olup, ortada terke dayalı açılan bir boşanma davası bulunmadığı, davalının evi terketmesi tek başına geçimsizlik nedeni olarak dikkate alınamayacağı, bu nedenle tam tersine kadının yukarıda anlatılanlar ışığında geçimsizliğin meydana gelmesinde tam kusurlu bulunduğu, tam kusurlu eşin de boşanma davası açamayacağından karşı davasının reddine, erkeğin davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile ortak çocuk arasından kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk için aylık 400,00 TL tedbir ve 500,00 TL iştirak nafakasına, erkek için 10.000,00 TL maddî ve 10.000,00 TL manevî tazminata, kadının yoksulluk nafakası ve tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı-karşı davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde; erkeğin kusurlu olduğu, lehine tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğu, yoksulluğa düştüğü gerekçeleri ile kusur belirlemesi, aleyhine hükmolunan tazminatlar ile reddedilen yoksulluk nafakası ve tazminat talepleri yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Mahkemece kadına yüklenen kusurlarda bir isabetsizlik görülmediği, ancak yeminli olarak dinlenen tanık ... beyanında; erkeğin eşine ve çocuğuna karşı ilgisiz olduğunu, kadına hakaret ettiğini, tehdit ettiğini beyan ettiği, yeminli beyanda bulunan tanığın beyanına itibar edilmemesi için bir sebep bulunmadığı, gerçekleşen kusur durumuna erkeğin evlilik birliği içinde eşine ve çocuğuna karşı ilgisiz olduğu, kadına yönelik hakaret ettiği, kadını tehdit ettiği bu şekilde kusurlu olduğu, evlilik birliğinin sona ermesinde kadının ağır kusurlu erkeğin ise kadına göre daha hafif kusurlu olduğunun kabulü ile kararın kusur belirlemesine ilişkin gerekçesinin açıklanan şekilde düzeltilmesine karar verildiği, kadın karşı davanın reddini istinaf etmediğinden istinaf sebepleri ile sınırlı inceleme yapılmakla karşı dava yönünden hüküm kurulmadığı, kadının boşanmaya yol açan olaylarda ağır kusurlu kabul edildiğinden ve boşanmakla erkeğin mevcut veya beklenen menfaati ihlal edilecek olup, kadının belirlenen kusurlu davranışları, erkeğin kişilik haklarına saldırı teşkil ettiğinden mahkemece erkek lehine maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi doğru olduğu, erkek yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminat miktarlarının fazla olduğundan söz edilemeyeceği, kadının ağır kusurlu olduğu ve sosyal ekonomik araştırma tutanağına göre köfteci dükkanı olduğu, düzenli geliri olduğu, yoksulluğa düşme koşullarının oluşmadığıgerekçesiyle kadının kusur belirlemesi dışındaki sair istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı-karşı davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde; istinaf başvuru dilekçesini tekrarla kusur belirlemesi, aleyhine hükmolunan tazminatlar ile reddedilen yoksulluk nafakası ve tazminat talepleri yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, nafakalar ve tazminatlar noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 175 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı-karşı davacı kadın vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,17.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.