"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/388 E., 2023/490 K.
KARAR : Davalının istinaf başvurusunun süre yönünden reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 10. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2021/557 E., 2022/1459 K.
Taraflar arasındaki boşanma ve birleşen geçici velâyet davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince boşanma davasının kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı taraf vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun süreden reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 2017 yılında kaçarak evlendiklerini, bu evliliklerinden bir çocuklarının bulunduğunu evliliğin ilk günlerinden bu yana fiziksel ve psikolojik şiddete maruz kaldığını, hamileliğinde dahi bu durumun devam ettiğini, şiddetin sadece evde değil, bazen başka şahısların yanında da gerçekleştiğini, resmi makamlara şikayetçi olsa da çevrenin araya girmesi ile şikayetini geri çektiğini, tehdit, baskı ve şiddet uygulayarak kısıtladığını, ailesi ile sağlıklı iletişim kurmasını engellediğini, sokağa çıkmasını yasakladığını, çarşı pazar ve hatta bakkala dahi gitmesine engel olduğunu, süregelen tartışma ve kavgaların davacının ve ailesinin ölümle tehdit boyutuna ulaştığını, davalının tutum ve davranışları ile adli sicilinin evliliğin yürümesine mahal vermediğini, evlilik öncesi yaşanan cinsel istismar konulu bir yargılamasının ise halen devam ettiğini, düzenli ve sürekli bir iş hayatının olmadığını, müvekkilinin sosyal yardımlar ile geçinmeye zorlandığını, ortak çocuğa karşı da şiddet ve baskı uygulaması neticesinde Haziran 2021 itibari ile müvekkilinin ortak konuttan ayrılmak zorunda kaldığını, konuttan ayrılırken çocuğunu yanına alamadığı için İstanbul Anadolu 11. Aile Mahkemesi 2021/422 Esas sayılı dosyası ile tedbiren geçici velâyet talepli dava açtıklarını ve iş bu dosya ile geçici velâyetin müvekkiline bırakıldığını, tarafların evlilik birliğinin sarsılması nedeni ile boşanmalarına, çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, kadın yararına aylık 750,00 TL tedbir, 1.500,00 TL yoksulluk, çocuk yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına 4.000,00 TL maddî, 6.000,00 TL manevî tazminata hükmolunmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2.Davacı tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; davalı ile evli olduğunu, ortak çocuğun davalı tarafından bir çok kez fiziksel şiddete maruz kaldığını, davalının kızının korkmasına neden olduğunu, ayrıca davalının uyuşturucu bağımlısı olduğunu, ortak çocuğun yanında dahi uyuşturucu madde kullandığını, ayrıca davalının başka suçlardan da kaydı olduğunu, ortak çocuk ile kendisinin özgürlüğünü kısıtladığını, çocuğu parka götürmesine dahi izin vermediğini, çocuğun geçici velâyetinin kendisine verilmesini istediğini beyan etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde yer alan iddiaların asılsız olduğunu, davacının velâyet talebinin maddî olanaklarının kısıtlı olması nedeni ile yersiz olduğunu, cinsel istismara yönelik dava dosyasının henüz karara ermediğini, mahkum gibi bahsedilmesinin kötü bir izlenim uyandırması için olduğunu, uyuşturucudan da hüküm giymediğini, pandemi nedeni ile çalıştığı işyerlerinde yaşanan kriz neticesinde düzenli SGK kaydının bulunmadığını, davacıya fiziksel psikolojik şiddet uygulamadığını, buna ilişkin darp raporunun ya da somut delilinin dosyada yer almadığını, bu nedenle bu iddianın dikkate alınmamasını belirterek, haksız davanın tümden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı tanığının beyanlarında davacının sırtında gördüğü yara izlerine ve davalıdan şiddet gördüğü beyanlarına ilişkin; bu olaylardan sonra tarafların barıştıkları, evlilik birliğini sürdürdükleri ve bir arada yaşamaya devam ettikleri, dolayısıyla bu olayın davalıya kusur olarak yüklenemeyeceği, bu olaydan sonra davacıya karşı başkaca bir fiziksel şiddet iddiasının veya çocuğa şiddet iddiasının somut olarak ispatlanamadığı ancak davalının davacının kök ailesi ile görüşmesine müdahale ettiği, telefon ile özgürce görüşmelerine hatta bağımsız telefon kullanmasına dahi müsaade etmediği, yine davacının dışarıya çıkmasına izin vermediği ve bir işte çalışmasını da engellediği, davalının tüm bu davranışları ile davacıyı kısıtladığı, yine davalının düzenli olarak çalışmayarak eve bakmadığı ve başkalarının yardımlarına muhtaç kaldıkları, davalının bu davranışlarının evliliğin geneline yayılan ve süregelen bir durum olduğu, davalının bu davranışları ile evlilik birliğinin çekilmez hale gelmesinde tam kusurlu olduğu, davalı tanığının ise tarafların geçimsizliğine dair doğrudan somut bir görgüsünün olmadığı, beyanlarının duyum ve aktarıma dayalı olduğu, dolayısıyla dosya kapsamı itibariyle davacı kadına izafe edilebilecek bir kusur bulunmadığı ve kadının kusursuz olduğu, kadının davanının kabulü ile tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin davacı anneye verilmesine, birleşen İstanbul Anadolu 11. Aile mahkemesi'nin 2021/422 Esas sayılı dosyasında 16.06.2021 tarihli ara karar geçici velâyetin anneye tevdiine ilişkin kararın hüküm kesinleşinceye kadar devamına, çocuk ile baba arasında kişisel ilişki tesisine yer olmadığına, çocuk yararına hükmedilen aylık 1.000,00 TL tedbir nafakasının karar kesinleşinceye kadar devamına, karar kesinleştikten sonra iştirak nafakası olarak davalıdan alınarak çocuğa velâyeten davacı anneye ödenmesine, davacı kadın yararına dava tarihinden itibaren başlamak ve tahsilde tekerrür olmamak üzere aylık 500,00 TL tedbir nafakasının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, bu nafakanın karar kesinleştikten sonra yoksulluk nafakası olarak devamına, davacının manevî tazminat talebinin kabulü ile, 6.000,00 TL manevî tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, hükmolunan manevî tazminata boşanma hükmünün kesinleştiği tarihten başlayacak şekilde yasal faiz işletilmesine, davacının maddî tazminat talebinin kabulü ile 4.000,00 TL maddî tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, hükmolunan maddî tazminata boşanma hükmünün kesinleştiği tarihten başlayacak şekilde yasal faiz işletilmesine, birleşen (İst Anad. 11. Aile Mah. 2011/422 Esas) davadaki velâyet talebi yönünden; asıl davada velâyet hakkında karar verildiğinden birleşen davada bu hususta yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı taraf vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı erkek istinaf dilekçesinde; kararın tümü yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; her ne kadar davalı-davacı vasi vekili 05.01.2023 tarihli dilekçesi ile istinaf yasa yoluna başvurmuş ise de gerekçeli kararın davalı-davacı vasi vekiline 21.12.2022 tarihinde tebliğ edildiği, davalı-davacı vasi vekilinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 345 inci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen iki haftalık yasal süre geçtikten sonra 05.01.2023 tarihinde istinafa başvurduğu anlaşıldığından istinaf talebinin 6100 sayılı Kanun'un 345 inci maddesinin birinci fıkrası ve 346 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince süre yönünden reddine karar vermek gerekmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı erkek vekili özetle; Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davalı erkeğin istinaf başvurusunun süreden ret kararının yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun'un 345 inci ve 346 ncı maddeleri, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu, 174 üncü ve 175 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Adli yardımdan yararlanması sebebiyle başlangıçta alınmamış olan aşağıda yazılı karar ve ilam harcı ile temyiz başvuru harcının davalıya yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,13.05.2024 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Elektronik yolla tebligat, muhatabın elektronik adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılır (Tebligat Kanunu m. 7/a-f.4, Elektronik Tebligat Yönetmeliği m. 9/6).
Bilindiği üzere bir takvim günü, gece saat 24:00'den (12:00 veya 00:00 olarak da adlandırılır) ertesi gece 24:00'e kadar olan saat dilimidir. Diğer bir anlatımla bir takvim günü, gece saat 00:00’dan (12 saatlik zaman dilimine göre ise gece 12:00’den başlayıp ertesi gece 24:00’e kadardır. Ertesi gece saat 24:00'de (yani saat 00:00'da) diğer gün başlar. Birbirini izleyen günler arasında ara bir zamanın bulunmadığı, bir günün sona ermesiyle diğer günün başlayacağı da kuşkusuzdur.
Bu durumda, elektronik yolla yapılan bir tebligatın muhatabın adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılmasından, beşinci günün sona ermesi ve altıncı günden itibaren yasal sürenin başlayacağını anlamak gerekir. Aksi düşünce kabul edilirse, yasada “beşinci günün sonunda yapılmış sayılır” ibaresinde yer alan “sonunda” sözcüğünün hiçbir anlamı bulunmamaktadır. Hem bir günün sonundan söz edip hem de o gün tebligatın yapılmış sayılacağı başlı başına bir çelişki oluşturur. Ayrıca, “muhatabın elektronik adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci gün” hesaplanırken, tebligatın beşinci günde yapılmış kabul edilmesi hâlinde; tebligatın, beşinci günün “başında”, “ortasında”, “sonunda” yapılmış olmasının bir farkı da kalmaz. Oysa yasa koyucu burada, “izleyen beşinci günün sonunda” ibaresiyle; tebligatın okunmuş sayılması (tebligatın yapılmış sayılması) için tebligatın muhatabın elektronik adresine ulaştığı tarihten sonra beş tam günün geçmesini amaçlamıştır. Diğer bir anlatımla, muhataba tebligatı okuması (tebellüğ etmiş sayılması) için, tebligatın elektronik adresine ulaştığı gün hariç beş tam gün verilmiştir. Yasa koyucu, tebligatın elektronik adrese ulaştığı günü izleyen beşinci günde tebligatın yapılmış sayılacağını amaçlasaydı, “izleyen beşinci günün sonunda” ibaresinin yerine “izleyen beşinci günde” tebligat yapılmış sayılır şeklinde düzenleme yapabilirdi. Dolayısıyla “beşinci günün sonunda” şeklindeki düzenlemeyi, elektronik yolla yapılan tebligatın, muhatabın elektronik adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci gün bittikten sonra; yani, izleyen altıncı günde yapılmış sayılır şeklinde anlamak gerekir.
Eldeki temyiz başvurusunun yukarıdaki açıklamalar ışığında değerlendirilmesi gerekmektedir. Dava dosyasına göre Mahkeme kararının davalı vekilinin elektronik adresine 16.12.2022 tarihinde ulaştığı anlaşılmaktadır. Tebligat, davalı vekilinin elektronik adresine ulaştığı tarihi (16.12.2022 gününü) izleyen beşinci günün sonunda (beş tam gün sonra); yani, 21.12.2022 gününün bittiği (sona erdiği) ve 22.12.2022 gününün başladığı gece saat 00:00’da yapılmış sayılacaktır. 22.12.2022 tarihi Perşembe gününe rastlamaktadır. Bu durumda, davalının iki haftalık istinaf süresi 05.01.2023 Perşembe günü tatil saatine kadar devam etmektedir (HMK m. 92/2, 361/1). Ayrıca, elektronik ortamda yapılan işlemlerde ise süre gün sonunda bitmektedir (HMK m. 445/4).
Davalı vekili, 05.01.2023 Perşembe günü (son gün) kararı istinaf ettiğine göre, davalının istinafı süresinde olup istinaf istemi esas yönüyle incelenmelidir. Hâl böyleyken, davalının istinaf isteminin süre yönünden reddedilmesi hukuka aykırıdır.
Bu sebeple, temyiz edilen kararın bozulması gerektiğini düşündüğümden, değerli çoğunluğun onama görüşüne katılmıyorum.