Logo

2. Hukuk Dairesi2023/6415 E. 2024/3372 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davanın, soybağının reddi davası mı yoksa Af Kanunu gereğince tescile itiraz davası mı olduğu ve buna bağlı olarak görevli ve yetkili mahkemenin hangisi olduğuna ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Dava konusu çocuğun, 3716 sayılı Af Kanunu kapsamında yapılan nesep düzeltme bildirimi ile babasının nüfusuna kaydedilmiş olması nedeniyle, davanın soybağının reddi değil, Af Kanunu'na göre yapılan tescile itiraz davası olduğu ve bu nedenle görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olması gerekirken, aile mahkemesince bakılıp soybağının reddi davası olarak nitelendirilerek karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülerek bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/138 E., 2023/1218 K.

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Serik Aile Mahkemesi

SAYISI : 2020/377 E., 2021/169 K.

Taraflar arasındaki Af Kanunu gereğince tescile itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı ... vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 14.05.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde temyiz eden davalılar ... ve ... vekili Avukat ... ile karşı taraf davacılar ... ve ... vekili Avukat ... geldiler. Gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen günde Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; davacıların babaları olan ...'in kısa bir dönem davalı ... sarı ile birliktelik yaşadığını, davalı ...'üm davalı ...'ın babasının ... olduğuna ikna ettiğini, davacıların babalarının vefat ettiğini, davalı ...'ın babasının aslında ... olmadığını yeni öğrendiklerini iddia ederek soybağının reddine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalılar vekili cevap dilekçesinde; iddiaların asılsız olduğunu, hak düşürücü sürenin dolduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kocanın altsoyu tarafından açılan soybağının reddi davası olduğu, davacıların murisi ... ile davalı ...'ün evlilik dışı birliktelik yaşadığı, ...'i "Nesep Düzeltme Bildirimi" ile 3716 sayılı Kanun gereğince ...'in nüfusuna kaydettirdikleri, ...'in 22.09.2015 tarihinde vefat ettiği, vefat etmeden önce ...'ın kendi çocuğu olmadığına dair şüphelerinin bulunduğunu ancak ...'ün gebe olduğu dönemde başka bir erkekle cinsel birliktelik yaşadığını net olarak öğrenemediği, babanın ölümünden 2 ay kadar sonra tanık ...'ın davacılara babalarının şüphesini söylemesi üzerine davanın açıldığı, soybağının reddi davasındaki hak düşürücü sürenin başlamasında babanın çocuğun kendi çocuğu olmadığına dair şüphesinin hasıl olması yeterli olmadığı kabul edildiğinden ve iş bu davanın ölümden itibaren bir yıl içinde açıldığından davanın süresinde açıldığı, kayden baba görünen müteveffa ... ve davalı çocuğun DNA testinde kullanılmak üzere kan örnekleri alınarak İzmir Adli Tıp Kurumu Başkanlığı'na gönderilmiş, İzmir Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Biyoloji İhtisas Dairesi'nin raporu ile çocuk ... ait DNA profili ile baba ...'a ait DNA profillerin karşılaştırılmasının yapıldığını, elde edilen sonuçlara göre ... için ...'in biyolojik babalığının reddedildiğinin bildirildiği, raporun bilimsel verilere dayalı olarak düzenlendiği, bu halde davacıların murisi ...'in küçük ...'in babası olmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı ... vekili; davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı ... vekili, davanın Af Kanunu gereğince tescile itiraz davası olduğunu, Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiğini, davanın soybağının reddi olarak nitelendirilmesi halinde ise muris ...'ın çocuğu benimsediğini, hak düşürücü sürede dava açmadığını, muris hayattayken hak düşürücü süre dolduğundan kocanın altsoyunun bu davaya açamayacaklarını, dosyada bulunan bütün dilekçelerin temyiz dilekçelerinin eki olduğunu, Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davanın soybağının reddi mi Af Kanunu gereğince tescile itiraz istemine mi ilişkin olduğu, soybağının reddi davası olarak nitelendirilmesi halinde davanın kabulü koşullarının oluşup oluşmadığı ve hak düşürücü süre içinde dava açılıp açılmadığı noktalarında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 286 ncı, 289 uncu, 291 inci maddeleri, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 1 inci, 33 üncü, 369 uncu, 370 inci ve 371 inci maddeleri, 31.07.2004 tarihli ve 25539 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Adli Tıp Kurumu Kanunu Uygulama Yönetmeliğinin 13 üncü, 19 uncu maddeleri; 3716 sayılı Bir evlenme Akdine Dayanmayan Birleşmelerin Evlilik ve Evlilik Dışında Doğan Çocukların Düzgün Nesepli Olarak Tesciline İlişkin Kanun'un (3716 sayılı Kanun) 4 üncü, 5 inci, 7 nci, 11 inci maddeleri; 04.06.1958 tarihli ve 15/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı.

3. Değerlendirme

1.6100 sayılı Kanun'un görevin belirlenmesi ve niteliği başlıklı 1 inci maddesinde mahkemelerin görevinin ancak kanunla düzenleneceği ve göreve ilişkin kuralların kamu düzeninden olduğu belirlendiğinden bu husus mahkemelerce yargılamanın her aşamasında kendiliğinden gözetilmesi gerekir.

2. 04.06.1958 tarihli ve 15/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı gereğince, maddî olayları açıklamak taraflara; ileri sürülen olayları hukuken nitelemek, uygulanacak kanun hükümlerini tespit etmek ve uygulamak görevi hakime aittir. Nitekim 6100 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesinde hâkimin, Türk Hukuku'nu resen uygulayacağı belirtilmiştir. Bu ilke gereği açılan davayı nitelemek ve açılmış bir dava hakkında doğru hukuk kurallarını bulup uygulamak hâkime düşen bir görevdir.

3.Öncelikle çözümlenmesi gereken husus; davanın soybağının reddi-babalık veya nüfus kayıtlarının düzeltilmesi davası olup olmadığıdır. Bilindiği üzere, soybağı birbirinin soyundan gelen kişiler arasındaki ilişkiyi ifade ettiğinden bu kavram içerisinde kan bağının yanında hukuki münasebetin de bulunması, diğer bir ifadeyle kan bağının hukuk düzeninin aradığı koşullar içerisinde oluşması zorunludur. 4721 sayılı Kanun'un 282 nci maddesi uyarınca, çocuk ile ana arasında soybağı doğumla, baba ile arasındaki soybağı ise ana ile evlilik, tanıma veya hakim hükmüyle kurulur. Soybağı ayrıca evlat edinme yoluyla da kurulur, ayrıca, kısaca af kanunları olarak nitelendirilen bir evlenme aktine dayanmayan birleşmelerden doğan çocukların neseplerinin düzeltilmesine ilişkin kanunlara göre de soybağı kurulabilir. (YHGK 30.01.2008 gün 2008/2-36-47 sayılı kararı)

4.Çocuk ile ana arasında soybağı, doğumla kendiliğinden kurulur. Çocuk ile annesi arasındaki soybağının tesisi için, hükme gerek bulunmadığından, çocuğun annesi ile soybağı ilişkisinin kurulması değil, çocuğu doğuran kadının kim olduğunun tespiti dava konusu edilebilir.

5.Öte yandan 4721 sayılı Kanun'un 36 ncı maddesinin birinci fıkrasına göre, kişisel durum, bu amaçla tutulan resmi sicille belirlenir. Aynı kanunun 39 uncu ve 5490 sayılı Kanun'un 35 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca, kesinleşmiş mahkeme hükmü olmadıkça nüfus kütüklerinin hiç bir kaydı düzeltilemez ve kayıtların anlamını ve taşıdığı bilgileri değiştirecek şerhler konulamaz, ancak olayların aile kütüklerine tescili esnasında yapılan maddî hatalar nüfus müdürlüğünce dayanak belgesine uygun olarak düzeltilir.

6.Kayıt düzeltilmesi, aile kütüğüne işlenmiş kaydın bir kısmının düzeltilmesi veya değiştirilmesidir. Nüfus kütüklerindeki doğru olmayan kayıtların düzeltilmesi için mahkemeden karar alınması zorunludur. İşte bu noktada, nüfus kütüğünde yer alan doğru olmayan kayıtlar, ilgililerince açılacak kayıt düzeltme davası ile gerçek durumuna uygun hale getirilebilir ki, bu dava uygulamada nüfus kaydının düzeltilmesi davası olarak adlandırılmakta olup zamanaşımı ve hak düşürücü süreye bağlı olmayan nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin davalarda, her türlü kanıta başvurulabilir (YHGK, 11.02.1998, 2-87/77 sayılı kararı). Soybağının reddi davası ile kayıt düzeltme davası, sonuçları (hane dışına çıkarmak) bakımından benzerlik göstermekte ise de, içerik ve yargılama kuralları açısından kendi özel hükümlerine bağlıdır. Soybağının reddinde, kişisel duruma ilişkin nüfus kaydında yer alan bilgi doğru olarak meydana gelmiş ve kütüğe tescil edilmiştir. Ancak bu doğru daha sonra soybağının reddi davası ile teknik anlamda bir yanlışlığa dönüştürülmüştür. Nüfus kaydının düzeltilmesi davasında ise, nüfus kaydının gerçek durumu yansıtmadığı, baştan yanlış olarak kütüğe geçirildiği söz konusudur. (YHGK 30.01.2008 gün 2008/2-36-47 sayılı kararı) Nüfus kayıtlarına ilişkin düzeltme davaları, 4787 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi kapsamı dışında olup, aile mahkemelerinin görevine girmez. Asliye hukuk mahkemelerinin görev alanına giren nüfus kayıtlarının düzeltilmesi davalarında, 5490 sayılı Kanun'un 36 ncı maddesi gereği, nüfus müdürü veya memurunun bulunması ve kararın onların önünde verilmesi zorunludur.

7.Somut olayda, soybağı düzenlenecek olan davalı ...'ın, ...'in nüfusuna 08.05.1992 tarihli ve 1992/ 19 sayılı sayılı "Nesep Düzeltme Bildirimi" gereğince tescil edildiği anlaşılmaktadır. Bu halde dava, 4721 sayılı Kanun'un aile hukuku kitabında düzenlenen soybağının reddine ilişkin bir dava olmayıp Af Kanunu gereğince yapılan tescile itiraz niteliğindedir. Dava, 3716 sayılı Af Kanununa göre yapılan tescile itiraz niteliğinde olduğuna göre; görevli mahkeme, 4787 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi gereğince aile mahkemesi olmayıp 5490 sayılı Kanun'un 36 ncı maddesi uyarınca asliye hukuk mahkemesidir. Mahkemece, davaya yetkili ve görevli asliye hukuk mahkemesinde af kanunu gereğince yapılan tescile itiraz davası olarak bakılması gerekirken hatalı hukuki nitelendirme yapılarak davaya aile mahkemesi sıfatıyla bakılması, davanın soybağının reddi davası olduğu yönünde niteleme yapılması ve yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Duruşma için takdir olunan 17.100,00 TL vekâlet ücretinin davacılardan alınarak davalı ...'a verilmesine,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,14.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.