"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/715 E., 2023/1006 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Karşıyaka 2. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2020/508 E., 2022/683 K.
Taraflar arasındaki müteveffa erkek mirasçısı tarafından açılan evliliğin mutlak butlanla iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne, mutlak butlanın tespitine karar verilmiştir. Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile hükmün kaldırılarak eksiklikler giderilmek üzere İlk Derece Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiştir.
Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne evliliğin mutlak butlanla iptaline, sağ kalan eşin iyi niyetli olmadığının tespitine karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin ...'nün oğlu davalının ise ...'nün eşi olduğunu, tarafların Karşıyaka 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 09.04.2014 tarih ve 2014/455 Esas, 2014/429 Karar sayılı kararı uyarınca da mirasçıları olduğunu, müteveffa Mustaf Tütüncü'nün kanser hastası olduğunu, ancak 17.03.2014 olan ölüm tarihinden önce 21-22 Şubat 2014 günlerinde denge dışı ve bilinçsiz davranışlarının çok yoğunlaştığının görülmesi üzerine derhal oğlu müvekkil tarafından ... Üniversitesi Hastanesine götürüldüğünü, burada hafızasının yitirildiğini, ertesi gün doktorun önerisi ile Karşıyaka Devlet Hastanesine getirilerek beyin emarı çekildiğini, uzmanlarınca yapılan tetkik ve incelemelerde kanser hastalığının beynini sararak baskı altında tuttuğundan hafızasını kaybetmiş olduğunun ifade edildiğini, davalının başkalarının yanında müteveffanın da evini temizlemek için gelip gittiğinde aralarında yakınlaşma sağlayarak birlikte yaşamaya başladığını, gel gitlerle 15 yıla yakın sürdüğünü, davalının sağlık durumuna göre yakın ve kaçınılmaz diye düşündüğü ölüm sonrası için iyi niyetten yoksun olarak sırf emekli maaşına, taşınır ve taşınmaz mallarına mirasçı olmak için sürekli olarak müteveffa ile nikah yapma zorlamasında bulunmuş ise de her defasında niyetinin bilinmesi ve hem de davalının geçmişe yönelik toplumca olumsuz karşılanan yaşamı nedeniyle soy adını vermemekte direnmesi üzerine nikah yapılmadığını, davalının çabasını sürdürerek müteveffanın hafızasının tamamen kaybolduğu vede sürekli var olan bu sebeple ayırt etme gücünden yoksun bulunduğu 07.03.2014 tarihinde nikah yapılmasını sağladığını, 10 gün sonrada ölüm olduğunu, nitekim ölümünden birkaç gün öncede taşınmaz malların satılması için emlak bürosuna başvurulduğunu, ancak akli ve ayırt etme güçsüzlüğünün açıkça anlaşılması üzerine bu isteğinin kabul edilmediğini iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 145 inci ve devamı maddeleri uyarınca evliliğin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı kadın davaya cevap vermemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 08.03.2018 tarih ve 2014/272 Esas, 2018/146 karar sayılı kararı ile ... Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı tarafından düzenlenen 15.06.2016 tarihli rapor, Adli Tıp Kurumu tarafından düzenlenen 27.11.2017 tarihli raporu nazara alındığında, murisin evlilik tarihinde sürekli bir nedenle ayırt etme gücünden yoksun olduğu, hukuki ehliyete haiz olmadığı gerekçesi ile evliliğin mutlak butlanının tespitine karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı
1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından evliliğin mutlak butlan ile batıl olduğunun tespiti yanında evliliğin tüm sonuçları ile birlikte ortadan kaldırılmasına hükmedilmemesi, davalı vekili tarafından hükmün tamamı yönünden istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
2.Bölge Adliye Mahkemesinin 15.10.2020 tarih ve 2019/1635 Esas, 2020/1220 Karar sayılı sayılı kararı ile davacının talebi olmasına rağmen mahkemece, sağ kalan eşin iyi niyetli olup olmadığı yönünde bir değerlendirme yapılmadığı, kabule göre de, mahkemenin eda hükmü içermeyecek, idarece infazı sırasında tereddüt oluşturarak şekilde "evliliğin mutlak butlanla tespitine" şeklinde hüküm kurulmasının hatalı olduğu, bu kapsamda mahkemece 4721 sayılı Kanun'un 145 inci maddesinin şartlarının oluşup oluşmadığını değerlendirmek, madde şartları var ise 4721 sayılı Kanun'un 156 ve devamı maddeler yönünden de bir değerlendirme yapılarak, bu değerlendirmeye esas olmak üzere gerek görülmesi halinde tanıkların tekrar dinlenip karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile hükmün kaldırılmasına, belirtilen eksikliklerin giderilebilmesini teminen kararın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
C.İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava dilekçesi, taraf vekillerinin beyanları, ... Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı tarafından ... hakkında düzenlenen 15.06.2016 tarihli raporu, Adli Tıp Kurumu tarafından ... hakkında düzenlenen 27.11.2017 tarihli raporu, davacı tanıklarının duruşmadaki beyanları birlikte değerlendirildiğinde; muris ... ile davalının 07.03.2014 tarihinde evlendiği, murisin 17.03.2014 tarihinde öldüğü, ... Üniversitesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı tarafından ... hakkında düzenlenen raporda; kişinin Bozyaka Eğitim Araştırma hastanesinnde Evra 3 A mide kanseri tanısı ile izlendiği, total mide rezeksiyonu ve RNY özafagojejunostomi operasyonu geçirdiği, kemoterapi tedavisi aldığı, bunun dışında KOAH kalp yetmezliği gibi ek tanılarının olduğu, 27.02.2014 tarihinde ... Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Servisine başvurusunun olduğu, bu tarihte yapılan muayenesinde yer ve zaman oryantasyonunun bozuk olduğunun öğrenildiği, kişinin 27.02.2014 tarihinde deliryum tablosunda ağır bir psikiyatrik hastalık olduğu, bu durumun terbinal dönem kanser hastası olması ile ilişkili olduğu ve organik mental bozukluk kapsamında değerlendirildiği, hastanın 17.03.2014 tarihinde vefat etmiş olması göz önünde bulundurulduğunda aradaki süre içinde genel durumu ve mental durumunun giderek kötüleşmesi beklendiğinden evlenme tarihi olan 07.03.2014 tarihinde sürekli bir nedenle ayırt etme gücünden yoksun bulunduğu, hukuki ehliyete haiz olmadığı kararına varıldığının belirtildiği, Adli Tıp Kurumu tarafından düzenlenen raporda; müteveffanın evlenme tarihinden yaklaşık 10 gün önce ... Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalı'nca düzenlenen 27.02.2014 tarih ve 2013130861 sayılı müşahede evrakında; “Mide Ca olan hastanın KT gördüğü, 10 saat önce L5 vertebra hizasında hassasiyet, yer ve zaman oryantasyonu bozulduğu, acildeki muayenesinde halen bilinci açık olduğu, GKS: 15, nörolojik muayenesi normal olduğu, kardiyolojik değerlendirmede; toraks-lomber BT/MR, KE ve EKG takibi önerildiği, dezoryantasyonu için nöroloji konsültasyonu önerildiği, nörolojik değerlendirmede; bilinci açık, yer ve kişi oryantasyonu olduğu, zaman oryantasyonu olmadığı, motor asimetrisi olmadığı, kranial BT'de beyin sapı komşuluğunda 3.ventrikül tabanında 2,7x2,4 cmlik için hiperdens etrafı hipodens alan saptandığı, kontrol MR ve nöroşirurji poliklinik kontrolü ile taburcu edildiğinin” belirtildiği dikkate alındığında, mütevveffanın fiili ehliyetini müessir ve kişide şuur ve harekat serbestisi ile olayları kavrayıp onlardan sağlıklı sonuçlara varabilme yeteneğini ortadan kaldıracak mahiyet ve derecede olan (Hafif Kognitif Bozukluk) durumu içinde olduğu, saptanan bu durumun klinik, fizyopatolojik ve ilerleyici özellikleri göz önüne alındığında evlenme tarihi olan 07.03.2014 tarihinde de mevcut olduğunun tıbbi bilgiye uygun olduğu, bu duruma göre ...'nün evlenme tarihi olan 07.03.2014 tarihinde hukuki ehliyetine haiz olmadığının kabulünün uygun bulunduğunun belirtildiği, her iki rapor da birbirini doğruladığı murisin evlilik tarihinde sürekli bir nedenle ayırt etme gücünden yoksun olduğu, hukuki ehliyete haiz olmadığı hususunun sabit olduğu, murisin rahatsızlığı sırasında davalının, davacıyı evliliğe sürüklemesinin iyi niyetli olmadığının kabulünün gerektiği gerekçesi ile davanın kabulü ile evliliğin mutlak butlan ile iptaline ve sağ eşin iyi niyetli olmadığının tespitine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B.İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dilekçeler teatisi aşamasının hukuka uygun şekilde tamamlanmadığını, müvekkiline delil sunma imkanı tanınmadığını, silahların eşitliği ilkesinin ihlal edildiğini, davanın niteliğine göre resen araştırma ilkesinin geçerli olduğunu, buna rağmen müvekkilin yazılı ve sözlü duruşmalarda müvekkili ile müteveffanın evlenmelerinden önce evliliğe bir engelinin olmadığını gösterir sağlık raporunu düzenleyen doktor Sibel ve başkaca tanıkların dinlenmesi için talepte bulunmasına ve nikah günü görüntülerine ilişkin dosyaya CD sunulmasına rağmen Mahkemece bu delillerin incelenmediğini, hükümde değerlendirilmediğini, ilgili raporun belediyeden celp edilmediğini, daha önce davacı tanığı olarak dinlenen ...'ın 09.06.2015 tarihli beyanında müteveffanın vefat etmeden önce normal davranışlarda bulunduğunu belirttiğini, tanık beyanı ile raporlar arasında çelişki bulunduğunu, yeniden rapor alınmadığını, davalının iyiniyetli olmadığı hususunun da ispat edilemediğini belirterek hüküm tamamı yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.
C.Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile nüfus kaydına göre, dava tarihi itibariyle davalının yerleşim yeri adresinin murisin de yerleşim yeri adresi olan ...olduğu, dava dilekçesinin ilk olarak bu adrese tebliğe çıkarıldığı, muhatabın nerede olduğu ve ne zaman döneceği bilinmediği hususunun isim ve imza vermekten kaçınan A.G isimli komşudan sorularak 09.05.2014 tarihinde tebligatın Tebligat Kanunu'nun 21 inci maddesinin birinci maddesi uyarınca muhtara yapıldığı, davalı asilin iki haftalık yasal süre içerisinde ibraz ettiği 12.05.2014 tarihli dilekçesi ile murisin eski eşi olduğu anlaşılan ...'ın kendisine dava açtığını, bundan haberinin olmadığını, 17.03.2014 tarihinden itibaren eşinin adresinde değil,... Sokak No: 36 Kat: 1 ... adresinde olduğunu bildirdiği, mahkemece bu adrese dava dilekçesinin tebliğe çıkarıldığı, tebligatın 20.05.2014 tarihinde yine Tebligat Kanunu'nun 21 inci maddesinin birinci maddesi uyarınca muhtara tebliğ edildiği, davalının davaya cevap vermediği, 30.10.2014 tarihli ön inceleme duruşmasının önce bilinen son adres olan davalının kendi bildirdiği ... adresine tebliğe çıkarıldığı, ... adresinden tanınmadığı gerekçesi ile tebligatın iade edilmesi üzerine yasaya uygun olarak yerleşim yeri adresine Tebligat Kanunu'nun 21 inci maddesinin ikinci maddesi uyarınca tebliğ edildiği, davalının ön inceleme duruşmasına katılmadığı, bir sonraki celsenin tahkikat duruşması olarak yapılmasına karar verilerek duruşmanın 16.12.2014 tarihine ertelendiği, davalının tahkikat duruşmasında hazır bulunduğu, geçen celse Keşan'da olduğunu, eldeki davayı Bostanlı Karakolu'ndan öğrendiğini, oğlunun yanında yaşadığı için tebligatı alamadığını söylediği, ancak 12.05.2014 tarihinde adresini bildirdiği, dolayısıyla davalının davadan daha önce haberinin olup, dava dilekçesinin de son olarak kendi bildirdiği adrese, yine ön inceleme duruşma gününün de usulüne uygun tebliğine rağmen davaya cevap vermediği gibi ön inceleme duruşmasına da katılmadığı, nitekim Mahkemece davanın kabulüne ilişkin verilen ilk kararın davalı vekilince istinafı sırasında istinaf sebepleri arasında dava dilekçesinin ya da ön inceleme duruşma gününün usulsüz tebliğ edildiği hususunun gösterilmediği, aksine Mahkemenin resen araştırma yükümlülüğünün bulunduğu iddia edilerek, davalı tanıkları ile evlenme öncesi murisin evliliğe engel bir hastalığının olmadığını tespit eden doktor dinlenmeden ve nikaha ilişkin CD görüntüleri izlenmeden eksik delil ile hüküm kurulmasının doğru olmadığı gerekçesi ile kararın istinaf edildiği, bu kapsamda davalının savunma hakkının kısıtlanmasına yönelik istinaf itirazlarının yerinde görülmediği, Mahkemece alınan birbiri ile uyumlu iki rapor karşısında müteveffanın belediyece evlenme sırasında prosedür gereği istenen raporu ibraz etmek üzere detaylı olarak herhangi bir tedavi evrakı incelenmeksizin düzenlenen tek hekimden alınan bu raporun Mahkemece hükme esas alınmamasında ya da raporlar arasında çelişki olduğu değerlendirilerek ek rapor alınmamasında bir yanlışlık görülmediği, dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle tanık beyanları, ... Üniversitesi ve...Adli Tıp Kurulu 4. İhtisas Kurulunun raporları, müteveffaya ait tedavi evrakları, müteveffanın evlilik tarihinden 10 gün sonra vefat etmesi gözönüne alındığında, müteveffanın evlendiği tarihte sürekli bir nedenle ayırt etme gücünden yoksun bulunduğuna ilişkin Mahkeme kabulü ile yine tanık beyanları, özellikle davalının yaklaşık 15 yıldan beri müteveffanın temizlik işleri ile ilgilenmekle birlikte aralarında duygusal bağ olduğu, ancak müteveffanın karşı çıkması nedeni ile evlenemedikleri, müteveffanın 27.02.2014 tarihinde şuurunu kaybederek hastaneye yatırıldığı, tedavisinin ardından taburcu edildiği, müteveffanın evinde yalnız yaşadığı bu sırada davalının müşterek konuta gelerek onunla yaşamaya başladığı, 15 yıldır yapılmayan evliliğin müteveffanın ehliyetini kaybettiği zamanda 07.04.2014 tarihinde gerçekleştiği, buna göre davalının iyiniyetli olmadığına ilişkin Mahkemenin kabulünde de bir yanlışlık görülmediği gerekçesi ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı kadın vekili tarafından Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf başvurusunun esastan reddi kararının hatalı olduğu belirtilerek, istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle hükmün tamamı yönünden
Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, evlilik tarihinde müteveffanın evlenmeye engel bir rahatsızlığının olup olmadığı ile davacı tarafından açılan evliliğin mutlak butlanla iptali şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, davalının iyi niyetli olmadığı kararının yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 145 inci, 146 ncı ve 147 nci maddeleri. 6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
28.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.